Silencio
Kayıtlı Üye
1998de Her Şey Çok Güzel Olacak isimli filmle sinema sektörüne adım atan Cem Yılmaz, G.O.R.A., A.R.O.G, Hokkabaz, Yahşi Batı ve Pek Yakında gibi yapımların yönetmen ve senaryo çalışmalarında bulunup, kendine özgü bir sinema estetiği oluşturmayı başardı. Genel anlamda oyunculuk algısından çok, senaryodaki çatışmalı esprili dili kendisine seçerek ilerleyen Yılmaz, sektörel bazda gişe kaygısını yaşamadan isminin verdiği ağırlıkla ve özellikle çevresine topladığı karakter oyuncularıyla sinema serüvenini ilerletmeyi bildi. Sinemalarda yeni vizyona giren Cem Yılmaz filmi Ali Baba ve 7 Cüceler, sanatçının Hokkabaz filminde olduğu gibi, durağan ilerleyen konuyla karakterlerin canlılığı arasında yaşadığı bir macerayı gözler önüne sermiş. Filminde yine yönetmen koltuğuna oturan Cem Yılmaz, farklı bir macerayı birbirinden farklı oyuncu kadrosuyla izleyenlere sunuyor.
Ali Baba ve 7 Cüceler, Şenayla (Cem Yılmaz) kayınbirader İlberin (Çetin Altay) küçük esnaf olarak ürettikleri bahçe cücesi heykelleri satmak için katıldıkları Sofyadaki bir bahçecilik fuarında yaşadıkları tuhaf olayları anlatıyor. Firmasının reklamını yaparak cücelerini dünyaya pazarlamak isterken dünyanın büyük mafyalarından işadamı Boris Mançovla (Cem Yılmaz) ölümüne mücadele içine giren Şenay, bu çekişmede zayıf halka olarak gözükse de, Boris in insan avı partisinden Rus güzeli Veronika (İrina İvkina) ve eski bir Sovyet askeri olan Azeri Kenan Memedov un (Zafer Algöz) yardımıyla kurtuluyor. Tutsak alınarak zoraki ölüme zorlanan Şenayın macerasında dostluk, aşk ve bolca argo havada uçuşurken komik olaylar birer birer karşımıza çıkmaya başlıyor.
Cem Yılmaz filminde diğer filmlerine göre dikkat çekici şekilde tarz değişikliğine giderken, yapı anlamında daha yumuşak komedi olgusuna doğru yelken açmış. Geçmiş filmlerinde bolca küfürün sert imajı altında devamlı suretle olumsuz eleştiri yağmuruna tutulan Yılmazın bu filimde durum komedisi algısından kurtulduğunu görüyoruz. Popüler Hollywood yapımlarıyla, 80lerden ve 90lardan kalma soğuk savaş klişelerini ince esprilerin süzgecinden geçiren yönetmen, oyuncuların komik görüntüsünden faydalanıp olayların akışı içinde canlı bir komedi yaratabiliyor.
Cem Yılmazın iki karakterle karşımıza geçmesine aslında pek şaşırmadık. Gora ve Arog filmlerinde de iki ayrı karakterle seyircilerinden tam not alan oyuncu, yine iyi kötü ayrımının keskin biçimde göze çarptığı iki başrol içinde filmini oluşturmuş. Yapı biçiminde Ali Baba ve 7 Cüceler filmini yumuşak eksende değerlendirirken, İlber karakteriyle Şenay ın karşılıklı çatışma durumundan bahsediyordum. Bir nevi ortaoyunu gibi, saf-masum İlber in rol çözümlemesini muhteşem analiz eden Çetin Altay, filmin sonuna dek bu saflığını koruyarak daha ilk dakikadan ileride yaşanılacaklara ayna tutuyor. Uyanık Şenay rolünde Cem Yılmazla girdikleri diyaloglar öylesine etkili komik anları doğuruyor ki, Zafer Algöz ün Memedovda geçmişe yaptığı göndermeler, Bulgaristanda çekilen filmi Doğu Bloku eski Sovyet ülkelerinin tarihiyle örtüştürüyor.
Filmin yönetim anlamında sorunu olmadığı gibi artısı da çok. Özellikle av partisinde başlayan kaçış macerası olayın içine aksiyon katarken, yine güzel bir oyuncuyla yollarını kesiştiren Yılmaz, Şenay karakteriyle Veronikayı bir yakınlaşma içine sokarak, geçmiş filmlerinde yaptığı gibi, güzel kadınla olayın baş kahramanını etkin biçimde filminde kullanmış. Bu filminde karakter canlandırmadaki ustalığını konuşturan oyuncu kadrosunu kullanarak, farklı bir sona doğru yürüyen yönetmen, kendi sinemasal estetiğini alışılmışın dışında göstererek büyümeye devam ediyor. Argonun dışında küfürün pek etkin olmadığı Ali Baba ve 7 Cüceler i bu açıdan gereksiz biçimde eleştirmek çok anlamsız. Küçük dünyaları içinde hayallerinin peşinde koşan bir grup sıradan insanın sert kapital düzen içinde varolma hikayesi sizleri bekliyor.
Bu arada filmdeki Şenay karakterinin konuşmaları, davranışları Sadri Alışık ın Turist Ömer karakterine çok yakın durduğunu belirteyim.
Yaşam Kaya - Sinematopya