Bir kutlu hapishane sabır

'hayaL

Bayan Üye
Bir kutlu hapishane sabır



Sayım var. Kelimeler isimleri okundukça "Burada!" diye çınlatıyorlar avluyu.
- Sabıkalı!
- Burada!
- Sabıkasız!
- Burada!
- Sabır!
- Burada!



Sahi sabır burada mı? Sözlüğün içindeki müebbet hapsi sürüyor demek. Demek kaçmadı üç pencereli hücresinden. "Sad", "ba" ve "ra"; üçü de aynı avluyu görüyor ama manzaraları başka. "Sad"ın penceresinden parmaklıklar görünüyor, "ba"nın penceresinden yüksek duvarlar, "ra"nın penceresinden sert kayalar. "Sad" tutukluluğa, "ba" yüksekliğe, "ra" sertliğe işaret ediyor. Üç pencerede aynı mana: Sabrın adı "hapis". Der demez, "sabır" mahkumken hapishane oluyor. Bu hapishanede nefsin yattığını bildiriyor kamuslar; aklın ve dinin gereği olarak. Bu öyle bir hapishane ki, savaşta "cesaret" adını alıyor, ramazanda "oruç". "Vefa"oluyor ahdine sadık olanlara, sır tutanlara "söz". Hem üzüntü hem sevinç, hem musibet hem hayır, hem kilit hem anahtar.




Otuz üç yıl aydınlığa çağırıyor Yunus Peygamber halkını. Otuz üç yıl gündoğumundan günbatımına kadar anlatıyor ışığı. Fakat "küfr" dehşetli bir örtü. Nerede bir güneş görse üstüne çullanıyor. Otuz üç yılda sadece iki kişi yırtmayı başarıyor zulmet ağını. Öyle ağırına gidiyor ki bu Hz. Yunus'un, öfke kıvılcımları saçarak kaçıyor Ninova'dan. Fakat izin yok, denizler kapalı. Kader karanlığı terk etmedikleri için halkını terk eden peygamberi karanlıkla sınamaya hazırlanıyor. Bindiği tekneyi dalgalarla kuşatıyor önce. Sonra yolculardan birinin denize atılmasına karar verdiriyor. Kura çekiliyor, torbadan ölüm çıkacak. Gözler su alan tekneler, nefesler tahta parçaları kırık. Kura Yunus'a işaret ediyor. Yunus ölüm yolcusu. Deniz bütün dalgalarıyla sarılıyor peygambere. Emir böyle yutacak. Fakat ondan önce, kocaman bir balık açıyor ağzını. Yuttu bile. Yunus'u karanlıkla tanıştırdı; sabrın hapishanesiyle. Her mahkuma merhem olacak ebedi bir dua öğretti ona. Ve sabırsızlığın bir cins zulüm, yani karanlık olduğunu. Sonra tövbenin bir cins ışık olduğunu fısıldadı kulağına. "Zünnûn (Yunus)'a gelince, o, öfkeli bir halde geçip gitmişti. Bizim kendisine güç yetiremeyeceğimizi, (kavminin arasından çıkmakla kendisini kurtaracağını) sanmıştı. Nihayet karanlıklar içinde; 'Senden başka tanrı yoktur. Sen eksikliklerden uzaksın, yücesin, ben zalimlerden oldum!' diye yalvardı." (Enbiya, 87). Ağı kim attıysa, o çekti balığı. Kim kabul ettiyse tövbeyi, o çıkardı kıyıya kazazedeyi. Kaza hükmünü verdi. Sabır hapishanesi üç penceresinden kainata duyurdu: "Eğer tesbih edenlerden olmasaydı, (insanların) yeniden diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı." (Saffat, 143-144). Tesbih etti ve mahşerden önce dirildi Yunus.




Sabır hapishaneleri bomboş. Tünel kazmış mahkumlar. Nefis atları ağızlarından köpükler saçarak kişniyor. Her yerde telaş, her yerde panik, her yerde isyan. Hüznün bulaşmadığı safaların peşinde koşanların peşinde koşuyor hüzün bataklıkları. Allâh sabırlılarla beraber olduğunu ilan etmişken, şeytan nasıl da taraftar topluyor! Bağdatlı Cüneyd yüzünü buruşturmayacak kahramanlar arıyor sunmak için sabrın şurubunu. Nerede sâbirler, sabûrlar ve mutasabbirler? İri kara balıklar gibi ağzını açmış çarşılardan kurtuluş nerede! Yetiş ey Abdülkadir Geylânî! Fitne ağlarında çırpınan kalplerimizi kurtar. Çarşıya çıkanları anlat; aynaya bakalım: "Çarşıya çıkıp hazlar ve arzular uyandıran şeyleri görüp, onlara bağlananların kalbi fitnelere takılır. Ancak yüce Allâh'ın, rahmet, koruma ve yol göstermesiyle kurtulabilir buradan. Onlar akıl ve dinlerine dönerek, kendilerini sabretmeye zorlar, oraları terk etmenin acısını yutmaya çalışırlar."



"Sabır ilk vurduğu anda gerek." (Hadis) Takvim yapraklarını hırsla koparmak da ne! Nedir bu sızlanışlar, bu itirazlar, bu şikayetler! Her olan O'ndansa eğer. Sabır hapishaneleri pencerelerini açıyor bir bir. Anneler gibi çocuğunu oyundan çağıran. Anneler gibi yeniden doğurmak için bizi. Tepelerinde ilâhi kuşlar dönüyor iri kanatlarını açarak. Dönüyor rahlelere birden, vazgeçip kuş olmaktan, önümüzde açıyor kanatlarını: "Bir şeye karşı sabır", "Bir şeyden dolayı sabır", "Bir şeyde sabır." Ezberliyoruz tek kelimelik bir kitabın bütün sayfalarını: Sabır. Çevirdikçe yaprakları sonbahar geliyor, kış, ilkbahar yaz. Zaman sabrın mihenk taşını gönderiyor bir göktaşı gibi. A kişi diyor Mevlânâ, "Vel asri" suresinin sonunu dikkatlice oku da bak. Allâh o surede sabrı hakla beraber andı, sabrı hakka eş etti. Yüz binlerce kimya yarattı ama, insan sabır gibi bir kimya görmedi."





A.Ali Ural
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst