Bir kadının ardında bıraktıgı üc erkek

meRve^^

Bayan Üye
Ela adı gibi ela gözlere sahip, insanın içini ısıtan gamzeli gülümsemesiyle, bulunduğu toplulukta dikkat çeken duru bir güzelliğe sahip bir kızdı. Kendini güzel bulmasa da okul hayatı boyunca yaşadıkları, onun ne kadar sevilen biri olduğunun kanıtıydı. Sınıf arkadaşının yeğeni bir alt sınıfta ama Elaya hayran bir çocuktu. Okuldaki defterlerinin sayfalarını Ela adıyla süslemiş, evde odasının duvarlarına çizdiği kalpler, yazdığı “Ela” ismiyle, ona olan aşkını ölümsüzleştirmişti kendince. Ela, okul hayatı boyunca böyle arkadaşlık tekliflerini hep duymazlığa gelmişti. Onun planı iyi bir eğitim almaktı. Lise bittiğinde yaz tatilinde babasının arkadaşının iş yerinde çalışmaya başlamıştı. Hem tatili değerlendiriyor, azda olsa para kazanıyordu. Zamanla güzel dostluklar edinmişti işyerinde. Orda tanıştığı zamanla iyi anlaştığını sandığı biriyle ciddi bir beraberliğe adım atmışlardı. Çok geçmeden evlenmiş, ama yeni hayatı beklediği gibi olmamıştı, daha üç yıl dolmadan Ela aldatılmış, Bir gün işten eve gittiğinde, evi bomboş bulmuştu. Eşi evdeki eşyaları almış, utanmadan Elanın karşısına çıkıp, ben söz verdim başkasıyla evlenmek zorundayım. Sorun çıkarma hemen boşanalım dediğinde, Ela’nın karşısında birden yok olmuştu. Sanki hiç tanımadığı biri gibi bakmıştı eşinin yüzüne. Ne zorluklarla ödediği taksitleri, hatta daha kullanmadığı eşyaları gitmişti. Eşi, yeniden evlenmek için almıştı, elanın eşyalarını. Hayat 23 yaşında, Elaya ilk kalp kırıklarını yaşatmış, acıyı öğretmişti. Ayrıldılar. Ela, artık ailesinin yanında, dimdik hayatla mücadelesine başlamıştı.

Güzel bir yerde yeni bir işe başlamış, Artık hayatı, işi ile evi arasında gidip gelerek geçiyordu. Hayat aynı akışla giderken yıllarda insana o kadar sevecen davranmıyordu. Ela artık 40 yaşına gelmişti. Bir arkadaşı vasıtasıyla tanıştığı başka şehirde yaşayan, kendinden 10 yaş küçük, ama aynı ruha yakın biriyle dostça sohbetler ederken, karşısındakinin sevgisini fark etmeye başlamıştı. Ne kadar görmezden gelse de, o kadar çabalayıp dostluk için emek veren bu kişinin tavrı Elada bıraktığı huzur, yıllarca kapalı olan kalp kapısını aralattırmıştı. Tek bir şey söylemişti. Eğer, beni üzeceksen hiç başlamasın bu arkadaşlık. Maalesef, hayat yine hüznü getirmişti, Karşısındaki ne kadar çabalasa da bazı sorunları aşamadıkça Ela yeni kararlara yakınlaşmış bulmuştu kendini. Bir kez daha üzülmüştü. Çünkü ruhuna huzur veren bu ilgi ve sevginin, ağırlığı altında ezilen kişiyi gördükçe üzülüyordu. Karşısında çaresiz kalmasına dayanamamış, nasıl sessizce hayatına girdiyse, aynı sessizlikte çıkarak ona huzur vermeyi düşünmüştü. Yaşamı boyunca, Ela hep sevgiden kaçmaya çalışsa da, yaşayacağı acılara engel olamamıştı. Başlamadan, daha derinleşmeden ruhuna, oturan bu sevdadan vazgeçeli 2 yıl geçmişti. Ela her zamanki gibi sakin çevresine ördüğü duvarlarıyla yaşamaya devam ederken seçim zamanı olmuş, oy kullanma vakti gelmişti. Her zaman aynı yerde, evlerine yakın okulda oy kullanırlardı. O sabah evde ilk uyanan, erkenden kalkıp, okula giden Ela olmuştu. Sıraya girdi, bir memur sıradakilerin isimlerini okurken, uzaktan bir ses duyuldu. Ela sen misin? Etrafa bakındı ama tanıdık bir yüz bulamadı. Tekrar, Ela diyen sesin geldiği tarafa baktı, karşıda bir adam yanında 3 korumayla ona doğru geliyordu.

Ela Şaşkındı. Adam karşısında durup, beni tanımadın mı? Dediğinde, Ela özür dilerim hayır demişti. Ben, liseden sınıf arkadaşın deyip, ortak arkadaşlarını söylediğinde tanımıştı. Okulda Elayı hep koruyan defalarca sevdiğini söyleyen

Sırasının altında bulduğu güllerin sahibi şimdi karşısındaydı, kollarını açıp Elaya sarıldığında şaşkınlığı daha da artmıştı. Ela’nın sırası gelmiş, oyunu kullanmıştı. Beraber okul bahçesine indiklerinde banklardan birine oturmuşlar, korumalarını uzaklaştırmıştı arkadaşı yanlarından. Oy kullanmak için İstanbul gelmişti, çoğunlukla Ankara da kalan önemli bir görevdeydi artık lise arkadaşı.

Elaya sitem etmeye başlamıştı, aslında haklıydı neden bende kaçtın? Senelerce seni aradım, bir haber alamadım. Bak bu gün karşılaştık. Bu hayatımdaki en mutlu gün benim için, sen benim hayatımdaki en önemli kişisin. Yıllardır susturamadım kalbimin sesini, deyip Elanın ellerini, ellerinin arasında almıştı. Bırakmam artık seni, bunca yıl sonra buldum derken, gözleri ışıl ışıldı. Ela’nın telefonlarını almış, kendi numaralarını, hatta yardımcısının telefonunu da vermişti. Elanın hayatında artık yeni bir heyecan başlamıştı. Kalbinin kapattığı kapılarını yeniden aralamak eski sevdasına kavuşmanın sevincini yaşıyordu, İşyerine gelen çiçekler, durmadan aranmak bazen sıksa da, Ela’yı yeniden gülümsetmeye başlamıştı. Yaralı kalbi yeniden bir heyecanla savruluyordu, Arkadaşı çok yoğun çalışsa da kısa ziyaretler yapıp Elayı görmek için işyerine bir kahve içmeye geliyor, onu çok özlediğini söylüyordu. Her an yanında olduğunu hissettirmesi güzeldi. Ama Ela bunca zaman sonra yakaladığı heyecanı, sevgiyi kaybetmekten korkuyordu. Arkadaşı Ela’yla beraber olmak için çok emek harcadı sürprizler yaptı. Ama Elanın içinde eksik kalan bir yan hep vardı, ne zaman yanında olup derdini, sevincini paylaşmak istese sevdiği kişi yanında yoktu. Yalnız hissediyordu kendini, zamana bıraktı belki düzelir düşüncelerim, derken yıllar geçti. Ela’nın bazen umursamaz tavrı onu deliler gibi seven adamı da yavaş yavaş uzaklaştırdı kendinden. Tesadüfle başlayan bu sevgi, sessiz sedasız anılar arasındaki yerini almıştı. Ela sahilde yürüyüşler yapıyor, yorulduğunda bir bankta oturup kitap okuyordu. Huzurlu mutlu hayatına devam ederken, bir kaç ay sonra kendini iyi hissetmemeye başladı. Mutsuz, hayattan uzaklaştığını hissediyordu. Doktor’a gitti, yapılan tetkiklerden sonra kan değerlerinde tehlikeli bir boyutta düşüş vardı. İlaç tedavileri, iğneler derken aylar geçti, artık eskisi gibi sahilde kilometrelerce yürüyüş yapamıyor çok çabuk yoruluyordu. Kendini halsiz hissediyor, sürekli dinlenmek istiyordu. Bu tedaviden iyi bir sonuç alamayınca yeni bir doktor adı bulmuş, son bir defa konusunda uzman olan Profesör’e gitmeye karar vermişti, ama randevu gününe kadar kendine yapmadığı eziyet kalmamıştı. Her şeyin en kötüsünü düşünüp, kendini zaman zaman melankolik bir ruha sokup duruyordu. Gergin bir bekleyiş başlamıştı. Doktor’un yazdığı kitapları, tezleri okuyup bilgi sahibi oldukça daha sıkılır olmuştu. Belki bir son durak, her şeyden bir kaçış hiç yaşanmamış bir hayat gibi, aptalca fikirlerle huzur buluyordu. Kendine yazdığı senaryolar, çıkardığı sonuçlar bir vazgeçişti hayattan. Yağmurlu bir günde camın önüne oturmuş, kahvesini yudumlarken gözü, sokakta Koşturan insanlara takıldı birden, kendi hayatı bir film şeridi gibi gözünün önünden geçince, ailesine sevdiği arkadaşlarına, onu çok sevenlere birer mektup yazmaya karar vermişti. Aslında bu hesaplaşmaydı belki de, ruhundan kaleme yansıyanlarla, tekrar yüzleşip özür dilemekti.

Üç erkeğe yazdığı bazen özür dilediği itiraflardı. Mektuplar yerlerine varmıştı, uzun zamandır susan telefonları çalmaya başlamıştı. İlk arayan okul arkadaşı olmuştu. Şaşkın ne diyeceğini bilemeden mektubu okumuştu Ela’ya. Hala evlenmemiş, özlemini sevgisini anlatmıştı. En kısa zamanda yan yana gelmek için planlar yapmışlardı.

Keyifsizliğini bir süreliğine unutmuştu. Ela, hayatında pişmanlık duyduğu, belki de sevgisine cevap veremediği sevdasını okul arkadaşıyla doyasıya yaşıyordu Artık, istediği gibi her an yanındaydı. Beraber yavaş yavaş sahilde yürüyüp, martıların seslerini dinliyorlardı. Gün batımını seyrederken Ela, arkadaşının omzuna başını yaslayıp, onu ne kadar sevdiğini söylemişti. Bu sözleri yıllardır bekleyen arkadaşının gözleri, Sevinç gözyaşlarıyla dolmuştu. Hayatımda seni sevmekten asla vazgeçmedim, sen benim ilk ve tek aşkımsın demişti, El ele saatlerce huzurla denizi seyretmişlerdi. Ela’nın yapmak istediği her şeyi gerçekleştirmek için çabalar olmuştu arkadaşı.

Mutlu günler hızla geçmiş, artık gücü tükenmeye başlamıştı. Sinemaya gitmek için evden çıkarken fenalaşmış, arkadaşı hemen doktorunu aramıştı yapılan muayeneden sonra, doktor hastanede yatmasının daha iyi olacağını söylemişti. Birkaç gün sonra çiçekler arasındaki hastaneye yatmıştı. Odasının penceresinden bahçedeki manolya ağaçlarını görüyordu. Seveni çoktu ziyarete gelenlerden, odasına sığmayan çiçeklerden koridor dolup taşmıştı. Arkadaşı hep yanında ona moral veriyordu bir yandan da çaresizliğine kahroluyordu. Doktorlar, bir süre sonra Ela’nın yorulduğunu görüp ziyaretçileri de yasaklamışlardı. Ela’yı, sadece odanın c******* görebiliyorlardı. Onunda gücü varsa el sallayarak sevdiklerine selam vermeye çalışıyordu. Geç bulduğu aşkı, odanın c******* her bakışında, sevdiği kadının nasıl bir çiçek gibi solduğunu görüyordu. Ela, şimdi çok huzurluydu. Çünkü sevdiği adam kapıdaydı, onunla beraber güzel günler geçirmişler ve hatta sevdiğini söyleyebilmişti, bu sırrı kalbinde saklamamıştı. Bir sabah çok yorgun kalktı. Göz kapakları taşıyamayacağı kadar ağırdı, uyumak istiyordu. Kapının ardından gelen sessiz hıçkırıklarını duyuyordu. Her üç’ünün de, gözlerinden akan yaşlar, dışarıda yağan yağmura eşlik edercesineydi. Saklamaya çalışsalar da, Ela görmüştü hepsinin, yüreğindeki sızıyı hissetmişti. Ama en çok sevdiği adamın geç yakaladığı ama çabuk tükenen sevgisi ardından yıkılmış haline üzülmüştü. Oysa içi huzur doluydu. Camdan, bahçedeki manolya ağacına baktı, hafif esen rüzgârla sallanıyordu. Dalda, gagasıyla yiyecek bir şeyler arayan minik serçeye bakarken iç geçirircesine düşünmeye başladı. Hayatına giren bu üç erkeğin yüreğinde bıraktığı izlerin yaşamına neleri kattığını hatırladı. Onlara acaba neler verebilmişti! Ya da kendinden neler götürmüştü! İşte tam bunları düşünürken başını yana çevirmişti ki, sevdiği adamın camdan ona baktığını gördü. Son gücüyle elini kaldırdı gülümseyerek el salladı ve huzurla gözlerini kapattı. Bu vedalaşma arkadaşını kahretti artık gizleyemediği hıçkırıkları koridorda yankılanıyordu. Bir kadından geriye yaşanmışlıklar ve 3 erkeğe mektup kalmıştı. Şimdi hepsi başucunda, Ela’ya son görevlerini yapmak için buluşmuşlardı. Kimi içinden onu ne çok sevdiğini söyleyememenin acısını, kimi keşke bırakıp gitmeseydim deyip pişmanlıklarıyla yüzleşiyorlardı.

Geriye sadece bir kadının 3 erkek tarafından çok sevilmiş olması ve yüzleştikleri 3 mektup kalmıştı. Zamanla hatıralar arasında yerini çoktan alacak, belki hüzün, belki gülümsemeyle anılacak, ama Ela adı yaşamlarında hiç unutulmayacak bir yerde kalacaktı. Zaman zaman kanayan, derinden sızlayan hiç dinmeyen bir acı olacaktı Yüreklerinde.......
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst