Yapımcı Elif Dağdeviren, Ortağı Olduğu ve Amerika'da Çekilen Filmle İlgili Olarak Gelen Eleştiriler İçin Böyle Konuştu.
Elif Korkmazel'in Kanaltürk'teki 'Bugün Ne Pişirsem?' programına konuk olan Elif Dağdeviren, bir Amerikan şirketiyle ortak olarak yaptıkları ve Tamer Karadağlı, Deniz Akkaya ve Yelda Reynaud'un da rol aldığı 'Living&Dying' filmi ile başka bir amaç güttüğünü ancak eleştiri yağmuruna tutulduklarını anlattı.
"Özellikle Tamer'in üzerine çok gittiler. 30 saniye gözüküyor da bir şey mi oldu' diye. Tamer oradaki başrollerden biriydi. 500 milyon dolarlık Avatar'a yatırımcı olmadık biz de takdir edersiniz ki" diyen Dağdeviren, filmin B sınıfı bir film olduğunu zaten başta söylediklerini hatırlatarak böyle bir filme ortak olmak istemesindeki amacın, Amerika'da, Türkiye ve Türklerle ilgili önyargıları kırmak olduğuna değindi.
Özellikle yurtdışında yaşadığı dönemde "Türk müsünüz? Nereden buldunuz bu kıyafetleri?" gibi sorular sorulduğunu ifade eden Dağdeviren, Türkiye ile ilgili imajın ancak sinema, müzik gibi alanlara yapılacak yatırımla çözülebileceğini ifade etti ve "Böyle insanlar benim memleketimi temsil edecek ve bana 'Aa siz Türk müsünüz, hiç benzemiyorsunuz?' demeyecekler. Dolayısıyla ben o proje sırasında Amerika'daki ortağımıza şunu söyledim, 'Türkiyeden oyuncu getirmek istiyorum.' Bu benim için pozitif, küçücük de olsa bir şey ama yemediğimiz dayak kalmadı" diye konuştu.
Elif Korkmazel'in Kanaltürk'teki 'Bugün Ne Pişirsem?' programına konuk olan Elif Dağdeviren, bir Amerikan şirketiyle ortak olarak yaptıkları ve Tamer Karadağlı, Deniz Akkaya ve Yelda Reynaud'un da rol aldığı 'Living&Dying' filmi ile başka bir amaç güttüğünü ancak eleştiri yağmuruna tutulduklarını anlattı.
"Özellikle Tamer'in üzerine çok gittiler. 30 saniye gözüküyor da bir şey mi oldu' diye. Tamer oradaki başrollerden biriydi. 500 milyon dolarlık Avatar'a yatırımcı olmadık biz de takdir edersiniz ki" diyen Dağdeviren, filmin B sınıfı bir film olduğunu zaten başta söylediklerini hatırlatarak böyle bir filme ortak olmak istemesindeki amacın, Amerika'da, Türkiye ve Türklerle ilgili önyargıları kırmak olduğuna değindi.
Özellikle yurtdışında yaşadığı dönemde "Türk müsünüz? Nereden buldunuz bu kıyafetleri?" gibi sorular sorulduğunu ifade eden Dağdeviren, Türkiye ile ilgili imajın ancak sinema, müzik gibi alanlara yapılacak yatırımla çözülebileceğini ifade etti ve "Böyle insanlar benim memleketimi temsil edecek ve bana 'Aa siz Türk müsünüz, hiç benzemiyorsunuz?' demeyecekler. Dolayısıyla ben o proje sırasında Amerika'daki ortağımıza şunu söyledim, 'Türkiyeden oyuncu getirmek istiyorum.' Bu benim için pozitif, küçücük de olsa bir şey ama yemediğimiz dayak kalmadı" diye konuştu.