Bir değil, iki kitapla geliyor…

RaPizM^^

Bayan Üye
Bu hafta “Manzaradan Parçalar” diyecek olan Orhan Pamuk ABD’de de bir kitapla bekleniyor.

544832_detay.jpg


Orhan Pamuk’un yeni kitabı “Manzaradan Parçalar – Hayat Sokaklar – Edebiyat” 26 Ağustos’ta piyasaya çıkıyor. İletişim Yayınları’nın yaptığı 25 binlik ilk baskı kitap çıkmadan siparişlerle tükendi 10 binlik ikinci baskı yapılıyor.
Pamuk benzer iki kitabı 1999 ve 2003’te yayımlamıştı. Bu kitap da yazarın yerli – yabancı çeşitli dergi ve gazetelerde yazdığı edebi kültürel makalelerden oluşan “Öteki Renkler” ile hem 22 yaşına kadar olan hatıralarını aktardığı hem de kendi kişisel tarihinden yola çıkarak İstanbul’u anlattığı “İstanbul”un bir karışımı. Ünlü ve iyi bir yazarın merak edilen fikirlerini ve yaşamını sergileyen bir okuma keyfi.
"ANNEM SİGARA BÖREĞİ YAPIYOR"
Büyük bölümü daha önce yayımlanmış olsa da bir bütün olarak okunduğunda “Manzaradan Parçalar”ın bir hayli özel olduğu söylenebilir. Pamuk’un yaşlandıkça yalnızlaştığını anlattığı satırlardan babasının ölümüyle girdiği hesaplaşmaya kitaplarında intikam aldığı kişilere kadar uzanan bir “özellik” bu. Kitapta içinde Pamuk’un çizimlerinin de bulunduğu günlük hayattan kesitler de var (Annem Sigara Böreği Yapıyor Gece Sivrisinek Küçük Bir KesikAsansörde…); futboldan siyasete (Saddam-Bush-Erdoğan) büyük meseleler de…
“Manzaradan Parçalar”ın daha önce yayımlanmamış bölümlerini yazarın “Benim Adım Kırmızı” “Kar” ve “Masumiyet Müzesi” gibi eski kitaplarına ilişkin tutulmuş notlar yayımlanmamış bölümler ve bazı değerlendirmeler oluşturuyor.
HİNDİSTAN VE BREZİLYA
Kitabın orijinal iki bölümü ise iki şehir üzerine yazılmış yazılar. Pamuk “Kalküta ve Dökülen Şehrin Güzelliği” ile “Sao Paulo: Sokaklarda Tanıdık Bir Duygu” adlı bölümlerde Hindistan ve Brezilya seyahatlerinden bir bölümü aktarıyor. Sao Paulo’ya ilişkin şu satırlar yine onun iç dünyasının yansımaları: “Modern dünyanın eşiğinde merkezde değil kenarda olan ama unutulmuşluğun ve taşranın boğucu havasına da büsbütün kapılmamış bu mekânları seviyorkendimi o dünyanın bir parçası hissediyorum. Dahası o dünyadan fazla kopar da New York gibi yerlerin ışıltısına kaptırırsam kendimi içimdeki bir şeylerin tükenmekte olduğunu bittiğini hissediyor evden fazla uzaklaştığım için korkuyorum.”
ABD'DE BEKLENEN KİTAP
O ışıltısına kapılmak istemese de New York ve ABD onun ışıltısına çoktan kapılmış görünüyor. Zira şu sıralar Pamuk’un kitabını bekleyenler sadece Türkiye’deki okurları değil.
Onun henüz Türkçe’de yayımlanmamış bir başka kitabı ABD’de “2010’un kalan günlerinde en çok beklenen kitaplar” listesinde gösterildi. Ülkenin en prestijli internet gazetelerinden The Huffington Post’un yazarı Anis Shivani bu seçimi yapan.
Söz konusu kitap Orhan Pamuk’un geçen yıl Harvard Üniversitesi’ndeki Charles Eliot Norton kürsüsünde verdiği edebiyat derslerinden oluşuyor.
"EN ZEKİ ELEŞTİRMENLERDEN”
Shivani Pamuk’un 2007’de ABD’de yayımlanan “Öteki Renkler” kitabına atıfta bulunarak şöyle diyor: “O dünyanın en iyi romancısı olmasının yanı sıra en zeki eleştirmenlerinden biri.” Shivani’nin övgüsü devam ediyor: “Pamuk’un romanları bilinen yazım tekniklerini yeniden yorumlayan ve neredeyse bunu sadece kılavuzluk için yapan eserler. O Friedrich Schiller’in toy şair -kendini bilmeden yazanlar- ve duygusal şair -kendini bilerek yazanlar- ayrımından esinlenerek okurlar ve yazarlar bir roman oluşturmak için nasıl buluşuyorlar diye soruyor. Pamuk favori klasiklere ve çağdaşlarına danışıyor bir eserin eşsiz gücünü ortaya çıkarmak için. Oysa bu sorunun sorulabileceği Orhan Pamuk’tan daha uygun biri olamaz…”
ABD’de Kasım’da yayımlanacak bu kitabı Pamuk’un Türkiye’deki hayranları 2011 baharında okuyabilecek.
"MANZARADAN PARÇALAR"DAN BAZI İLGİNÇ BÖLÜMLER…
“DÖRT YIL YAYINCI ARADIM”

…Kitaplarımı özenle sabırla iyi niyetle ve onlara hep inanarak yazdım. Başarı ün mesleki mutluluk… Bunlar kolay gelmedi. Şimdi kitaplarım 55 dile çevriliyor ama en çok ilk kitabımı Türkiye’de yayınlatabilmek için uğraştım. Türkiye’de ilk kitabım Cevdet Bey ve Oğulları’nı yayınlatabilmek için dört yıl yayıncı aradım. Yayınlanmamış romanlara verilen bir ödülü kazanmış olmasına rağmen…
“YALNIZLAŞTIKÇA ÜNLENİYORUM…”
Yaşlandıkça yalnızlaştığımı ve yalnızlaştıkça da tuhaf bir şekilde ünlendiğimi görmek bazen beni ürpertir. Her akşam uykudan önce yatakta iki büklüm kıvrılıp yorganı üzerime çekince yalnızlık ile rüyalar hayatın güzelliği ile acımasızlığı arasında gezinen tatlı ve korkutucu bir duygu beni sarar ve çocukluğumda dinlediğim okuduğum masalların korkutucu hikâyelerin ürpertisini hissederim.
“DAHA ÇOK VAKİT VAR”
Ben kitaplarımı böyle bir kitap yazılsa da okusam duygusuyla yazıyorum. Ve bazen demek ki herkes benimle aynı duyguları paylaşıyor diye düşünüyorum… İleride kitaplarım hayatımdan daha önemli ve eğlenceli bulunacak sanırım. İnsanın ölüm vaktinin gelmesi kendisinin de buna tevekkülle inanması demek. Buna ise daha çok vakit var gibi geliyor bana…
“BABAMIN ÖLDÜĞÜNÜ SÖYLEDİLER…”
Gece geç vakit eve geldim. Babamın öldüğünü söylediler. Çocukluğumdan kalan bir görüntü evde onu şortla görüşüm incecik bacakları içime acıyla işleyerek aklıma takıldı.
Gece saat ikide onu son bir kere görmeye evine gittim. “İçeride odada” dediler oraya gittim. Çok sonra dönüşte sabaha karşı elli yıldır yaşadığım Nişantaşı’nın sokakları boş ve soğuktu vitrin ışıkları uzak ve yabancıydı…
“GALATASARAYLI AMCAM KOVA BIRAKIRDI”
Bugün ‘fanatik’ dediğimiz taraftar davranışı vardı evde Pamuk Apartmanı’nda… Aydın amcam Galatasaraylıydı. Halamın kocası İlhan eniştem Beşiktaşlı… Babam da Fenerbahçeli. Biz de tabii onun yüzünden hep Fenerbahçeliydik. Ağabeyim ben… Dairelerde merdivenlerde futbol çok konuşulurdu… Çok sık kullanılan ve bugün unutulan bir kelime ‘kova’ idi. ‘Kova kaleci’ çok gol yiyen kaleci; ‘kova etmek’ çok gol atıp yenmek anlamına gelirdi. Kapınıza kova bırakacağım derdi amcam Galatasaray – Fener maçından önce. Yenerlerse bırakırdı da…
“BENİM ADIM KIRMIZI ÜZERİNE”
“Benim Adım Kırmızı büyük emeklerle tutkuyla hayatımdan çok şey koyarak ve bütün bir millete seslenen “klasik bir kitap” olsun diye yazıldı. Mağrur bir şekilde bunu başaracağımdan emin olduğumu söylesem çok mu kendime güvenmiş olurum?” Benim kırılganlığım pisliğim kötülüğüm ve zavallılığım kitabın kendinde dilinde ve yapısında değil kahramanlarımın hayatlarında ve hikâyelerinde görülebilir…
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst