Shade.Anqer
Kayıtlı Üye
BİR CENİNİN HATIRA DEFTERİ
Görmediğimi sen gördün:
Karanlıklar içindeym görmüyorum. görme isteğime bile körüm. gözlerimde yok zaten görmek isteğime bile körü. ne renklerden haberim var, ne şekillere dair tahminim. Sen bana gözerimi verdin, görmek istediklerimide Sen verdin.Görmek istediğimi bir Sen gördün. Ben görmek istiyor bile değilken, beni sen gördün. Gözümün göreceklerini gördünde gözlerimi verdin. Gözümün görmek istediğini gördünde göreceklerini verdin. Işığı ve gölgeyi, herşeyi, her şekli, herrengi... önce sen gördün, sadece Sen verdin. ben bile kendi körlüğüme körken, görmediğimi önce Sen gördün.
Elim yoktu. Sen elimden tuttun:
Elimden tutan yok. Tutunacak bir dalda bilmem, ellerim yok. Ne avucumda avunacak bir şeyim, ne elde tutmak istediğim. Yok. Sen bana el verdin. Benim elimden tuttun. Elimden tutacak anne ve baba verdin. Elde edeceklerimi Sen hazır ettin. herşey Senin 'Kudret El'ine tutundu, öylece ellerime vardı. Ben ellerim ve elde edeceklerim öylece ele avuca geldi.
Ben Kendime bile sağırken Sen bana kulak verdin:
Bir haber de yok, kötüsü bile. Sesler uzak, müzik yabancı, ahenk dalgın, işitemiyorum.Kulaklarım yok.Derin dipsiz sesizliğimi bir Sen işittin. Yalnızlığımda bana Sen kulak verdin. Kulaklarım oldu. Dalgaların sesini işiten, mahrem fısıltılardan haberli kulaklarım oldu. Kuru yaprağın dalından düşüşünü duyan, rüzgarın ıslığına ritim veren, yağmurun yağışına ahenk katan,her notada ruhuma yeniden ufleyen Sen'sin. Bana kulak verdin, herşeyi, her an işiten Sen, ben kendi sağırlığıma bile sağırken, işitmek istediklerimi işittin.Ben müzikten habersizken, ben rüzgarın ve denizin sesini işitmezken, ben annemin sesini tanımazken, ben sağır iken, beni Sen işittin,arzularıma Sen kulak verdin,iç çekişlerimi sen işittin. Beni işitin, işitmek istediklerime Sen ses verdin. Beni işitir eyledin.
Dilim Dönmezken, Sen Bana Söz Verdin:
Dilim dönmiyor. Sesim çıkmıyor. Dudaklarım suskun. Konuşan yok, bir hece bile. damaklarıma hiç değmedi dilim. Her dudak arasını gül bahçesine çeviren o ince çizgi yittik, tebessüm yok, tebessüm eden de yok. Öpecek yok beni. Ve öpemem de kimseyi. Daha dudağım dudağıma değmedi. 'Ağzı var dili yok' bile değilim. Dilim yok, ağzım da, damaklarım da.... Lezetleri bilmiyorum. Dilimi tuza bandırmadan daha. Damağımda şeker tadı hiç gezinmedi. Dudaklarıma pınar suyu değmedi. Bana Sen dil verdin. Dudağım Senin kudret elinde tebessüme geldi. Ağzıma söz verdin. Dudağıma gökten soğuk sular değdireceğine, damağıma lezetler ihsan edeceğine, dilime şiirler dolacağına söz verdin. Ve kelemla döndürdün dilimi. Kur'an'la konuşan Sen; dudağıma söü değdirdin.
Söz verdin ağzıma. sözden anlayan dostlar verdin. Ben tebessünden habersizken, ben gülmeyi bilmezken,bana rahmetinle Sen tebessüm ettin. İki dudak verdin, bir dil, cümle dudakları gül eyledin. gülücükler verdin.
Ayağım Yoktu: Beni Yokluktan Varlığa Sen Yürüttün!
Çıkış yok. Yollar kapalı. Ne dağlar, ne vadiler yürünesi değil. İki ayağım çukurda,yokluk çukurunda. Adım atavak yer yok. Ayaklarım yok, güzel ayakkabılarım da. Çiçekli çoraplarım, yeni örtülü patilerim kayıp. Çoşkuyla koşacak kimsem yokken, ağır ağır yürüyeceğim yokuşları bilmezken, Sen beni bilinme yollardan geçirdin. Ayaklar verdin. Yokluktan varlığa yürüttün bedenimi. Hiç yoktan ayağa kaldırdın beni. Varlığa yol verdin. Ve çiçekli çoraplar ve güzel ayakkabılar verdin. Ayaklarımı verdiğin gibi, yürünesi yolları, dağları, denizleri ve vadileri ayaklarımın serdin.
Yüzüm Yoktu, Sen Bana Yüz Verdin!
Beni tanımz anam babam bile. Varlığımdan bile haberli dğiller daha. Ben de bilmiyorum var olduğumu. Var olma arzumun bile farkında değilim. İnsan olsuğumu bile bilmiyorum, mesala ' Anılmaya değer birşey' değilim. kimse saymıyor beni. Adm yok, adam yerine konulmuyorum. Yüzüm yok. Çatık bir kaşım, gamzeli bakışlarım yok. Saçlarım, kirpiklerim yok. Kaşlarım kirli bile değil; yok.
Yüzüme çamur bulaşmamış daha; yok. Şekilsiz, biçimsiz, kaba, belirsiz ve korkunç görünüyorum. Böyle görseydi yüzümü annem, belki yüz ermezdi bana. Yüzüme bakamazdı. Yüzüme bir Sen baktın. Bana Sen yüz verdin. Yokluğun kirli, çirkin maskesini yüzümden indirdin.Raahman suretini bahşettin.Annemin gözlerine değesi, 'bebek yüzlü' tenler giydirdin ete kemiğe. Kirpiklerimin ucuna gamzeli bakışlar düşürdün. Ve yanaklarıma gülücükler saldın. Saçlarımı verdin, 'zülf'ü yar' olası çizgiler çizerek, kaşlarımı eğri kıldın yay gibi, bakışlarıma nur verdin ay gibi. Karşıma vurulası aşıklar koydun. Güneşi göz ucuma Sen getirdin. Bilmezdiler oysa varlığımı. Oysa tanımazdılar ben. Sen yüz veermesen, yüzümü kalplerine aşina eylemesen, yüz süremezdim annemin yüzüne.
Ellerimi Ellerime Sen Verdin; Bütün Yakınlıkları Sen Yakın Ettin.
Şimdi buradayım. Annemin kucağında, babamın elinden tutmuş yürüyorum. Görüyör, duyuyor, konuşuyorum. Onlar beni Senden biliyorlar ama Sana ait olduğumu unutuyorlar. Benim varlığım için ellerinden birşey gelmezken, benim varlığımından bile habersizlerken, elleri ellerime henüz ulaşamazken, gözleri gözlerime değmemişken, sözleri henüz kulaklarıma dolmamışken, bana Senin yüz verdiğini, elimden tutup varlığa yürüttüğünü, sözlerimi e gözlerimi bir Sen'in bildiğini unutmuşa benziyorlar.
Görmediğimi sen gördün:
Karanlıklar içindeym görmüyorum. görme isteğime bile körüm. gözlerimde yok zaten görmek isteğime bile körü. ne renklerden haberim var, ne şekillere dair tahminim. Sen bana gözerimi verdin, görmek istediklerimide Sen verdin.Görmek istediğimi bir Sen gördün. Ben görmek istiyor bile değilken, beni sen gördün. Gözümün göreceklerini gördünde gözlerimi verdin. Gözümün görmek istediğini gördünde göreceklerini verdin. Işığı ve gölgeyi, herşeyi, her şekli, herrengi... önce sen gördün, sadece Sen verdin. ben bile kendi körlüğüme körken, görmediğimi önce Sen gördün.
Elim yoktu. Sen elimden tuttun:
Elimden tutan yok. Tutunacak bir dalda bilmem, ellerim yok. Ne avucumda avunacak bir şeyim, ne elde tutmak istediğim. Yok. Sen bana el verdin. Benim elimden tuttun. Elimden tutacak anne ve baba verdin. Elde edeceklerimi Sen hazır ettin. herşey Senin 'Kudret El'ine tutundu, öylece ellerime vardı. Ben ellerim ve elde edeceklerim öylece ele avuca geldi.
Ben Kendime bile sağırken Sen bana kulak verdin:
Bir haber de yok, kötüsü bile. Sesler uzak, müzik yabancı, ahenk dalgın, işitemiyorum.Kulaklarım yok.Derin dipsiz sesizliğimi bir Sen işittin. Yalnızlığımda bana Sen kulak verdin. Kulaklarım oldu. Dalgaların sesini işiten, mahrem fısıltılardan haberli kulaklarım oldu. Kuru yaprağın dalından düşüşünü duyan, rüzgarın ıslığına ritim veren, yağmurun yağışına ahenk katan,her notada ruhuma yeniden ufleyen Sen'sin. Bana kulak verdin, herşeyi, her an işiten Sen, ben kendi sağırlığıma bile sağırken, işitmek istediklerimi işittin.Ben müzikten habersizken, ben rüzgarın ve denizin sesini işitmezken, ben annemin sesini tanımazken, ben sağır iken, beni Sen işittin,arzularıma Sen kulak verdin,iç çekişlerimi sen işittin. Beni işitin, işitmek istediklerime Sen ses verdin. Beni işitir eyledin.
Dilim Dönmezken, Sen Bana Söz Verdin:
Dilim dönmiyor. Sesim çıkmıyor. Dudaklarım suskun. Konuşan yok, bir hece bile. damaklarıma hiç değmedi dilim. Her dudak arasını gül bahçesine çeviren o ince çizgi yittik, tebessüm yok, tebessüm eden de yok. Öpecek yok beni. Ve öpemem de kimseyi. Daha dudağım dudağıma değmedi. 'Ağzı var dili yok' bile değilim. Dilim yok, ağzım da, damaklarım da.... Lezetleri bilmiyorum. Dilimi tuza bandırmadan daha. Damağımda şeker tadı hiç gezinmedi. Dudaklarıma pınar suyu değmedi. Bana Sen dil verdin. Dudağım Senin kudret elinde tebessüme geldi. Ağzıma söz verdin. Dudağıma gökten soğuk sular değdireceğine, damağıma lezetler ihsan edeceğine, dilime şiirler dolacağına söz verdin. Ve kelemla döndürdün dilimi. Kur'an'la konuşan Sen; dudağıma söü değdirdin.
Söz verdin ağzıma. sözden anlayan dostlar verdin. Ben tebessünden habersizken, ben gülmeyi bilmezken,bana rahmetinle Sen tebessüm ettin. İki dudak verdin, bir dil, cümle dudakları gül eyledin. gülücükler verdin.
Ayağım Yoktu: Beni Yokluktan Varlığa Sen Yürüttün!
Çıkış yok. Yollar kapalı. Ne dağlar, ne vadiler yürünesi değil. İki ayağım çukurda,yokluk çukurunda. Adım atavak yer yok. Ayaklarım yok, güzel ayakkabılarım da. Çiçekli çoraplarım, yeni örtülü patilerim kayıp. Çoşkuyla koşacak kimsem yokken, ağır ağır yürüyeceğim yokuşları bilmezken, Sen beni bilinme yollardan geçirdin. Ayaklar verdin. Yokluktan varlığa yürüttün bedenimi. Hiç yoktan ayağa kaldırdın beni. Varlığa yol verdin. Ve çiçekli çoraplar ve güzel ayakkabılar verdin. Ayaklarımı verdiğin gibi, yürünesi yolları, dağları, denizleri ve vadileri ayaklarımın serdin.
Yüzüm Yoktu, Sen Bana Yüz Verdin!
Beni tanımz anam babam bile. Varlığımdan bile haberli dğiller daha. Ben de bilmiyorum var olduğumu. Var olma arzumun bile farkında değilim. İnsan olsuğumu bile bilmiyorum, mesala ' Anılmaya değer birşey' değilim. kimse saymıyor beni. Adm yok, adam yerine konulmuyorum. Yüzüm yok. Çatık bir kaşım, gamzeli bakışlarım yok. Saçlarım, kirpiklerim yok. Kaşlarım kirli bile değil; yok.
Yüzüme çamur bulaşmamış daha; yok. Şekilsiz, biçimsiz, kaba, belirsiz ve korkunç görünüyorum. Böyle görseydi yüzümü annem, belki yüz ermezdi bana. Yüzüme bakamazdı. Yüzüme bir Sen baktın. Bana Sen yüz verdin. Yokluğun kirli, çirkin maskesini yüzümden indirdin.Raahman suretini bahşettin.Annemin gözlerine değesi, 'bebek yüzlü' tenler giydirdin ete kemiğe. Kirpiklerimin ucuna gamzeli bakışlar düşürdün. Ve yanaklarıma gülücükler saldın. Saçlarımı verdin, 'zülf'ü yar' olası çizgiler çizerek, kaşlarımı eğri kıldın yay gibi, bakışlarıma nur verdin ay gibi. Karşıma vurulası aşıklar koydun. Güneşi göz ucuma Sen getirdin. Bilmezdiler oysa varlığımı. Oysa tanımazdılar ben. Sen yüz veermesen, yüzümü kalplerine aşina eylemesen, yüz süremezdim annemin yüzüne.
Ellerimi Ellerime Sen Verdin; Bütün Yakınlıkları Sen Yakın Ettin.
Şimdi buradayım. Annemin kucağında, babamın elinden tutmuş yürüyorum. Görüyör, duyuyor, konuşuyorum. Onlar beni Senden biliyorlar ama Sana ait olduğumu unutuyorlar. Benim varlığım için ellerinden birşey gelmezken, benim varlığımından bile habersizlerken, elleri ellerime henüz ulaşamazken, gözleri gözlerime değmemişken, sözleri henüz kulaklarıma dolmamışken, bana Senin yüz verdiğini, elimden tutup varlığa yürüttüğünü, sözlerimi e gözlerimi bir Sen'in bildiğini unutmuşa benziyorlar.