Bir animasyonu inceliyordu uzman ekip. Herkes bu animasyonun nasıl geliştirilmiş olabileceği konusunda çok teknik ve sofistik değerlendirmeler yapıyordu. Çünkü kendilerinden benzerinin yapılması isteniyordu. Ama aslına bakılırsa hepsinin gözünde iş o kadar zor ve büyük görünüyordu ki.
O esnada odaya bu konuları sadece kullanıcı boyutunda bilen birisi geldi ve aynı örneği o da inceledi. Diğerleri kadar teknik ve kavramlara hakim değerlendirememişti. Güzel olmakla birlikte basit buldu çalışmayı. “Müzik dinlemek için kullandığımız programın eklentilerinde buna benzer animasyonlar var, oradan rahatlıkla alınabilir” gibi bir yaklaşım gösterdi. Ve sorun çözülmüştü.
Doğru yaklaşımı işi bilenler değil bilmeyen kişi gösterebilmişti. Çünkü uzmanlar ellerindeki araçlar ve onların kabiliyetleri ve hatta o kabiliyetlerden kendilerinin hakim olabildikleri ile sınırlayarak düşünmekteydiler. İşi bilmeyen kişi ise herhangi bir araç bilmiyordu, o araçların neler yapabilecekleri ve neler yapamayacakları konusunda da pek bir fikri yoktu. Ama bu bilgisizliği sayesinde farklı bakış sergileyebilmişti ve uzmanların aradıkları sonuca ulaşmalarına yardımcı olmuştu. Elbette sonuca ulaştıran yine işi bilenler oldu ama bir bilmeyene sormak onları içine düştükleri girdaptan çıkarmıştı.
Bir çoğumuzun başına gelmiştir bildiklerimizin yapabilmemizin önünde bariyer oluşturduğu. Ve bunun çok zaman farkına varamayabiliriz de. Bildiklerimiz yüzünden, nelerin mümkün, nelerin mümkün değil olduğu konusunda kalıplar içerisine girmekteyiz çok zaman. Ve aslında çok yakınımızda olan çözümlere ulaşamadan kendi çıkmazımızda kaybolup dolanırız. İşte bu durumlarda, bir bilmeyene sormanın yararı olabilir.
O esnada odaya bu konuları sadece kullanıcı boyutunda bilen birisi geldi ve aynı örneği o da inceledi. Diğerleri kadar teknik ve kavramlara hakim değerlendirememişti. Güzel olmakla birlikte basit buldu çalışmayı. “Müzik dinlemek için kullandığımız programın eklentilerinde buna benzer animasyonlar var, oradan rahatlıkla alınabilir” gibi bir yaklaşım gösterdi. Ve sorun çözülmüştü.
Doğru yaklaşımı işi bilenler değil bilmeyen kişi gösterebilmişti. Çünkü uzmanlar ellerindeki araçlar ve onların kabiliyetleri ve hatta o kabiliyetlerden kendilerinin hakim olabildikleri ile sınırlayarak düşünmekteydiler. İşi bilmeyen kişi ise herhangi bir araç bilmiyordu, o araçların neler yapabilecekleri ve neler yapamayacakları konusunda da pek bir fikri yoktu. Ama bu bilgisizliği sayesinde farklı bakış sergileyebilmişti ve uzmanların aradıkları sonuca ulaşmalarına yardımcı olmuştu. Elbette sonuca ulaştıran yine işi bilenler oldu ama bir bilmeyene sormak onları içine düştükleri girdaptan çıkarmıştı.
Bir çoğumuzun başına gelmiştir bildiklerimizin yapabilmemizin önünde bariyer oluşturduğu. Ve bunun çok zaman farkına varamayabiliriz de. Bildiklerimiz yüzünden, nelerin mümkün, nelerin mümkün değil olduğu konusunda kalıplar içerisine girmekteyiz çok zaman. Ve aslında çok yakınımızda olan çözümlere ulaşamadan kendi çıkmazımızda kaybolup dolanırız. İşte bu durumlarda, bir bilmeyene sormanın yararı olabilir.