Uygar dediğimiz şu dünyamızdaki akıl almayacak vahşetlere bakın, bütün bunlar insanların ve zihin durumlarının ürünü. Bakın şu şeytansı yıkma araçlarına, bunlar, hepimizin özendiği, kimseye zararı dokunmayan insanlar, aklı başı yerinde, saygıdeğer vatandaşlar tarafından icat edilmiştir.
Sonunda her şey birden patlak verince ve her yer anlatılamayacak derecede bir yıkıntı cehennemine dönünce, kimse sorumluluğu üstüne almak istemeyecek.
Böyle oluyor işte ne yaparsınız, oluyor ama, sebebi kim, insan.Ama insanlar bir düzen üzere ödevlerini yerine getiren ve vasat bir hayat süren, alçakgönüllü ve önemsiz bilincinden başka bir yanı olmadığına inanılan kimseler olduklarından herhangi bir şey tarafından kontrol edilemeyen müthiş bir kuvvetle yönetildiğini bilmiyor.
Bu korkunç kuvvet, kötü bir şeytanın içine girdiği düşünülen komşu devletten korkmayla en iyi anlatılabilir. Kimse kendinin ne kadar ve nerede şeytanı içinde bulundurduğunu bilmediğinden, herkes, kendi durumunu başkasına yansıtıyor, böylece en büyük topları, en zehirli gazları bulundurmak kutsal bir ödev oluyor. İşin en kötü yanı kişinin bunda kendini haklı görmesidir. Bütün komşularımız, tıpkı bizim gibi kontrol edilmeyen ve edilemeyen korkuyla yönetilmekte. Hastaların korku çektiklerinde öfke ve nefret duydukları zamandan daha tehlikeli oldukları akıl hastanelerinde çok iyi bilinir.
||Carl Gustav Jung||