ashli
Bayan Üye
Freud ünlü bir yazısında, Kopernik ve Darwin'in yarattıkları karışıklığa değinir : biri dünya'nın güneş sisteminde bir uygu olduğunu, diğeri ise insanın hayvan soyundan geldiğini ve bunun değiştirilemiyeceğini ileri sürmüştür. Freud ardından, "günümüzde yapılan psikoloji araştırmalarıyla, EGO'ya insanı yöneten tek gücün olmadığını, insanın ruhsal hayatında isteği dışında bazı bilgi ve önerillerden etkilendiğini göstererek, insanoğlunun üstünlüğü hakkındaki üçüncü yalanı yıkacaktır" diye devam eder.
Bu makale, bize Freud'un katkısının yeri ve önemi hakkında büyük ipuçları verir. HErşeyden önce onun çalışmasını, bunalımlar, kavramsal düzeltmeler, düzeltmeler, radikal çerçevede teorik değişiklikler ve gizli kalanı açığa çıkaran yeni bir görüş açısı eşiğinde, büyük bilimsel devrimler arasına yerleştirir.
Bilinç Dışının yapısı
Freud'a göre histeri belirtileri, insanın yaşamında derin izler bırakan bazı olayların bilinçdışına atılmış ve bastırılmış kalıntıları ve simgeleridir. Freud'un bu buluşu Psikanaliz kuramın da hareket noktası olmuştur.
Duygusal boşalmaya eşlik eden söze dökme, belirtilerinin kaybolmasını sağladığına göre, belirtilerin sözlü ifadelerdeki eksiklikten kaynaklandığı kabul edilebilir. Bir başka deyişle, hastalık belirtisi, hastanın kendi sözlerinden çıkarabileceği halde yok saydığı bir şeyi" söylemek ister. Meydana çıkarılan bu gerçeğin gücünden ve psişik determinizmden hareketle hipnozdan hoşlanmadığı için psikanalizin temelinizi oluşturan serbest çağrışım yöntemine yöneldi.
Bir hastadan, hiçbir eleştiri yapmaksızın, aklına ne gelirse söylemesi istendiğinde, hasta bunu yapmakta büyük zorluklar çekiyor ve çoğunlukla sessiz kalıyordu. Bu hahıza tekrarına karşı, koyan bir güçtü; yani direnç'ti.
Freud'a göre burada, unutulanı destekleyen bir etki rol oynuyordu : bastırma. Bu iki kavram, direnç ve bastırma, bilinçdışına ilişkin betimleyici bir tanımdan (bilinçdışı o sırada bilinçde olmayandır) dinamik bir tanımageçmeyi sağladı. Öte yandan, bilinçdışına itilenler yok olmuyor ve bilince baskı yapmaya devam ediyordu. Histeriklerin neden "bulanık anılardan ıstırap çektikleri" böylelikle anlaşılabilir ; çünkü hastalık belirtileri onlara anlaşılmaz gelen bir dilde bastırılmış izler taşır ve tüm bu yapı onlara yabancıdır.
Bilinçdışı ve Cinsellik
Daha ilk araştırmalarından başlayarak Freud, nevrozları cinselliğe ilişkin nedenlere dayandığını vurgulamıştır. Tedavide yeterince derine inilirse, hastalığın temelinde çok küçük yaşlarda yaşanan cinsel tramvalar bulunur. Bu tramvalar gerçek birey olarak değil. hayal edilen, istenen sahneler ( fantaziler) olarak ele alınmalıdır. Diğer yandan Freud, cinsellik kavramının kapsamını, kişinin her türlü haz arayışını içerecek biçimde genişletmiştir.Yetişkin cinselliğinin hiç bir zaman tamamen yok edilemeyecek çocuksu şekiller yaşıyan bir geçmişi vardır. Bu geçmiş, fantazi olmakla birlikle hetoreseksüelliğin doğasıyla ,sınırlı değildir.
Freud'un Psikanaliz Üzerine 5 konferans adlı kitabından bazı alıntılar yaparak yazdığım bu konuda şunu söylemek istiyorum Freud çok zeki EQ'sunu yani sağ beynini harika kullanan biri bu yüzden insanı keşfetmemiş icat etmiştir bence
Über Psychoanalyse(Psikanaliz Üzerine 5 konferans) , Tofem und Tabu (totem and tabu) bu kitapları okumanızı tavsiye ederim nasıl olsa insanı icat eden ilginç bir kişilik
Bu makale, bize Freud'un katkısının yeri ve önemi hakkında büyük ipuçları verir. HErşeyden önce onun çalışmasını, bunalımlar, kavramsal düzeltmeler, düzeltmeler, radikal çerçevede teorik değişiklikler ve gizli kalanı açığa çıkaran yeni bir görüş açısı eşiğinde, büyük bilimsel devrimler arasına yerleştirir.
Bilinç Dışının yapısı
Freud'a göre histeri belirtileri, insanın yaşamında derin izler bırakan bazı olayların bilinçdışına atılmış ve bastırılmış kalıntıları ve simgeleridir. Freud'un bu buluşu Psikanaliz kuramın da hareket noktası olmuştur.
Duygusal boşalmaya eşlik eden söze dökme, belirtilerinin kaybolmasını sağladığına göre, belirtilerin sözlü ifadelerdeki eksiklikten kaynaklandığı kabul edilebilir. Bir başka deyişle, hastalık belirtisi, hastanın kendi sözlerinden çıkarabileceği halde yok saydığı bir şeyi" söylemek ister. Meydana çıkarılan bu gerçeğin gücünden ve psişik determinizmden hareketle hipnozdan hoşlanmadığı için psikanalizin temelinizi oluşturan serbest çağrışım yöntemine yöneldi.
Bir hastadan, hiçbir eleştiri yapmaksızın, aklına ne gelirse söylemesi istendiğinde, hasta bunu yapmakta büyük zorluklar çekiyor ve çoğunlukla sessiz kalıyordu. Bu hahıza tekrarına karşı, koyan bir güçtü; yani direnç'ti.
Freud'a göre burada, unutulanı destekleyen bir etki rol oynuyordu : bastırma. Bu iki kavram, direnç ve bastırma, bilinçdışına ilişkin betimleyici bir tanımdan (bilinçdışı o sırada bilinçde olmayandır) dinamik bir tanımageçmeyi sağladı. Öte yandan, bilinçdışına itilenler yok olmuyor ve bilince baskı yapmaya devam ediyordu. Histeriklerin neden "bulanık anılardan ıstırap çektikleri" böylelikle anlaşılabilir ; çünkü hastalık belirtileri onlara anlaşılmaz gelen bir dilde bastırılmış izler taşır ve tüm bu yapı onlara yabancıdır.
Bilinçdışı ve Cinsellik
Daha ilk araştırmalarından başlayarak Freud, nevrozları cinselliğe ilişkin nedenlere dayandığını vurgulamıştır. Tedavide yeterince derine inilirse, hastalığın temelinde çok küçük yaşlarda yaşanan cinsel tramvalar bulunur. Bu tramvalar gerçek birey olarak değil. hayal edilen, istenen sahneler ( fantaziler) olarak ele alınmalıdır. Diğer yandan Freud, cinsellik kavramının kapsamını, kişinin her türlü haz arayışını içerecek biçimde genişletmiştir.Yetişkin cinselliğinin hiç bir zaman tamamen yok edilemeyecek çocuksu şekiller yaşıyan bir geçmişi vardır. Bu geçmiş, fantazi olmakla birlikle hetoreseksüelliğin doğasıyla ,sınırlı değildir.
Freud'un Psikanaliz Üzerine 5 konferans adlı kitabından bazı alıntılar yaparak yazdığım bu konuda şunu söylemek istiyorum Freud çok zeki EQ'sunu yani sağ beynini harika kullanan biri bu yüzden insanı keşfetmemiş icat etmiştir bence
Über Psychoanalyse(Psikanaliz Üzerine 5 konferans) , Tofem und Tabu (totem and tabu) bu kitapları okumanızı tavsiye ederim nasıl olsa insanı icat eden ilginç bir kişilik