Soğuk bir kış günüydü. O gece her tarafkaranlıktı. Kar yağıyordu. İstanbul un sokaklarına derin bir sessizlikhakimdi. Gencin biri sessizce gece karanlığında, karların üzerindeyürüyordu. Kömür karası gözlerinde bir damla yaş, yüreğinde derin biracı. Üzerinde eski bir ceket, eski bir pantolon, eski bir çiftayakkabı, elinde sıkı sıkıya tuttuğu küçük bir kağıt parçası. Kar, busessiz adımlı, hüzün dolu gencin, omuzlarına yağıyordu o gece...
Elleri üşümüştü, parmak uçları da sızlıyordu. Ama lafı bile olmazdıbütün bunların.. Hayat boyu çok acı çekmişti, çok şeyler yaşamıştı.Şimdi ise bu gece karanlığı içinde yarınını arıyordu.
Gecenin ürpertici karanlığında burnunun ucunu bile görmekte zorlukçekiyordu. Ama yine de, kararlı adımlarla sessizce yürüyordu. İlk defaayaklarına hükmetmeyi unutmuş gönlünün götürdüğü yere gidiyordu.
Dolmabahçe den geçerken , karanlıkta tüm heybetiyle yükselen Şerefbeyin sönük lambalarına takıldı gözleri. Işık yoktu ama görebiliyordu.O büyüyü hissediyordu. Tam o anda kuvvetli bir rüzgar esti ve kalbinekadar işledi. Ürperdi. Eski günler geldi aklına...
Soğuk sabahların bağrında bilet bulma gayretiyle geçirdiği saatleridüşündü. Karnı açtı çoğu kez. Hatta uykusuzdu. Üzerindeki ince ceket,yağmuru, karı iliklerine kadar geçirirdi. Ama o üşümezdi. Hep umuduvardı. Cebinde beş kuruşu olmasa da. İçeri girmenin yolunu bulurdu.Yalnızca bir kere isyan etmişti hayata. Ama defalarca özenmişti. Birkere olsun bilet almayı istemişti cebinden. Biletix gişesinden.
Yüreğinde ki tarifi imkansız sevgiyi düşündü ve tüyleri diken diken oldu.
Hiç kimsesi yoktu bu sevgiden başka. Annesi, babası yoktu, kardeşleriyoktu. Yorgunca gülümsedi uykusuz gözleri. Şimdi ısınmıştı yüreği.Sevdasını paylaştığı o yoksul dostlarını hatırladı. Bir maç, sadece birmaçı beraber izleyebilmek uğruna verdikleri savaşı anımsadı. Zaten hiçunutmamıştı ki. Unutamazdı. İçi sızladı. Ama sessizce yürüdü.
Ümitsiz gözleriyle baktı karanlıklara.Bir kez daha baktı kartalın mabeti diyarına...
Zaten hayatı hep yalnızlıklarla geçmişti. Kimseler yoktu etrafında yinegecenin karanlığından başka. Bir kendisi vardı, bir de yakasına yapışanşu illet hastalık.
Son saatlerini mi yaşıyordu ne? Olmaz.Şimdi olmamalıydı. Sabaha az vardı. Gece siyahtı. Ama yarın yine beyaz olacaktı.
Sevgiyi düşündü yeniden, o hep siyah beyazdı. Sevdasından uzakkalacaktı. Biliyordu. Elinde tuttuğu kağıda baktı. Parmaklarınınararsında buruşmuş, biraz da yıpranmıştı. Ama onu diriltecek olan,hayatta kalmasını sağlayan umutlarıydı belki...
Sonra öksürmeye başladı. Bir biri ardına boğazına düğümlenip kalmıştı,kahrolası nöbetler. Hasta ciğerleri bir gün daha dayanmalıydı. Birkaçdamla kan damladı karın üstüne. O aldırmadı. Belki de hayat onun içinkar taneleriyle birlikte bu gece başlamıştı, biliyordu, bu gecenin debir sabahı olacaktı.
Eski açığın önündeydi şimdi. Balıkçı teknesinin sesini duyuyordudenizden. Hayat ne kadar tuhaftı. Onun ki ekmek parası diye düşündü.Kendinin ki sevdasıydı. Soğuğu, ayazı dinlemeyen. Eski ayakkabılarınıniçinde buz kesilen ayakları daha fazla ilerleyemedi. Ancak varmakistediği yere kadar taşımıştı bedenini. Kapının önünde oturdu,kaldı.
Karanlıkta cılız bir ışık parladı ve söndü. Bir sigara yakmıştı. Derinbir nefes çekti hasta ciğerlerine. Sonra dumanı soğuğun arasınabıraktı. Üşümüyordu. Buz gibiydi elleri. Hissetmiyordu. Bir gençoturuyordu karanlıkta. Karanlıkta bir genç yapayalnızdı.
Onlar da gelecekti sabah olunca. Canları, yoksulluğun ağır yükünübirlikte paylaştıkları kader arkadaşları.Kafasını kaldırdı. Yukarılarabaktı. Yarın eski açıkta olacaktı. Yeniden öksürmeye başladı genç.Nefes almakta zorlanıyordu.
Olmaz. Şimdi olmamalıydı. Sabaha çok az vardı. Gece siyahtı. Ama yarın yine beyaz olacaktı.
O sabah stat görevlileri buldu gencin ölüsünü. Oradan geçenlermerakla baktı. Üstü gazete kağıdıyla örtülü. Gözleri açık. Gözbebeklerinde donup kalan umutsuz bir bekleyiş. Sağ eli yanına düşmüştü.Parmaklarının arasında izleyemeyeceği maçın bileti vardı.
Elleri üşümüştü, parmak uçları da sızlıyordu. Ama lafı bile olmazdıbütün bunların.. Hayat boyu çok acı çekmişti, çok şeyler yaşamıştı.Şimdi ise bu gece karanlığı içinde yarınını arıyordu.
Gecenin ürpertici karanlığında burnunun ucunu bile görmekte zorlukçekiyordu. Ama yine de, kararlı adımlarla sessizce yürüyordu. İlk defaayaklarına hükmetmeyi unutmuş gönlünün götürdüğü yere gidiyordu.
Dolmabahçe den geçerken , karanlıkta tüm heybetiyle yükselen Şerefbeyin sönük lambalarına takıldı gözleri. Işık yoktu ama görebiliyordu.O büyüyü hissediyordu. Tam o anda kuvvetli bir rüzgar esti ve kalbinekadar işledi. Ürperdi. Eski günler geldi aklına...
Soğuk sabahların bağrında bilet bulma gayretiyle geçirdiği saatleridüşündü. Karnı açtı çoğu kez. Hatta uykusuzdu. Üzerindeki ince ceket,yağmuru, karı iliklerine kadar geçirirdi. Ama o üşümezdi. Hep umuduvardı. Cebinde beş kuruşu olmasa da. İçeri girmenin yolunu bulurdu.Yalnızca bir kere isyan etmişti hayata. Ama defalarca özenmişti. Birkere olsun bilet almayı istemişti cebinden. Biletix gişesinden.
Yüreğinde ki tarifi imkansız sevgiyi düşündü ve tüyleri diken diken oldu.
Hiç kimsesi yoktu bu sevgiden başka. Annesi, babası yoktu, kardeşleriyoktu. Yorgunca gülümsedi uykusuz gözleri. Şimdi ısınmıştı yüreği.Sevdasını paylaştığı o yoksul dostlarını hatırladı. Bir maç, sadece birmaçı beraber izleyebilmek uğruna verdikleri savaşı anımsadı. Zaten hiçunutmamıştı ki. Unutamazdı. İçi sızladı. Ama sessizce yürüdü.
Ümitsiz gözleriyle baktı karanlıklara.Bir kez daha baktı kartalın mabeti diyarına...
Zaten hayatı hep yalnızlıklarla geçmişti. Kimseler yoktu etrafında yinegecenin karanlığından başka. Bir kendisi vardı, bir de yakasına yapışanşu illet hastalık.
Son saatlerini mi yaşıyordu ne? Olmaz.Şimdi olmamalıydı. Sabaha az vardı. Gece siyahtı. Ama yarın yine beyaz olacaktı.
Sevgiyi düşündü yeniden, o hep siyah beyazdı. Sevdasından uzakkalacaktı. Biliyordu. Elinde tuttuğu kağıda baktı. Parmaklarınınararsında buruşmuş, biraz da yıpranmıştı. Ama onu diriltecek olan,hayatta kalmasını sağlayan umutlarıydı belki...
Sonra öksürmeye başladı. Bir biri ardına boğazına düğümlenip kalmıştı,kahrolası nöbetler. Hasta ciğerleri bir gün daha dayanmalıydı. Birkaçdamla kan damladı karın üstüne. O aldırmadı. Belki de hayat onun içinkar taneleriyle birlikte bu gece başlamıştı, biliyordu, bu gecenin debir sabahı olacaktı.
Eski açığın önündeydi şimdi. Balıkçı teknesinin sesini duyuyordudenizden. Hayat ne kadar tuhaftı. Onun ki ekmek parası diye düşündü.Kendinin ki sevdasıydı. Soğuğu, ayazı dinlemeyen. Eski ayakkabılarınıniçinde buz kesilen ayakları daha fazla ilerleyemedi. Ancak varmakistediği yere kadar taşımıştı bedenini. Kapının önünde oturdu,kaldı.
Karanlıkta cılız bir ışık parladı ve söndü. Bir sigara yakmıştı. Derinbir nefes çekti hasta ciğerlerine. Sonra dumanı soğuğun arasınabıraktı. Üşümüyordu. Buz gibiydi elleri. Hissetmiyordu. Bir gençoturuyordu karanlıkta. Karanlıkta bir genç yapayalnızdı.
Onlar da gelecekti sabah olunca. Canları, yoksulluğun ağır yükünübirlikte paylaştıkları kader arkadaşları.Kafasını kaldırdı. Yukarılarabaktı. Yarın eski açıkta olacaktı. Yeniden öksürmeye başladı genç.Nefes almakta zorlanıyordu.
Olmaz. Şimdi olmamalıydı. Sabaha çok az vardı. Gece siyahtı. Ama yarın yine beyaz olacaktı.
O sabah stat görevlileri buldu gencin ölüsünü. Oradan geçenlermerakla baktı. Üstü gazete kağıdıyla örtülü. Gözleri açık. Gözbebeklerinde donup kalan umutsuz bir bekleyiş. Sağ eli yanına düşmüştü.Parmaklarının arasında izleyemeyeceği maçın bileti vardı.