Beyaz Mendil

mystic

Bayan Üye
Beyaz Mendil


Ask%20Resimleri%20(14).jpg


Gece başlayan yağmur, sabaha doğru kesilmiş bahçedeki meyve ağaçlarının ,yeşil yaprakları üzerinde, inci gibi parlayan yağmur damlaları kalmıştı.

Hasan, çeşmede elini yüzünü yıkadıktan sonra, balkonda , ipe çamaşır asan kız kardeşine "Zehra !

Oturma odasında, ceketim var, cebinden sigaramla çakmağımı getir !" diye seslendi.

Genç kız, "şu çamaşırları asıyım da getirirm abi !" dedi..Evin tek erkek çocuğuydu, babası ölünce annesi, " oğlum bundan sonra baba ocağını sen tüttüreceksin !" dedi..Çarşının içindeki nalburiye dükkanını artık o işletecekti. Sabahları, erkenden kalkıyor, dükkanın yolunu tutuyordu. Annesi :

"Hasan'ım işlerin nasıl ?" diye soruyor, o " iyi !" diyordu kısaca...Çok konuşmayı sevmezdi, kasabada, en ağır başlı delikanlı olarak o gösteriyordu. "Hüseyin efendi, hatır gönül bilirdi, oğlu da ona çekmiş !" diye övüyorlardı. Ne zaman, kasabaya, kör Bilal geldi, kasabanın tadı tuzu kalmadı. Kahvede, delikanlılar , gruplara ayrıldı.

Kör Bilal'dan korkanlar onun yanında yer aldı. Ona kızgın olanlar ise, Hasan'ın yanında yer aldı. Hasan'ın çocukluk arkadaşı Halime' ile evleneceği, bir kaç güne kadar söz kesileceği çeşme başında kadınlar arasında konuşulmaya başlanmıştı

Kör Bilal , bir otobüste muavindi, kızı K....'ye kalkan bir minibüste görmüş, çok beğenmiş, sorup soruşturunca, İmam Feyzullah Efendinin kızı olduğunu öğrenmişti. O günden sonra, kızı almak için, mahallenin namlı dullarından Kara Fatma'yı bir ıssız sokakta yakalayarak, "Fatma, abla, sen delikanlı adamın halinden anlarsın, şu Feyzullah Hoca'nın kızının ağzını ara bakalım, duyduklarım doğru mu ? Hırdavatçı Hasan'la evleneceğinin aslı var mı ?" diye sordu. Genç kadının takma altın kap lama dişleri parladı, "aslanım, o iş kolay ! Şu Fakir Fatma ablanı gör !" diye güldü. " Biz , kaçın kurrasıyız, hele şu Halime kızın gönlünü bir çel, iste benden, ne istersen !" dedi..

* * * *

Halime , onyedisine yeni basmıştı. Yeşil gözleri ışıl ışıldı...Uzun boylu, sarı saçlı, ceylan gibi ürkekti

Babası, Dikiş Nakış Kursundan , delikanlılar rahat vermiyor diye çekip almış, kız artık sokağa çıkamadığı için, evde, görücüleri beklemeye başlamıştı.

Hasan'ın annesi , duvar komşusu olduğu için arada sırada Feyzullah Efendinin evinin kapısını çalıyor, hanımı Dürdane ile oradan burdan konuşur-

ken, lafı döndürüp dolaştırıp, " kızın güzelliğinden elinin çabukluğundan, hamaratlığından dem vuruyordu. Dürdane Hanım, "İçin rahat olsun kardeş Hasan'dan başkasına vermem , efendi bir çocuk Feyzullah Efendi de beğeniyor !"diye içine soğuk su serpiyordu...Ama yine de Nuriye hanım, endişe ediyordu.

Kör Bilal'ın , Hasan'ı tenha bir sokakta kıstırıp şişleyeceği haberi kulağına geliyordu...

Fısıltı gazetesi, çeşme başlarında, kahvelerde "Hasan'ın öldürüleceğini " yayıyordu.

"Kör Bilal kalleştir, yazık olacak delikanlıya !"

" Hasan, bileği kavi delikanlıdır, bir şey yapamaz

" Bilal'ın köpeği, çok, Hasan yalınız ! "

* * * *

Yaşlı kadın, gözleri yaşlı, " oğlum, gel şu kızı aklından çıkart ! Kör Bilal , diş biliyormuş sana dedi..Delikanlı, " o itten korkup sevdiğim kızdan

vazgeçmem ana ! Isıracak it dişini göstermez !"dedi

* * * *

Zehra , sigara ile çakmağı getirdi. Hasan, bir taşın üstüne oturmuş, sağ eli çenesinde dalmış gitmişti uzaklara.

" Abi , sigaranı çakmağını getirdim !"dedi. Konuşmadan aldı, dut ağacında zincirle bağlı Alman kırması Kurt köpeğinin yanına geldi.

Köpeğin başını okşadı, köpek, sahibine bağlılığını garip sesler çıkararak gösterdi. Sonra, çeşmeye takılı hortmu alarak, bahçenin etrafındaki kavak ağaçlarını sulamaya başladı. Ama, aklı fikri, duvarın öte tarafındaki, kırmızı kiremitli, iki katlı konaktaydı


Hortumu yere atarak, duvarın yanına geldi. Halime, bahçenin içinde, bir şeftalı ağacının dibinde elinde bir kasnak, işliyordu, ve arada sırada da bir türkü söylüyordu. Sesinin çok güzel olduğunu ilk kez öğreniyordu. Gülümseyerek onu dinledi.

Kız, kendisini dinleyen biri olduğu kuşkusuna kapılarak, iki yanına baktı. Sonra kalkıp içeri gitti.Yeleğinin cebinden çakmağı alarak, dudaklarında kıstırılı sigarayı yaktı, dumanını içine çekerek bir müddet, bahçede oturdu. Sonra, kavak ağaçlarınin dibine attığı hortumu alarak, domates, biber ve patlıcan ekili sebze karıklarına attı. Hortumdan akan tazyikli su, karıklara dolmaya başladı. Bir karık sulanınca diğerine tuttu.

Babasının ölümünden sonra bahçe ihmal edilmişti. Kendisini suçladı. "Rahmetli, meyve ağaçlarına çok iyi bakardı, tek tek sular, dallarını budar, aşılardı...

Bizde iş yok, her tarafı tırtıl sarmış diye söylendi.Gerçekten de yaprakların üzerinde tırtıl ağı vardı.İçinde siyah kurtçuklar görünüyordu.

"Ağaçlar zamanında ilaçlanmazsa bu sene meyve alamayız !"diye söylendi . Sonra, köpeğin, başındaki, zinciri çözdü, serbest kalan köpek, sahibinin üzerine atlamaya başladı. Bir süre köpekle oynadı

Sonra, kiraz ağacının dibinde serili kilime uzanarak uyumaya başladı. Pazar günleri, yazsa, bahçede geçirirdi günlerini çoğu kez..Bazan, köyden amcasının oğlu gelirdi..Dükkanda, oturup oradan buradan konuşurlardı. O da bekardı.

"Of of amca oğlu , sen bekar ben bekar !"diye sıkıntıdan sigara üstüne sigara içerlerdi.

* * * *

Halime , nin verdiği ipek mendili hala saklıyordu.Yeni diktirdiği ceketinin üst cebine yerleştirdiği beyaz mendil , sevdiği kızdan bir hatıraydı ona "Hasan, bir gün ben uzaklara gidersem, bu beyaz mendil, sana hatıram olsun, beni an !" demişti, Orta Okulda okurken. Ayni sınftaydılar.

O günden sonra hiç birbirinin yüzünü görememişti. Annesi, en son, bir düğünde görmüştü kızı "Halime'yi bir görsen oğlum, kız daha da

güzelleşmiş, yanımdaki masadaydılar. Ara uzak olduğu için yanıma gelemedi...Belki de babasından çekindi !"

"Ana sabrım kalmadı, hani Halime'yi istemeye gidecektiniz...! Köyden Hüsrev amcam da gelsin, gidip isteyin kızı !"

* * * *

Feyzullah Efendi'nin, bir sabah, evini bir kamyona yükleyip gittiği duyuldu. Nereye gittiğini bilen olmadı, aniden göç etmesi çeşitli dedikoduya sebep oldu. Mahallede iki kadın bir araya gelince "kardeş, göçeceklerini herkesten gizlemişler !" diye konuşmaya başlıyorlardı. Kahvede de o yaz hep konuşulan konu, Feyzullah Efendinin etrafında dönüyordu. Kimi Kör Bilal , tehtit etmiş
Hoca Efendiyi diyordu kimi de memlelet özlemi ağır bastı, Tekirdağa gitti diyordu...

* * * *

Hasan , sevdiği kızın ailesinin göç etmesine şaşırmıştı. Hem de çok üzülmüştü. Annesine çok kızıyordu. "Ah ana ! Halime ile evlenmem artık hayal !" diye söylendi. Ve bakışları bir noktaya dikildi, ve "Aaaaah !" diye derin bir iç çekti.


O günden sonra, Feyzullah Efendi'den iki mektup gelmişti dükan komşusuna. Mektupta , " Süleyman Efendi, bizleri sorarsan hamdolsun

sıhatimiz yerindedir...Halime'yi bir akrabamın oğluna verdik, çocuk, Almanya'da işçi, bir fabirkada diye yazıyordu. Zarfın üstündeki adreste Ç.... Postane damgası dikkati çekiyordu.

* * * *

Hasan , göz yaşlarını tutamadı. Ceketinin cebinden çıkardığı beyaz ipek mendil, elinde duruyordu. Aldı, kokladı, ve ağzından "Ah Halime !"çıktı.

* * * *

Kör Bilal , Feyzullah Efendinin, bir gece kimseye haber vermeden evi yükleyip memleketine gitmesine çok sinirlenmişti..Öfkesinden, usturayla bileklerini kesmiş, hastaneye zor yetiştirmişti arkaşları. Gözlerini açınca, ilk işi "sigaranız var mı ?"oldu. Sonra, gözleri dumanlı, daldı gitti...
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst