Néppox
Kayıtlı Üye
Berlin Film Festivalinde dünya prömiyerlerini yapan filmlerin ikinci durağı 32. İstanbul Film Festivali olacak.
Berlinalenin 16 Şubat Cumartesi akşamı gerçekleştirilen töreninde ödül kazanan birçok film, İKSV tarafından Akbank sponsorluğunda 30 Mart14 Nisan tarihlerinde yapılacak 32. İstanbul Film Festivali kapsamında izleyiciyle buluşacak.
Berlinde Gümüş Ayıyı kazanan Danis Tanovicin dokunaklı dramı An Episode in the Life of an Iron Picker, hurda demir toplayarak hayatını zorlukla kazanan Nazifin öyküsünü anlatıyor. 2001 yılında Oscar No Mans Land filmiyle Oscarın sahibi olan Danis Tanovicin bu son filminin kadrosunda kendilerini oynayan amatör oyuncuların yer alıyor. Filmin başrolündeki Nazif Mujic de eleştirmenlerden de tam not alarak Berlinde En İyi Erkek Oyuncu Ödülünü kazandı.
Perde
İranın en çok baskı gören sinemacısı Cafer Panahinin, gizlice ve yetkililerden izin almadan çektiği son filmi Perde, Berlin Film Festivalinde En İyi Senaryo Ödülüne layık görüldü. Film çekmesi 20 yıl boyunca yasaklanan Panahinin ortak yönetmen Kamboziya Partovi ile birlikte çektiği Perdenin mekânı pencereleri siyah perdelerle örtülmüş, deniz kenarında bir villa. Hayat, gerçeklik ve film çekmek hakkında fikirler yürütürken hem film türleri hem de öykü içinde öyküler arasında gezinen Perde, Nisan ayında İstanbul Film Festivali kapsamında izleyiciyle buluşacak.
Promised Land
Özel Mansiyona layık görülen, Matt Damon ve John Krasinskinin beraber oluşturduğu Promised Land, Matt Damonun yönetmen koltuğunu zamanı olmadığı için dostu Gus Van Santa devrettiği bir dram. Film, ABDde yaşanan ekonomik krizin kasaba halklarını nasıl etkilediğini bir enerji şirketinin operasyonları üzerinden anlatıyor. Başrollerini Matt Damon, John Krasinski ve Frances McDormandın paylaştığı film Amerika başta olmak üzere bütün dünyada basınçla kırma tekniğinin olumsuz etkilerinin tartışılmasına yol açtı. Yönetmen Gus Van Sant 2007de festivale konuk olarak Sinema Onur Ödülü almıştı.
Gloria
Sebastián Lelionun yönetmenliğini üstlendiği Gloria, Berlin Film Festivalinde hem eleştirmenlerin hem de izleyicilerin büyük övgüsünü topladı. Filmin başrol oyuncusu Paulina Garcîa, 58 yaşında olmasına rağmen başkalarının dediklerine aldırmadan hayatını yaşayan ve gününü gün eden kadın rolüyle Berlin Film Festivalinde En İyi Kadın Oyuncu ödülüne layık görüldü. Filmin yapımcısı ise geçen yıl Filmekimi kapsamında da gösterilen Nonun yönetmeni Pablo Larrain.
Inchallah
Anaïs Barbeau-Lavalettenin senaryosunu yazdığı ve yönettiği Inchallah ise Panorama Özel Mansiyon Ödülü ve FIPRESCI Ödülüne layık görüldü. Inchallah, Batı Şeriadaki bir Filistin mülteci kampında, geçici bir klinikte kadın doğum uzmanı olarak çalışan Chloenin farklı kesimlerden tanıştıklarıyla birlikte savaşın etkisini içinde hissetmesini anlatıyor.
When I Saw You
Filistinli yönetmen Annemarie Jacirin filmi When I Saw You, NETPAC Ödülüne layık görüldü. Jacirin Bu Denizin Tuzunun ardından çektiği bu ikinci filmi 1967 yılında, Filistinli mültecilerin yerleştiği bir kampta geçiyor ve 11 yaşında, başına buyruk bir çocuğun özgürlük peşinde babasını arayışını konu alıyor. Huffington Post When I Saw Youyu sinemasal bir şiir, son derece dokunaklı olarak övdü.
In The Name Of
Festivalde yer alacak bir diğer film de yönetmenliğini Malgoska Szumowskanın yaptığı ve Berlinalede Teddy Ödülü kazanan In The Name Of filmi. Memleketi Polonyada özellikle din ve cinsellik konularından büyük tartışmalara yol açan film, küçük bir kasabaya atanan ve pedofili ile suçlanan bir rahibi izliyor.
The Rocket
Kim Mordauntun Laoslu bir çocuğun ve ailesinin öyküsünü anlattığı The Rocket ise En İyi İlk Film Ödülünü kazandı. Bu film de İstanbul Film Festivali kapsamında gösterilecek.