Okulda öğretmen, lise birinci sınıf öğrencilerine bir kompozisyon ödevi vermişti. Konu şu idi:
“Büyüdüğünüz zaman ne olmak istiyorsunuz?”
On altı yaşındaki Monty, büyüdüğünde bir at çiftliği sahibi olmayı düşlüyordu. Ödevine bu düşünü sadece yazmakla yetinmedi, çiftlikte yapılması gereken binaların çizimlerini de ekledi. At çiftliği kesinlikle 300 dönüm olacaktı. Monty, ahırların yanı sıra bir de, çiftliğin orta yerinde yapmayı düşlediği 1000 m²’ lik kocaman bir evin planını da çizdi.
Öğretmen, kompozisyon ödevlerini bir hafta sonra sınıfta dağıtınca Monty’ nin yüzü asıldı. Çünkü kağıdının tepesinde kocaman bir sıfır vardı. Bu yetmiyormuş gibi, öğretmen, sıfırın yanına bir de şu notu eklemişti.
“Dersten sonra öğretmenler odasına gel. Seninle görüşmek istiyorum.
Monty, öğretmenin söyleyeceklerini beklemeden. kendi merakını gidermek istedi.
Ve öğretmenine, niçin sıfır verdiğini sordu:
Öğretmen de onunla bu konuda görüşmek istiyordu:
“Çünkü sen, büyüdüğün zaman ne olmak istediğini yazmak yerine, saçma sapan düşler yazmışsın” dedi. “Çocuksu düşlerini nasıl gerçekleştirebileceğini hiç düşünmedin mi? Bir at çiftliği kurmanın kaça malolacağını hiç aklına getirmedin mi? Çok fakir bir ailenin çocuğu olduğunu bilmiyor musun? Öğretmen bunları söyledikten sonra Monty’ ye bir hak daha tanıdı:
“Haydi şimdi eve git ve aynı konuda yeni bir kompozisyon yaz” dedi. “Yine öyle saçma sapan düşlere dalma da sana sıfır yerine doğru dürüst bir not vereyim.”
Monty evde, babasından yardım istedi.
“Kusura bakma, sana yardım edemem, yavrum” dedi babası. “Bu öyle bir konu ki, tümüyle seni ve senin geleceğini ilgilendiriyor. Kararını sen kendin vermelisin…”
Monty kararını o gece verdi. Yeni bir ödev yazmadı, ertesi gün öğretmene aynı ödev kağıdını getirdi. “Bana verdiğiniz sıfırın not defterinize rahatlıkla geçirebilirsiniz, öğretmenim” dedi. ben notumun değişmesi uğruna düşümü, idealimi değiştirmeyeceğim…”
Monty , karşısındaki topluluğa yaptığı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Size bu anımı neden anlattığımı da söyleyeyim” dedi. “Çünkü şu anda tümünüz, benim 300 dönümlük at çiftliğimin orta yerindeki 1000 m²’ lik evimde bulunuyorsunuz. Şimdi başınızı lütfen şöminenin üstünde duran şu çerçeveye çevirin ve çerçevenin içine bakın. Sıfır not aldığım kompozisyon ödevimi göreceksiniz orada.” Monty bunları söyledikten sonra, o akşam ki konuklarına bir de öğüt verdi: “Hiç kimseye, düşlerinizi küçümseme fırsatı tanımayın” dedi. Kim ne derse desin yüreğinizin sesine kulak verin
“Büyüdüğünüz zaman ne olmak istiyorsunuz?”
On altı yaşındaki Monty, büyüdüğünde bir at çiftliği sahibi olmayı düşlüyordu. Ödevine bu düşünü sadece yazmakla yetinmedi, çiftlikte yapılması gereken binaların çizimlerini de ekledi. At çiftliği kesinlikle 300 dönüm olacaktı. Monty, ahırların yanı sıra bir de, çiftliğin orta yerinde yapmayı düşlediği 1000 m²’ lik kocaman bir evin planını da çizdi.
Öğretmen, kompozisyon ödevlerini bir hafta sonra sınıfta dağıtınca Monty’ nin yüzü asıldı. Çünkü kağıdının tepesinde kocaman bir sıfır vardı. Bu yetmiyormuş gibi, öğretmen, sıfırın yanına bir de şu notu eklemişti.
“Dersten sonra öğretmenler odasına gel. Seninle görüşmek istiyorum.
Monty, öğretmenin söyleyeceklerini beklemeden. kendi merakını gidermek istedi.
Ve öğretmenine, niçin sıfır verdiğini sordu:
Öğretmen de onunla bu konuda görüşmek istiyordu:
“Çünkü sen, büyüdüğün zaman ne olmak istediğini yazmak yerine, saçma sapan düşler yazmışsın” dedi. “Çocuksu düşlerini nasıl gerçekleştirebileceğini hiç düşünmedin mi? Bir at çiftliği kurmanın kaça malolacağını hiç aklına getirmedin mi? Çok fakir bir ailenin çocuğu olduğunu bilmiyor musun? Öğretmen bunları söyledikten sonra Monty’ ye bir hak daha tanıdı:
“Haydi şimdi eve git ve aynı konuda yeni bir kompozisyon yaz” dedi. “Yine öyle saçma sapan düşlere dalma da sana sıfır yerine doğru dürüst bir not vereyim.”
Monty evde, babasından yardım istedi.
“Kusura bakma, sana yardım edemem, yavrum” dedi babası. “Bu öyle bir konu ki, tümüyle seni ve senin geleceğini ilgilendiriyor. Kararını sen kendin vermelisin…”
Monty kararını o gece verdi. Yeni bir ödev yazmadı, ertesi gün öğretmene aynı ödev kağıdını getirdi. “Bana verdiğiniz sıfırın not defterinize rahatlıkla geçirebilirsiniz, öğretmenim” dedi. ben notumun değişmesi uğruna düşümü, idealimi değiştirmeyeceğim…”
Monty , karşısındaki topluluğa yaptığı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Size bu anımı neden anlattığımı da söyleyeyim” dedi. “Çünkü şu anda tümünüz, benim 300 dönümlük at çiftliğimin orta yerindeki 1000 m²’ lik evimde bulunuyorsunuz. Şimdi başınızı lütfen şöminenin üstünde duran şu çerçeveye çevirin ve çerçevenin içine bakın. Sıfır not aldığım kompozisyon ödevimi göreceksiniz orada.” Monty bunları söyledikten sonra, o akşam ki konuklarına bir de öğüt verdi: “Hiç kimseye, düşlerinizi küçümseme fırsatı tanımayın” dedi. Kim ne derse desin yüreğinizin sesine kulak verin