Yıl 2000 İkiz bir kardeşim var Kardeşim anneme çok bağlıydı 2 yıl önce annem aniden öldü iş yerinde duyduğuma göre çok yüksek elektrikmiş ama ben onun elektrik olduğuna inanmıyorum çünkü babam çok çelişkili konuşuyodu Kardeşim hergün hatta her saat annemin mezarına giderdi çok ağlardı. Resmen psikolojisi bozuldu artık şizofren gibi olmuştu odasının pencerelerini açmıyordu siyah perdeyle kapatıyodu. Dışarı sadece annemin mezarına gitmek için çıkıyordu ben bu durumdan çok sıkılmıştım ve bilgisayarımı açtım sabah saat 5 e kadar bunun çaresine baktım ama artık gözlerim kendiliğinden kapanıyordu sonra bi ses duydum gelen kardeşimdi napıyosun dedim annemi özledim dedi onun mezarına gidicekmiş benim konuşmaya bile halim yoktu ki ona karşı koyayım. gitti bende yatağıma yattım Öğlen 13.00 gibi kalktım kardeşim daha yeni dönüyodu. Nerdeydin bu saate kadar dedim annemle konuştum dedi. Bende tamam dedim . sonra bana dedi ki babama söyle odama asla girmeyin ama sen 15 dk sonra odama gel yaptığım şeye bayılacaksın... Hatta olanlar karşısında ağzın açık kalıcak bütün yaptığım şeyin nedeni de bi kağıtta yazılı olucak dedi. Neden kendin söylemiceksin ki dedim "görürsün" dedi . ve odaya 15 dk sonra girdim ve gördüğüm şey karşısında şok oldum ağzım açık kaldı. Kendini öldürmüştü bileklerini kesmiş gözü açık gitmişti o an yıkıldım ve kağıdı buldum Kağıtta "Annemi özledim o da beni özledi bende ona en kısa zamanda yanına geleceğim dedim" yazıyordu hemen babama koştum. Babamada gösterdim olanları. ve en son öğrendiğim şey anneminde ölümü bi elektrik yüzünden değildi. Neden olduğunu söylemek istemiyorum... Çok üzücü... Artık babamla yaşıyorum..
Hadise ben askerdeyken oldu. Bir deniz astsubayı ile birlikte jeep içerisinde Çanakkale’nin Kirtepe Köyüne gidecektik. Bir akşamüstü karargahtan çıktık. Kirtepe Köyü yakınlarında yolda giderken, jeepin farları arşıma acayip bir müfreze çıkardı. Nasıl heyecanlandım, nasıl frene bastım, ben de bilmiyorum.
Jeep zınk diye durunca, astsubayım neredeyse camdan fırlayacaktı, döndü, bana biraz da sertçe sordu:
- “Ne var, neden durdun?”
Elim ayağım tir tir titriyordu. Dedim ki:
- “Komutanım, siz görmüyor musunuz? Önümüzden tüfekli, teçhizatlı bir manga asker, yolu bölmüş gidiyor. Bakınız, hemen ileride…
Bu askerlerin kıyafetleri şimdiki gibi değildi. Ben kim olduklarını, ne olduklarını anlamadığım için aptallaşmışken, astsubayım gözlerini ovuşturup yerinden kalktı, oturdu ve mırıldandı:
- “Çanakkale Harbindeki askerlerin kıyafetleri bu… Başlarında fes var; hepsi poturlu.”
- “Siz de gördünüz mü komutanım?”
- “Görmez miyim? Nizami adımla karşıya geçiyorlar. Biz rüya görmüyoruz, değil mi?”
- “Hayır Komutanım. Görevdeyiz ve Kirtepe köyüne gidiyoruz.”
- Ama ben hayal gördüğümü sanıyorum. Sen de görüyor musun?
- Görüyorum komutanım, görüyorum. Nedir bu böyle?
Hiçbir şey söylemeden müfreze geçene kadar bekledik. ‘Yolun karşısına geçip ağaçlık arazida bir sis bulutu gibi kayboldular. İkimiz de donduk kaldık. Jeepi hareket ettirip ilerlemeye başladık, ama ikimizin de benzi kül gibi. Kirtepe Köyüne vardığımızda, bizim şoke olmuş halimizi gören kahveden yaşlı bir amca, yarı muzip gülerek halimizi hatırımızı sordu:
- “Ne o komutanım, nöbet mangasına mı rast geldiniz yoksa?”
uçan tabut
beyazıttaki bir camide eskiden olmuş bi olayı paylaşıyorum sizinle
o zamanlar kendi halinde dinine bağlı katip sinan adında bi imam avrmış bu imam kendi çabalrıyla ve sağdan soldan aldığı yardımlarla bi cami yaptırır ve uzun zamanda bu camide imamlık yapar günler su gibi akmış katip sinan denilen adam yaşlanmış ve görevi başka bir imama bırakmış ve daha sonra hastalanmış cemaat neredeyse hergün yanına gidermiş ve her defasında katip sinan onlara ben ölünce beni caminin bahçesine gömün dermiş cemaatta tabiki tamam hocam dermiş zaman geçtikten sonra adam canını azraile teslim etmiş cemaat adamı caminin bahçesine gömmüş ertesi sabah namaza geldiklerinde gördüklerine inanamamışlar dün gömdükleri tabut uçarak camin kubbesinin yanında cemaat büyük şaşkınlık yaşamış indirmişler ordan tekrar yerine koymuşlar ve ertesi sabah tabut tekrar kubbenin yanında cemaat bu sefer şühelenmiş bunu birileri bilerekmi yapıyor diye adamlar gece nçbet tutmaya karar vermişler ve gece olmuş nöbete başlamışlar aradan bir saat geçmiş ve bakmışlar ki tabut kendiliğinde uçuyor ve sonra kubbenin yanına konuyor sonra cemaat tabuta orda yer yapmış...
Hadise ben askerdeyken oldu. Bir deniz astsubayı ile birlikte jeep içerisinde Çanakkale’nin Kirtepe Köyüne gidecektik. Bir akşamüstü karargahtan çıktık. Kirtepe Köyü yakınlarında yolda giderken, jeepin farları arşıma acayip bir müfreze çıkardı. Nasıl heyecanlandım, nasıl frene bastım, ben de bilmiyorum.
Jeep zınk diye durunca, astsubayım neredeyse camdan fırlayacaktı, döndü, bana biraz da sertçe sordu:
- “Ne var, neden durdun?”
Elim ayağım tir tir titriyordu. Dedim ki:
- “Komutanım, siz görmüyor musunuz? Önümüzden tüfekli, teçhizatlı bir manga asker, yolu bölmüş gidiyor. Bakınız, hemen ileride…
Bu askerlerin kıyafetleri şimdiki gibi değildi. Ben kim olduklarını, ne olduklarını anlamadığım için aptallaşmışken, astsubayım gözlerini ovuşturup yerinden kalktı, oturdu ve mırıldandı:
- “Çanakkale Harbindeki askerlerin kıyafetleri bu… Başlarında fes var; hepsi poturlu.”
- “Siz de gördünüz mü komutanım?”
- “Görmez miyim? Nizami adımla karşıya geçiyorlar. Biz rüya görmüyoruz, değil mi?”
- “Hayır Komutanım. Görevdeyiz ve Kirtepe köyüne gidiyoruz.”
- Ama ben hayal gördüğümü sanıyorum. Sen de görüyor musun?
- Görüyorum komutanım, görüyorum. Nedir bu böyle?
Hiçbir şey söylemeden müfreze geçene kadar bekledik. ‘Yolun karşısına geçip ağaçlık arazida bir sis bulutu gibi kayboldular. İkimiz de donduk kaldık. Jeepi hareket ettirip ilerlemeye başladık, ama ikimizin de benzi kül gibi. Kirtepe Köyüne vardığımızda, bizim şoke olmuş halimizi gören kahveden yaşlı bir amca, yarı muzip gülerek halimizi hatırımızı sordu:
- “Ne o komutanım, nöbet mangasına mı rast geldiniz yoksa?”
uçan tabut
beyazıttaki bir camide eskiden olmuş bi olayı paylaşıyorum sizinle
o zamanlar kendi halinde dinine bağlı katip sinan adında bi imam avrmış bu imam kendi çabalrıyla ve sağdan soldan aldığı yardımlarla bi cami yaptırır ve uzun zamanda bu camide imamlık yapar günler su gibi akmış katip sinan denilen adam yaşlanmış ve görevi başka bir imama bırakmış ve daha sonra hastalanmış cemaat neredeyse hergün yanına gidermiş ve her defasında katip sinan onlara ben ölünce beni caminin bahçesine gömün dermiş cemaatta tabiki tamam hocam dermiş zaman geçtikten sonra adam canını azraile teslim etmiş cemaat adamı caminin bahçesine gömmüş ertesi sabah namaza geldiklerinde gördüklerine inanamamışlar dün gömdükleri tabut uçarak camin kubbesinin yanında cemaat büyük şaşkınlık yaşamış indirmişler ordan tekrar yerine koymuşlar ve ertesi sabah tabut tekrar kubbenin yanında cemaat bu sefer şühelenmiş bunu birileri bilerekmi yapıyor diye adamlar gece nçbet tutmaya karar vermişler ve gece olmuş nöbete başlamışlar aradan bir saat geçmiş ve bakmışlar ki tabut kendiliğinde uçuyor ve sonra kubbenin yanına konuyor sonra cemaat tabuta orda yer yapmış...