Behlül Dânâ , bir gün Halife Harun Reşid'in huzuruna gelir. Halife, o sırada tahtında olmadığı gibi odasında da yoktur. Fırsattan istifade eden Behlül Dânâ tahta geçip oturur!.. Biraz sonra koruma görevlileri bakarlar ki tahtta biri oturuyor, onu hemen aşağı indirirler ve başlarlar dövmeye... Bir müddet sonra halife gelince bakar ki, Behlül ağlıyor..!
Hemen sorar :
- "Niçin ağlıyorsun, ne oldu?"
Halife , muhatabından cevap alamayınca, koruma görevlilerine sorar aynı soruyu :
- "Ne oldu buna?"
Görevliler şöyle derler :
- "Ey mü'minlerin emiri!.. Bu adam, sizin makamınızda oturuyordu. Biz de akıllansın diye bir iki vurduk. Ondan ağlar."
Behlül, söze karışıp şöyle konuşur :
- "Hayır!.. Ben o yüzden ağlamıyorum, senin için ağlıyorum. Ben ömrümde bir kez bu makama oturduğum için bu dayağı yedim. Sen -ki, her gün oturuyorsun- acaba ne kadar dayak yiyeceksin?
Hemen sorar :
- "Niçin ağlıyorsun, ne oldu?"
Halife , muhatabından cevap alamayınca, koruma görevlilerine sorar aynı soruyu :
- "Ne oldu buna?"
Görevliler şöyle derler :
- "Ey mü'minlerin emiri!.. Bu adam, sizin makamınızda oturuyordu. Biz de akıllansın diye bir iki vurduk. Ondan ağlar."
Behlül, söze karışıp şöyle konuşur :
- "Hayır!.. Ben o yüzden ağlamıyorum, senin için ağlıyorum. Ben ömrümde bir kez bu makama oturduğum için bu dayağı yedim. Sen -ki, her gün oturuyorsun- acaba ne kadar dayak yiyeceksin?