sEmih
Kayıtlı Üye
Özellikle Arabistan, Irak, Suriye ve Ürdün olmak üzere Ortadoğu çöllerinin Arapça konuşan göçebe halkları.
Bedeviler, toplam Ortadoğu nüfusunun küçük bir kesimini oluşturmakla birlikte, toprağın büyük bölümünün kullanımını ellerinde tutarlar. Büyük çoğunluğu çobandır; yağmurlu kış mevsiminde çöle göç eder, kurak yaz aylarında ekili topraklara geri dönerler. Kendilerini yüksek sınıftan sayan Bedeviler, tarımı ve başka el emeğini geleneksel olarak küçümsemekle beraber, özellikle II. Dünya Savaşından sonra, siyasal ve ekonomik gelişmelerin de etkisiyle yerleşik yaşama geçmeye başladılar. 1950lerde Suudi Arabistan ve Suriye, Bedevi otlaklarını kamulaştırdı; Ürdün de keçi otlatmayı büyük ölçüde sınırlandırdı. İsrail, Nasıradaki Bedevi topraklarının bir bölümüne el koydu. Camp David Antlaşmasından (1978) sonra sorun Sina Yarımadasına da sıçradı.
Geleneksel Bedevi toplulukları, geçimlerinin temeli olan hayvan türüne göre sınıflandırılabilir. En saygın Bedevi grupları, Büyük Sahra, Suriye ve Arabistan çöllerindeki geniş topraklarda deve yetiştiren büyük göçebe kabilelerdir. Koyun ve keçi yetiştiren Bedeviler ise ağırlıklı olarak Ürdün, Suriye ve Iraktaki ekili alanların çevresinde yaşar. Sığır yetiştiricisi göçebelerin yoğun olarak yaşadığı yerler, Güney Arabistan ve Sudandır. Sudandaki Bedeviler, Bakkarlar olarak bilinir.
Bedevi kabileleri, I. Dünya Savaşından sonra, yer değiştirdikleri alanlarda kurulan ülkelerin denetimine boyun eğmek zorunda kaldılar. Böylece kabileler arasındaki çatışmalar ve uzak köylere düzenledikleri baskınlar sona erdi; çevreyle daha barışçı ticari ilişkiler kuruldu. Özellikle II. Dünya Savaşından sonra askerlik hizmetine giren, hatta inşaatlarda çalışan Bedevilerin sayısı giderek arttı. Ama hem Bedevi toplumunun kabilelere dayalı yapısı, hem de babasoyluluk, kabile içi evlilik ve çokkarılılık üzerine kurulu ataerkil geni aile düzeni sürdü.
Arapça konuşan kabilelerde, kabileyi oluşturan ve kademeli olarak büyüyen birimlerin reislerine de, aile reisine de şeyh adı verilir. Şeyhe, yaşlı erkeklerden oluşan resmileşmemiş bir kabile meclisi yardım eder.
Bedevi toplumu, Kaysi (Kuzey Arabistanlı) ya da Yemeni (Güney Arabistanlı) kökeninden geldiğini ileri süren soylu kabilelerin yanı sıra, büyük soylu kabilelerin koruması altında barınan ve onlara nalbant, tenekeci, el işçisi olarak hizmet eden dağınık, atasız küçük kabile gruplarından oluşur.
Kuran-ı Kerimde bulunan Bedevilerle ilgili ayetler :
1- Çevrenizdeki bedevîlerden birtakım münafıklar vardır. Medine halkından da münafıklıkta direnenler var ki sen onları bilmezsin. Biz onları biliriz. Onlara iki defa azap edeceğiz. Sonra da büyük bir azaba itileceklerdir.
2- Medine halkı ve onların çevresinde bulunan bedevîlere, Allahın Resûlünden geri kalmak, kendi canlarını onun canından üstün tutmak yaraşmaz. Çünkü onların, Allah yolunda çektikleri susuzluk, yorgunluk, açlık, kâfirleri öfkelendirmek üzere bir yere adım atmaları ve düşmana karşı herhangi bir başarı kazanmaları gibi hiçbir olay yoktur ki karşılığında kendilerine iyi bir amel (in sevabı) yazılmış olmasın. Şüphesiz Allah iyilik yapanların mükafatını elbette zayi etmez.
3- Allah yolunda küçük, büyük bir harcama yapmazlar ve bir vadiyi katetmezler ki (bunlar), Allahın, yaptıklarının daha güzeliyle kendilerini mükafatlandırması için hesaplarına yazılmış olmasın.
4- Bedevîler inkâr ve nifak bakımından daha ileri ve Allahın peygamberine indirdiği hükümlerin sınırlarını tanımamaya daha yatkındırlar. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
5- Bedevîlerden öyleleri vardır ki, (Allah yolunda) harcayacakları şeyi bir zarar sayar ve (bundan kurtulmak için) size belalar gelmesini beklerler. Kötü belâlar kendi başlarına olsun. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
6- Bedevîlerden kimileri de vardır ki, Allaha ve ahiret gününe inanır. Harcayacaklarını, Allah katında yakınlığa ve Peygamberin dualarını almağa vesile sayarlar. Bilesiniz ki bu, (Allah katında) onlar için yakınlıktır. Allah onları rahmetine sokacaktır. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Bedeviler, toplam Ortadoğu nüfusunun küçük bir kesimini oluşturmakla birlikte, toprağın büyük bölümünün kullanımını ellerinde tutarlar. Büyük çoğunluğu çobandır; yağmurlu kış mevsiminde çöle göç eder, kurak yaz aylarında ekili topraklara geri dönerler. Kendilerini yüksek sınıftan sayan Bedeviler, tarımı ve başka el emeğini geleneksel olarak küçümsemekle beraber, özellikle II. Dünya Savaşından sonra, siyasal ve ekonomik gelişmelerin de etkisiyle yerleşik yaşama geçmeye başladılar. 1950lerde Suudi Arabistan ve Suriye, Bedevi otlaklarını kamulaştırdı; Ürdün de keçi otlatmayı büyük ölçüde sınırlandırdı. İsrail, Nasıradaki Bedevi topraklarının bir bölümüne el koydu. Camp David Antlaşmasından (1978) sonra sorun Sina Yarımadasına da sıçradı.
Geleneksel Bedevi toplulukları, geçimlerinin temeli olan hayvan türüne göre sınıflandırılabilir. En saygın Bedevi grupları, Büyük Sahra, Suriye ve Arabistan çöllerindeki geniş topraklarda deve yetiştiren büyük göçebe kabilelerdir. Koyun ve keçi yetiştiren Bedeviler ise ağırlıklı olarak Ürdün, Suriye ve Iraktaki ekili alanların çevresinde yaşar. Sığır yetiştiricisi göçebelerin yoğun olarak yaşadığı yerler, Güney Arabistan ve Sudandır. Sudandaki Bedeviler, Bakkarlar olarak bilinir.
Bedevi kabileleri, I. Dünya Savaşından sonra, yer değiştirdikleri alanlarda kurulan ülkelerin denetimine boyun eğmek zorunda kaldılar. Böylece kabileler arasındaki çatışmalar ve uzak köylere düzenledikleri baskınlar sona erdi; çevreyle daha barışçı ticari ilişkiler kuruldu. Özellikle II. Dünya Savaşından sonra askerlik hizmetine giren, hatta inşaatlarda çalışan Bedevilerin sayısı giderek arttı. Ama hem Bedevi toplumunun kabilelere dayalı yapısı, hem de babasoyluluk, kabile içi evlilik ve çokkarılılık üzerine kurulu ataerkil geni aile düzeni sürdü.
Arapça konuşan kabilelerde, kabileyi oluşturan ve kademeli olarak büyüyen birimlerin reislerine de, aile reisine de şeyh adı verilir. Şeyhe, yaşlı erkeklerden oluşan resmileşmemiş bir kabile meclisi yardım eder.
Bedevi toplumu, Kaysi (Kuzey Arabistanlı) ya da Yemeni (Güney Arabistanlı) kökeninden geldiğini ileri süren soylu kabilelerin yanı sıra, büyük soylu kabilelerin koruması altında barınan ve onlara nalbant, tenekeci, el işçisi olarak hizmet eden dağınık, atasız küçük kabile gruplarından oluşur.
Kuran-ı Kerimde bulunan Bedevilerle ilgili ayetler :
1- Çevrenizdeki bedevîlerden birtakım münafıklar vardır. Medine halkından da münafıklıkta direnenler var ki sen onları bilmezsin. Biz onları biliriz. Onlara iki defa azap edeceğiz. Sonra da büyük bir azaba itileceklerdir.
2- Medine halkı ve onların çevresinde bulunan bedevîlere, Allahın Resûlünden geri kalmak, kendi canlarını onun canından üstün tutmak yaraşmaz. Çünkü onların, Allah yolunda çektikleri susuzluk, yorgunluk, açlık, kâfirleri öfkelendirmek üzere bir yere adım atmaları ve düşmana karşı herhangi bir başarı kazanmaları gibi hiçbir olay yoktur ki karşılığında kendilerine iyi bir amel (in sevabı) yazılmış olmasın. Şüphesiz Allah iyilik yapanların mükafatını elbette zayi etmez.
3- Allah yolunda küçük, büyük bir harcama yapmazlar ve bir vadiyi katetmezler ki (bunlar), Allahın, yaptıklarının daha güzeliyle kendilerini mükafatlandırması için hesaplarına yazılmış olmasın.
4- Bedevîler inkâr ve nifak bakımından daha ileri ve Allahın peygamberine indirdiği hükümlerin sınırlarını tanımamaya daha yatkındırlar. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
5- Bedevîlerden öyleleri vardır ki, (Allah yolunda) harcayacakları şeyi bir zarar sayar ve (bundan kurtulmak için) size belalar gelmesini beklerler. Kötü belâlar kendi başlarına olsun. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
6- Bedevîlerden kimileri de vardır ki, Allaha ve ahiret gününe inanır. Harcayacaklarını, Allah katında yakınlığa ve Peygamberin dualarını almağa vesile sayarlar. Bilesiniz ki bu, (Allah katında) onlar için yakınlıktır. Allah onları rahmetine sokacaktır. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.