Bazı Tekneleri Sallamak Gerekir!

ashli

Bayan Üye
Herhangi Bir Yönde Karşı Kaldırıma

Kendim adına konuşamamamla ilgili ilk hatıram 4 yaşıma uzanır. Caddeyi geçmeme izin vardı; herhangi bir yönde karşı kaldırıma. Komşumuz beni caddenin diğer tarafında oynarken bulduğunda, caddeyi geçme iznim olduğuna inanmadı. Beni “utanç” içinde eve getirdi ve sanki beni ve gezegeni büyük bir yıkımdan kurtarmış süper kahraman edasıyla abartarak konuştu da konuştu. Benim adıma kimse konuşmadı.

İçimden, “Herhangi bir yönde karşı kaldırıma! İznim var! Neden ona söylemiyorsunuz?” diye bağırdım. Dıştan bakıldığında ise yalnızca ağlıyordum. Annemin o gün bana ne öğrettiğini anladığını sanmıyorum. Bana mümkün olduğunca iyi izlenim bırakmayı öğrettiğini düşünmüş olabilir; ama aslında, bana yanlış bir izlenim bırakmayı öğretmişti. Bana eğer biri söyleyeceğin şeye itiraz edecek gibiyse, söylememen gerektiğini öğretti. Bana eğer gerçek bazı tekneleri sallayabilecekse, sessiz kalmak ve öyleymiş gibi davranmak gerektiğini öğretti.


Erken Bir Tsunami Uyarısı


Sessizlik, çok iyi öğrendiğim bir ders oldu. Hayatımın ilk yarısı, tekneyi sallamayacak, dalga yaratmayacak, hatta dalgacık bile oluşturmayacak şekilde iyi izlenim bırakma çabasıyla geçti. Bu durum, gerçekten erken tsunami uyarısı olan bir dalgacıktan kaçınmama dek sürdü.

Tsunami, merhum kocam Mike’ın kanser olmasıydı. Kaçındığım dalgacık ise birşeylerin son derece ters gittiğini gösteren ilk belirtiler hakkında endişelerimi dile getirdiğimde kocamın öfkelenmesiydi. Bir kitapta Harvey Peterson’ın tümörle savaşmak için ilk kararlı adımı nasıl attığını anlatan bölümü okuduğumda, neler olduğuna dair bir ipucu yakalamıştım. Harvey’nin belirtilerinin Mike’ın belirtileriyle aynı olduğunu fark ettiğimde şoke olmuştum. O bölümü Mike’a gösterdim. Mike, kitabı aldı, odanın diğer köşesine fırlattı ve bağırdı: “Kahretsin Meryl, ben kanser değilim! Ve bir daha benimle bu konu hakkında konuşma! Sakın anneme de birşey söylemeye kalkma!”

Alıştığım biçimde tepki verdim… Kocam bana kızmışsa, besbelli çok kötü birşey yapmıştım. Kötü birşey yaptıysam, bunu tekrar yapmaktan kaçınmam gerekirdi. Ona hak vermemi gerektiren “daha güvenli” sulara geri döndüm. Dokuz ay sonra onu tedavi edilmemiş kanser yüzünden kaybettiğimde, neredeyse boğuluyordum.


Ağzınızın Üzerinde Kimin Eli Var?


Mike öldükten sonra, kendimi onun inkarının kurbanı olarak düşündüm. Gerçekte samimi bir dürüstlük tek umudumuz iken yanlış izlenim bırakmayı seçmiş bir gönüllü olduğumu fark etmem bir yılımı aldı.

Her şey psikolojik danışmanımın ofisinde oldu. Cümlesinin ortasında durup bana şunu sordu: “Neden eliniz ağzınızın üzerinde? Bu kimin eli? Sizi konuşmaktan alıkoyan kim?”

Ağzımın üzerinde KENDİ elimin olduğunu fark ettiğimde şaşkına dönmüştüm. Kendimi susturmuştum. Ve ağzımın üzerinde her zaman kendi elim olmuştu. İzin vermeyi seçmeseydim, Mike beni asla susturamazdı.


Tekneleri Sallama Dersleri


Kendimi susturmuştum; çünkü, herhangi bir tekneyi sallamak istememiştim. Şimdi anlıyorum ki bazı teknelerin gerçekten sallanması gerekiyor. Kendim adına konuşmazsam, hiç kimse konuşmaz.

Belli bir misyonu olan bir kadın olmuştum. Misyonum, sallanması gereken tekneleri ters çevirmeden ya da batırmadan nasıl sallayabileceğimi bulmaktı.

Bu, 20 yıldan uzun bir süre önceydi. O günden bu yana, pek çok tekneyi salladım.


Hepsi bir gecede olmadı. Sesimi kaybettiğimi anladıktan sonra geri kazanmam yıllar sürdü. Güvenli ortamlarla başladım. Danışmanımın ofisinin güvenli sığınağında ağzımı açmaya ve yüksek sesle konuşmaya başladım. (Bu düşünebileceğinizden daha zordu; çünkü “uzlaşmacı davranma” alışkanlığım, çok derine işlemişti.) Oğlumla birlikte daha güçlü olmaya başladım. (Bu güzel ışıltılı varlık beni yönetiyor olabilir miydi?) Erkek arkadaşımla arama daha iyi sınırlar koydum. (Direndi ve ayrıldık.) Müşterilerime daha sık “Hayır” demeye başladım. (Bazıları bundan hoşlanmadı; ama ben çok sevdim!)


10 yıl sonra sesime yeniden kavuştuğumda, bir seminer şirketine başvurdum ve onlar için çalışmak istediğimi (bu alanda hiç deneyimim olmamasına rağmen) söyledim. “Hayır” dediler. Bir yıl sonra, onlara yeniden başvurdum ve hâlâ onlar için çalışmak istediğimi söyledim. “Evet” dediler. İstediğim şeyi söylemem, işe yaradı ve gerçekten kendimi çok iyi hissettirdi.


Başkalarına Doğru Tekneleri Doğru Biçimde Sallamada Yardımcı Olmak


Seminer lideri olarak, diğer insanları sorunlarına doğrudan yaklaşmaya ve kendilerinin avukatı olmaya teşvik ettim. İletişime yaklaşımımı özetleyen basit bir ifadeyi benimsedim; sizinle de paylaşayım. İfade şu: “Kastettiğin şeyi söyle ve söylediğin şeyi kastet, ama söylerken kırıcı olma.”

Bu ifadenin basitliği, onu güçlü kılıyor.

Seminerlerimde, insanların sorunlarını ifade etmek için doğru sözcükleri seçtiklerinde ne kadar güçlü olabildiklerini gördüm. Bu mükemmel sözcüklere Güç İfadeleri diyorum. Kendi Güç İfadelerimi paylaştığımda, insanların gözlerimin önünde dönüştüklerini gördüm. Aslında daha uzun göründüler! İnsanlara en zor anlarında etkili olacak gerçek sözcükleri sunmak için, ilk kitabım “PowerPhrases!”i (Güçİfadeleri) yazmaya karar verdim. Yeni davranışı güçlendirmek için, haftalık e-bültenim “A PowerPhrase a Week”i (Haftada Bir Güçİfadesi) yayınlamaya başladım.


Şimdi Bildiklerimi O Zaman Bilseydim


Bu sözcüklere ve iletişim becerilerine kocam hastalandığında sahip olsaydım, o büyük ihtimalle bugün yanımda olacaktı. Hastalığı, tedavi edilme olasılığı en yüksek kanserlerden biriydi. Elbette, hiçbir garantisi yoktu. Onu yine de kaybedebilirdim… Ama kendimi kaybetmezdim. Kendinizi de kaybetmediğinizde, sevgilinin kaybını atlatmak çok daha kolay oluyor.


Şaşırtıcı Bir Zıtlık


Şimdiki hayatımı “tsunami öncesi hayatımla” karşılaştırdığımda, şaşırtıcı bir zıtlık söz konusu. Sürekli bir burukluk içinde yaşıyordum. Şimdi burukluğun nasıl bir his olduğunu neredeyse unuttum. Kronik bir biçimde çelişkili duygular içindeydim. Şimdi iç çelişkiyi çok nadir hissediyorum. Ama en güzeli, geçmişte sahte bir cephe arkasına saklanırken, artık hakikiyim. Kendim olmayı seviyorum. Ve başkalarına kendileri olmalarında yardım etmeyi seviyorum.


Aynı zamanda, kastettiğim şeyi söylemeyi ve söylediğim şeyi kastetmeyi, söylerken kırıcı olmamayı da seviyorum.

Yazar: Meryl Runion
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst