Basit Ahlakın Önemli Bir Göstergesi: Bakışlardaki Basitlik

meridyen2

Kayıtlı Üye
Basit Ahlakın Önemli Bir Göstergesi: Bakışlardaki Basitlik


Basitlik, Kuran ahlakından tamamen uzak olan, kişinin Müslümanca yaşamasını engelleyen kirli ve alt bir kültürdür. Ne kadar gizlenmeye çalışılsa da bakışları bu tür insanların basitliğini açıkça ortaya koyar.

Basitlik; insanın, ruhunu Kuran ahlakına uygun bir şekilde derinleştirmeye yönelik bir çaba göstermemesi, Allah’a yakın olma ve O’nun rızasını kazanma konusunda istekli olmaması sonucunda, davranış ve düşünce biçiminde meydana gelen yüzeyselliktir. Bu yüzeysellik, insanın, Allah’ın gücünün sınırsızlığını, kendi etrafında ve dünya üzerinde meydana gelen olaylardaki hikmetleri ve yaşamın gerçek manasını anlamada zayıf bir kavrayışa sahip olması şeklinde kendini gösterir.

Allah’ın varlığını ve gücünü kavrayan samimi bir Müslümanın gösterdiği güzel ahlak ile yukarıda belirttiğimiz şekilde yüzeysel bakış açısına sahip bir insanın ortaya koyduğu ahlak, kişilik ve davranış biçimleri birbirinden tamamen farklıdır. Müslümanlar son derece asil bir ruha, yüksek bir kişilik kalitesine ve derin bir anlayışa sahip olurlarken, basit insanlar kendilerini alçaltan bir karakter yapısına sahip olurlar. Basitliği yaşayan bir insan, bunun büyük bir tehlike değil, birçok insanın yaşadığı, hayatın bir gerçeği olduğunu düşündüğü sürece kendisine verdiği zararın farkında olmaz.

Bakışlar Basitliği Ele Verir

Bilindiği gibi insanın bakışları, sahip olduğu kişiliği ve yaşadığı kültürü yansıtır. Yüze gerçek anlamını veren bakışlar, kişinin içinde yaşadığı ruh halini, kültür düzeyini, kişiliğini, karakter yapısını teşhis etmede önemli bir etkendir. Basitlik kültürünü yaşayan bir insanın durumu bütünüyle bakışlarına yansır.

Allah’a iman eden, içli bir Allah korkusu duyan ihlaslı bir müminin bakışlarında derin bir tevazu, teslimiyet ve olgunluk göze çarpar. Gözlerinde dünyevi tutkulardan uzak ve olgunluğa ulaşmış bir ifade sezilir. Allah’a iman ettiği, akıllı ve şuurlu bakışlarından açıkça anlaşılır. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde “Ölümü en çok hatırlayanı ve ölümden sonraki (hayatı) için en güzel şekilde hazırlananı. İşte onlar en akıllı-şuurlu olanlardır” şeklinde buyurmuştur. (İbni Mace, Cilt 10, Syf.540)

İşte bu şuura sahip bir Müslümanın bakışlarına doğal olmayan anlamlar verme çabasında olmaması, aksine bakışlarını rahat bırakmış, güven telkin eden bir anlam taşıması ruhunun, imanın kuvvetiyle derinleşmiş olduğunu gösterir. Müminin bakışları; güzel ahlaklı, derin bir Allah korkusu içinde yaşayan bir insanın bakışlarıdır. Bu bakışlara heybet ve keskinlik hakimdir.

Bu bakışların aksine, basitlik kültürünün etkisindeki çoğu insan, bu kültürün tüm çirkinliklerini bakışları ile ortaya koyar. Bazı durumlarda kendileri bu kültürü ne kadar saklamak isteseler de bakışları kendilerini ele verir. Örneğin Müslümanların heyecanlarını, mutluluklarını ve şevklerini ifade eden canlı bakışlarının aksine bu kişilerin gözlerinde kimi zaman matlık ve donukluk hakim olur. Fakat burada söz konusu olan, bu insanın kişilik olarak son derece canlı, dışa dönük, insanlarla kolay diyalog kurabilen bir yapısı olsa bile Allah’tan gafil, ahiretin varlığını tam olarak kavrayamamış olmasının bakışlarında oluşturduğu özel bir boşluk ve cansızlıktır.

Yaşadığı kirli kültürün etkisiyle oluşan bu bakış şekli, insan ne kadar bakışlarını anlamlı göstermek için çabalasa da, bu kültürü bırakıp Allah’a samimi bir Müslüman olarak iman etmedikçe, keskin, güzel ve anlamlı gerçek bir bakışa dönüşmez. Kişi bunu ancak sahte olarak elde edebilir. Çünkü yaşadığı kültürün çoğunlukla din ahlakından uzak, ufku dar olan anlayışı; kişide dikkat çeken, hayranlık uyandıran gerçek bir güzellik oluşmasını engeller. Aksine insanı itici ve gerek bakışlarıyla gerekse tavırlarıyla rahatsızlık veren biri haline sokar. Bakışlarında tam anlamıyla birebir bağlantı kurulabilecek, karşılıklı konuşulabilecek, durum değerlendirmesi yapılabilecek bir anlam oluşmaz.

Basitliğin Önemli Bir Göstergesi: Alaycı Bakış

Basitlik içinde yaşayan kimi insanların kendi akılsızlıklarını gizlemek için her olayda kendilerince alay edecek bir yön bulmaya çalışmaları, gözlerinde rahatsız eden alaycı bir ifade oluşmasına neden olur. Oysa düşüncesini açık yüreklilikle, dürüstçe söylemek yerine alaya başvurmak, karşısındakini küçümseyerek kendini yüceltmeye çalışmak gerçekte kendilerini küçültücü bir yöntemdir. Bu bakışların arkasında çoğunlukla aslında hiç kimseyle alay edecek hali olmayan, aksine birçok konuyu diğer insanlar gibi derinlemesine kavrama yeteneği bile olmayan zayıf bir kişilik yatmaktadır. Allah’ın büyüklüğünü hakkıyla kavrayabilen bir insan asla bakışlarına alaycı bir ifadeyi yakıştırmaz. Her zaman Allah’ın huzurundaki acizliğinin bilincindedir. Bu nedenle böyle bir ahlak ve tavır bozukluğu içine hiçbir zaman girmez. Aklı ve vicdanı, bakışlarının her zaman doğal ve samimi olmasını sağlar. Samimi bir Müslümanın gözünde akıllı, insancıl, sıcak, samimi ve dostane bir ifade vardır. Bakışlarıyla güvenilir olduğunu, yüksek bir ahlak içinde yaşadığını karşı tarafa yansıtır. Bunun yanında bakışları basitliğe karşı adeta kalkan gibi engelleyici bir görev üstlenir. Basit bir bakışla ona bakan ondan asla beklediği karşılığı alamaz.

Çevresine Allah’ın tecellilerini görmek, yaratılan varlık ve olaylardaki hikmetleri ve güzellikleri kavramak gözüyle bakan ve Rabbinin adını yüceltme düşüncesindeki mümin bir kişinin bakışında yüksek bir şuur, dikkat açıklığı ve keskinlik göze çarpar.

“Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline;” (Hümeze Suresi, 1)

Allah’ın yarattıklarına karşı hayranlığı, sevgisi ve ilgisi gözlerinden belli olur. Ancak çevresine bu şekilde bakmayan, aksine kişileri ve olayları Allah’tan bağımsızmış gibi değerlendiren, herşeyin Allah’ın kontrolü altında olduğunu unutan bir kişi, bakışlarıyla da bunun neden olduğu boşluğu ve çoğu zaman tedirginliği yansıtır.

Tavırlara Göre Değişen Bakışlar

Basitliğin kirli kültürü, kişinin günlük yaşamda sıkça karşılaştığı olaylar karşısında bakışlarına itici anlamlar ve şekiller vermesinde de etkili olur. Örneğin bu kültürün içinde yaşayan kişiler yine bu kültürün çirkinliklerinden biri olan dedikodu yaparlarken gözlerini kısarak konuşurlar. Benzer şekilde, hayret ya da şaşkınlıklarını ifade etmek için gözlerini olabildiğince açar, çirkin bir görünüm sergilerler. Kültür ortaklığı içinde oldukları kişilerle gizlice yaptıkları konuşmalar sırasında ise etrafı kontrol eden, sürekli sağa sola hareket eden bakış şeklini kullanırlar. Bunun dışında bu insanların kendilerini ilgilendirmediğini bildikleri halde merak ettikleri konularda özel olarak kullandıkları kaçamak bakış şekilleri vardır. Bu, sezdirmeden, göz ucuyla ya da başka bir yere bakıyormuş gibi yapıp, merak edilen şeye göz atma şeklindedir.

Akıllı bir insan, kendisini dışarıdan seyretmesini bilen ve güzel olmayan tavırlarını, mimiklerini teşhis edip düzelten insandır. Dolayısıyla böyle bir tavrı kendisinde teşhis edip hemen değiştirebilir. Basit insan ise böyle bir değerlendirme ve öz eleştiriyi yapabilecek bir akla sahip değildir. Kendisini dışarıdan bakan birinin gözü ile değerlendiremez. Örneğin az önce bahsettiğimiz bakış şekillerinin anormalliği kendisine tarif edilse bile bunu bir türlü anlayamaz. Çünkü ona göre bu bakış şekillerinde bir sakınca yoktur, hatta bunların son derece insani tepkiler olduğunu bile öne sürebilir. Basitlikle insaniyeti ayırt edemeyecek kadar yüzeysel bir bakış açısına sahiptir. Bir insanın elbette ki çok şaşırdığı bir anda gözleri büyüyebilir, meraklandığı sırada gözünde buna dair bir ifade oluşabilir. Fakat burada kastedilen basit insanların bakışlarındaki tepkilerin doğallıktan çok uzak olması ve bunu özel bir yöntem olarak kullanmalarıdır. Şaşırmadıkları halde şaşırmış gibi yapmaları, gereksiz merak sonucu kaçamak bakışlar kullanmaları, gizlice dedikodu yaparken etrafı bakışlarıyla kollamaları, tecessüs etmeleri, diğer bir deyişle bir kişiye onun kusurlarını araştıran, inceleyen bakışlarla bakmaları... Bunların hiçbiri insani ve makul bakışlar değildir. Aksine yaşadıkları derin gafletin ve basitliğin sonuçlarıdır. Kalbini Allah’a bağlamış, O’nun kendisini her an gördüğünü, sarıp kuşattığını bilen bir Müslümanın gözünde bu tip ifade ve bakışlar oluşmaz. Bu kişiler etrafa bu bakışlarla bakarken Allah’ın kendilerini gördüğünü, Allah’ın gözlerini “idrak ettiğini” unutmaktadırlar. Bir ayette şu şekilde bildirilir:

“Gözler O’nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır.” (Enam Suresi, 103)

Allah bir başka ayette ise insanın açığa vurmadığı düşüncelerinin Allah’tan gizli kalamayacağı gibi, hiçbir bakışının da gizli kalamayacağına dikkat çekmektedir:

“(Allah,) Gözlerin hainliklerini ve göğüslerin sakladıklarını bilir.” (Mümin Suresi, 19)

Basitlik Kültürüne Ait Sessiz Haberleşme Yöntemleri

Bu tür insanların kullandığı bir diğer bakış da bu kirli kültürü paylaştıkları insanlarla karşılıklı bakışarak yaptıkları sessiz anlaşmalardır. Ortama ve duruma göre birbirlerine karşı çeşitli manalara gelen bakışlar kullanır ve kaş göz işaretleri yaparlar. Bu bakışmalar ve işaretleşmeler kimi zaman ortamda bulunan bir kişiyle alay etme, kimi zaman da buna benzer alt kültüre ait bir düşünceyi aralarında gizliden gizliye aktarma amacıyla kullanılır. Allah bu kültür içindeki insanların kullandığı alay, bakışma ve işaretleşme gibi basit kültüre ait sessiz haberleşme yöntemlerinin suç ve günah işleyenlerin de kullandığı bir yöntem olduğunu Kuran’da bildirir:

“Doğrusu, ‘suç ve günah işleyenler,’ kimi iman edenlere gülüp-geçerlerdi. Yanlarına vardıkları zaman, birbirlerine kaş-göz ederlerdi.” (Mutaffifin Suresi, 29-30)

Allah başka bir ayette ise “Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline;” (Hümeze Suresi, 1) şeklinde buyurmakta ve insanları böyle bir ahlakın yanlışlığına karşı uyarmaktadır.

Sonuç

Allah’a samimi olarak iman eden, Allah’ın kendisinden her haliyle razı olmasını isteyen bir insan bu tür bakışların tam******* sakınır. Kalbini ve vicdanını her zaman temiz tutar. Çünkü din ahlakına muhalif olan ve Allah’ın Kuran’da razı olmadığını bildirdiği bu basit tavırlar kişinin Allah Katında beklediği karşılığı almasını engelleyebilir. Bu nedenle insanın basitliğe, basit kültüre ait bakışların oluşmasına neden olan düşüncelere, mantık bozukluklarına karşı duyarlı olması gerekir. Allah’a karşı samimi olmaya karar veren bir kişi, içinde yaşadığı bu kültür ve onun kirli tavırlarından kendini uzaklaştırıp Allah’a bu tavırlarından dolayı tövbe etmeli, ardından da daha önceki tutumundan vazgeçtiğini, İslam ahlakını yaşama konusunda ciddi bir kararlılık göstererek ortaya koymalıdır.

Basitlikten kurtulmanın yolu, insanın fıtratına uygun tek ahlak şekli olan Kuran ahlakını yaşamaktır. Tümüyle Allah’a teslim olmaya karar vermiş; O’nun razı olduğu şekilde yaşamaya tam niyet edip, üzerinde kötü ahlaktan eser bırakmayacak şekilde kendini yenileyen bir insan bu kültürden kolayca çıkabilir. İnsanın geçmişte yaşadıkları, benimsediği ve uyguladığı kirli kültür önemli değildir. Önemli olan; kişinin Allah’ın rızasını kazanmaya yönelik aldığı son kararı ve son halidir. Allah Kuran’da çirkin tavırlardan vazgeçerek tövbe etmenin samimi Müslümanlara ait bir özellik olduğunu şöyle haber vermektedir:

“Ve ‘çirkin bir hayasızlık’ işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir. Allah’tan başka günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir.” (Al-i İmran Suresi, 135) (makale harun yahya)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst