` βэγzα '
Banned
Ekonomide çalan ziller ne zaman ki Millet'in kulaklarını tırmalamaya başlıyor, Başbakan hiç gecikmeden gündemi değiştirecek bir konuyu diline dolamaya başlıyor.
Ne zaman ki bu konu kamuoyunu bir müddet oyalayıp, kamuoyu gerçek gündemine dönüyor, Başbakan, torbadan bir “tavşan” daha çıkarıyor.
Bu konuda Başbakan'ın gerçekten mahir olduğunu kabullenmek gerek.
Şimdi merak ediyorum, Brezilya dönüşü Başbakan ülkenin gerçek gündemini değiştirecek nasıl bir konu icat edecek.
İşsizliğin ve fukaralığın pençesinde çareyi intihar etmekte bulan vatandaşı görmemezlikten gelen Başbakan, suyun kaldırma kuvvetini bulmuş Arşimet edasıyla, işsizliğin çözümünü bulduklarını, “en geç üç ayda işsizlik rakamlarının en azından kriz öncesine döneceğini” söyledi.
Söyledi söylemesine ama nasıl olacağı konusunda yüzünde beliren müstehzi bir ifade dışında, hiçbir somut cevap vermedi.
Bunları dinleyince, tepki veren iş çevreleri gibi, ben de inanmadım.
“Gerçek mi bunlar, yoksa Sayın Başbakan rüya mı görüyor” dedim.
Zira ekonominin rakamları Başbakan'ı doğrular nitelikte değil.
Dün Kocaeli Sanayi Odası'nda Türkiye'nin en güzide kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan Meclisi'nde yaptığım konuşmada da, yükseliş trendine girdiği söylenen “Kapasite Kullanım Oranları”nın, artan işsizlik rakamları ile nasıl bir çelişki oluşturduğunu izah ettim.
Nasıl olur da işsizlik artarken, Kapasite Kullanım Oranları da artar.
Biri, diğerinin artışından olumsuz etkilenmesi gereken iki değerin aynı anda artışını, Hükümet'in ekonomideki manupulasyonlarından biri olarak değerlendiriyorum ben.
Ekonomiyi olumsuz etkileyen noktalardan biri de ihracat performansının, ithalat performansının hayli altında kalmaya devam etmesi.
2010 yılının ilk 3 ayında Türkiye'nin ihracatı 2 milyar dolar artarken, ithalatı 9,5 milyar dolar artmış.
Toplam ihracatımız enerji hariç yüzde 5 artarken, toplam ithalatımız yine enerji hariç, yüzde 37 artmış.
Türkiye, AKP döneminde, sanayisinin ara malını ithal etmeye başladı.
Türkiye'nin geleceğindeki en büyük tehlikelerden bir tanesi bu.
Önceleri sanayi için ara malı üretiliyordu Türkiye'de.
Ama maalesef, sanayi için ara malı üreten bu tesisler, tek tek kapanıyor.
Bunun yerine sanayi ara malı ithal etmeye başladık Ülke olarak..
AKP Hükümeti, gerçekten işsiz insanlara iş bulmak istiyorsa, refah düzeyini artırmak istiyorsa, TOBB'a; “ Hepiniz bir işçi alın!” gibi popülist, akıl dışı çözümleri terk edip, sanayide kullanılan ara malı ithalat artışını önleyecek, kendi tesislerini çalıştıracak formülü ortaya koyması lazım.
Başbakan Erdoğan, Ülkenin gündemini, suni gündemlerle işgal etmeyi bir kenara bırakıp, Türkiye'de bir taraftan üretimi, diğer tarafta da gittikçe daralan iç tüketimi arttıracak formülü ortaya koymazsa, zaten zor günler geçiren ülke ekonomisini, önümüzdeki dönemde daha da zor günler bekliyor.
Ne zaman ki bu konu kamuoyunu bir müddet oyalayıp, kamuoyu gerçek gündemine dönüyor, Başbakan, torbadan bir “tavşan” daha çıkarıyor.
Bu konuda Başbakan'ın gerçekten mahir olduğunu kabullenmek gerek.
Şimdi merak ediyorum, Brezilya dönüşü Başbakan ülkenin gerçek gündemini değiştirecek nasıl bir konu icat edecek.
İşsizliğin ve fukaralığın pençesinde çareyi intihar etmekte bulan vatandaşı görmemezlikten gelen Başbakan, suyun kaldırma kuvvetini bulmuş Arşimet edasıyla, işsizliğin çözümünü bulduklarını, “en geç üç ayda işsizlik rakamlarının en azından kriz öncesine döneceğini” söyledi.
Söyledi söylemesine ama nasıl olacağı konusunda yüzünde beliren müstehzi bir ifade dışında, hiçbir somut cevap vermedi.
Bunları dinleyince, tepki veren iş çevreleri gibi, ben de inanmadım.
“Gerçek mi bunlar, yoksa Sayın Başbakan rüya mı görüyor” dedim.
Zira ekonominin rakamları Başbakan'ı doğrular nitelikte değil.
Dün Kocaeli Sanayi Odası'nda Türkiye'nin en güzide kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan Meclisi'nde yaptığım konuşmada da, yükseliş trendine girdiği söylenen “Kapasite Kullanım Oranları”nın, artan işsizlik rakamları ile nasıl bir çelişki oluşturduğunu izah ettim.
Nasıl olur da işsizlik artarken, Kapasite Kullanım Oranları da artar.
Biri, diğerinin artışından olumsuz etkilenmesi gereken iki değerin aynı anda artışını, Hükümet'in ekonomideki manupulasyonlarından biri olarak değerlendiriyorum ben.
Ekonomiyi olumsuz etkileyen noktalardan biri de ihracat performansının, ithalat performansının hayli altında kalmaya devam etmesi.
2010 yılının ilk 3 ayında Türkiye'nin ihracatı 2 milyar dolar artarken, ithalatı 9,5 milyar dolar artmış.
Toplam ihracatımız enerji hariç yüzde 5 artarken, toplam ithalatımız yine enerji hariç, yüzde 37 artmış.
Türkiye, AKP döneminde, sanayisinin ara malını ithal etmeye başladı.
Türkiye'nin geleceğindeki en büyük tehlikelerden bir tanesi bu.
Önceleri sanayi için ara malı üretiliyordu Türkiye'de.
Ama maalesef, sanayi için ara malı üreten bu tesisler, tek tek kapanıyor.
Bunun yerine sanayi ara malı ithal etmeye başladık Ülke olarak..
AKP Hükümeti, gerçekten işsiz insanlara iş bulmak istiyorsa, refah düzeyini artırmak istiyorsa, TOBB'a; “ Hepiniz bir işçi alın!” gibi popülist, akıl dışı çözümleri terk edip, sanayide kullanılan ara malı ithalat artışını önleyecek, kendi tesislerini çalıştıracak formülü ortaya koyması lazım.
Başbakan Erdoğan, Ülkenin gündemini, suni gündemlerle işgal etmeyi bir kenara bırakıp, Türkiye'de bir taraftan üretimi, diğer tarafta da gittikçe daralan iç tüketimi arttıracak formülü ortaya koymazsa, zaten zor günler geçiren ülke ekonomisini, önümüzdeki dönemde daha da zor günler bekliyor.