"İstanbul'un Şehirleri" İsimli Belgesel Projesinin Çekimlerinde Sona Yaklaşılıyor.
İki farklı ekiple hem Balkanlar ve Kuzey Karadeniz'de hem de Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da gerçekleştirilen 18 bölümlük belgeselin Balkan ayağında son olarak Bahçesaray ve Köstence çekimleri gerçekleştirildi.
TOPKAPI SARAYI'NIN KÜÇÜK VE ZARİF BENZERİ
Bahçesaray'ın bulunduğu Kırım Yarımadası, Avrupa'nın en güzel yerleri arasında yer alıyor. Bugün Ukrayna Cumhuriyeti'ne bağlı özerk bir cumhuriyet olan Kırım, çok uzun yüz yıllardan beri Türklerin yaşadığı bir coğrafya olduğu için İstanbul'dan izler taşıyor.
Bahçesaray'ın önemli yapıları arasında Hansaray, Han Camii, Hacı Giray Türbesi, Kocababa (Koba) Camii ve Tahtalı Camii yer alıyor.
Görenlerin "Tatarların El Hamrası" diye nitelendirdiği Hansaray, birbirine bağlı fakat farklı zamanlarda inşa edilmiş binalardan meydana gelen büyük bir kompleks olarak karşımıza çıkıyor. Topkapı Sarayı'nın küçük ama zarif bir benzeri gibi olan Hansaray'ın inşasına 16. yüzyılın başlarında Kırım Hanı Birinci Mengli Giray Han döneminde başlanmış. Gelişmesi de Topkapı Sarayı'nın bir benzeri gibi olmuş. Her gelen hükümdar, Hansaray'ı genişletmiş.
Bahçesaray'ın sofra kültürü de İstanbul ile benzerlikler taşıyor. Oğmaç Çorbası, Osmanlı mutfağının vazgeçilmezlerinden oğmaç çorbası, çiğbörek ve Rumeliler'in baş böreklerinden olan kırma (saraylı) bu lezzetlerden sadece birkaçı.
TÜRK VE Tatar NÜFUS YOĞUNLUĞU
Osmanlı döneminde Dobruca olarak adlandırılan bölgenin merkezi olan Köstence, Karadeniz'in en önemli liman kentlerinden birisi idi. Hala bu özelliğini koruduğunu ve kaybetmediğini Köstence'nin iki farklı girişine ve şehir merkezine koyulan gemilerden anlamak hiç de zor değil.
93 Harbinden sonra Osmanlı'dan ayrılan Köstence (Constanta) bugün hala Osmanlı döneminden kalan eserlerin ayakta kaldığı Türk ve Tatar nüfusun da kendini hissettirdiği önemli bir merkez.
MUSTAFA KEMAL SOKAĞI
Şehir merkezinden ziyade Mecidiye, Babadağ ve Tuzla isimleri ile bilinen yakın kasabalarda yaşayan Türk ve Tatar nüfus hala köklerine ve geleneklerine bağlı olarak yaşamaya devam ediyor. Şehrin merkezinde karşınıza çıkan İstanbul tabelası, Mustafa Kemal Sokağı ve Kemal Atatürk Milli Koleji bu şehrin ne kadar Türk ne kadar İstanbul aşığı olduğunu gösteren işaretlerden sadece birkaçı.
Sultan Abdülmecid'in şehir planını bizzat kendisinin çizdiği Mecidiye, bugün Tatar nüfusun yoğun olduğu bir kasaba. Şehrin merkezinde bulunan Mecidiye Camisi'nin inşaatı sırasında kullanılan kerestelerin İstanbul'daki Belgrad ormanlarından getirilmiş olduğunu duyduğunuzda Sultan Abdülmecid'in bu şehre ne kadar önem verdiği fark ediyorsunuz. Camide ayrıca Sultan Abdülmecid tarafından hediye edilen devasa iki mum, mihrabında yanında kutsal bir emanet gibi hala korunmakta olduğunu görebilirsiniz.
Bu ve buna benzer İstanbul kokan, İstanbul'dan izler taşıyan, İstanbul'un etkilediği ve etkilendiği şehirleri konu alan bu dev belgesel projesi Kasım 2010'da tamamlanarak Aralık ayında izleyicisi ile buluşacak.
İki farklı ekiple hem Balkanlar ve Kuzey Karadeniz'de hem de Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da gerçekleştirilen 18 bölümlük belgeselin Balkan ayağında son olarak Bahçesaray ve Köstence çekimleri gerçekleştirildi.
TOPKAPI SARAYI'NIN KÜÇÜK VE ZARİF BENZERİ
Bahçesaray'ın bulunduğu Kırım Yarımadası, Avrupa'nın en güzel yerleri arasında yer alıyor. Bugün Ukrayna Cumhuriyeti'ne bağlı özerk bir cumhuriyet olan Kırım, çok uzun yüz yıllardan beri Türklerin yaşadığı bir coğrafya olduğu için İstanbul'dan izler taşıyor.
Bahçesaray'ın önemli yapıları arasında Hansaray, Han Camii, Hacı Giray Türbesi, Kocababa (Koba) Camii ve Tahtalı Camii yer alıyor.
Görenlerin "Tatarların El Hamrası" diye nitelendirdiği Hansaray, birbirine bağlı fakat farklı zamanlarda inşa edilmiş binalardan meydana gelen büyük bir kompleks olarak karşımıza çıkıyor. Topkapı Sarayı'nın küçük ama zarif bir benzeri gibi olan Hansaray'ın inşasına 16. yüzyılın başlarında Kırım Hanı Birinci Mengli Giray Han döneminde başlanmış. Gelişmesi de Topkapı Sarayı'nın bir benzeri gibi olmuş. Her gelen hükümdar, Hansaray'ı genişletmiş.
Bahçesaray'ın sofra kültürü de İstanbul ile benzerlikler taşıyor. Oğmaç Çorbası, Osmanlı mutfağının vazgeçilmezlerinden oğmaç çorbası, çiğbörek ve Rumeliler'in baş böreklerinden olan kırma (saraylı) bu lezzetlerden sadece birkaçı.
TÜRK VE Tatar NÜFUS YOĞUNLUĞU
Osmanlı döneminde Dobruca olarak adlandırılan bölgenin merkezi olan Köstence, Karadeniz'in en önemli liman kentlerinden birisi idi. Hala bu özelliğini koruduğunu ve kaybetmediğini Köstence'nin iki farklı girişine ve şehir merkezine koyulan gemilerden anlamak hiç de zor değil.
93 Harbinden sonra Osmanlı'dan ayrılan Köstence (Constanta) bugün hala Osmanlı döneminden kalan eserlerin ayakta kaldığı Türk ve Tatar nüfusun da kendini hissettirdiği önemli bir merkez.
MUSTAFA KEMAL SOKAĞI
Şehir merkezinden ziyade Mecidiye, Babadağ ve Tuzla isimleri ile bilinen yakın kasabalarda yaşayan Türk ve Tatar nüfus hala köklerine ve geleneklerine bağlı olarak yaşamaya devam ediyor. Şehrin merkezinde karşınıza çıkan İstanbul tabelası, Mustafa Kemal Sokağı ve Kemal Atatürk Milli Koleji bu şehrin ne kadar Türk ne kadar İstanbul aşığı olduğunu gösteren işaretlerden sadece birkaçı.
Sultan Abdülmecid'in şehir planını bizzat kendisinin çizdiği Mecidiye, bugün Tatar nüfusun yoğun olduğu bir kasaba. Şehrin merkezinde bulunan Mecidiye Camisi'nin inşaatı sırasında kullanılan kerestelerin İstanbul'daki Belgrad ormanlarından getirilmiş olduğunu duyduğunuzda Sultan Abdülmecid'in bu şehre ne kadar önem verdiği fark ediyorsunuz. Camide ayrıca Sultan Abdülmecid tarafından hediye edilen devasa iki mum, mihrabında yanında kutsal bir emanet gibi hala korunmakta olduğunu görebilirsiniz.
Bu ve buna benzer İstanbul kokan, İstanbul'dan izler taşıyan, İstanbul'un etkilediği ve etkilendiği şehirleri konu alan bu dev belgesel projesi Kasım 2010'da tamamlanarak Aralık ayında izleyicisi ile buluşacak.