nones
Bayan Üye
Insan; kendisini Ol’mus Ol’dugu, Ol’acak Ol’dugu ve Ol’uyor Ol’dugu haliyle sonsuz kadar bagislayip sevemedikce; aydinlanma; maddesel Alemin yeni bir din “fantezi” olmaktan ileri gidemeyecek.”
Sonsuz Simdide “Bir” gun gelir, Insanin kendisine Ol’An borcunu da odemesi gerekir.
Insanin “kendine” Ol’An borcu; kendi adina; kalbinde yasamayi arzu edip de simdi burada fiziksel Alemde cesitli icsel ve dissal nedenlerle gercek kilamadiklaridir.
Icsel ve dissal illuzyon nedenler birlesir ve kisinin yolu boyunca yanarak ve yanginiyla; kendini ve etrafini aydinlatacagi karanliklarin malzemesini olusturur.
Karanlik; kimi zaman toplumsal bilincin sinirlari, belletilmis amaclarimiz, hedeflerimiz, ideallerimiz, icimize orulmus ayirt edemedigimiz kaliplarimiz bagimliliklarimiz, simdiye kadar var olmamizin nedeni saydigimiz gerekceler; sozde sevgiler, sevgililer ile yasanmadan gecmis ve aliskanlik olmus uzun yillarin ve kuskunluklerin hesabi kitabi ve beklentileri ve en onemlisi var oldugunu sandigimiz ama bir turlude tam olarak tum hucrelerimizde hissedemedigimiz Sevginin kaybi korkusu ve arkasindan gelen yalnizliktir.
Bir sairimizin dedigi gibi bu yalnizlik paylasilmaz, paylasilsa yalnizlik olmaz. Oyle bir yalnizliktir ki her An’da yuregimizde aska sevgiye yasama ve insanligimiza yavas yavas fark etmeden oldugumuz yalnizliktir.
Yalnizlik fiziksel Alemlerin coklu gorunusunde yalitilmislik duygusudur. Kimse kimseyi anlamaz gormez ve duymaz. Caresizliktir. Varlik tekamul ettikce yalnizlik paylasilmaz ama anlasilir olur. Anlasilir Ol’masi varligin kendinde yeni kendi adina yarattigi kavrayisin sabitesinden isiyan isIktandir.
Yeni kendinin kavrayisinin sabitesinin; Ruh Durusuna gecisi bir bilinc esigini atlamayi gerektirir.
Insanoglu icin belki de Sonsuzlugun Gozlerine ilk kez kararli bir sekilde baktigi ve bakabildigi yerde de merkezlenmeyi ve Ruhunda Durmayi sectigi An’dir.
Kisaca gercek bir liyakat sinavidir.
insanin kendinden kendine Ol’An ve istisnasiz her hucresinde ve boyutunda farkinda Ol’dugu Bir sinavdir.
Ve sinavin konusu Sevgidir.
Sevgi; kendini ne kadar sevdiginin hissedisidir.
“Kendini” bulmak icin veya bilmek icin veya gercek kilmak icin neleri; kendinden baska birakabileceginin liyakatidir.
Liyakat; insanin sadece ve sadece “kendisi” Ol’dugunda gecebilecegi veya asabilecegi Bir bilinc esigi Ol’dugundan; neredeyse kilictan keskin koprulerden, igne deliklerinden ve de atom alti kuantum alanindan; yani yoktan “Kendini” yeniden var etmektir. Bu ancak ve ancak bir insanin kendisi icin yapabilecegi ve liyakati insan bedeninde gorulup hissedilerek onayi verilebilecek bir haldir.
Bu Bilinc Esigini asabilmek icin orada durup kendisine Ol’An; sadakatini; vefasini; yerine getirmesi gerekir. Sadakatin yerine getirilisi; kendisini bagislamasidir.
Bagislamak; surekli aci ve kederi deneyimleyecegi durumlari yarattigi ve duygu besini olarak bu duygulara kendisini bagimli hale getirdigi icin, bagimliliklarindan, korkularinda ve nice sefil ve caresiz durumlari ureten duygularindan vazgecemedigi icin; oncelikle kendisini suclamayi birakarak ozgur kilmasidir.
Bagislamak; tum bu acilari yasarken; “Kendisini” sevgiden, asktan, iyilikten, guzellikten uzak tutugu icin ve yasanmayan yillar ve An’lar icin hayiflanmaktan vazgecmesidir.
Ve bagislamak; sefkatle varilabilen bir -kavrayis- Ol’dugundan; hissedislerin esliginde gerceklesebilendir.
Ve tum hucrelerimizde yankilanan ve titresen kendimize sefkatin ve bagislamanin verdigi “Anlayistan”; “Kendinin Sevgisi” icimizdeki karanligin ufkundan aydinlanmaya baslar.
Ve gercekten O An’da HER YER Aydinlanir.
Ve insan ilk defa “Kendini” O’nun gozleriyle birlikte gorur.
Ve basitce kendini sever.
Ve Aydinlanmayla; Insanin kendine Ol’An borcu odenir.
Kendine borcunu odemek; insanin; “Kendisini Sevmesidir”.
Bu An’dan sonra yol gercek anlamda yeniden baslar. Fakat bu sefer niteligi degisir. Ve yasamin ta kendisi Ol’ur. Yol siz Ol’ursunuz.
Kendini sevmek; kendine sefkat duyarak her An’da kendini kendinde bagislayarak; diledigin gibi yasamak ve Ol’mak icin kendine izin vermek ve ne isen O Ol’maya gayret etmektir. Kendine dunya veya ahret mali mulku sani payesi unvani mekani zamani ve bilgisi icin ihanet icinde olmamaktir. Yureginde yasamak istediklerinden vazgecmemektir.
Insan kendisini bagislayip bagislamadigini sevip sevmedigini bilir.
Insan kendisini bagislamadan ve sevmeden kendisi olamaz.
Ol’dum diyorsa da “kendisi” degil baska bir seydir ya da “kimliktir”. Ama kendisi degildir.
Ve insan kendisini sevmeden, bir digeri sandigi baska kendisin de sevemez.
Sevdim diyorsa da illuzyondur.
Insan kendisini sevdikten sonra Sevgiyi ve Aski yasayabilir ve yasanmasina vesile olabilir.
“Aski ve Sevgiyi” kendinde bilmeyen; nereden bilebilir ki bir baskasini sevmeyi.
Ve nasil bakabilir ki bir digerinin yuregine temiz bir ayna gibi.
Ve nereden bilebilir ki bir ayna Ol’dugunu bilmiyorsa eger sevmeyi.
Insanlik Ol’arak Hep Bir’likte geldigimiz Bilincin Degisim Esiginde; lutfen
O kadar kendinize sefkat Ol’unuz ki kendinizi her sey icin bagislayiniz ve
“Kendinizi” seviniz.
Hic kimsenin sizi bu dunyada sevmedigi kadar seviniz.
O kadar seviniz ki illuzyonlar dagilsin yureginizden, prangalar sokulsun ayaklarinizdan, kelepceler dussun ellerinizden.
Cunku; illuzyondan bosalan yere tum hasmetiyle gercek “Siz” dolacaksiniz.
Kendinizi sevmeye basladiginizda ilk kez gercekten dunyayi da gormeye baslarsiniz. Ayni sekilde Dunyada gercekten “sizi” gormeye baslar ve gizemlerini size gosterir, armaganlarini sevgiyle sunar.
Daha once gostermemesinin nedeni; kendini sevmeyene her seyin ortulu olmasindandir..
Ortulu olmasi varligin “kendini” bilmemesidir.
Ortulu olmak ayni zamanda kendini bilmemenin cehenneminde ve azabinda olmaktir. Kendini bilmemek ruhun gozleri ile kendini gorememektir. Ruhun “Gorusu” ve Gozleri sevgidir. Sevgiyle gorebilir.
Sevgi yoksa her seyi “”Ol’dugu gibi “Goruste”” yoktur.
Ol’Ani Ol’dugu gibi gormek sirlari da gormek demektir.
Bu nedenle sevgi onemlidir.
Bu dunyada hep ertelenen, geriye birakilan ihmal edilen onem atfedilmeyen “Sevgi” aslinda tum Alemlerin pesinde kosturdugu ve bu dunyada gercek Ol’masi icin bir insan Ol’arak bizlerin onunde ve huzurunda el pence divan durarak hatirlayisimiza vesile olmaya hizmet ettikleri ve hatirlayisimizla ortaya cikacak olan sevgi O’nun Mucevheri’dir. Degil Cennetlerin, her Alemin “Anahtaridir”.
Kendimizin disinda; hala sevgi, saygi, onaylama, onaylanma, alkis otorite, guru, bilge, bilgi, kurtarici, mesaj, melek, kanit, ispat, isaret, titresim, yol ariyorsak ve arayisimizi bitirmediysek bu kendimizi sevmedigimizin,
ortulerin kalkmadiginin da delaletidir.
Kacmak- kurtulmak istegi; kurtarici - kurtulus formulleri, medet - care olma ve arama girisimleri, icimizde karanliklarin kapisinin hala ortulmediginin, korku realitesi olasiliklarinin; potansiyellerimizden sonsuza kadar silinmediginin ve temizlenmediginin isaretidir.
Bu ise yasamlarimizda illuzyon da olsa sefilligin yoksullugun acinin bir sekilde sahnelenecegi anlamina gelir.
Hele ki Amerika’dan baslayan ekonomik kriz oyunu psIkolojik ve ruhsal cokuntulerle ve ustune ustelik bolgesel savas ve nukleer tehditlerle adrenalini artirarak; sergilenmeye devam etme egilimine girmisken icimizde olanlara son kez bakip; her seyin oyun oldugunu ve anlamsizligi gorerek, artik tum oyunlardan kendimizi azat etmenin ve kendimizi bagislamanin ve yuregimizde yasamaya baslamanin tam momentidir.
Hep baskalarindan hesap sormaya ve her seyin “Nedenini” kendisinden baska her seyden bellemis bir toplumsal bilincten “Kendimizin Sorumlulugunu” alarak kendi kendimize liyakatimiz vererek “Evrensel Insan” Ol’maya niyet ettik.
Kendi gobek bagimiz kendimiz kesecegiz.
Bundan sonra “Nedenimiz” kendimiz Ol’acagiz.
Cunku biz kendisini unutmus “kendisiyiz”.
Bilir de fiziksel alemlere cikis yaparsak ne ala bilmezde sonsuzlukta yine kendimiz Ol’An sonsuzluga dagilirsak oda pekaladir. Secim meselesidir.
Biz O’nun eonlar suren sonsuz zamanlarda, saheseri uzerinde calisan bir usta gibi An be An sevgisiyle askiyla ortaya cikardigi bin bir turlu guzellikte bezedigi ve tum var olusu bizin gozlerimizden, bizim yuregimizden, bizimle birlikte seyreyleyebilecegi “Yaradilisiyiz”.
Yarattigiyiz.
Bu anlamda ve manada biz her “Sey”iz.
Biz kendimizi seversek; Gonul Dergahi’na girebilirsek ve perdeleri kaldirabilirsek “Varolus”; kendini -Yaradilista-; simdiye kadar hic olmadigi gibi seyre dalacak.
Sirlarin sirri acilacak.
Her yerlere Ask sacilacak
Sevgi yansiyacak.
Eger biz; yurudugumuz Yol’dan sonra hala sevgide nesede cosku da kisaca Var Ol’usun sevincinde degilsek; her gun bekleyisimiz ve arayisimiz buyuyorsa bir An icin durup, kendimize sormamiz hayrimizadir.
Tum bu yasadiklarimin icinde Ask ve sevgi nerede?
Yasananlarin icinde Ask, sevgi, nese yok ise; inanin An’lar bosunadir. Yasanmamistir.
Ne Siz, ne An, ne O; gercek Ol’mamistir.
Biz sevginin ne oldugunu bilenleriz. Cunku arayanlariz.
Yasantimizda artik “Sevgi” Ol’mayanlara hayir dedigimiz zaman; sevgi bizim icimizde isimaya baslar ve bizim icin sevginin bir sure icimizde pirildamasina ve Ruhumuzu kamastirmasina izin verdigimizde ve bu izin veriste bir muddet durabildigimizde artik hicbir sey eskisi gibi olamaz.
Illuzyon dagilir.
Ve dagilan illuzyonun yerine “kendimiz” Ol’An sevgi tamamen dolar.
Dolan sevgi bir sure sonra tasar ve sevginin ve askin yansimasi tum evrenlere yansir ve Evrenleri ve Alemleri de asar.
Askin Ol’uruz.
Arayanlar olarak her seferde hatirlayacagimiza soz verdigimiz; “Kendinin” sevgisidir.
Ve ilk “Nedendir”.
Ve Neden; sadece ve sadece Insanin; “Kendisidir”.
Savasa cehalete zulme
Ve zihnine dolanan sefillige
Ve insanin Gaflet uykusuna
Ragmen…
Kalabaliklarin karanligi
Eriyebiliyorsa yureginin kuytularinda…..
Ve Sessizce Yuruyebiliyorsan “Kendine”
Ve “Nedenin”
Sadece ve sadece SEVGIYSE
Bekledigin
Ve ozledigin
Ve “Nedenin”
Ebedi Safaklarda isiyan
“Sensin”
Sen
Iste o zaman “BEN’sin.
Sonsuz Simdide “Bir” gun gelir, Insanin kendisine Ol’An borcunu da odemesi gerekir.
Insanin “kendine” Ol’An borcu; kendi adina; kalbinde yasamayi arzu edip de simdi burada fiziksel Alemde cesitli icsel ve dissal nedenlerle gercek kilamadiklaridir.
Icsel ve dissal illuzyon nedenler birlesir ve kisinin yolu boyunca yanarak ve yanginiyla; kendini ve etrafini aydinlatacagi karanliklarin malzemesini olusturur.
Karanlik; kimi zaman toplumsal bilincin sinirlari, belletilmis amaclarimiz, hedeflerimiz, ideallerimiz, icimize orulmus ayirt edemedigimiz kaliplarimiz bagimliliklarimiz, simdiye kadar var olmamizin nedeni saydigimiz gerekceler; sozde sevgiler, sevgililer ile yasanmadan gecmis ve aliskanlik olmus uzun yillarin ve kuskunluklerin hesabi kitabi ve beklentileri ve en onemlisi var oldugunu sandigimiz ama bir turlude tam olarak tum hucrelerimizde hissedemedigimiz Sevginin kaybi korkusu ve arkasindan gelen yalnizliktir.
Bir sairimizin dedigi gibi bu yalnizlik paylasilmaz, paylasilsa yalnizlik olmaz. Oyle bir yalnizliktir ki her An’da yuregimizde aska sevgiye yasama ve insanligimiza yavas yavas fark etmeden oldugumuz yalnizliktir.
Yalnizlik fiziksel Alemlerin coklu gorunusunde yalitilmislik duygusudur. Kimse kimseyi anlamaz gormez ve duymaz. Caresizliktir. Varlik tekamul ettikce yalnizlik paylasilmaz ama anlasilir olur. Anlasilir Ol’masi varligin kendinde yeni kendi adina yarattigi kavrayisin sabitesinden isiyan isIktandir.
Yeni kendinin kavrayisinin sabitesinin; Ruh Durusuna gecisi bir bilinc esigini atlamayi gerektirir.
Insanoglu icin belki de Sonsuzlugun Gozlerine ilk kez kararli bir sekilde baktigi ve bakabildigi yerde de merkezlenmeyi ve Ruhunda Durmayi sectigi An’dir.
Kisaca gercek bir liyakat sinavidir.
insanin kendinden kendine Ol’An ve istisnasiz her hucresinde ve boyutunda farkinda Ol’dugu Bir sinavdir.
Ve sinavin konusu Sevgidir.
Sevgi; kendini ne kadar sevdiginin hissedisidir.
“Kendini” bulmak icin veya bilmek icin veya gercek kilmak icin neleri; kendinden baska birakabileceginin liyakatidir.
Liyakat; insanin sadece ve sadece “kendisi” Ol’dugunda gecebilecegi veya asabilecegi Bir bilinc esigi Ol’dugundan; neredeyse kilictan keskin koprulerden, igne deliklerinden ve de atom alti kuantum alanindan; yani yoktan “Kendini” yeniden var etmektir. Bu ancak ve ancak bir insanin kendisi icin yapabilecegi ve liyakati insan bedeninde gorulup hissedilerek onayi verilebilecek bir haldir.
Bu Bilinc Esigini asabilmek icin orada durup kendisine Ol’An; sadakatini; vefasini; yerine getirmesi gerekir. Sadakatin yerine getirilisi; kendisini bagislamasidir.
Bagislamak; surekli aci ve kederi deneyimleyecegi durumlari yarattigi ve duygu besini olarak bu duygulara kendisini bagimli hale getirdigi icin, bagimliliklarindan, korkularinda ve nice sefil ve caresiz durumlari ureten duygularindan vazgecemedigi icin; oncelikle kendisini suclamayi birakarak ozgur kilmasidir.
Bagislamak; tum bu acilari yasarken; “Kendisini” sevgiden, asktan, iyilikten, guzellikten uzak tutugu icin ve yasanmayan yillar ve An’lar icin hayiflanmaktan vazgecmesidir.
Ve bagislamak; sefkatle varilabilen bir -kavrayis- Ol’dugundan; hissedislerin esliginde gerceklesebilendir.
Ve tum hucrelerimizde yankilanan ve titresen kendimize sefkatin ve bagislamanin verdigi “Anlayistan”; “Kendinin Sevgisi” icimizdeki karanligin ufkundan aydinlanmaya baslar.
Ve gercekten O An’da HER YER Aydinlanir.
Ve insan ilk defa “Kendini” O’nun gozleriyle birlikte gorur.
Ve basitce kendini sever.
Ve Aydinlanmayla; Insanin kendine Ol’An borcu odenir.
Kendine borcunu odemek; insanin; “Kendisini Sevmesidir”.
Bu An’dan sonra yol gercek anlamda yeniden baslar. Fakat bu sefer niteligi degisir. Ve yasamin ta kendisi Ol’ur. Yol siz Ol’ursunuz.
Kendini sevmek; kendine sefkat duyarak her An’da kendini kendinde bagislayarak; diledigin gibi yasamak ve Ol’mak icin kendine izin vermek ve ne isen O Ol’maya gayret etmektir. Kendine dunya veya ahret mali mulku sani payesi unvani mekani zamani ve bilgisi icin ihanet icinde olmamaktir. Yureginde yasamak istediklerinden vazgecmemektir.
Insan kendisini bagislayip bagislamadigini sevip sevmedigini bilir.
Insan kendisini bagislamadan ve sevmeden kendisi olamaz.
Ol’dum diyorsa da “kendisi” degil baska bir seydir ya da “kimliktir”. Ama kendisi degildir.
Ve insan kendisini sevmeden, bir digeri sandigi baska kendisin de sevemez.
Sevdim diyorsa da illuzyondur.
Insan kendisini sevdikten sonra Sevgiyi ve Aski yasayabilir ve yasanmasina vesile olabilir.
“Aski ve Sevgiyi” kendinde bilmeyen; nereden bilebilir ki bir baskasini sevmeyi.
Ve nasil bakabilir ki bir digerinin yuregine temiz bir ayna gibi.
Ve nereden bilebilir ki bir ayna Ol’dugunu bilmiyorsa eger sevmeyi.
Insanlik Ol’arak Hep Bir’likte geldigimiz Bilincin Degisim Esiginde; lutfen
O kadar kendinize sefkat Ol’unuz ki kendinizi her sey icin bagislayiniz ve
“Kendinizi” seviniz.
Hic kimsenin sizi bu dunyada sevmedigi kadar seviniz.
O kadar seviniz ki illuzyonlar dagilsin yureginizden, prangalar sokulsun ayaklarinizdan, kelepceler dussun ellerinizden.
Cunku; illuzyondan bosalan yere tum hasmetiyle gercek “Siz” dolacaksiniz.
Kendinizi sevmeye basladiginizda ilk kez gercekten dunyayi da gormeye baslarsiniz. Ayni sekilde Dunyada gercekten “sizi” gormeye baslar ve gizemlerini size gosterir, armaganlarini sevgiyle sunar.
Daha once gostermemesinin nedeni; kendini sevmeyene her seyin ortulu olmasindandir..
Ortulu olmasi varligin “kendini” bilmemesidir.
Ortulu olmak ayni zamanda kendini bilmemenin cehenneminde ve azabinda olmaktir. Kendini bilmemek ruhun gozleri ile kendini gorememektir. Ruhun “Gorusu” ve Gozleri sevgidir. Sevgiyle gorebilir.
Sevgi yoksa her seyi “”Ol’dugu gibi “Goruste”” yoktur.
Ol’Ani Ol’dugu gibi gormek sirlari da gormek demektir.
Bu nedenle sevgi onemlidir.
Bu dunyada hep ertelenen, geriye birakilan ihmal edilen onem atfedilmeyen “Sevgi” aslinda tum Alemlerin pesinde kosturdugu ve bu dunyada gercek Ol’masi icin bir insan Ol’arak bizlerin onunde ve huzurunda el pence divan durarak hatirlayisimiza vesile olmaya hizmet ettikleri ve hatirlayisimizla ortaya cikacak olan sevgi O’nun Mucevheri’dir. Degil Cennetlerin, her Alemin “Anahtaridir”.
Kendimizin disinda; hala sevgi, saygi, onaylama, onaylanma, alkis otorite, guru, bilge, bilgi, kurtarici, mesaj, melek, kanit, ispat, isaret, titresim, yol ariyorsak ve arayisimizi bitirmediysek bu kendimizi sevmedigimizin,
ortulerin kalkmadiginin da delaletidir.
Kacmak- kurtulmak istegi; kurtarici - kurtulus formulleri, medet - care olma ve arama girisimleri, icimizde karanliklarin kapisinin hala ortulmediginin, korku realitesi olasiliklarinin; potansiyellerimizden sonsuza kadar silinmediginin ve temizlenmediginin isaretidir.
Bu ise yasamlarimizda illuzyon da olsa sefilligin yoksullugun acinin bir sekilde sahnelenecegi anlamina gelir.
Hele ki Amerika’dan baslayan ekonomik kriz oyunu psIkolojik ve ruhsal cokuntulerle ve ustune ustelik bolgesel savas ve nukleer tehditlerle adrenalini artirarak; sergilenmeye devam etme egilimine girmisken icimizde olanlara son kez bakip; her seyin oyun oldugunu ve anlamsizligi gorerek, artik tum oyunlardan kendimizi azat etmenin ve kendimizi bagislamanin ve yuregimizde yasamaya baslamanin tam momentidir.
Hep baskalarindan hesap sormaya ve her seyin “Nedenini” kendisinden baska her seyden bellemis bir toplumsal bilincten “Kendimizin Sorumlulugunu” alarak kendi kendimize liyakatimiz vererek “Evrensel Insan” Ol’maya niyet ettik.
Kendi gobek bagimiz kendimiz kesecegiz.
Bundan sonra “Nedenimiz” kendimiz Ol’acagiz.
Cunku biz kendisini unutmus “kendisiyiz”.
Bilir de fiziksel alemlere cikis yaparsak ne ala bilmezde sonsuzlukta yine kendimiz Ol’An sonsuzluga dagilirsak oda pekaladir. Secim meselesidir.
Biz O’nun eonlar suren sonsuz zamanlarda, saheseri uzerinde calisan bir usta gibi An be An sevgisiyle askiyla ortaya cikardigi bin bir turlu guzellikte bezedigi ve tum var olusu bizin gozlerimizden, bizim yuregimizden, bizimle birlikte seyreyleyebilecegi “Yaradilisiyiz”.
Yarattigiyiz.
Bu anlamda ve manada biz her “Sey”iz.
Biz kendimizi seversek; Gonul Dergahi’na girebilirsek ve perdeleri kaldirabilirsek “Varolus”; kendini -Yaradilista-; simdiye kadar hic olmadigi gibi seyre dalacak.
Sirlarin sirri acilacak.
Her yerlere Ask sacilacak
Sevgi yansiyacak.
Eger biz; yurudugumuz Yol’dan sonra hala sevgide nesede cosku da kisaca Var Ol’usun sevincinde degilsek; her gun bekleyisimiz ve arayisimiz buyuyorsa bir An icin durup, kendimize sormamiz hayrimizadir.
Tum bu yasadiklarimin icinde Ask ve sevgi nerede?
Yasananlarin icinde Ask, sevgi, nese yok ise; inanin An’lar bosunadir. Yasanmamistir.
Ne Siz, ne An, ne O; gercek Ol’mamistir.
Biz sevginin ne oldugunu bilenleriz. Cunku arayanlariz.
Yasantimizda artik “Sevgi” Ol’mayanlara hayir dedigimiz zaman; sevgi bizim icimizde isimaya baslar ve bizim icin sevginin bir sure icimizde pirildamasina ve Ruhumuzu kamastirmasina izin verdigimizde ve bu izin veriste bir muddet durabildigimizde artik hicbir sey eskisi gibi olamaz.
Illuzyon dagilir.
Ve dagilan illuzyonun yerine “kendimiz” Ol’An sevgi tamamen dolar.
Dolan sevgi bir sure sonra tasar ve sevginin ve askin yansimasi tum evrenlere yansir ve Evrenleri ve Alemleri de asar.
Askin Ol’uruz.
Arayanlar olarak her seferde hatirlayacagimiza soz verdigimiz; “Kendinin” sevgisidir.
Ve ilk “Nedendir”.
Ve Neden; sadece ve sadece Insanin; “Kendisidir”.
Savasa cehalete zulme
Ve zihnine dolanan sefillige
Ve insanin Gaflet uykusuna
Ragmen…
Kalabaliklarin karanligi
Eriyebiliyorsa yureginin kuytularinda…..
Ve Sessizce Yuruyebiliyorsan “Kendine”
Ve “Nedenin”
Sadece ve sadece SEVGIYSE
Bekledigin
Ve ozledigin
Ve “Nedenin”
Ebedi Safaklarda isiyan
“Sensin”
Sen
Iste o zaman “BEN’sin.