---> Baba Mansur Ocagı
Baba Mansur, Ocağı ve Doğu Anadolu’da Alevi İnancının Oluşumundaki Yeri
1. Giriş
Toplumların kültürel değerlerinin her bölümü saygıya değerdir ve bunlar vazgeçilmez değerlerdir. Bu değerler araştırılıp incelenmeli, üzerindeki tarihin unutturucu kalın örtüsü kaldırılmalıdır. Kısaca su yüzüne çıkarılmalıdırlar. Bu günümüz aydınlarının, yurtseverlerinin ve bilimsel çevrelerin kaçınılmaz görevidir. Bir yerde aydının, aydın olmasının gereği olarak toplumuna karşı olan sorumluluğunun bir gereğidir.
Doğallıkla toplumsal, kültürel değerler aydınlığa kavuşturulurken ve değerlendirilirken; gerçeklerle bağdaşmayan duygusallıkların, gereksiz kimlik arayışlarının ve tartışmalarının, kısır soy-sop çekişmelerinin dar çerçevesi içinde kalınmaktan kaçınmalıdır. Aksi durumda yapılacak toplumsal çalışmalar kültürel gelişmeyi ve toplumsal kaynaşmayı engelleyebilecektir. Ayrıca, bu durum ortaya çıkarılan değerlerin yanlış algılanmasına ve işlevselliğinin yok edilmesine neden olabilecektir. Ancak, bilimsel çalışmalar ve kültürel değerler, tarihsel gerçeklik temelinde ulusal, evrensel ve toplumsal boyutlarıyla ele alındıklarında beklenen insansal ve toplumsal yararı sağlayabileceklerdir.
Bu bakış yöntemiyle Baba Mansurun tarihsel kişiliğine ve ocağının Anadolu Alevi inancının oluşmasındaki yerine, toplum üzerindeki etkinliğine baktık. Baba Mansuru Anadolumuzda bin yıla yakındır varlığını sürdüren, kültürümüzü zenginleştiren ve Horasan erenleri yoluyla Asyadan Anadoluya ulaşan, Anadolu coğrafyasında Alevi inancının oluşumuna katkı sunan bir değer olarak görüyor ve bu anlayışla üzerine eğilme gereğini duyuyor, ona bilim çevrelerinin dikkatini çekmek istiyoruz. Baba Mansur ve ocağı Doğu Anadolu, giderek Anadolu inanç-kültürünün oluşmasında önemli bir addır. Bir temel taştır.
Doğudaki Alevi dede ocakları, İç Anadoluda toplumsal ve siyasal koşulların bir sonucu olarak giderek birincil şahsiyet durumuna yükselen Hacı Bektaşın ötesinde, Anadolunun doğusunda, Hacı Bektaştan bağımsız birer Alevilik odakları olarak varlıklarını ortaya koymuş, Anadoludaki kültürel ve inançsal yapılanmaya katkı sunmuşlardır. Anadolunun doğusundaki bu ocakların Hacı Bektaş Dergâhını mürşit kabul etmeleri, onun çevresinde halkalaşmaları yakın yüzyılların ürünüdür. Başında bağımsız hareket edilmiştir. Özellikle doğudaki ocaklar ayrı hareket etmişlerdir. Birleşme ve bütünleşme İç Anadoluda Pirevine yakın çevrelerde olmuştur. Balkanlardaki dergâhlar da çoğunluk Pirevine bağlı ve onun yörüngesindedirler. Dönemin ulaşım ve iletişim olanaksızlıklarının bir sonucu olarak; doğudaki ocakların Hacı Bektaş Dergâhı ile birleşmesi ve bütünleşmesi, onu mürşit makamı olarak kabul etmeleri ve çevresinde halkalaşarak kurumlaşmaları, yakın yüzyıllara kadar gecikmiştir.
İncelememizi olabildiğince tarihsel temellere oturtmaya, kıt da olsa kaynak ve belgelere inmeye, düşünce ve bilgilerimizi kaynak ve belgelere dayandırmaya ve yaşayış kesitlerini nesnel olarak yansıtmaya özen gösterdik. Doğallıkla, bunu tarih araştırmacılığının bir kaçınılmaz gereği olarak düşünüyoruz.
2. Ata ve Baba Adlarının Kaynağı ve Türk Kültüründe Ata Adının Babaya Dönüşmesi
Anadolulaşan Baba Mansur, Yesevi çevresinde iken ve bu dönemini yansıtan kaynaklarda Mansur Ata olarak adlandırılır. Ata, eski ve yeni Türk lehçelerinde baba anlamına gelir. Soy kavramını da içerir. Oğuzlar arasında geçen Korkut Ata, İrkıl Ata gibi. Halk arasında saygınlığı olan, dahası kutsallık kazanmış halk bilgeleri, ozanlar, Şamanlık dönemindeki büyük Kamlar çoğunluk ata adıyla anılmışlardır. Türkler içerisinde tasavvuf akımının yayılmasıyla; bu tür nitelikte olan kişilere, şeyh ve dervişlere ata lakabıyla birlikte baba da denilmeye başlanmıştır. Asya coğrafyasında ve Şamanilik döneminde ata adı, Anadolu coğrafyasına yerleşme ve İslamileşme döneminde baba adına dönüşmüştür. Kısaca, Anadolulaşma ve İslamileşme dönemi olan bu ikinci evrede baba, atanın yerini almış ve onun yerine kullanılmıştır. Yeseviliğin içerisinde yetişen ve Harzem-Türkistan bölgesinin önemli şeyhleri; Çoban Ata, Hakim Ata, Zengi Ata ve Mansur Atalardır ve tümüyle ata adıyla anılmışlardır. Anadolulaşıldıktan sonra ata, babaya dönüşmüştür. Örneğin Mansur Ata, Anadoluda Baba Mansur adıyla bilinmekte ve anılmaktadır. Bu, çoğunluk eski Türk dinleri ve töresiyle beslenen Alevilik-Bektaşilikte kendisini ortaya koyar. Baba, genelleşerek ve atanın yerini alarak kullanılır. O nedenle konu edindiğimiz Baba Mansurun Asyada iken adı Mansur Atadır.[1] Anadoluda ayrıca baba yerine ve aynı anlamda dede sözü de kullanılacaktır.
Baba sözü, Sümerlerde tapınak ve tanrıça adları arasında geçer. Sümerlerde baba, Lagaş tanrıçasıdır. Görüldüğü kadarıyla baba adı tarihsel değişim sürecinde genellikle ulu kişileri, önderleri, aile yöneticilerini ifade eder olmuştur. Atanın babaya dönüşmesinde yine bir Asyatik toplum olan ve eski çağlardan beri Ortadoğu ve Anadolu toplumları üzerinde kültürel etkinliğinin izleri görülen Sümerlerin etkisinden kaynaklanıyor olmalıdır. Babanın Anadoluda kutsal anlama dönüşerek kullanılması, Sümer anlayışını yansıtmaktadır.