Baba Elini Bırakıp, Tribün Olmak..!

Asi Ruh

Kayıtlı Üye
Hemen hepimizin çocukluk yıllarının bir parçasıdır; Baba elinden tutup stada akmak, stadda o heyecanı yaşamak ve her seferinde senin olduğun tribündeki suskunluğun aksine uzun uzun bakıp orada olup o heyecanı yaşamanın hayalini kurmak...

Bu karambolde her maça gitmek... Siyahı Beyazı nefes almak gibi içine çekipte, içindeki çocuk o kadar büyük heyecanlardayken suskun kalabilmek... Çocukluk yıllarımızın rüyasıdır, 90 dakika tempo tutup, boğazımız patlarcasına "Beşiktaşşşşş" diye haykırmak...

Vakti Geldi Zaman Ayrılık...

Kimi zaman söyleyememişizdir "Bende o gruba girmek istiyorum, bende orada olmak istiyorum!" diye... Küçüğüzdür... Bilmiyoruzdur... Babanın oğluna duyduğu "Senin kılına zarar gelmesin" bakışlarıyla defalarca reddedilirsiniz... Ya sonrası? Kaçışlar, izinsiz olarak o heyecanı yaşamalar... Ve sonrası...

Bazen eve babadan önce gelebilmek adına atılan onca taklalar, eve geldiğinde sesinin kısık olduğunu babanın anlamaması için, "Yorgunum, uyuyorum" larla araya kaynayıp, yastığına başını koyup saatlerce tribün heyecanını yaşamak... Bazen babanın gözünden kaçmayan o kaçışlar ve tatlı-sert dinlenen vaazlar ve gençlik anıları... Daha sonraki zamanlar artık planlı olarak başlamıştır gruplara gitmeler... "Artık biliyor babam, içim rahat, bugün boğazım yırtılsa da bağırırım, nasılsa eve gidince uyku, yorgunluk sendromu yaşamayacağım!"

Bugünlerle büyüdük hep... Dolmabahçe'nin o tozlu yollarında, o sıcak asvaltında saatlerce hep aynı heyecanları kurduk, haftanın herhangi bir günü, herhangi bir saatinde; "Bugün de maç olsa keşke!" Siyahı düşündük bol bol, gözümüzün iliştiği her köşede beyazdan, Beşiktaş'ın vazgeçilmezlerinden kesitler gördük bol bol... Yaşadık büyük bir heyecan ve gururla Siyahın Kutsallığını! Ya o pamuk beyazı? Beşiktaş'ın olmazsa olmazı... Renklerin en asili... Beyaz bir sayfaya daldığınızda o kadar büyük heyecanlar yaşarsınız ki bir süre sonra, tertemiz bir sayfadır o... Beyazdır, Asildir, Kirlenmemiştir...

Bu heyecanları yaşarken çıktık tribüne... Tribünün vazgeçilmez bir unsur olduğunu yaşamaya başladık 14-15 yaşlarında... Tribün, bizi içine çeken büyük bir aşktı... Siyahın ve beyazın haykırıldığı her an aşkımızın depreşmesi... Heyecanımızın tavan yapması... Var mıdır bu aşkın başka bir eşi daha?

Bu güzelliklerle yaşadık gençliğimizin ilk yıllarını... Kadıköyde yaşadığımız Siyah Beyaz aşk... Samiyende attığımız "Şampiyon Beşiktaşşşş" sloganları... Okuldan kaçıp geldiğimiz yağmurlu Ankaragücü kupa maçı...Şampiyonluk rüyaları... Atılan turlar... Tüm bu heyecanların ardından yaşanan hızlı düşüş trendi ve Göztepe tribünlerinde açılan bir pankartı görüp uzun uzun düşünmek, "Gençliğimin Katilisin..."

Herşey Senin Uğruna Katlanmak Boyum Borcu...
Umudun Bittiği Yerdeyim...
Başın Öne Eğilmesin Aldırma Kartal Aldırma...

Saatlerce, günlerce, aylarca mırıldanılan bu şarkılar... Alaycı bakışlar, Siyah-Beyaz aşkınızı tetikleyen o alaycı sözler! Tüm bu kaostan çıkıp bugünleri yaşamak...
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst