B E K T A ş ı

Asi Ruh

Kayıtlı Üye
B E K T A Ş İ
Yaşları 20 – 25 arasında değişen gençler, ite kaka bindikleri halk otobüsünün arka tarafında kalabalık bir grup oturmuşlardı. Yaptıkları hareketli konuşmalara bakılırsa biraz önceki toplantıları son derece başarılı geçmiş ve istikballeri için önemli bir merhale daha kat etmişlerdi. Gençler bakınırken, otobüsün ortalarında oturan bir dedeyi görüp arkadaşlarının kulaklarına bir şeyler fısıldadı. Gürültü bir anda kesilmiş, yolcularda bu durum karşısında meraka kapılmıştı. Dedeyi ilk gören genç, kalabalığı yararak ona doğru yaklaştı ve ceketini saygıyla ilikleyip:
- Müsaade ederseniz elinizi öpmek istiyorum hacı amca dedi. İçimden geldi de Yaşlı adam, İstanbul’daki yakınlarını eşiyle birlikte ziyaret eden bir Bektaşi dedesiydi. Başındaki beyaz sarık, büyük bir kısmı simsiyah olan sakallarının aklaşan yan kısımlarıyla uyum sağlıyor: sırtındaki beyaz cübbesi ise ayağındaki mest lastiklerle kontrast teşkil ediyordu.
Delikanlı, ihtiyarın şaşkın şaşkın uzattığı elini öptükten sonra sakalını sıvazlamayı ihmal etmedi. Diğer gençler de aynı şeyi yapmak için bir anda dedenin çevresini sarıverdiler.
Yaşlı adam, olup bitenleri anlayamamasına rağmen, yanındaki hanımına dönüp:
- Yahu hatun, diye söylenmeye başladı. Birde bu gençleri beğenmiyordun. Ne kadar efendi ve saygılı olduklarını, dönünce konu – komşuya anlatırsın.
Gerçekten de otobüs bir anda ulvi bir havaya bürünmüş ve ilk önceki “sakal sıvazlamaların” yerini “sakal öpme” almıştı. Bu arada otobüsteki kadın erkek diğer yolcuların da işin ciddiyetini fark ettiği gözleniyordu. Herkes, hayatta bir kere görebilecekleri böyle bir “mübarek” karşısında içinden adaklar adanmış ve kendilerinden geçerek yaşlı adamın sakalına doğru yönelmişti. Hatta yer yer ilahi sesleri bile duyuluyordu. Çok uyanık biri olan şoför de, dikiz aynasından vaziyeti kavramakta gecikmedi ve otobüsü ilk gelen durağa çektikten sonra, geçişi üstünlüğünden faydalanıp sakal ziyaretini hallediverdi.
Yaşlı adam, kısa sürede bu işe alışmış ve gösterilen hürmetten ötürü tek kelimeyle “mesrur” olmuştu. Biraz sonra ineceği durağa geldiğinde hanımıyla birlikte kapıya doğru yöneldi ve araba durduğunda:
- İki cihanda da aziz olun evlatlarım, diye bağırdı. Ama merak ettim doğrusu sizde mi Bektaşi’siniz ? ? ?
Otobüsteki gençlerden en iri – kıyım olanı hemen lafa karışıp:
- Acayip yaklaştın be beybaba, diye cevap verdi. Bektaşi değil ama evelallah BEŞİKTAŞİ’yiz. Yani anlayacağın BEŞİKTAŞLIYIZ. Siyah – Beyaz sakalın ve o renklerdeki kıyafetin güneşte pırıl pırıl parlayınca, takımımıza karşı her zamanki görevimizi yapalım demiştik de.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst