Efsunkar
Bayan Üye
Zerdüşt (Zaratustra), İ.Ö. 1000 yılında yaşadığı sanılan bir İranlıdır. Kurduğu dinin adına Mazdeizm denilmiştir. Ancak Mazdeizmin kökü Zerdüştten çok öncedir. Zerdüşt, bu dini arıtıp biçimlendirmiş, insan erdemlerini geliştirerek tektanrıcı bir amaca yöneltmiştir. Mazdeizmin kutsal kitabı Zend Avestadır. Aslında gerçek bir ozan ve çok bilgili bir düşünür olan Zerdüşt, Zend Avestanın kendisine iyilik tanrısı Ahura Mazda (Hürmüz) tarafından vahyedildiğini söylemektedir. Mazdeizm, iyi tanrıyla kötü tanrı ikiliğine, Ahura Mazdayla Angra Mainyu (Ehrimen) çatışmasına dayanan bir dindir.
Zerdüşte göre, iyiliği ruhta, kötülüğü maddede bulanlar aldanmaktadırlar. İyilikle kötülük hem ruhları, hem maddeleri kaplamıştır. Savaş, her iki alan üstünde olagelmektedir. İyilik tanrısı (gök tanrısı) Hürmüzün çevresinde nasıl yarıtanrılar varsa Ehrimenin çevresinde de yarıtanrılar vardır. Hürmüz yaratıyorsa Ehrimen de yaratmaktadır. Ehrimen, Hürmüzü yenip maddeler ve ruhları ele geçirmek için göklere saldırmıştır. Savaş, dehşet vericidir. İnsanlar, göğün korunmasına yardım etmelidirler. Bu savaşta gökten yana olanlar erdemli insanlardır ve savaşa katıldıkları ölçüde sonsuz mutluluğa hak kazanacaklardır.
Hürmüz, gök-ışık ülkesinde oturmaktadır. Ehrimen, yeraltı-karanlık ülkesindedir. Dünya, bu iki ülkenin ortasında bir sınav alanıdır. İnsanlar bu sınavı başarıyla vererek evrensel savaşa iyiliğin saflarında katılmalıdırlar.
Zerdüşt, başlıca amacı, ekonomik düzen olan bir plan gütmektedir. Ona göre, Hürmüzün bakışı her zaman çalışkan çiftçinin üstündedir. Gerçek dindarlık, oruçla ve tapınmayla değil, tarım çalışmalarıyla elde edilir. Bacası tüten, içi tarım hayvanları ve çocuklarla dolu bir çiftçi evini seyretmek kadar Hürmüzü sevindiren hiçbir şey yoktur. Zend Avesta, tarım hayvanlarına iyi bakılması, toprağın iyi sürülmesi üstüne öğütlerle doludur.
İnsanlar, iyilikle kötülük arasındaki bu evrensel savaşa nasıl katılacaklardır? Zerdüşt, bu sorunun karşılığını şöyle veriyor: Dindar olarak, açık yürekli olarak, çalışkan olarak... İşte insanların üç büyük ödevi.
Zerdüşt dini, bir evrim (tekamül) dinidir. Dünya, evrim yasalarına bağlıdır. İnsan güçleri bu evrimi gerçekleştirmek, bu evrime katılmak zorundadırlar.
Kont de Volney (1757-1820), Yıkıntılar (Les Ruines) adlı ünlü yapıtında din adamlarını çatıştırırken bir Zerdüşt din adamına şunları söyletmektedir: Ey Yahudilerle onların çocukları olan Hıristiyanlar, Musanın sandığımız kitap, Musadan altı yüzyıl sonra yazılmıştır. Bunu yirmi gerçek belgeye dayanarak tanıtlayabiliriz. O kitapta Musaya yakıştırılan düşüncelerin hiçbirini Musa bilmezdi. O kitabı kaleme alanlar, ki bu kaleme alınışın bir büyük papazla bir kralın anlaşması sonunda yapıldığı su götürmez bir gerçektir; ruhun ölümsüzlüğünü, ölümden sonraki yaşayışı, cennet ve cehennemi, insanların çektiği acıların en büyük nedeni olan kötülüğün başkaldırmasını bizim peygamberimiz Zerdüştten öğrenmişlerdir. Hem de bu düşünceler, ilk krallarınızın yaşadığı yüzyıldan sonra sizin yazılarınızda görünür.
Zerdüşt, o yazılardan yüzyıllarca önce, bütün bunları söylemişti. Babil ve Ninuva kralları tarafından yenilen atalarınızın kralımız Serhas tarafından kurtarıldığını ne çabuk unuttunuz? Atalarınız, o zamanlar, bizi örnek edinmişler, bizden ders almışlardı. Kudüse yeni düşüncelerle döndüler. Siz, gücünüzü yeniden yüceltecek bir kral bekliyordunuz, bizse onarıcı ve kurtarıcı bir evrensel iyilik tanrısının geleceğini müjdeliyorduk. İşte Hıristiyanlığı bu iki düşüncenin birleşmesinden yarattınız.
Orhan Hançerlioğlu/Düşünce Tarihi
Zerdüşte göre, iyiliği ruhta, kötülüğü maddede bulanlar aldanmaktadırlar. İyilikle kötülük hem ruhları, hem maddeleri kaplamıştır. Savaş, her iki alan üstünde olagelmektedir. İyilik tanrısı (gök tanrısı) Hürmüzün çevresinde nasıl yarıtanrılar varsa Ehrimenin çevresinde de yarıtanrılar vardır. Hürmüz yaratıyorsa Ehrimen de yaratmaktadır. Ehrimen, Hürmüzü yenip maddeler ve ruhları ele geçirmek için göklere saldırmıştır. Savaş, dehşet vericidir. İnsanlar, göğün korunmasına yardım etmelidirler. Bu savaşta gökten yana olanlar erdemli insanlardır ve savaşa katıldıkları ölçüde sonsuz mutluluğa hak kazanacaklardır.
Hürmüz, gök-ışık ülkesinde oturmaktadır. Ehrimen, yeraltı-karanlık ülkesindedir. Dünya, bu iki ülkenin ortasında bir sınav alanıdır. İnsanlar bu sınavı başarıyla vererek evrensel savaşa iyiliğin saflarında katılmalıdırlar.
Zerdüşt, başlıca amacı, ekonomik düzen olan bir plan gütmektedir. Ona göre, Hürmüzün bakışı her zaman çalışkan çiftçinin üstündedir. Gerçek dindarlık, oruçla ve tapınmayla değil, tarım çalışmalarıyla elde edilir. Bacası tüten, içi tarım hayvanları ve çocuklarla dolu bir çiftçi evini seyretmek kadar Hürmüzü sevindiren hiçbir şey yoktur. Zend Avesta, tarım hayvanlarına iyi bakılması, toprağın iyi sürülmesi üstüne öğütlerle doludur.
İnsanlar, iyilikle kötülük arasındaki bu evrensel savaşa nasıl katılacaklardır? Zerdüşt, bu sorunun karşılığını şöyle veriyor: Dindar olarak, açık yürekli olarak, çalışkan olarak... İşte insanların üç büyük ödevi.
Zerdüşt dini, bir evrim (tekamül) dinidir. Dünya, evrim yasalarına bağlıdır. İnsan güçleri bu evrimi gerçekleştirmek, bu evrime katılmak zorundadırlar.
Kont de Volney (1757-1820), Yıkıntılar (Les Ruines) adlı ünlü yapıtında din adamlarını çatıştırırken bir Zerdüşt din adamına şunları söyletmektedir: Ey Yahudilerle onların çocukları olan Hıristiyanlar, Musanın sandığımız kitap, Musadan altı yüzyıl sonra yazılmıştır. Bunu yirmi gerçek belgeye dayanarak tanıtlayabiliriz. O kitapta Musaya yakıştırılan düşüncelerin hiçbirini Musa bilmezdi. O kitabı kaleme alanlar, ki bu kaleme alınışın bir büyük papazla bir kralın anlaşması sonunda yapıldığı su götürmez bir gerçektir; ruhun ölümsüzlüğünü, ölümden sonraki yaşayışı, cennet ve cehennemi, insanların çektiği acıların en büyük nedeni olan kötülüğün başkaldırmasını bizim peygamberimiz Zerdüştten öğrenmişlerdir. Hem de bu düşünceler, ilk krallarınızın yaşadığı yüzyıldan sonra sizin yazılarınızda görünür.
Zerdüşt, o yazılardan yüzyıllarca önce, bütün bunları söylemişti. Babil ve Ninuva kralları tarafından yenilen atalarınızın kralımız Serhas tarafından kurtarıldığını ne çabuk unuttunuz? Atalarınız, o zamanlar, bizi örnek edinmişler, bizden ders almışlardı. Kudüse yeni düşüncelerle döndüler. Siz, gücünüzü yeniden yüceltecek bir kral bekliyordunuz, bizse onarıcı ve kurtarıcı bir evrensel iyilik tanrısının geleceğini müjdeliyorduk. İşte Hıristiyanlığı bu iki düşüncenin birleşmesinden yarattınız.
Orhan Hançerlioğlu/Düşünce Tarihi