Aydede Ve Renkli Sehir'de

RaPizM^^

Bayan Üye
Dağların arasındaki vadinin en derin yerinde geniş bir düzlük vardı. Bu düzlükte hayvanların hep bir arada yaşadığı büyük bir kasaba vardı. Hayvanlar buraya Renkli Şehir ismini vermişlerdi. Çünkü bu büyük kasabada her şeyin bir çok rengi vardı. Çiçekler çok renkliydiler, ağaçlar da öyle. Çimenler çok renkliydiler, hayvanların kendileri bile çok renkliydiler. Her renkten, her sesten canlı burada huzur içinde yaşarlardı.
Renkli Şehir'de hastalanan ya da yaralanan hayvanlar için rengarenk bir hastane vardı.
Sonra hayvanların ihtiyaçlarını karşılamak için rengarenk bir market ve bir de dondurmacı vardı. Her hayvanın evi başka bir biçimde ve başka bir renkteydi.
Rengarenk oyuncakları olan renkli bir lunapark vardı. Bütün hayvanlar burada eğlenir, oyunlar oynarlardı.
Renkli hayvan şehrine hiçbir insan gelmezdi. Çünkü bu dağların arasındaki derin vadinin dibine kadar hiç kimse inemezdi. Dağların içinden geçen gizli yolu da kimse bilmezdi.
Renkli şehre sadece Aydede, nadiren bir çocuk getirir, çocuk şaşkınlıktan ağzı bir karış açık, şehri gezer, bütün hayvanlarla tanışır, oyunlar oynar, eğlenirdi. Sonra Aydede çocuğu tekrar geri götürürdü.
O sabah aydede yine sırtında küçük bir çocukla çıkagelmişti. Ayılar ve kurtlar ırmakta balık avlıyor, aslanlar güneşleniyorlardı.
Renkli şehrin en yaşlısı olan Aksakal Aslan, "Hoş geldin Aydede, bu seferki misafirimiz kimmiş bakalım" dedi.
Aydede sırtındaki çocuğu yere indirerek, Aksakal aslan'ın yanına oturdu.
"Bu çocuk ekin'in erkek kardeşi Oğulcan" diyerek tanıştırdı Oğulcan'ı
Aksakal Aslan, "Memnun oldum Oğulcan" diyerek çocuğun suratını yaladı.
oğlcan, "Buranın kralı sen misin?" diye sordu Aksakal Aslan'a.
Aslan gülerek, "Hayır, burada kral yoktur, burada bütün hayvanlar barış ve huzur içinde yaşarlar. Kimsenin de kral olma isteğinin olduğunu sanmıyorum" dedi.
Aydede, "Oğulcan, her yerde bir kral olduğunu zannediyor ve her zaman da erkeklerin kral olduğunu düşünüyor" dedi ve devam etti, "bu yüzden arkadaşlarıyla sürekli kavga ediyor, ablası ve kız arkadaşlarına hiç saygı göstermiyor" dedi.
Aksakal Aslan şaşkınlıkla, "Gerçekten mi?" diye sordu. "Böyle bir şeyi de ilk kez duyuyorum, nereden çıkardı acaba bu düşüncelerini" diye merakla sordu Aydedeye
Aydede çocuğa dönerek, "sen ne diyorsun Oğulcan" dedi.
"Bütün filmlerde kral var ve bütün filmlerde erkekler en güçlüdür, ben de bütün kızlardan daha güçlüyüm, ablamdan bile" diye cevap verdi Oğulcan.
Aksakal Aslan yine kahkahalar güldü, "Sizin filmlerinizi bilmem ama burada öyle değil Oğulcan" diyerek devam etti, burada birbirimize karşı güce ihtiyacımız yoktur. Renkli şehirde güç, sadece çalışırken ve eğlenirken işimize yarar. Toprağı kazarken,eşyaları taşırken ve koşuştururken ayaklarımız için.
"Bu sohbet için teşekkür ederiz aksakal Aslan" dedi Aydede, "Müsaade edersen, Ben Oğulcan'a renkli şehri gezdirmek istiyorum.
Oğulcan'da Yaşlı aksakal'a eğilerek selam verirken, "Sizi tanıdığıma çok sevindim Aksakal Amca. Aslan görünce çok korkacağımı sanırdım ama beni hiç korkutmadınız, teşekkür ederim" dedi ve Aydedeyle dolaşmaya çıktı.
Dışarıda çok güzel bir güneş tüm renkli şehir halkını ısıtıyordu. Anne ve baba hayvanlar birlikte çalışıyor, birbirlerine yardım ediyorlardı. Erkek ve kız çocuklar anne ve babalarına yardım ediyorlar ya da birbirleriyle neşe içinde oynuyorlardı.
Aydede, Oğulcan'a gezdikleri yerlerde çalışan, dinlenen, oynayan renkli hayvanları gösteriyor ve şöyle diyordu, "Görüyor musun, burada kimse kimseye emie vermiyor, zorlayarak bir şey yaptırmaya çalışmıyor. Anneler babalar birbirine yardım ediyor, erkek kardeşler ablalarına yardım ediyor ve onların sözlerini dinliyorlar. Annesine saygısızlık yapan hiçbir çocuk gördün mü? Oysa burada her türden hayvan var değil mi?"
Oğulcan hala şaşkınlıkla masal ülkesine benzeyen bu şehri seyrediyordu. Sonra Renkli Şehrin, renkli marketine girdiler. İçeride gezindiler. Renkli Şehrin, renkli hayvanları, dışarıda çalışarak elde ettikleri yiyeceklerin ve eşyaların fazlasını diğer hayvanlara lazım olur diye, getirip görevli kaplumbağalara teslim ediyorlardı. Bazı hayvanlar ise gelip ihtiyaçları olan, yiyecek ve eşyaları soruyorlar, varsa kendilerine yetecek kadar alıp gidiyorlardı.
Aydede, Oğulcan'a, "Bak, buradaki çocuklar hiç anne ve babalarına şunu da al, bunu da al, şunu da isterim, bunu da diye baskı yapıyorlar mı?, ağlayıp duruyorlar mı?"
Oğulcan utanarak bu soruya cevap vermedi.
Aydede, "Dilerim bundan sonra marketlere, bakkallara girdiğinde ablanı, anneni ve babanı her şeyden almaları için sıkıştırmazsın" dedi.
Oğulcan'ın gözleri rengarek şekerlerdeydi. Aydede bunu gördü ve, "İstediğini alabilirsin Oğulcan, ancak sadece bir tane" dedi, "Yoksa hem dişlerin çürür, hem de miden ağrır. Sonra yemek de yiyemez hasta olursun"
oğulcan peki anlamında başını salladı.
Sonra Aydede Oğulcan'ı sırtına alıp, evine götürmek için şehrin üzerine doğru yükseldi. Oğulcan şehirdeki bütün renkli hayvanlara el sallayarak, "Hoşçakalın" diye bağırdı ve Aydedenin sırtında bulutlara doğru yükseldi.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst