'Kartaliçe
Bayan Üye
Ayak sağlığıyla ilgili uzmanlar, 21'inci yüzyılın ayak bağlama, sıkma yönteminin ise sivri burunlu ve yüksek topuklu ayakkabılar olduğunu söylüyor. Hatta bu zor ayakkabılar için 'Chinese foot binding' deyiminden esinlenerek, 'western food binding' deniyor.
Yüksek topuk giymeyi deneyen her kadın bilir ki asla rahat değildir. Ama büyülü bir etkisi vardır. Boyu yükseltir, popoyu kaldırır, bedeni dikleştirir, üzerinde durmayı başaranları küçük adımlarla yürütür. Özetle daha kadın hissettirir.
Ayak cerrahisi üzerine uzmanlaşan Prof. Dr. Tanıl Esemenli ise pekçok kadından farklı düşünüyor. Ve insanoğlunun kendine yaptığı en büyük kötülüklerden birinin aslında ayakkabıyı icat etmek olduğunu söylüyor. Ayakkabıların ilk fonksiyonu ayakları korumaya yönelikti kuşkusuz. Ancak daha sonra moda gibi kaygılar bu fonksiyonu gölgede bıraktı. Ayakkabıların birinci görevi şıklık oldu. Prof. Dr. Esemenli, "Ayakları tehlikelerden koruyan ayakkabılar modaya kurban edildi. Vücudumuzda ayaklarımız kadar sert bir kalıp içinde, uzun saatler boyunca tutulan herhangi bir bölge yok. Bu nedenle normalde ayakkabıların ayağın anatomik yapısına çok uyumlu olması gerekir. Ancak tarihsel gelişimi içinde ayakkabılar bu amacından giderek uzaklaşıp, bizzat ayağı tehdit eder hale geldi" diyor.
BEŞİNCİ PARMAĞI KESME MODASI: VAHİM VE ÇILGIN BİR DURUM
Bütün vücut ağırlığını taşıyan tek bölge olan ayakkabıların işi zaten zor. Üçgen burunla, yüksek topuk giyerek bu görevi hepten zorlaştırıyoruz. Birçoğumuzun öne sürdüğü gibi platformlu ayakkabılar daha rahat ve sağlıklı değil. "Günümüz modası ayakkabılar, ayak bileği burkulmaları, vuruklar, nasır, çekiç parmak dediğimiz parmak bükülmeleri, halluks valgus (ayak başparmak çıkıntısı), asil kısalması, sinir sıkışması gibi ayak sorunlarına neden olabiliyor" diyor.
Bizde yaptıran var mı bilmiyorum ama özellikle ABD'de sivri burunlu ayakkabı giymek uğruna beşinci parmağını kestiren, parmaklarını daraltan, yüksek topukla ağrı hissetmemek için topuğuna botoks yaptıranların sayısı giderek artıyor. Esemenli, "Bu gerçekten çok vahim bir durum. Yapılan filmler, diziler, reklamlar, trendsetter'lar özellikle gençleri kötü etkiliyor" diyor.