ADMIRAL
Kayıtlı Üye
Geçen sezon ligde 33 gol atıp kral olan ve Galatasaray'ın yolunu tutan Burak Yılmaz, Avrupa'da da tarih yazıyor.
Burak Yılmaz... Seveni de çok, beğenmeyeni de... Geçtiğimiz sezon 33 golle Süper Lig’in kralı olurken, golcü kimliğinden şüphe edenler hâlâ çoğunluktaydı. 5 milyon Euro’ya Galatasaray’a transfer olduğunda, bunun gereksiz bir hamle olduğu iddia ediliyordu. Ancak o, tıpkı soyadı gibi yılmadı. Ne kadar eksiği varsa, hepsini gidermek için özel çalışmalar yaptı.
Tüm gollerde imza onun!
Gelinen noktada attığı kafa golleri, nasıl bir ilerleme kaydettiğini gösteren en belirgin unsur belki de. Nitekim Şampiyonlar Ligi gibi Avrupa futbolunun en üst seviyesinde, Galatasaray’ın kaydettiği 5 golde de onun imzası var. Tam anlamıyla takımını ilk 2 yarışında ayakta tutan Burak Yılmaz, Süper Lig’i bir kenara bırakıp, Devler Ligi’nde gol krallığı için yarışmaya başladı.
Rekora doğru adım adım...
Zira Manchester United maçı sona erdiğinde, Şampiyonlar Ligi’nin 5. haftasındaki gol krallığında zirve Ronaldo (Real Madrid), Messi (Barcelona), Alan (Braga) ve Burak Yılmaz (5’er golle) arasındaydı. İşte bu tablo bile Burak’ın ne denli önemli bir aşama kaydettiğini açıkça gösteriyor. Daha önce Şampiyonlar Ligi’nde grup aşamalarında 5 gol bulabilen Türk oyuncular Hakan Şükür ve Tuncay Şanlı’ydı. Yeni Kral’ın bu rekoru da geride bırakma şansı var.
Yasin Cam
At, ama atlama Burak
Burak Yılmaz kendisinin sportif başarı öyküsünü yazmaya devam ediyor. Atıyor, o attıkça kulübü ve arkadaşları kazanıyor, “Trabzonspor'da geniş alanlar buluyordu, Galatasaray'da atamaz” diyen futbol yorumcularını da taçta bırakıyor.
Şampiyonlar Ligi’nde dünyanın en değerli futbolcuları Messi kadar, Ronaldo kadar gol atmış bir futbolcudan bahsediyoruz. Diliyoruz ki, Braga maçında da, sonraki maçlarda da atmaya devam eder, ama atlamaktan vazgeçer. Hatırlayalım ilk Manchester maçını... 7. dakikada Carrick, Muslera’nın faulüne rağmen düşmedi, golünü attı. Düşseydi Muslera atılacak, penaltı karşılayacak olan Galatasaray 83 dakika bir kişi eksik oynayacaktı. Bırakmadı kendisini yere, çoğunluk “aptal” demiş bile olabilir, ama ben “adammış” dedim. Rövanşta Burak skor 1-0’ken onlarca kez yaptığı hatayı bir kez daha yaptı. Kendisine faul yapılmayan bir harekette, kamyon çarpmış gibi kendini yere attı. Hakem sarı kartıyla gelirken de, gerçekten hem pişman, hem de mahcuptu... Mahcubiyet duygusunu hala muhafaza eden futbolcumuz şanslıydı da. Düşünsenize hakem hatalı bir penaltı çalsaydı, dünyanın tamamı gol krallığı istatistiklerinde zirvede olan Türk futbolcusunun nasıl penaltı aldığını görecek, karakteri hakkında da yorum yapacaktı. Mahalledeki çocuklar eskilerde Metin Oktay olurdu, şimdi mahalle maçlarında “Burak” ismini alıyor, onun gibi olmanın hayalini kuruyorlar. Bu gerekçeyle bile her haliyle örnek olmak zorunda. Artık atlamamalı... İleride, “Büyük golcüydü ama penaltı almak için çok hile yapardı” diye anılmamalı... Spora dair erdemli davranışları toplumsallaştıracak kişiler vitrinin en önündeki futbolculardır. Kazanmak için her şey mübah, endüstriyel futbolun gerçeği de hile değildir... Burak’tan kendisinin yapamayacağı bir şey istemiyoruz ki...
Hakan Can
