Buğra1
Kayıtlı Üye
Avrupa Birliği Hukuku Kaynakları
· Müktesebat
· Birincil Mevzuat
· İkincil Mevzuat
· Uluslararası Anlaşmalar
· İçtihat
Müktesebat
Avrupa Birliği’nin birincil mevzuatı, ikincil mevzuatı, uluslararası anlaşmaları, idare hukukunun genel ilkeleri, üye devletler arasında yapılan sözleşmeler ve diğer AB hukuku kaynaklarının bütününe birden verilen isim “Avrupa Birliği müktesebatı”dır. Avrupa Birliği’ne üye olan ülkelerin AB müktesebatını olduğu gibi kabul ederek AB hukuk düzenini benimsemesi gerekmektedir. AB müktesebatı iç hukukun üstünde yer almaktadır.
Birincil Mevzuat
Avrupa Birliği hukukunu oluşturan antlaşmalar AB hukuk düzeninin temel kaynağını oluşturmakta, bu nedenle de “Birincil Mevzuat” olarak nitelendirilmektedir. Birincil mevzuat, üye devletler arasında doğrudan müzakereler sonucu kabul edilen ve ulusal parlamentolar tarafından onaylanan mevzuattır. Antlaşmalar, karar-alma süreçleri ile yasama, yürütme ve hukuk süreçlerinde rol oynayan Avrupa Birliği kurum ve organlarının temel yapı, işleyiş ve sorumluluklarını da tanımlamaktadır.
Avrupa Birliği’nin kurucu antlaşmaları olarak nitelendirilen Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT), Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM) antlaşmaları zaman içerisinde değişikliğe uğramıştır. Bu değişiklikleri getiren antlaşmalar şunlardır:
- Avrupa Tek Senedi (imza tarihi: 17 Şubat 1986; yürürlüğe giriş: 1 Temmuz 1987)
- Maastricht Antlaşması (imza tarihi: 7 Şubat 1992; yürürlüğe giriş: 1 Kasım 1993)
- Amsterdam Antlaşması (imza tarihi: 2 Ekim 1997; yürürlüğe giriş: 1 Mayıs 1999)
- Nice Antlaşması (imza tarihi: 26 Şubat 2001; yürürlüğe giriş: 1 Şubat 2003)
İkincil Mevzuat
Topluluk kurumlarının Antlaşmaları temel alarak geliştirdikleri yasal araçlara ikincil mevzuat adı verilmektedir. İkincil mevzuat araçları, Avrupa Birliği’ne amaçlanan hedeflerle orantılı uygun mevzuat önlemleri alma imkânı tanımaktadır. Bu araçlar şunlardır:
Yönetmelikler -tüzükler- (regulations): Yönetmelikler tüm üye devletler için tamamen bağlayıcı nitelikte olup doğrudan uygulanabilir etkiye sahiptir. Yönetmeliklerin uygulanması için üye ülkelerin ayrıca uygulama mevzuatı çıkartması gerekmemektedir.
Yönetmelikler üye ülke vatandaşlarına ulusal yasalarda olduğu gibi hak ve yükümlülükler getirir.
Yönetmelikler Avrupa Birliği Resmi Gazetesi’nde yayınlanır ve Yönetmelik çerçevesinde belirlenen zamanda yürürlüğe girer. Eğer Yönetmelik içerisinde böyle bir zaman belirtilmemişse Yönetmelik, Resmi Gazete’de yayınlandığı günü izleyen 20. günde yürürlüğe girmektedir.
Direktifler (directives): Direktifler tek bir üye devletle ilgili olabilecekleri gibi tüm üye ülkeleri bağlayıcı da olabilmektedir. Uygulama şekil ve metotlarının seçimi ulusal makamlara bırakılmıştır. Diğer bir ifadeyle, direktiflerin uygulanabilmesi için ulusal hukuka uyarlanmaları gerekmektedir.
Tüm üye devletlere yönelik olan direktiflerin Avrupa Birliği Resmi Gazetesi’nde yayınlanması gerekmektedir. Direktiflerin yürürlüğe girişleri de tıpkı yönetmelikler gibidir. Eğer Direktif içerisinde yürürlüğe giriş tarihine ilişkin bir hüküm bulunmuyorsa direktifler de Resmi Gazete’de yayınlandıkları günü izleyen 20. günde yürürlüğe girmektedir.
Avrupa Birliği’nde direktiflerin kullanımı oldukça yaygındır. Bunun nedeni, bu yöntemin Avrupa Birliği’ne hukuki sonuçlarla ilgili karar verme ve bu hedefleri ulusal mevzuatta uyarlamayı üye ülkelere bırakma imkânı tanımasıdır.
Kararlar (decisions): Kararlar hitap ettikleri taraflar için tamamen bağlayıcıdırlar. Üye ülkeleri, gerçek ve tüzel kişileri muhatap alabilirler.
Topluluk kurumları pek çok alanda “kararlar” doğrultusunda hareket edebilmektedir. Bazı alanlarda ise Antlaşma, politika oluşturma metodu olarak kararların kullanılmasını şart koşmaktadır. Bu alanlara örnek olarak rekabet kuralları ihlalleri ile devlet yardımlarının Ortak Pazar’a uygun olmadığı durumları göstermek mümkündür.
Bakanlar Konseyi, kendi yetki alanı içerisindeki konularda Avrupa Komisyonu’na karar alma yetkisi verebilmektedir.
Tavsiye ve görüşler (recommendations and opinions): Tavsiye ve görüşler bağlayıcı nitelikte değildir. İlgili konuda benimsenebilecek bir tutum önermekte ya da görüş bildirmektedirler. Tavsiyeler politika oluşturmada yönlendirici olabilmektedirler.
Diğer politika geliştirme metotları: Yönetmelik, direktif, karar, tavsiye ve görüşlerin yanı sıra Topluluk diğer politika geliştirme metotları da kullanmaktadır. Örneğin Avrupa Komisyonu devlet yardımları alanında yetkilerini ne şekilde kullanacağına ilişkin bazı kılavuz ilkeler (guidelines) geliştirmiştir.
Kurumların politika geliştirmede kullandıkları bir diğer araç da kurumlar arası anlaşma veya bildirgelerdir (inter-institutional agreements or declarations). Kurumlar arası anlaşma veya bildirgeler, Antlaşma’da yer alan belli bir maddeye ya da hükümetlerarası konferanslarda sunulan çerçeveye açıklık getirmek amacıyla kullanılmaktadır.
Uluslararası Anlaşmalar
Uluslararası anlaşmaları 3 grupta incelemek mümkündür:
- AB’ye üye olmayan ülkelerle ve diğer uluslararası kuruluşlarla ticaret sahasında veya endüstriyel, teknik ve sosyal alanlarda kapsamlı işbirliği öngören antlaşmalar,
- Belirli ürünlerde ticarete ilişkin anlaşmalar,
-Topluluk ve üye olmayan ülkeler arasındaki ortaklık anlaşmaları, işbirliği anlaşması veya ticari anlaşmalar.
İçtihat
Mahkeme kararlarının oluşturduğu hukuk ilkelerinin tümüne ise “içtihat” adı verilmektedir.
Avrupa Birliği hukukunda Adalet Divanı’nın içtihatları büyük önem taşımaktadır. Adalet Divanı’nın verdiği kararlar, 1952 yılından itibaren Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT), 1958’den itibaren Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve EURATOM olmak üzere, uzun yıllar boyunca çeşitli anlaşmazlıkların çözümünü sağlamış ve kapsamlı bir Topluluk içtihatı oluşmasıyla sonuçlanmıştır.
Adalet Divanı içtihatı Türkiye açısından da önem taşımaktadır. Gümrük Birliği’ni kuran 6 Mart 1995 tarih ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı, Gümrük Birliği’ne ilişkin olarak alınan kararların Adalet Divanı’nın ilgili kararlarına uygun olarak yorumlanacağını belirtmektedir.
· Müktesebat
· Birincil Mevzuat
· İkincil Mevzuat
· Uluslararası Anlaşmalar
· İçtihat
Müktesebat
Avrupa Birliği’nin birincil mevzuatı, ikincil mevzuatı, uluslararası anlaşmaları, idare hukukunun genel ilkeleri, üye devletler arasında yapılan sözleşmeler ve diğer AB hukuku kaynaklarının bütününe birden verilen isim “Avrupa Birliği müktesebatı”dır. Avrupa Birliği’ne üye olan ülkelerin AB müktesebatını olduğu gibi kabul ederek AB hukuk düzenini benimsemesi gerekmektedir. AB müktesebatı iç hukukun üstünde yer almaktadır.
Birincil Mevzuat
Avrupa Birliği hukukunu oluşturan antlaşmalar AB hukuk düzeninin temel kaynağını oluşturmakta, bu nedenle de “Birincil Mevzuat” olarak nitelendirilmektedir. Birincil mevzuat, üye devletler arasında doğrudan müzakereler sonucu kabul edilen ve ulusal parlamentolar tarafından onaylanan mevzuattır. Antlaşmalar, karar-alma süreçleri ile yasama, yürütme ve hukuk süreçlerinde rol oynayan Avrupa Birliği kurum ve organlarının temel yapı, işleyiş ve sorumluluklarını da tanımlamaktadır.
Avrupa Birliği’nin kurucu antlaşmaları olarak nitelendirilen Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT), Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM) antlaşmaları zaman içerisinde değişikliğe uğramıştır. Bu değişiklikleri getiren antlaşmalar şunlardır:
- Avrupa Tek Senedi (imza tarihi: 17 Şubat 1986; yürürlüğe giriş: 1 Temmuz 1987)
- Maastricht Antlaşması (imza tarihi: 7 Şubat 1992; yürürlüğe giriş: 1 Kasım 1993)
- Amsterdam Antlaşması (imza tarihi: 2 Ekim 1997; yürürlüğe giriş: 1 Mayıs 1999)
- Nice Antlaşması (imza tarihi: 26 Şubat 2001; yürürlüğe giriş: 1 Şubat 2003)
İkincil Mevzuat
Topluluk kurumlarının Antlaşmaları temel alarak geliştirdikleri yasal araçlara ikincil mevzuat adı verilmektedir. İkincil mevzuat araçları, Avrupa Birliği’ne amaçlanan hedeflerle orantılı uygun mevzuat önlemleri alma imkânı tanımaktadır. Bu araçlar şunlardır:
Yönetmelikler -tüzükler- (regulations): Yönetmelikler tüm üye devletler için tamamen bağlayıcı nitelikte olup doğrudan uygulanabilir etkiye sahiptir. Yönetmeliklerin uygulanması için üye ülkelerin ayrıca uygulama mevzuatı çıkartması gerekmemektedir.
Yönetmelikler üye ülke vatandaşlarına ulusal yasalarda olduğu gibi hak ve yükümlülükler getirir.
Yönetmelikler Avrupa Birliği Resmi Gazetesi’nde yayınlanır ve Yönetmelik çerçevesinde belirlenen zamanda yürürlüğe girer. Eğer Yönetmelik içerisinde böyle bir zaman belirtilmemişse Yönetmelik, Resmi Gazete’de yayınlandığı günü izleyen 20. günde yürürlüğe girmektedir.
Direktifler (directives): Direktifler tek bir üye devletle ilgili olabilecekleri gibi tüm üye ülkeleri bağlayıcı da olabilmektedir. Uygulama şekil ve metotlarının seçimi ulusal makamlara bırakılmıştır. Diğer bir ifadeyle, direktiflerin uygulanabilmesi için ulusal hukuka uyarlanmaları gerekmektedir.
Tüm üye devletlere yönelik olan direktiflerin Avrupa Birliği Resmi Gazetesi’nde yayınlanması gerekmektedir. Direktiflerin yürürlüğe girişleri de tıpkı yönetmelikler gibidir. Eğer Direktif içerisinde yürürlüğe giriş tarihine ilişkin bir hüküm bulunmuyorsa direktifler de Resmi Gazete’de yayınlandıkları günü izleyen 20. günde yürürlüğe girmektedir.
Avrupa Birliği’nde direktiflerin kullanımı oldukça yaygındır. Bunun nedeni, bu yöntemin Avrupa Birliği’ne hukuki sonuçlarla ilgili karar verme ve bu hedefleri ulusal mevzuatta uyarlamayı üye ülkelere bırakma imkânı tanımasıdır.
Kararlar (decisions): Kararlar hitap ettikleri taraflar için tamamen bağlayıcıdırlar. Üye ülkeleri, gerçek ve tüzel kişileri muhatap alabilirler.
Topluluk kurumları pek çok alanda “kararlar” doğrultusunda hareket edebilmektedir. Bazı alanlarda ise Antlaşma, politika oluşturma metodu olarak kararların kullanılmasını şart koşmaktadır. Bu alanlara örnek olarak rekabet kuralları ihlalleri ile devlet yardımlarının Ortak Pazar’a uygun olmadığı durumları göstermek mümkündür.
Bakanlar Konseyi, kendi yetki alanı içerisindeki konularda Avrupa Komisyonu’na karar alma yetkisi verebilmektedir.
Tavsiye ve görüşler (recommendations and opinions): Tavsiye ve görüşler bağlayıcı nitelikte değildir. İlgili konuda benimsenebilecek bir tutum önermekte ya da görüş bildirmektedirler. Tavsiyeler politika oluşturmada yönlendirici olabilmektedirler.
Diğer politika geliştirme metotları: Yönetmelik, direktif, karar, tavsiye ve görüşlerin yanı sıra Topluluk diğer politika geliştirme metotları da kullanmaktadır. Örneğin Avrupa Komisyonu devlet yardımları alanında yetkilerini ne şekilde kullanacağına ilişkin bazı kılavuz ilkeler (guidelines) geliştirmiştir.
Kurumların politika geliştirmede kullandıkları bir diğer araç da kurumlar arası anlaşma veya bildirgelerdir (inter-institutional agreements or declarations). Kurumlar arası anlaşma veya bildirgeler, Antlaşma’da yer alan belli bir maddeye ya da hükümetlerarası konferanslarda sunulan çerçeveye açıklık getirmek amacıyla kullanılmaktadır.
Uluslararası Anlaşmalar
Uluslararası anlaşmaları 3 grupta incelemek mümkündür:
- AB’ye üye olmayan ülkelerle ve diğer uluslararası kuruluşlarla ticaret sahasında veya endüstriyel, teknik ve sosyal alanlarda kapsamlı işbirliği öngören antlaşmalar,
- Belirli ürünlerde ticarete ilişkin anlaşmalar,
-Topluluk ve üye olmayan ülkeler arasındaki ortaklık anlaşmaları, işbirliği anlaşması veya ticari anlaşmalar.
İçtihat
Mahkeme kararlarının oluşturduğu hukuk ilkelerinin tümüne ise “içtihat” adı verilmektedir.
Avrupa Birliği hukukunda Adalet Divanı’nın içtihatları büyük önem taşımaktadır. Adalet Divanı’nın verdiği kararlar, 1952 yılından itibaren Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT), 1958’den itibaren Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve EURATOM olmak üzere, uzun yıllar boyunca çeşitli anlaşmazlıkların çözümünü sağlamış ve kapsamlı bir Topluluk içtihatı oluşmasıyla sonuçlanmıştır.
Adalet Divanı içtihatı Türkiye açısından da önem taşımaktadır. Gümrük Birliği’ni kuran 6 Mart 1995 tarih ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı, Gümrük Birliği’ne ilişkin olarak alınan kararların Adalet Divanı’nın ilgili kararlarına uygun olarak yorumlanacağını belirtmektedir.