Ateşe Durgunluk ve Güvenlik Veren Yüce Allah’tır

meridyen2

Kayıtlı Üye
Ateşe Durgunluk ve Güvenlik Veren Yüce Allah’tır


Soluduğumuz havada oksijen ve karbon bulunmasına rağmen eşyalar neden alev almaz ve biz nasıl rahat yaşarız?

Vücudumuzun içinde de oksijen olmasına rağmen insan vücudunda neden yanma yaşanmaz?

Vücudumuzdaki oksijen gerektiğinde nasıl reaksiyona girer?

Havadaki oksijenin yanabilecek nitelikte bir maddeyle birleşmesi Rabbimiz’in yanma ile ilgili belirlediği bir doğa kanunudur. Maddenin yanabilir olması, onun kimyasal bileşimi ve fiziksel durumuna bağlıdır. Ancak yanma işlemi için havada oksijenin bulunması yeterli değildir. Oksijenin dünyadaki yaşamı sağlayacak uygun oranda olması, aynı zamanda en uygun ısı derecesinde bulunması gerekir. Çünkü ateşin çıkması ve alev alması için oksijen belirli bir ısı derecesinde reaksiyona girmelidir. Yanma için oksijen ve karbonun kimyasal özelliklerinde oranlı bir yaratılış söz konusudur. Nitekim ağaç veya kağıt gibi maddeler oksijenle birleştiğinde yanma kaçınılmaz olur. Ayette bu gerçeğe Rabbimiz şöyle işaret eder:

“Ki O (Allah), size yeşil ağaçtan bir ateş kılandır; siz de ondan yakıyorsunuz.” (Yasin Suresi, 80)

Ateşin Oluşması İçin Yüce Allah’ın Belirlediği Bazı Kurallar Vardır:

Oksijen ve karbonun reaksiyona girme eğilimleri için belli bir oran gerekir: Eğer oksijenin ve karbonun reaksiyona girme eğilimleri biraz daha fazla olsaydı, hava sıcaklığı biraz arttığında insanların, ağaçların, hayvanların bir anda tutuşup yanmaları sıradan olaylar haline gelirdi.

Oksijen her zaman ateş oluşturmak için reaksiyona girmez: Canlılara enerji sağlayan en temel reaksiyon, karbon ve hidrojen bileşiklerinin oksitlenmesi, yani yanmasıdır. Ancak bu noktada ilginç bir soru sorulabilir: Bizim vücudumuz temelde karbon ve hidrojen bileşiklerinden oluşmaktadır. Peki, nasıl olup da vücudumuz okside olmaz? Bu durumun nedeni, oksijenin normal ısılardaki moleküler formu olan O2 molekülünün büyük ölçüde “asal”, yani reaksiyona girmeyen bir yapıya sahip olmasıdır.

Ateşin oluşması için oksijen ve karbon oranının kusursuz bir düzen ve ölçüye sahip olması, canlı-cansız tüm varlıklar ve sistemlerin kusursuz bir düzen içinde yaratıldıklarını gösterir. Ateşin de bu kusursuz sistemler vasıtasıyla tesadüfen oluşamayacağı açıktır. Alemlerin Rabbi olan Allah bir ayette herşeyi belli bir ölçü içinde yarattığını şöyle bildirir:

“Ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter. Elbette Allah, Kendi emrini yerine getirip-gerçekleştirendir. Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır.” (Talak Suresi, 3)

Ancak bu durumda bir başka soru daha ortaya çıkar; madem O2 kolay kolay reaksiyona girmeyen bir moleküldür, o halde bu molekül bizim vücudumuzun içinde nasıl reaksiyona girer?

Oksijen Vücudumuzda Reaksiyona Girdiği Halde Biz Niçin Yanmayız?

Bizim vücudumuzun içindeki oksijenin nasıl reaksiyona girdiği 19. yüzyıldan beri merak edilen sorulardan biridir. Bu sorunun cevabı, son yarım yüzyıl içindeki gelişmeler sonucunda anlaşılmıştır. Biyokimyasal gözlemler, insan vücudundaki bazı özel enzimlerin, sadece oksijenin atmosferde bulunan formu olan O2’yi reaksiyona sokmakla görevli olduğunu ortaya çıkarmıştır. Hücrelerimizdeki bu özel enzimler, son derece kompleks işlemler sonucunda, vücudumuzdaki demir ve bakır atomlarını katalizör (hızlandırıcı) olarak kullanmakta ve böylece oksijeni reaktif hale getirmektedirler.

Bu durum son derece şaşırtıcı olarak adlandırılmaktadır. Çünkü, oksijen yakıcı bir elementtir ve normalde bizim bedenimizi de yakması beklenmelidir. Bunu engellemek için, oksijenin atmosferdeki formu olan O2 ilginç bir biçimde “asal” kılınmıştır, yani kolay kolay reaksiyona girmemektedir. Ama bedenimizin enerji elde etmesi için de, oksijenin yakıcılığına ihtiyaç vardır. Sonsuz güç ve ilim sahibi Rabbimiz hücrelerimizin içine, bu asal gazı son derece reaktif hale getiren kompleks bir enzim sistemi yerleştirmiştir.

Yüce Allah Bedenimizin Aniden Tutuşmasını Engellemek İçin Özel Bir Tedbir Almıştır

Rabbimiz bedenimizin aniden alev alarak yanmasını önlemek için karbon atomunun oksijenle reaksiyona girmesini engelleyen bir işleyiş prensibi yaratmıştır.

İngiliz kimyager Nevil Sidgwick bunu “karbonun karakteristik asallığı” olarak ifade etmiştir. Bunun anlamı karbon atomunun normal ısılarda kolay kolay oksijenle reaksiyona girmemesidir. Kimyasal dille ifade edilen bu özelliği, aslında hepimiz günlük hayatta çok yakından yaşamışızdır. Soğuk bir havada odun ya da kömür kullanarak ateş yakmaya çalıştığımızda yaşadığımız zorluk, karbonun söz konusu “karakteristik asallığı”dır. Ateşi yakabilmek için bir hayli uğraşmamız, odunun ya da kömürün ısısını iyice yükseltmemiz gerekir. Ama ateş bir kez alev aldıktan sonra da, karbon hızla reaksiyona girer ve büyük bir enerji açığa çıkar. Bu yüzden bir yangını başlatmak (kibrit vs. gibi özel ateş kaynakları olmadıkça) son derece zordur. Ama yangın bir kez başladıktan sonra da çok büyük bir ısı oluşur ve bu ısı etraftaki diğer karbon bileşiklerini de tutuşturur.

Bu durum incelendiğinde, ateşte son derece etkileyici bir yaratılış mucizesinin olduğu görülür. Rabbimiz oksijenin ve karbonun kimyasal özelliklerini çok hassas bir ölçüyle yaratmıştır. Bu nedenle sadece çok yüksek bir ısıda reaksiyona girip ateş oluştururlar.

Allah Oksijen ve Karbonun Kimyasal Özelliklerini Çok Hassas Bir Ölçüyle Yaratmasaydı Neler Olurdu?

Oksijen ve karbon şu anki hassas ölçülerinde olmasaydı Dünya üzerinde yaşam imkansız hale gelirdi. Örneğin çölde yürüyen bir insan, sıcaklık gün ortasında en yüksek dereceye çıktığı anda, bir kibrit çöpü gibi bir anda alev alabilirdi. Bitkiler ve hayvanlar da aynı tehlikeyle yüzyüze kalırdı. Elbette böyle bir Dünyada yaşamdan söz etmek mümkün olmazdı.

Oksijenin ve karbonun karakteristik asallıkları daha fazla olsaydı, bu sefer de Dünya üzerinde ateş yakmak çok zor, belki de imkansız hale gelirdi. Ateşin olmadığı bir ortamda ise, insanların ısınması ve teknoloji geliştirmesi mümkün olamazdı. Çünkü bilindiği gibi teknoloji metallere dayanır ve metaller de ancak çok yüksek ısılarda yumuşayıp şekillendirilebilirler.

Ateşi İnsanların Hizmetine Uygun Olarak Yaratan Allah’tır

İnsan yaşamında çok önemli bir yeri olan ateşin oluşumunu eğer Yüce Rabbimiz ince bir denge üzerinde yaratmış olmasaydı insanlar ve diğer tüm canlılar bir anda yanabilir veya tam tersine ateş yakmak imkansız hale geldiğinden soğuktan ölebilirlerdi. Kuşkusuz her iki durumda da canlıların yaşaması imkansız hale gelirdi. Tüm bu dengeler; atmosferin içindeki oksijen ve karbon oranı, karbon elementinin canlı bedenindeki oranı, dünyanın ısısı, oksijenin kimyasal tepkimeye girme koşulları gibi detaylar herşeyin canlı yaşamı için özel olarak yaratıldığını göstermektedir. Bilimin ortaya koyduğu bu gerçek, bizlere evrenin başıboş bir madde yığını olmadığını bir kez daha ispatlamaktadır. Elbette ki, tüm evrene hakim olan, maddeyi dilediği gibi şekillendiren, ateşi yaratan, canlıların bir kağıt gibi bir anda yanmasını engelleyen, galaksileri, yıldızları ve gezegenleri kudreti altında tutan Allah’tır. Alemlerin Rabbi olan Allah üzerinde yaşadığımız Dünyayı, yaşam için özel olarak düzenlendiğini bir ayette şöyle bildirmiştir:

“Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren O’dur. Şu halde onun omuzlarında yürüyün ve O’nun rızkından yiyin. Sonunda gidiş O’nadır.” (Mülk Suresi, 15)
(makale harun yahya)

Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 87. sayı (Eylül 2011) 52. sayfada yayınlanmıştır.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst