Ateizm - Ateizm nedir - Ateizm hakkinda

İnci

1907
Prenses
Ateizm Nedir?


Ateizm, tanrı tanımazlık, bir tanrının varlığına inanmamaktır.Ateizm kelimesi Yunanca da "Tanrı" anlamına gelen "Theos"tan türemiştir. İnanç (teizm) karşıtı (ateizm) düşüncedir.Hiçbir şekilde ve koşulda tanrının olamayacağını savunan görüştür. Bu konu hakkında çesitli kanıtlar ileri sürülmüştür.

1)Kötülük Kanıtı:Tanrı olsaydı kötülükler olmazdı. Bu konuda D.Hume'un şu sözü oldukça ünlüdür:"Tanrı Kötülüğü önlemek istiyor da gücü mü yetmiyor?O halde güçsüzdür.Gücü yetiyor da önlemiyor mu? O halde kötüdür"

2)Madde Kanıtı: Tüm varlıklar maddeden meydana gelmiştir.Madde olmayan bir şey de yoktur.

3)Toplum Kanıtı: Toplumsal düzeni sağlamak için insanların kendi kendine uydurduğu bir semboldür.

4)Psikolojik Kanıt: İnsanlar zorluklara karşı dayanma gereksinimini, özellikle ölüm karşısındaki çaresizliğini inançla giderir.

5)Varoluşçu Kanıt:İnsanın kendi özünü kendisinin oluşturuyor olması tanrının olmadığını gösterir.


6)Olgucu Kanıt: Tanrının varlığıyla ilgili önermeler kanıtlanamayacağı için,tanrı ile ilgili önermeler anlamsızdır.







Ateizme Göre;




1) Tanrı yoktur: "Tanrı", "Yaratıcı", "Allah", "Yaratan"... veya adına ne derseniz deyin; Tanrı inancı hayal ürünüdür ve Tanrı yoktur! Evreni yaratan bir tanrının var olabileceğine ihtimal vermek toplumlar arası huzursuzluk ve kargaşa sebebidir, kin ve düşmanlık anahtarıdır, insani "insan" olmaktan uzaklaştıran, ondan bir "robot", bir köle yapan kokuşmuş, karanlık bir dogmadır. Tanrı, en büyük batıl inançtır. İnsanlığın yarattığı en aptal hayali kahramandır.

2) Dinler gereksizdir: Olgun bir insan için hiçbir dini inanç gerekli değildir. İnsan kendi kendisinin tanrısıdır. Din, kişisel özgürlüğü hayatin her alanında yok etmeye yönelik bir silahtır. Dinsel dogmalar cahil halkın düşünsel hayatini yitip yok etmek ve ondan tam bir köle üretmekten başka bir ise yaramazlar. Bir dine bağlanmış kişiler; örümcekleşmiş beyinleriyle ve kafalarına yapışmış at gözlükleriyle daima kendi inançlarını hakli bulan, diğer tüm inançları "kaka" ilan eden birer sabit fikirlilik abideleridir.

3) Metafizik asılsızdır: Çoğu kez insanları etkilemek ve onların üzerinden para kazanmak yada bir topluluğun dikkatini çekmek adına ortaya atılan "fizikötesi" tecrübelerin tümü asilsizdir. Mucizevi, efsanevi, inanılmaz görünen bütün olayların arkasında bilimin mum ışığında parıldayan fizik kanunları ve olağan etkileşimler vardır. Evrenin hiçbir yerinde madde, kendi sınıfının fizik kanunları dışında "bilimselliğe zıt" bir eylemde bulunamaz. Doğa, ancak ve sadece "doğal" nedenlerle açıklanabilir. Gelmiş geçmiş tüm büyücü, falcı yada cinciler -üç türlü- yalancıdırlar: Ya etraflarındakileri kandırırlar, ya kendilerini kandırırlar, yada ikisini birden yaparlar...

4) Akıl esastır: Dini hurafelerin yerden yere vurdukları, her geçen gün "güvenmeyin, sizi zora götürür" dedikleri "akil", tam bir hazinedir. İnsan akli, "insan" olmanın verdiği en yüce değerdir. Kendi aklına şüphe ile yaklaşmak deliliktir. Hayatin her alanında tek mutlak başvuru kaynağı odur. Dini inançların kokuşmuş mitoslarına karşılık akil, insani bugünkü uygarlık ve teknoloji düzeyine getiren yegane değerdir. Muhakeme etmek ve aklini kullanmak yerine başkasının aklına güvenen bir kişiden insanlık adına hiçbir olumlu aktivite beklenemez; çünkü o bu haliyle doğadaki çoğu hayvandan daha değersiz, iğrenç bir a*****tır.

5) Bilim kaynaktır: Uygar, gelişmiş bir insanin tek kaynağı, tarafsız, mutlak ve sorgulayıcı, pozitif bilimdir. Hiç kimsenin tekeline ait olamayacak derecede büyük olan bilimin içyüzünde; merak eden ve araştıran birey bulunur. Bir dini dogmanın "günah" duvarları arasında sıkışıp kalmış hiçbir gerçek bilim adamı yoktur. Dinsel safsatanın bütün itirazlarına rağmen bilim, din ile ayni kulvarda olamayacak kadar özgürdür. Tüm hurafelerin ve bos inançların "ezip geçicisi" odur. Bilim bütün dogmaların korkulu rüyasıdır; çünkü onda insan aklinin özü, insan mantığının kendisi vardır.


6) Sağduyu anahtardır: İnsan mantığı ve sağduyusu, çelişkiye düştüğü her durumda onun tek kurtarıcısı olmuştur. Aktif hayatin ve etrafımızda bize empoze edilmeye çalışılan bütün ideolojilerin, inançların arasında elimizde tuttuğumuz, "gerçekten bize ait" olan tek pusula; kendi sağduyumuzdur. İnsanin hiçbir zaman yanından eksik etmemesi gereken ve her fırsatta kullanacağı yegane araç o olmalıdır. Sağduyusunu ve mantığını sürekli aklında tutan ve hiçbir zaman unutmayan insan, bütün kalıplaşmış, tabulaşmış dogmalara karşı kendi donanımına ve kendi kararlılığına sahip demektir. Sağduyu, insani, içine düştüğü ideolojiler ve dayatmalar kuyusundan çıkaracak olan yardim halatıdır.
Etrafındakiler ne söylerse söylesin, onu ne şekilde etkilemeye çalışırsa çalışsın, insanin en sağlam dayanak noktası her zaman için; kendi mantığı olmalıdır. Çevrede pek çok kişi bağlı olsa dahi; doğrular ve yanlışlar, "ak"lar ve "kara"lar üzerine kurulu bir grup "ilkeler bütünü"nü, insan, hiçbir zaman toptan kabul etmemelidir. Kendi kendisine sormadan hiçbir kalıplaşmış ideolojiye bağlanmamalıdır.





Ateizmin Çeşitleri




Mutlak Ateizm: Bazı ateistlere göre "ateizm" Tanrı’yı reddetmekten öte, zihinde Tanrı fikrine sahip olmamak demektir. Bu anlayışa göre İnsan doğuştan Tanrı kavramına sahip olmadığı için reddedecek bir şeyi de bulunmamaktadır. Bu tür bir ateizm, mutlak ateizm olarak tanımlanmış ve taraftarlarına da mutlak ateist denmiştir. Bu anlayışı savunanların arasında Baron D’Holbach (1723-1789) ve Charles Bradlaugh gibi düşünürler bulunmaktadır.

Teorik Ateizm: Ateizmin birinci yaklaşımından biraz farklı olarak "Tanrı'nın varlığını reddetmek" şeklinde de tanımlanmıştır. Aslında ateizm denilince akla bu tanım gelmektedir. Felsefede önemli olan ve Tanrı inancına ağır eleştiriler yönelten ateizm biçimi de budur. Yani düşünerek tartışarak zihni bir çabayla Tanrı’nın varlığını reddetmek ve ilgili iddiaları çürütmeye çalışmaktır. Teorik ateizm de denen bu anlayış doğrultusunda dindarların iddiaları ve Tanrı'nın varlığı lehinde getirdikleri kanıtlar eleştiri konusu olmuş, bu süreçte Tanrı'nın varlığını çürütmeye yönelik karşı tezler ileri sürülmüştür. Teorik ateizmde Tanrı'nın varlığı inkâr edilmekle kalınmamış, bu kavramla ilgili olarak gündeme gelen mucize, vahiy, peygamberlik, kutsal kitap, ölümsüzlük ve ahiret hayatı gibi inançlar da eleştirilmiş ve reddedilmiştir. Ayrıca bu tür bir ateizmde sadece teistik Tanrı kavramı hedef alınmamış, bunun yanı sıra mistik, mitolojik, transandantal (aşkın) veya antropomorfik anlayışlarla, panteizm ve deizm gibi, bir şekilde Tanrı inancına yer veren diğer ekoller de reddedilmiştir.

Pratik Ateizm: "Sanki Tanrı yokmuş gibi yaşamak" veya "Tanrı'yı günlük yaşama sokmamak" biçiminde tanımlanmıştır. Bu tür bir ateizmde kişi daha ziyade günlük yaşamındaki tavır ve davranışlarıyla, hayat tarzı, ilke ve alışkanlıklarıyla, Tanrı'sız bir dünya ve Tanrı'sız bir yaşam kurmayı istemektedir. Bunun yanında Tanrı’yla alakalı olarak en ufak bir şey düşünmemekte, kendini dinden, ibadetlerden ve bunlarla ilgili törenlerden de uzak tutmaya çalışmaktadır. Pratik ateizm anlayışında Tanrı'nın teorik tartışmalarla reddedilmesi ikinci planda kalmaktadır.Felsefede ki temsilcileri arasında L. A. Feuerbach (1804-1872), F. Nietzsche (1844-1900), S. Freud (1856-1940) ve K. Marx (1818-1883) gibi ünlü düşünürler de bulunmaktadır.

İlgisizlerin Ateizmi: Bir kısım düşünürler, Tanrı'nın varlığını veya yokluğunu tartışma konusu yapmadan, bu konulara uzak durmayı tercih etmişlerdir. Bu tür ateistlere göre insan, sadece varolanla yetinmeli, görünen alemin ötesine ilgi duymamalıdır. Dolayısıyla dünyanın ötesindeki herhangi bir varlık hakkında olumlu ya da olumsuz bir yargıda bulunmaya ya da konuşmaya çalışmak anlamsız bir iş yapmak olacaktır.

İdeolojik (Materyalist) Ateizm:Özünde felsefi bir problem olan ateizm bazen de ideolojik bir ilke olarak savunulmuş ve politik bir kabul haline gelmiştir. Özellikle Karl Marx, F. Engels (1820-1895) ve V. I. Lenin’in (1870-1924) görüşlerinde görülür.






Ateizmin Tarihçesi



Sistemleştirilmiş bir ekol oluşturulmaksızın filozoflardan bir bölümünce benimsenmiş olan bu anlayış, doğrudan doğruya tanrının varlığını inkâr üzerine kuruludur. Bu özelliğiyle de benzer yanlar taşıyor olsa da tanrının varlığını tartışan doktrinlerden ayrılır; tanrının yokluğunu kesin bir biçimde öne sürer.
Hemen hemen tüm felsefe ekolleri ve öğretileri gibi ateizm'in kökleri de Eski Yunan'a uzanır. Maddeci yapı belirten çeşitli felsefe okullarının bağlıları, ontolojik yorumları sonucunda ateist bir inanç sergilemişlerdir. "Gölge etme başka ihsan istemem" sözüyle yaygın bir ünü bulunan Diyojen bunlardan biri ve felsefe tarihinde "kâfir" diye nitelenen ilk kimsedir. Atom kuramcısı Demokrit, onun izleyicisi Leocippus, Sofist'lerden Gorgias ve Protegoras, kendi adıyla anılan ekolün kurucusu Epikür, öne sürdükleri materyalist görüşler bağlamında birer ateisttirler.
Rönesans'tan sonra Batı'da varlığını hissettiren din-dışı eğilimler ve özellikle de evrenin, doğanın ve insanın, insan toplumunun dinden bütünüyle soyutlanarak yorumlanması sonucu ortaya çıkan görüşler, ateist tutumlara büyük katkılarda bulunmuş, onlara bolca kullanabilecekleri veriler sağlamıştır.
Dinden ve törelerden bağımsız bir siyasetin oluşturulması savını öne süren Makyavel, ateizm'i bu alana sokarken; Dekart, David Hume ve Kant gibi kimselerin aklı dinden bağımsız kılma çabaları ve bu doğrultuda öne sürdükleri düşünceler çağdaş ateizm'e tutanaklar hazırlamış oldu. Pozitivist yorumlarla oluşturulan bilimsel kuramlar ve evrene yönelik rasyonalist bakış açılarının oluşturduğu ortam, Feuerbach'ın öne süreceği düşünceler için çok elverişliydi. XIX. Yüzyılın en önemli ve sonraki dönemler bakımından da en etkili ateisti olan bu düşünür, Tanrı'nın insana özgü ülkülerin bir yansıması olduğunu, insanın özgürlüğünün Tanrı'yı inkârla gerçekleşebileceğini öne sürmüş; dini insanın etkinlik alanına indiren bu görüşten yola çıkan Marks ise, ezilenlerin egemenliğiyle birlikte dinin de yok olacağı varsayımıyla ateizm'i doruk noktasına çıkarmıştır. Bu çizgiyi amacına ulaştıran Nietzsche ise, "Tanrı'nın Ölümü" adlı kitabında, insanın kendisini bütünlemesi ve özünü bulması için göstermesi gereken en insanca tepkinin ateizm olduğunu söylemiştir.
Darwin, geliştirdiği kuramla Yaratıcı-Tanrı kavramını dışlarken; Freud, Tanrı inancının çaresizlik içindeki insanın çocukluk durumuna dönerek koruyucu bir babaya sığınma ihtiyacından doğduğunu öne sürerek, psikolojik çerçevedeki inkârı gündeme getirmek yoluyla ateizm'e bir başka boyut kazandırmıştır.
Yüzyılımızdaysa, ateizm'i Jean Paul Sartre, Albert Camus gibi varoluşçular temsil ettiler. Bunlar, insanın evrende bir başına olduğu ve kendi değerlerini belirlemek özgürlüğüne sahip bulunduğu düşüncesinden yola çıkarak, bu özgürlüğü kabulün kaçınılmaz sonucu olarak ateizme gitmektedir.


alintidir
 
---> Ateizm - Ateizm nedir - Ateizm hakkinda

Ateizm - Teizm


Çelişkili savlarıyla tanınmış filozof Friedrich Nietzsche (1844–1900) şöyle demiş: "Tanrı nerelere gitti? Bak, dinle; sana söyleyeyim: Biz onu öldürdük. Senle ben! Onun katili biziz... Tanrı ölüdür ve ölü kalacaktır." Ateizm tarihin çok öncelerine uzanır. Davut (İ.Ö.yaklaşık 1000) Mezmurlar'da şunu belirtir: "Akılsız kişi yüreğinde, 'Tanrı yoktur' dedi." Ardından, Davut bunun nedenine gider: "Bozuldular, iğrençlik işlediler; iyilik eden yok!" (Mezmur 14:1 7; 53:1 6).

Çeşitli görüşler, felsefeler, yorumlar, Tanrı inancını enikonu eleştirenler Tanrı denen bir varlık yoktur sonucuna varmanın ardından sorunun daha derinine hiç eğilmeden tüm savı noktalayıveriyor. İnsanın bozukluğu, kudurganlığı iyiye değil kötüye belirti.. Bunlar nereden kaynaklanıyor, insanlığın başına nasıl çorap örebiliyor, temeldeki düzensizlik hangi ana noktada odaklanıyor? Bu sıradan bir sürü düğüm noktası bilerek ya da bilmeyerek yanıtsız bırakılıyor. Üstelik, Tanrı diye biri yoktur diyen bazıları düpedüz tanrı kesiliyor, dağlardan yüksek sorunları kendi çözüm yöntemiyle çözebildiğini düşünüyor. Önceki yüzyılın son elli yılında bazı genç filozoflar bu çağda artık Tanrı'ya yer ve gerek kalmadığını varsaydı. Ademoğlunun şaşırtıcı başarıları hızla akan zamanda beliriyor dendi: Teknoloji, atom, uzay, fizik, elektronik gereçler, bilgisayar, kitlesel iletişim ve bu sıradan bir sürü buluş insanın kesin egemenliğini kanıtlamakta. Evrim kuramının etkinliği akıllarda büsbütün oturmuştur.. Bu çağdaş düşünürlere göre kişinin Tanrı kanışı bilinçaltı, hatta bilinçdışı kuramlardan kaynaklanmakta. Ateizmin Türkçesi tanrıtanımazlıktır. Çeşidi pek çoktur. Bunu esinleyen görüşler: Yeni Çağ felsefesi, Derin Düşünce Erişimi (TM), Panteizm (tümtanrıcılık), Fatalizm (kadercilik), Nihilizm (hiççilik), Var oluşçuluk,Darwincilik, Marksizm, bilimsel hümanizm, bilimsel doğacılık, Ampirizm (deneycilik) ve daha birkaçı.. Görüldüğü gibi madalyanın ters tarafında ayrı bir çeşit tanrı inancı oluşturma çabaları fokurdamakta. Âdemoğlu Tanrısız yaşayamıyor. Sizin bildiğiniz Tanrı yok ama şöylesi var diyerek derindeki ihtiyaca kendi icatlarını sunuyor. Charles Darwin (1809–1882) kurulu düzende vahşet öğesine değinerek Tanrı'ya inancı dışladı. "Biyolojik varlıkların yok olmamak için savaş sürdürdüğü bir ortamda Tanrı kavramı düşünülemez" dedi. Karl Marx (1818–1883) Tanrı inancını acıları yatıştırmaya yarayan insan buluşu afyon diye nitelendirdi. "Bununla yaşama ölüme belirli bir anlam konularak sınıfların savaşını etkisiz kılma amacı kovalanıyor" dedi. Sigmud Freud (1856–1939), "Ana babanın çocuklar üzerinde bir tür avutma, uyutma yolu aramasının çocukça bir çabasıdır inanç konusu" dedi. Sav ardına sav uçuşuyor, her kafadan bir ses çıkıyor. Elbette, bütün bu düşüncelerin, bağlıları çok. Çoktanrılığı, İmparator tapınışını temel zorunluluk kılan Roma düzeni Mesih bağlılarını ateizmle suçladı! Onlarsa bunu tek Tanrı'ya karşı günah sayarak kesinlikle kınadı, birçokları aslanlar çukuruna atıldı. Kutsal Söz'de ateizmin hem tanımı, hem de kökeni şu çözümleme diliyle sergilenir: "O'nun göze görünmeyen nitelikleri başlangıcı sonu olmayan gücü ve tanrılığı dünyanın yaratılmasından bu yana yapılan işlerden anlaşılmakta ve açık açık görülmektedir. Onun için hiç özürleri yoktur... Tanrı'yı bilme aşamasına gelmeyi onaylamadıklarından, Tanrı onları uygunsuz işler yapmaları için onaylanmayan düşünceye teslim etti. Onların varlığında her tür bozukluk, aşağılık, açgözlülük, kötülük doldu taştı. Çekememezlik, adam öldürücülük, kavgacılık, düzenbazlık, bayağılık onları tepeden tırnağa dek sardı. Dedikoducular, başkalarını çekiştirenler, onu bunu aşağı görenler, büyüklenenler, ana baba sözü dinlemeyenler, düşüncesizler, sözünde durmayanlar, sevgi nedir bilmeyenler, sevecenlikten yoksun kişiler" (Romalılar 1:20,28 31). Tanrı'yı dışlamak çetin iş değil. Ama O'nu yok saymanın sonuçları değinilen kesimde belirtildiği gibi, tehlike göstergesidir. Tanrı yok diyerek O'nun yasalarını hiçe sayalım, böylece kargaşa dünyasına bir fol da biz yerleştirelim. Ateizmin nedenleri arasında bir sürü bozukdüzen din ve dinsellik uygulaması da sırıtmakta. Filozofların babası Sokrates şöyle diyor: "Dikkatle araştırılmayan yaşam yaşanmaya değmez!" Bu özdeyişi şu düzgüyle koşutlamak yanlış olmaz: "Dikkatle araştırılmayan inanç inanmaya değmez!" Maddesel, zamansal, dinsel kavram ötesindeki gerçeklere kafası kapalı durmak, temel konulara ilgisiz kalmaktır. Öncesiz-sonsuz çağlar Tanrısı insan yorumlarıyla bilinemez, din uygulamalarıyla O'na erişilemez. O'nu herkese tanıtan, tanrısal doluluğun O'nda konut kurduğu biri geldi yeryüzüne: "Hiçbir vakit, hiç kimse Tanrı'yı görmedi. Ancak Baba'nın bağrında olan biricik Oğul O'nu bildirdi" (Yuhanna 1:18). Ve Mesih kesin yetkiyle vurguladı: "Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacaktır" (Yuhanna 8:32). Tanrı'yı bilmek özgürlüktür. Biçimsel-töresel çabalar ötesinde, elle tutulur sevgisi ilişkisinde diri Tanrı'yla tanışmanın gönenci bambaşkadır.

Teizm


Teizm ateizmin tersidir. Kendisini ateist nitelendirenin aklını kurcalayan bir sürü takıntı var. Düşünen kişinin sorunlara birer soru işareti çekmesi doğaldır. Soruların bir kesimi sağlıklıdır; kişiyi kanışlı bilgiye götürebilir, sağduyulu teizme iletebilir. Birkaçına değinmek bu çetin konuya ışık saçabilir: Tanrı olsa ne olur, olmasa ne olur? Bu hiçbir şeyi değiştirebilir mi? Tanrı varsa şu dünyanın, doğanın, insanlığın haline baksın da yarattığı allak bullak ortama sıkılsın! Tanrı'nın varlığını nereden bilebilirim? Tanrı inancı körü körüne bir atılım değil mi? Aklın, mantığın çaresizliğini kim özler? Aklın kabul edemediği şeye YOK denir. Kendimi çok zorluyorum, ama inanamıyorum. Var dersem kendimi kandırmış sayılmaz mıyım? Çevrem Tanrı’ya inananlarla dolu. İnanıyorlar da ne değişiyor sanki? Onlar benden iyi mi? Allah-ü-ekber bağırışlarıyla adam öldürenlere ne denecek? Allah adı birçokların ağzında bir silah değil mi? Tanrıcı’ya göre O iyiyi onaylıyor, kötüyü de yargılıyor. Oysa neyin iyi, neyin kötü olduğunu kim söyleyebilir? Hangi inancın ölçüsüyle ölçülebilir bunlar?
Bu tür soruların ardı arkası kesilmez. Tümünü yanıtlamak, çok uzun çaba. Hiç kuşkusuz ardından yenileri belirecek. Soruların bazısı iyi düşünülmüş; hem de haklı. Ne var ki, bunlar konunun can damarına basmıyor; çünkü kusurlu, kişisel uslamlamalı, zamana mekâna kısıtlı, ölümlü yaratık aklından kaynaklanıyor. Ateizmi esinleyen sorunların birkaçına eğilebiliriz: Bu kanışı taşıyan ya da yayan belki küskünlük duygusuyla bocalıyor. Beyin jimnastiği yapıyor. Canını sıkan kalıplaşmış Tanrı pek iyiciliğine rest çekiyor, çevresindeki acı ıstırap onu sarsıyor, vb.

Ateistim diyene doğrultulacak sorular da var: YOKTUR dediğiniz Tanrı düşüncenizde nasıl biridir? Bir kuram ya da savlama ürünü mü? Kişiliği olmayan, ne olduğu belirsiz bir din önderi mi? Ademoğullarına keyfi şeriat kuralları veren mi? Milliyetçilik duygularını okşayan, düşmanına düşman kesilen yanlı bir varlık mı? İnsanlara kitap gönderen bir üstat mı? Varlıklının yanında yer alan maddeci bir sermayeci mi? Zayıfın savunmasızın ezilmesini onaylayan mı? Öncekiler gibi bunlar da uzayabilir. Şaşırtıcı çelişkiler zinciri durmadan karşımızda sırıtıyor: Kısıtlı kısıtsızı nasıl anlayabilir? Zamana mekâna sınırlı sınırsız olanı nasıl bilebilir? Yaratılan Yaratan’ı nasıl çekiştirebilir? (bkz. Eyub 38:4).

Tüm arayışa karşın dinler kesin bir bilgi sağlayamıyor. Kimisi Tanrı'yı kişilikten yoksun, niteliği bilinmeyen kaderci, çok yüksek bir varlık olarak tanıtıyor; kimisi binlerce yersel tanrıda belirdiğini söylüyor; kimisi en sonunda bütün ruhları içine çeken evrensel ruh olduğunu varsayıyor. Kimisi çok ırakta kabuğuna çekilmiş salt kendini düşünen, hükmünde haksız yaşlı birini tasarlıyor..

Bütün din kurucularından apayrı özellikle, güçle, yaşam vermekle insanlığa gelen İsa Mesih şöyle tanıtılır: "Her şeyin başlangıcından önce Tanrısal Söz vardı. Tanrısal Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Tanrı neyse Tanrısal Söz O'ydu. Başlangıçta Tanrı'yla birlikteydi... Tanrısal Söz beden oldu aramızda yaşadı. O'nun yüceliğini Baba'dan gelen biricik Oğul'un yüceliği niteliğinde gördük" (Yuhanna 1:1,2,14). Mesih, "Ya Rab, Baba'yı bize göster" diyen bir öğrencisini şöyle yanıtladı: "Beni görmüş olan Baba'yı görmüştür... Ben Baba'dayım, Baba da bendedir... Ben ve Baba biriz" (Yuhanna 14:9,10; 10:30). O, insan bedeni kuşanan tek Tanrı'dır; Tanrı'nın öncesiz-sonsuz biricik Oğlu.. "Oğul'u Baba'dan başka kimse bilmez. Baba'yı da Oğul'dan başkası bilmez. Bir de Oğul'un kendisine Baba'yı açıklamak istediği kişi Baba'yı bilir" (Matta 11:27).

Tanrı kimdir? "Tanrı sevgidir" (I Yuhanna 4:8,16). Bunun kanıtı, Mesih’in biz insanların öz niteliğiyle dünyamıza gelip acılarımızı, ıstıraplarımızı, günahımızı, yargımızı kendi üzerine yüklenerek yerimize ölmesidir. Aynı kesimde şu düşündürücü söz vurgulanır: "Sevgi Tanrı’dandır ve seven kişi Tanrı’dan doğmuştur, Tanrı’yı bilendir" (7). Sevgi insan başarısı değildir. Kaynağı sevgi olan Tanrı’dandır, O’nun armağanıdır. Tanrı en kötü günahlıyı sever, kayrasıyla onu arıtır. O kişi yeniden doğar, Mesih’in buyruğunu sayar: "Sen de git, düşmanını sev!" Tanrı’yı bilmenin sonuçları doğaötesidir.

Günahsız olan günahlılar için öldü. Evrensel Yargıç yargılanarak öldü. Ölümsüz, ölümlüler yerine öldü. Seven, herkesin kinini üzerine topladı; sevgi nedir bilmeyenlerin elinde kanını akıttı. Ama mezarda kalamazdı. Ölümü ne kaza, ne tecelli, ne de suikast idi. Üçüncü gün diriliş bedeniyle, tanrısal görkemle, apaçık yengiyle dirildi. Kırk gün sonra öğrencilerinin gözü önünde, oradan geldiği yücelere ayrıldı, inanlılarına Kutsal Ruhu'nu gönderdi. Askeri, siyasal, ümmetçi bağlılıklar ötesinde bulunan inanlılar topluluğunu oluşturdu. Bu yüzden Tanrı'yı kanıtlı güvenlik-le tanımak tek yolladır: "Tanrı Oğlu'nun geldiğini ve Gerçek Olan'ı bilmemiz için bize anlayış verdiğini biliyoruz. Biz Gerçek Olan'ın bağlılığındayız: O'nun Oğlu İsa Mesih bağlılığında. Bu, gerçek Tanrı'dır ve sonsuz yaşamdır" (I Yuhanna 5:20). Mesih çağırıyor: "Ey bütün yorulanlar ve ağır yük altında yıprananlar! Bana gelin. Sizleri dinlendiririm" (Matta 11:28).
 
---> Ateizm - Ateizm nedir - Ateizm hakkinda

Paylaşım için teşekkürler..

bu konuda uzun yıllardır araştırma yapıyorum ama bir sonuca ulaşamadım..
 
---> Ateizm - Ateizm nedir - Ateizm hakkinda

Onlar Tanrı tanımaz sıfatını kabul etmemektedirler. Onlara göre olmayan birşey tanınamaz zaten.

Güzel konu. Paylaşım için teşekkürler.
 
---> Ateizm - Ateizm nedir - Ateizm hakkinda

buradan baktigim da son derece gereksiz bi akim gibi geldi bana...konu paylasimini kastetmiyorum..emegine saglik...
 
---> Ateizm - Ateizm nedir - Ateizm hakkinda

Kimine göre tanrnın varlığını reddeden , kimine göre de tanrının yokluğunu savunan şeklindedir.Paylaşım için teşekkürler
 
---> Ateizm - Ateizm nedir - Ateizm hakkinda

Kimine göre tanrnın varlığını reddeden , kimine göre de tanrının yokluğunu savunan şeklindedir.Paylaşım için teşekkürler

Varlığını reddetmek, yokluğunu savunmak. Fark ne?

Yokluğu savunan 'Yok' diyor ama verlığı reddeden 'Yok' demiyor. Fark bu mu?
 
---> Ateizm - Ateizm nedir - Ateizm hakkinda

Ateizm bir din midir ?

Hayır ateizm bir akımdır, din değildir. Tabiki her din kendi arasında bir akım gibidir, din sadece ibadet ve inanış biçimiyle fark göstermemektedir. Eski çağlarda bir çok din'de Allah dışında bir çok şeye tapmıştır. Ama bunları biz " Din " kategorisinde ele almaktayız. Ateizmde Allah inkar edilir çünkü varlığına inanılmaz. Ortada bir inanç vardır ama bu inanç Allahın varolmadığıdır. Ateizm bir din değildir, felsefeye daha yakındır dinler ile aynı sınıfta değildir. Bir din için aşağıdaki tanımlar yapılmaktadır;

1. bir doğaüstü yaratıcıya inanmak (tanrılar).
2. kutsal olanla kutsal olmayanın ayrılığı.
3. kutsal sayılana yönelmiş ibadetler ve ritüeller.
4. tanrı tarafından açıklanmış ahlaki kodlar.
5. dini hisler (gizem hissi,günahta pişmanlık, kendini adama), tanrıyla ilişkili veya kutsal olanla karşılaşma durumunda hissedilenler veya törenlerde hissedilenler.
6. tanrıyla veya tanrılarla dua ya da diğer formlarda iletişim kurmak.
7. bir dünya görüşü ya da dünyanın ve içindeki bireyin genel bir resmi. bu resimde evrenin ve içindeki bireyin her şeyin üzerinde bir amacı vardır.
8. bu dünya görüşü üzerine bina edilmiş parçaları uyumlu bir toplam yaşam organizasyonu.
9. bütün bu dindar ve aynı bireyleri birbirine bağlayan bir sosyal bağ.

Ateizm yukarıdakilerin hiç birini karşılamaz bu yüzden Din değildir. Ateizm, Tanrı inancının reddidir. Tanrı fikrine dayalı "Teist" dünya görüşünü kabul etmemek demektir. Yani "Tanrı'ya inanmamak", yada "Tanrı inancının yokluğu" anlamına geldiği söylenebilir.
 
---> Ateizm - Ateizm nedir - Ateizm hakkinda

Hayır ateizm bir akımdır, din değildir. Tabiki her din kendi arasında bir akım gibidir, din sadece ibadet ve inanış biçimiyle fark göstermemektedir. Eski çağlarda bir çok din'de Allah dışında bir çok şeye tapmıştır. Ama bunları biz " Din " kategorisinde ele almaktayız. Ateizmde Allah inkar edilir çünkü varlığına inanılmaz. Ortada bir inanç vardır ama bu inanç Allahın varolmadığıdır. Ateizm bir din değildir, felsefeye daha yakındır dinler ile aynı sınıfta değildir. Bir din için aşağıdaki tanımlar yapılmaktadır;

1. bir doğaüstü yaratıcıya inanmak (tanrılar).
2. kutsal olanla kutsal olmayanın ayrılığı.
3. kutsal sayılana yönelmiş ibadetler ve ritüeller.
4. tanrı tarafından açıklanmış ahlaki kodlar.
5. dini hisler (gizem hissi,günahta pişmanlık, kendini adama), tanrıyla ilişkili veya kutsal olanla karşılaşma durumunda hissedilenler veya törenlerde hissedilenler.
6. tanrıyla veya tanrılarla dua ya da diğer formlarda iletişim kurmak.
7. bir dünya görüşü ya da dünyanın ve içindeki bireyin genel bir resmi. bu resimde evrenin ve içindeki bireyin her şeyin üzerinde bir amacı vardır.
8. bu dünya görüşü üzerine bina edilmiş parçaları uyumlu bir toplam yaşam organizasyonu.
9. bütün bu dindar ve aynı bireyleri birbirine bağlayan bir sosyal bağ.

Ateizm yukarıdakilerin hiç birini karşılamaz bu yüzden Din değildir. Ateizm, Tanrı inancının reddidir. Tanrı fikrine dayalı "Teist" dünya görüşünü kabul etmemek demektir. Yani "Tanrı'ya inanmamak", yada "Tanrı inancının yokluğu" anlamına geldiği söylenebilir.

Açıldığı bölüm hakkında sormuştum Dünya Dinleri yazıyor ateizmin buraya eklenmesi uygun mu peki ?
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst