Gözde'
Bayan Üye
Bir milletin doğrudan doğruya hayatiyle yükselmesiyle düşkünlüğüyle ilgili olan en önemli faktör milletin iktisadiyatıdır.
1930
Yeni Türkiyemizi lâyık olduğu yüceliğe ulaştırabilmek için mutlaka iktisadiyatımıza birinci derecede ve en çok ehemmiyet vermek mecburiyetindeyiz. Zamanımız tamamen bir iktisat devrinden başka birşey değildir.
Şubat 1923
Siyasî askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar iktisadî zaferlerle desteklenmezse payidar olamaz az zamanda söner.
1922
Türkiye’nin gerçek efendisi hakiki üretici olan köylüdür. O halde herkesten daha çok refah saadet ve servete müstehak (en çok lâyık) olan köylüdür.. Binaenaleyh Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin iktisadi siyasi aslî gayeyi gözetir.
1 Mart 1922
Ferdî mesai ve faaliyeti esas tutmakla beraber mümkün olduğu kadar az bir zaman için de milleti refaha ve memleketi mamuriyete eriştirmek için milletin umumî ve yüksek menfaatlerinin icap ettirdiği işlerde bilhassa iktisadî sahada devleti fiilen alâkadar etmek mühim esaslarımızdandır.
1923
Tarih milletlerin yükselme ve alçalma sebeplerini ararken birçok siyasî askerî içtimaî sebepler bulmakta ve saymaktadır. Şüphe yok bütün bu sebepler içtimaî hâdiseler üzerinde tesir yaparlar. Fakat bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla yükselişiyle alçalışıyla alâkası olan münasebetli olan milletin iktisadiyatıdır.
Tarihin ve tecrübelerin tespit ettiği bu hakikat bizim millî hayatımızda ve millî tarihimizde de tamamen belirir. Gerçekten Türk Tarihi tetkik olunursa bütün yükseliş ve alçalış sebeplerinin bir iktisat meselesinden başka birşey olmadığı anlaşılır.
1923
Tarihimizi dolduran bunca muvaffakiyetler zafer ve mağlûbiyetler bozgunlar ve felâketler bunların hepsi vukua geldikleri devirlerdeki iktisadî şartlarımızla münasebetli ve alâkalıdır. Yeni Türkiyemizi lâyık olduğu mertebeye çıkarmak için muhakkak iktisadiyatımıza birinci derecede ehemmiyet vermek mecburiyetindeyiz. Çünkü zamanımız tamamen bir iktisat devresinden başka birşey değildir.
1937
Ekonomik kalkınma Türkiye’nin hür müstakil daima daha kuvvetli daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.
1937
Milletimizin kuvvetli seciyesi sarsılmaz iradesi ateşli milliyetçiliği iktisadi muvaffakiyetinden doğacak feyizlerle de lârünüz altı kaval üstü şişane diye ifade olunabilecek bir kıyafet ne millîdir ve ne de beynelmileldir. O halde kıyafetsiz bir millet olur mu arkadaşlar? Böyle nitelendirilmeye razı mısınız arkadaşlar? Çok kıymetli bir cevheri çamurla sıvayarak dünyaya göstermekte mâna var mıdır? Bu çamurun içinde cevher gizlidir anlamıyorsunuz demek doğru mudur? Cevheri gösterebilmek için çamuru atmak elzemdir tabiîdir. Cevherin muhafazası için bir kap yapmak lâzımsa onu altından veya plâtinden yapmak gerekmez mi? Bu kadar açık gerçek karşısında tereddüt doğru mudur? Bizi tereddüde sevkedenler varsa onların ahmaklık ve kalınkafalığına karar vermekte hâlâ mı tereddüt edeceğiz?
1925
Arkadaşlar Turan kıyafetini araştırıp diriltmenin yeri yoktur. Medenî ve beynelmilel kıyafet bizim için çok cevherli milletimiz için lâyık bir kıyafettir. Onu giyeceğiz. Ayakta iskarpin veya fotin bacakta pantolon yelek gömlek kıravat yakalık ceket ve elbette bunların tamamlayıcısı olmak üzere başta kenarlıklı serpuş. Bunu açık söylemek isterim: Bu serpuşun ismine şapka denir. Redingot gibi bonjur gibi simokin gibi frak gibi işte şapkamız!
1925
Buna uygun değil diyenler vardır. Onlara diyeyim ki çok gafilsiniz ve çok cahilsiniz ve onlara sormak isterim:
1925
Yunan serpuşu olan fesi giymek uygun olur da şapkayı giymek neden olmaz? Ve yine onlara bütün millete hatırlatmak isterim ki Bizans papazlarının ve Yahudi hahamlarının özel elbisesi olan cübbeyi ne vakit ne için ve nasıl giydiler?
1925
Seyahatim esnasında köylerde değil bilhassa kasaba ve şehirlerde kadın arkadaşlarımızın yüzlerini ve gözlerini çok yoğun ve itina ile kapatmakta olduklarını gördüm. Erkek arkadaşlar bu biraz bizim bencilliğimizin eseridir. Çok iffetli ve dikkatli olduğumuzun gereğidir. Fakat muhterem arkadaşlar kadınlarımız da bizim gibi kavrayışlı ve düşünür insanlardır. Onlara ahlâka ait kutsal kavramları telkin etmek millî ahlâkımızı anlatmak ve onların dimağını nur ile temizlikle donatmak esası üzerinde bulunduktan sonra fazla bencilliğe lüzum kalmaz. Onlar yüzlerini cihana göstersinler. Ve gözleriyle cihanı dikkatle görebilsinler. Bunda korkulacak bir şey yoktur.
1925
Bazı yerlerde kadınlar görüyorum ki başına bir bez veya bir peştamal veya buna benzer bir şeyler atarak yüzünü gözünü gizler ve yanından geçen erkeklere karşı ya arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavrın mâna ve anlamı nedir? Efendiler medenî bir millet anası millet kızı bu garip şekle bu vahşi vaziyete girer mi? Bu hal milleti çok gülünç gösteren bir manzaradır. Derhal düzeltilmesi lâzımdır.
1925
1930
Yeni Türkiyemizi lâyık olduğu yüceliğe ulaştırabilmek için mutlaka iktisadiyatımıza birinci derecede ve en çok ehemmiyet vermek mecburiyetindeyiz. Zamanımız tamamen bir iktisat devrinden başka birşey değildir.
Şubat 1923
Siyasî askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar iktisadî zaferlerle desteklenmezse payidar olamaz az zamanda söner.
1922
Türkiye’nin gerçek efendisi hakiki üretici olan köylüdür. O halde herkesten daha çok refah saadet ve servete müstehak (en çok lâyık) olan köylüdür.. Binaenaleyh Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin iktisadi siyasi aslî gayeyi gözetir.
1 Mart 1922
Ferdî mesai ve faaliyeti esas tutmakla beraber mümkün olduğu kadar az bir zaman için de milleti refaha ve memleketi mamuriyete eriştirmek için milletin umumî ve yüksek menfaatlerinin icap ettirdiği işlerde bilhassa iktisadî sahada devleti fiilen alâkadar etmek mühim esaslarımızdandır.
1923
Tarih milletlerin yükselme ve alçalma sebeplerini ararken birçok siyasî askerî içtimaî sebepler bulmakta ve saymaktadır. Şüphe yok bütün bu sebepler içtimaî hâdiseler üzerinde tesir yaparlar. Fakat bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla yükselişiyle alçalışıyla alâkası olan münasebetli olan milletin iktisadiyatıdır.
Tarihin ve tecrübelerin tespit ettiği bu hakikat bizim millî hayatımızda ve millî tarihimizde de tamamen belirir. Gerçekten Türk Tarihi tetkik olunursa bütün yükseliş ve alçalış sebeplerinin bir iktisat meselesinden başka birşey olmadığı anlaşılır.
1923
Tarihimizi dolduran bunca muvaffakiyetler zafer ve mağlûbiyetler bozgunlar ve felâketler bunların hepsi vukua geldikleri devirlerdeki iktisadî şartlarımızla münasebetli ve alâkalıdır. Yeni Türkiyemizi lâyık olduğu mertebeye çıkarmak için muhakkak iktisadiyatımıza birinci derecede ehemmiyet vermek mecburiyetindeyiz. Çünkü zamanımız tamamen bir iktisat devresinden başka birşey değildir.
1937
Ekonomik kalkınma Türkiye’nin hür müstakil daima daha kuvvetli daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.
1937
Milletimizin kuvvetli seciyesi sarsılmaz iradesi ateşli milliyetçiliği iktisadi muvaffakiyetinden doğacak feyizlerle de lârünüz altı kaval üstü şişane diye ifade olunabilecek bir kıyafet ne millîdir ve ne de beynelmileldir. O halde kıyafetsiz bir millet olur mu arkadaşlar? Böyle nitelendirilmeye razı mısınız arkadaşlar? Çok kıymetli bir cevheri çamurla sıvayarak dünyaya göstermekte mâna var mıdır? Bu çamurun içinde cevher gizlidir anlamıyorsunuz demek doğru mudur? Cevheri gösterebilmek için çamuru atmak elzemdir tabiîdir. Cevherin muhafazası için bir kap yapmak lâzımsa onu altından veya plâtinden yapmak gerekmez mi? Bu kadar açık gerçek karşısında tereddüt doğru mudur? Bizi tereddüde sevkedenler varsa onların ahmaklık ve kalınkafalığına karar vermekte hâlâ mı tereddüt edeceğiz?
1925
Arkadaşlar Turan kıyafetini araştırıp diriltmenin yeri yoktur. Medenî ve beynelmilel kıyafet bizim için çok cevherli milletimiz için lâyık bir kıyafettir. Onu giyeceğiz. Ayakta iskarpin veya fotin bacakta pantolon yelek gömlek kıravat yakalık ceket ve elbette bunların tamamlayıcısı olmak üzere başta kenarlıklı serpuş. Bunu açık söylemek isterim: Bu serpuşun ismine şapka denir. Redingot gibi bonjur gibi simokin gibi frak gibi işte şapkamız!
1925
Buna uygun değil diyenler vardır. Onlara diyeyim ki çok gafilsiniz ve çok cahilsiniz ve onlara sormak isterim:
1925
Yunan serpuşu olan fesi giymek uygun olur da şapkayı giymek neden olmaz? Ve yine onlara bütün millete hatırlatmak isterim ki Bizans papazlarının ve Yahudi hahamlarının özel elbisesi olan cübbeyi ne vakit ne için ve nasıl giydiler?
1925
Seyahatim esnasında köylerde değil bilhassa kasaba ve şehirlerde kadın arkadaşlarımızın yüzlerini ve gözlerini çok yoğun ve itina ile kapatmakta olduklarını gördüm. Erkek arkadaşlar bu biraz bizim bencilliğimizin eseridir. Çok iffetli ve dikkatli olduğumuzun gereğidir. Fakat muhterem arkadaşlar kadınlarımız da bizim gibi kavrayışlı ve düşünür insanlardır. Onlara ahlâka ait kutsal kavramları telkin etmek millî ahlâkımızı anlatmak ve onların dimağını nur ile temizlikle donatmak esası üzerinde bulunduktan sonra fazla bencilliğe lüzum kalmaz. Onlar yüzlerini cihana göstersinler. Ve gözleriyle cihanı dikkatle görebilsinler. Bunda korkulacak bir şey yoktur.
1925
Bazı yerlerde kadınlar görüyorum ki başına bir bez veya bir peştamal veya buna benzer bir şeyler atarak yüzünü gözünü gizler ve yanından geçen erkeklere karşı ya arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavrın mâna ve anlamı nedir? Efendiler medenî bir millet anası millet kızı bu garip şekle bu vahşi vaziyete girer mi? Bu hal milleti çok gülünç gösteren bir manzaradır. Derhal düzeltilmesi lâzımdır.
1925