Atatürk İlke Ve İnkılapları

+qïzغm«3

Bayan Üye
Atatürk İlke Ve İnkılapları

Atatürk'ün büyük bir titizlikle kurduğu ve bizlere emanet ettiği en büyük eseri Türkiye Cumhuriyeti'nin sonsuza kadar yaşaması, Onun ilke ve inklaplarına sahip çıkma ile olur. Çünkü bu ilke ve inkilaplar Türkiye'nin gelişmesinin yegane çizgisidir. Türk insanına düsen görev önce Atatürk ilke ve inkılaplarını öğrenmek ve onların etrafında kenetlenmek, sonra da tek varlığımız Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza kadar yaşatmaktır. Atatürk ilke ve inkılapları Türk insaninin ülküsü ve idealleridir.
Atatürk'ü öğrenmek bir bakıma Onun ilke ve inkılaplarını bilmekle baslar. Bu ilkeler:

1- Cumhuriyetçilik: Türk Milleti'nin hür seçimlere dayanan en uygun yönetim sekli Cumhuriyet'tir seklinde özetlenebilir.

2- Milliyetçilik: Türk Milleti'nin 2000 yıllık tarihine yakışır bir şekilde millet olma ve yasama ilkesidir. Türk bayrağı altında yaşanan tasada ve kıvançta ayni duyguları paylasan herkesi Türk sayan ilkedir. Böylece milletimizi birleştiren ve kaynaştıran bir ilke konumundadır.

3- Halkçılık: Türk Milleti'nin yasayan kitlesine halk denir. Çeşitli meslek ve etkinlikleri olan halkımızın el ve gönül birliğiyle çalışıp yurdumuzun kalkınmasını sağlaması demektir. Bütün fertlerimizin birbirine saygılı ve fedakarlık duyguları içinde olmalarını önerir.

4- Laiklik: Devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil akla ve bilime dayandırılmasıdır. Böylece din ve devlet isleri iki ayrı kurum olarak birbirine zarar vermeden görevlerini sürdüreceklerdir.

5- Devletçilik: Devletin, halkın rahatı için sosyal ve ekonomik alanlarda üretim ve teşebbüste bulunmasıdır. Özel sektörün yapamadığı zorunlu hizmetleri devlet yapar ve vatandaşa hizmet oturur. Böylece endüstri ve sanayileşmede özel sektörün yanında devlet de bir sektör olarak görev yapar.

6-İnkılapçılık: Türk Milleti ve Devleti'nin durmadan ilerleyen ülkeler yarışmasına katılmasıdır. Türk toplumu endüstri, bilim, teknoloji, tip ve sanayi gibi her alanda, her turlu gelişmeye yabancı kalmayacak kendini cağın gereklerine göre yenileyecektir.

Atatürk ilkelerinin amacı Türk insaninin atılgan, yaratıcı, barışçı, birleştirici yapmaktır. Büyük Atatürk hayatta iken kendi de bu ilkeleri uygulamış ve bugünkü Türkiye'yi çağdaş yapan inkılapları sağlamıştır. Kısa bir ömre sığan bu inkılapları Avrupa ancak 200-300 yılda yapabilmiştir. Atatürk, cağımızın gelmiş geçmiş dahi devlet adamlarından biridir. Onun büyüklüğü çok yönlü bir kişiliğe sahip olmasından kaynaklanır. İyi bir kumandan, dahi bir lider, güçlü bir devlet adamı, iyi bir hatip, milletinin bas öğretmeni, koylusunun bas çiftçisi ve esir milletlerin kılavuzudur. Türk inkılaplarının kısa surede başarıya ulaşmasının sırrı buradadır.

Atatürk inkılapları ile çağdaş bir devlet niteliğine kavuştuk. Dünyada saygınlığımız arttı. Yabancı uyruklulara tanınan kapitülasyon ayrıcalıkları kaldırıldı. Tarımın modernleşmesinde devlet öncü oldu. Bankalar, fabrikalar kuruldu. Sonunda ülkemiz bayındır oldu. Ulusumuz zenginleşti.

Siyasal Alanda Yapılan Değişiklikler:

Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde 1919 yılında başlayan Ulusal Kurtuluş Savaşımız 1922'de tamamlandı. Osmanlı Devleti yöneticileri bu savaşın önderleri hakkında ölüm fermanları imzalamaktan çekinmediler. Kurtuluş Savaşı bittiği zaman bir yanda Büyük Millet Meclisi Hükümeti, öte yanda Osmanlı Saltanatı vardı. Büyük Millet Meclisi'nin 1 Kasım 1922 günü kabul ettiği bir yasa ile tarihimizde saltanat dönemi kapandı. Yeni bir dönem başladı. Osmanlı Saltanatının kaldırılmasından sonra 1921 Anayasası'nda değişiklikler yapıldı. 29 Ekim 1923 günü Türkiye Devleti'nin hükümet şeklinin Cumhuriyet olduğu kabul edildi.
Cumhuriyetin ilanı ile tarihimizde Cumhuriyet Dönemi başladı.

Hukuk Alanında Yapılan Değişiklikler:

Cumhuriyet öncesinde yargı işleri din adamları tarafından görülürdü. Kadı adı verilen yargıçlar din kurallarına göre karar verirdi. Hukuk alanında yapılan değişiklikle eski mahkemeler kapatıldı. Eski yasalar yürürlükten kaldırıldı. Uygar ulusların yasaları örnek alınarak boşanma, miras, ceza hukuku yeniden düzenlendi. Hukuk devrimi ile kadın - erkek arasında eşitlik sağlandı. Miras konusunda kadın ve erkek eşit pay almaya başladı. Kadınlar da erkekler gibi seçme ve seçilme hakkına kavuştu.

Eğitim Alanında Yapılan Değişiklik:


Osmanlı Devletinde eğitim sistemi dinseldi. Mahalle okulunu bitirenler isterlerse öğrenimlerini Medreselerde sürdürürlerdi. Medreselerde genel olarak dini bilgiler öğretilirdi. Bu öğrenim kurumlarında tekniğe, bilime önem verilmezdi. Medreselerin yanı sıra İmparatorluğun devlet işleri için kurulmuş Enderun adlı Saray Okulu vardı. Çok sonraları Tanzimat Döneminde Ortaokul dengi Rüştiye, Lise dengi İdadi ve Sultani okulları açıldı. Daha sonra Tıp, Harp Okulu, Mülkiye Okulları kuruldu.
Cumhuriyet döneminde dine bağlı eğitim sistemine son verildi. Eğitim kurumlarında bilimsel yöntem ve ilkelere dayalı eğitim çalışmaları başladı. Tüm okullar bu ilkelere göre yeniden örgütlendi.
Atatürk eğitime, öğretime çok önem verdi. Bilgisizliği kısa yoldan çözmek, okuma yazmayı kolaylaştırmak amacı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Kasım 1928 tarihinde Türk Alfabe Yasası'nı kabul etti. Bu alfabe ile okuma yazma öğrenilmesi için Ulus Okulları açıldı. Bütün yurtta okuma yazma öğrenme çalışmaları başladı. Atatürk, Ulus Okullarında Başöğretmen olarak dersler verdi.
Harf değişikliğini, dilde özleşme izledi. Arapça ve Farsça sözcüklerden oluşan Osmanlıca yerine Türkçe konuşulup yazılmaya başlandı. Atatürk Türk Dili'nin benliğine kavuşma çalışmalarını yürütmek amacı ile 12 Temmuz 1932 tarihinde Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ni kurdu. Dilimiz yabancı sözcüklerden arındı.

Ekonomik Alanda Yapılan Değişiklikler:

Lozan Barış Antlaşması ile yabancı uyruklulara tanınan kapitülasyon ayrıcalıkları kaldırıldı. Ülkemiz kendi zenginlik kaynaklarına sahip çıktı. Her alanda devlet öncülük etmeye başladı. Bankalar, fabrikalar kuruldu. Modern tarım çalışmalarına başlandı. Yollar, özellikle demiryolları yapımında büyük çaba gösterildi. Böylece yurdun en uzak yerlerine ulaşma olanağı hazırlandı. Ekonomik bağımsızlığımız kazanıldı. Ekonomik alanda sağlanan bu başarılar sonucu yurdumuz bayındırlaştı. Ulusumuz zenginleşti. Halk için ağır bir yük olan aşar vergisi kaldırıldı. Çağdaş vergilendirme yöntemleri uygulanmaya başlandı.

Ekonomik Alanda Yapılan Değişiklikler:

Atatürk, ulusumuzun uygar uluslar düzeyine ulaşması için, sosyal alanda da köklü değişiklikler yaptı. Yeni okullar açtı. Hastaneler, dispanserler kurulmasını sağladı. Güzel sanatların gelişmesi için gerekli girişimlerde bulundu. Konservatuar kuruldu. Stadyumlar, spor alanları, kapalı spor salonları yapıldı. Uygar bir toplum için gerek duyulan tüm sosyal kurumlar Atatürk döneminde açıldı.

Ölçü Birimlerinde Yapılan Değişiklikler:

Atatürk dünya ile ilişkilerimizi düzenli yürütmek için ölçü birimlerinde değişiklikler yaptı.
Uzunluk ölçüsü birimi olarak arşın, endaze; ağırlık ölçüsü birimi olarak okka, dirhem gibi ölçüleri kaldırarak bugün kullanmakta olduğumuz ölçü birimlerini kabul etti.
Yurdumuzda daha önce takvim Hicri takvime göre düzenlenmişti. Buna göre dünyanın kullandığı takvimle aramızda 580 yıl kadar bir farklılık vardı. 1 Ocak 1926 tarihinden sonra bizde de Miladi takvim kullanılmaya başlandı.
Eskiden ülkemizde ezani saat kullanılıyordu. Bu saat uygar ülkelerin kullandığı saate uymuyordu. Takvimde olduğu gibi saatler arasındaki bu uymazlık büyük karışıklıklara neden oluyordu. Bunları önlemek için takvimle birlikte bugünkü kullandığımız saat kabul edildi.
Hafta tatili Cuma'dan Pazar gününe alındı.



+rep pılz:D
 
---> Atatürk İlke Ve İnkılapları

egitim alanindaki yenilikleri gercekten zor bir olay ustasinden gelmek te oyle.
 
---> Atatürk İlke Ve İnkılapları

Teşekkürler

Sanayi Alanında Yapılan Yenilikler

Türkiye, çeşitli sanayilerin kurulabileceği ve gelişebileceği her türlü ham madde kaynaklarına sahip bulunuyordu. Bu nedenle Türkiye’de milli ve modern bir sanayi kurulmalıydı. Atatürk sanayileşmenin gerekliliğini şu sözlerle ifade ediyordu:

“Sanayileşmek, en büyük milli davalarımız arasında yer almaktadır. Çalışması ve yaşaması için ekonomik elemanları memleketimizde mevcut olan büyük-küçük her çeşit sanayii kuracağız ve işleteceğiz. En başta vatan müdafaası olmak üzere, mahsullerimizi kıymetlendirmek ve en kısa yoldan, en ileri ve refah seviyesi yüksek Türkiye idealine ulaşabilmek için, bu bir zarurettir.”

Cumhuriyetin ilk yıllarında sanayileşmeyi gerçekleştirebilmek için özel sektör yeterli sermayeye ve deneyime sahip değildi. 1924’te ulusal sermaye birikimini sağlamak amacıyla Türkiye İş Bankası kuruldu. 1929 yılına kadar kurulan banka sayısı 27’si yöresel olmak üzere 29’u buldu. Büyük sanayi tesislerinin kurulması işi devlet tarafından üstlenildi. Bununla beraber devlet, özel sektöre bırakılan sanayi alanında faaliyetleri de korumayı prensip olarak kabul etti.

Belirlenen kararlara göre düzenlenen sanayi programının başlıca konuları şöyleydi

1-Mevcut sanayi tesislerini korumak ve yenilerinin yapılmasını teşvik etmek.
2-Ülkenin ihtiyaç duyduğu büyük sanayi tesislerini devlet eliyle kurmak.
3-Sanayi için gerekli elemanları yetiştirmek amacıyla teknik öğretim okulları açmak.

Osmanlı Devleti zamanından cumhuriyet yönetimine kalan yıpranmış haldeki sanayi tesislerini kullanılır hale getirmek ve işletmek için 1925’te Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası kuruldu. Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası, özel sektöre kredi vermek, devlete ait olup da kendisine devredilecek fabrikaları işletmekle görevlendirildi. Daha sonra bu banka adını Sümerbank adını aldı. Sümerbank bünyesinde kurulan çimento fabrikaları ve demir çelik tesisleri zamanla bağımsız bir kuruluş haline geldi. 1925’te şeker fabrikaları için özel teşvik ve imtiyazlar getiren bir kanun kabul edildi. Alpulu ve Uşak şeker fabrikaları kuruldu.

28 Mayıs 1927’de Teşvik-i Sanayi Kanunu (Sanayiyi Özendirme Kanunu) çıkarıldı. 1929 Dünya ekonomik bunalımının Türkiye’yi de etkilemesi üzerine 1933’de planlı ekonomiye geçildi. Birinci Beş yıllık kalkınma planı (1933-1938) uygulandı. Yurdun çeşitli bölgelerinde fabrikalar açılarak kalkınmada bölgeler arası bir denge kurulmaya çalışıldı. 1935’te yer altı kaynaklarını işletmek ve elektrik santralleri kurmak amacıyla Etibank,maden aramak ve bulmak içinde Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA) kuruldu.

1938’de çıkartılan İkinci Beş yıllık Kalkınma Planı ise İkinci Dünya Savaşı’nın olağanüstü koşulları nedeniyle uygulamaya konulamadı.


Alıntı
 
---> Atatürk İlke Ve İnkılapları

Sağlık Alanında Yapılan Yenilikler


23 Nisan 1920’de yeni Türk Devleti kurulunca, sağlık hizmetleri devlet hizmeti olarak ele alındı ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı kuruldu. Böylece sağlık ve sosyal yardım işleri devlet bünyesinde toplanmış oldu.

1923 yılında sağlık hizmetleri ülke genelinde yaygınlaştırılırken, ilk yıllarda koruyucu hekimliğe önem verildi. 1924’te alınan bir kararla Ankara, İstanbul, Sivas, Trabzon, Erzurum ve Diyarbakır’da örnek hastaneler yaptırıldı. Bu hastanelere bulunduğu ilin adı ile birlikte Numune Hastanesi adları verildi. 1930 yılında çıkarılan Umumî Hıfzısıhha Kanunu’nda koruyucu sağlık hizmetleri yönünde önemli düzenlemeler yapıldı. Ülkenin her yerinde yeni hastaneler ve dispanserler açıldı.

1933’te açılan İstanbul Üniversitesi bünyesindeki tıp fakültesinin eğitim programlarının geliştirilmesine önem verildi. Kolera, veba, tifo, çiçek, kızamık, menenjit, verem ve sıtma gibi birçok bulaşıcı hastalıklara karşı sistemli bir mücadele başlatılarak bu hastalıkların sağlık kuruluşlarına bildirilmeleri zorunluluğu getirildi. Bu hastalıkların tedavisinin parasız yapılabilmesi için kararlar ve tedbirler alındı. Ankara’da açılan Hıfzısıhha Enstitüsü’nde üretilen aşılar bütün yurda dağıtıldı.

Sınırlarda sağlık kontrolleri artırılarak bulaşıcı hastalıkların ülkeye girmemesi için tedbirler alındı. Bataklıklar kurutuldu. Kızılay teşkilatı devletin desteği ve halkın bağışlarıyla güçlendirildi. Bu sayede Kızılay, daha çok kişiye yardım etme olanağını elde etti. Böylece sağlık hizmetlerini üstlenen devlet, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren sağlık alanında birçok başarı elde etti.


Alıntı
 
---> Atatürk İlke Ve İnkılapları

Ticaret Alanında Yapılan Yenilikler

Sürekli savaşlar yüzünden güvenliğin sağlanamaması ve kapitülasyonlar sonucu rekabet ortamının bulunmaması gibi nedenlerle, Türk aileleri çocukları için ticaret mesleğine sıcak bakmıyor, memurluk ve subaylığı tercih ediyorlardı. Bu nedenle, memleketin iç ve dış ticareti yabancılar ile Rum, Ermeni ve Yahudi azınlıklarının eline geçmişti.

Batılı devletler, Türkiye ile ticari ilişkilerinde kapitülasyonlardan ve azınlıkların aracılığından yararlandıkları için Türk tüccarların iş yapabilme olanakları oldukça kısıtlıydı. Lozan Antlaşması’yla kapitülasyonların kaldırılması ve ticareti koruyan kanunların çıkarılması, iç ve dış ticaretin gelişmesi için ortam oluşturdu.

Atatürk, ticaretin desteklenmesi ve gelişmesini sağlamak için Türkiye İş Bankası’nı kurdu (26 Ağustos 1924). İş Bankası’nın sağladığı kredi kaynakları sonucu, Türk tüccarlar ticaret hayatına hakim oldular.

Deniz ulaşımının büyük bir bölümü ile önemli limanların işletilmesi yabancı şirketlerin elindeydi. Lozan Antlaşması’nda Türk gemilerinin kabotaj hakkı kabul edildi. 1 Temmuz 1926 yılında Kabotaj Kanunu çıkarıldı. Bu kanun ile Türk denizlerinde yük ve yolcu taşıma hakkı sadece Türk gemicilerine verildi. Böylece denizlerimizde de bağımsızlık sağlanmış oldu. Her yıl 1 Temmuz günü Kabotaj ve Denizcilik Bayramı olarak kutlanmaktadır.

Türkiye’de milli sermaye birikimini sağlamak ve Türk ekonomisinin para işlerini düzenlemek amacıyla 11 Haziran 1930’da kabul edilen yasa ile Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası kuruldu.

Diğer yandan, yabancıların kurduğu ticaret işletmelerinin satın alınmasıyla Milli Ekonomi İlkesi’nin uygulanması sürdürüldü. Ticaret alanında alınan önlemler sonucunda, iş kapasitesi artmış, bankacılık, sigortacılık, kooperatifçilik ve şirketler hızlı bir şekilde gelişme göstermiştir.


Alıntı
 
---> Atatürk İlke Ve İnkılapları

Bayındırlık Alanında Yapılan Yenilikler

Anadolu’yu imar etmek, cumhuriyet yönetiminin önemle ele aldığı bir konu olmuştur.

Şehirler yeniden onarılırken, eğitim, sağlık ve sanayi amaçlı binaların artırılmasına önem verilmiştir.

Kara ve demir yolları ihtiyaca cevap verecek durumda olmadığından, temel ulaşım ağı kurulmasına önem verilerek, devletin etkinliğinin artırılmasına, ülkenin güvenliğinin sağlanmasına, milli ekonominin geliştirilmesine azami çaba gösterilmesi ilkeleri benimsenmiştir. Ülke içinde bir ulaşım ağının kurulması askeri yönden de gerekliydi.

Cumhuriyetin ilk yıllarında dünyada en yaygın ulaşım türü, demir yolu idi. Ayrıca demir yolu o dönemde yurdun ekonomik ve doğal şartlarına en elverişli ulaşım şekliydi. 1924 yılında kabul edilen kanunlarla demir yollarının yapımına başlandı. Bir yandan yabancıların işlettiği demir yolları satın alınırken, diğer yandan yenilerinin yapımına hız verildi. Ankara-Kayseri-Sivas-Erzurum, Sivas-Samsun-Çarşamba, Zonguldak-Ankara, Sivas-Malatya-Fevzipaşa, Malatya-Diyarbakır hatlarıyla yurdun bütün önemli merkezleri birbirine bağlandı. Ayrıca, Balıkesir-Kütahya hattı ile Kuzeybatı Anadolu yeni hatlarla birleşti. Yapılan bu demir yollarının, ülke kaynaklarıyla bitirilmiş olması kayda değer bir olaydır. 1927’de Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı olarak Devlet Demir Yolları ve Limanları Genel Müdürlüğü kuruldu.

Kara yollarının yapımına 1950 yılından itibaren büyük önem verilmiş, büyük şehirler düzgün kara yolları ile birbirine bağlanmıştır.

Cumhuriyet Hükümeti, deniz ulaşımına da büyük önem verdi. Lozan’da elde edilen işletme hakkı ile Türk liman ve iskeleleri arasında yük ve yolcu taşıma hakkı Türk gemilerine verilmişti. Satın alınan yeni gemilerle deniz ticaret filosu güçlendirildi. Türk armatörlere kredi kolaylıkları sağlandı. Özel sektör gemi yapımına ve işletmeciliğine teşvik edildi. 1930’dan sonra ise gemi inşası ve işletmeciliğinde devlet ön plana çıktı. Limanlar yapılarak deniz ulaşımı, iç ve dış ticaretin gelişmesi yolunda önemli adımlar atıldı. Türk kıyıları arasında düzgün posta seferleri işletme tekeli Denizyolları İşletmesi İdaresi’ne verildi. Deniz yollarını ve ticaret filosunu güçlendirmek için 1937’de Denizbank kuruldu.

Türkiye’de ilk Milli Hava Ulaştırma Teşkilatı 1933’te Hava Yolları Devlet İşletme İdaresi adıyla kuruldu. İlk ticari seferlerini Ankara, Eskişehir ve İstanbul arasında yaptı. Yeni hava meydanları yapıldı. Uçak bakım onarımı için tesisler inşa edildi. Milli Hava Ulaştırma Teşkilatı 1938’de Devlet Hava Yolları Umum Müdürlüğü adını aldı.


Alıntı
 
---> Atatürk İlke Ve İnkılapları

Tarım Alanında Yapılan Yenilikler

Osmanlı Devleti zamanında halkın yüzde 80’i tarımla uğraşıyordu ve milli gelirin önemli bir kısmı tarımdan elde ediliyordu. Batılı ülkeler modern usullerle tarım yaparken, ülkemizde ilkel yöntemlerle toprak işleniyordu. Cumhuriyet idaresinin üzerinde önemle durduğu bir konu da tarımın geliştirilmesi olmuştur.

Atatürk, “Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüsüdür. O hâlde herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete müstahak ve lâyık olan köylüdür.” diyerek yüzlerce yıl ezilen köylünün gerçek değerini ifade etmiştir.

Tarımı düzenlemek için her şeyden önce köylünün durumunu iyileştirmek gerekiyordu. Hükümet bu düşünceye dayanarak köycülük siyasetinin esaslarını şöyle belirledi:

-Toprağı olmayan köylülere toprak verilmesi
-Köylüden ağır vergilerin kaldırılarak maddi açıdan güçlenmesinin sağlanması
-Köylünün üretim imkanlarının arttırılması
-Köylünün bilgi ve görüşünü yükseltecek tedbirlerin alınması

Tarım kesiminde çiftçinin durumunu güçleştiren etkenlerden biri de vergi yükünün ağır olmasıydı. Aşar vergisi, Osmanlı döneminde çiftçinin devlete ödediği bir vergiydi. Çiftçi kesimi ürününün onda birini devlete vermek zorunda olduğu bu vergiyi ödemede büyük güçlük çekiyordu. Cumhuriyetin ilk yıllarında Aşar vergisi, genel bütçe gelirinin yüzde yirmi beşini oluşturuyordu. Cumhuriyet Hükümeti cesur bir kararla 17 Şubat 1925’te Aşar vergisini kaldırdı. Böylece tarımsal gelişme için iyi bir ortam hazırlanmış oldu.

Tarımsal üretimi artırmak için yeni ve gerçekçi önlemler alındı. Bu önlemler doğrultusunda köylü ve üreticiye tohum, fidan, damızlık hayvan ve borç para verildi. Köylünün her açıdan ihtiyacının giderilmesinin amaçlandığı 1929’da Tarım Kredi Kooperatifleri kuruldu. Örnek çiftlikler, fidanlıklar ve haralar oluşturuldu. Ülkemizin iklimine uygun yeni ürünler yetiştirildi. Traktör kullanımını yaygınlaştırmak için Hükümet, mali ve yasal düzenlemeler yaptı. Ziraat Bankası’nın verdiği kredi koşulları kolaylaştırıldı. Pulluk kullanımı yaygın hale getirildi.

Yurdumuzun her bir yöresinde şeker pancarı, Karadeniz Bölgesi’nde çay, Güney bölgelerimizde turunçgiller yetiştirilmeye başlandı. Türkiye’nin gelişmiş bir tarım ülkesi haline gelebilmesi için orta dereceli ziraat okulları açıldı. Ziraat uzmanlarının sayısını artırmak için Avrupa’ya öğrenciler gönderildi. 1933 yılında Ankara’da Yüksek Ziraat Enstitüsü açıldı.

2 Haziran 1929’da topraksız çiftçiye toprak dağıtılması hakkında bir kanun kabul edildi. Ancak bu kanun, kişilere ait toprakların ve hazine topraklarının tam olarak belirlenememiş olması nedeniyle uygulamaya konulamadı.

Hayvancılık ve ormancılığın geliştirilebilmesi içinde önemli tedbirler alındı. Hayvancılığın geliştirilmesi için çiftliklerin kurulmasına başlandı.

Gazi Orman Çiftliği’nin kurulmasında Atatürk bizzat işin başında yer aldı. Silifke Tarsus ve Dörtyol’da da çiftlikler kuruldu. Bu çiftliklerin modern tarımın yerleşmesine büyük katkıları olmuştur.


Alıntı
 
---> Atatürk İlke Ve İnkılapları

Türkiye’nin Yeniden İdari Teşkilatlanması

Yeni Türkiye Devleti’nin idari yapılanmasına ilişkin 1921 ve 1924 anayasalarında bazı kararlar alınmıştır.

1923 yılında yönetim şekli olarak Cumhuriyet rejimi kabul edilmiştir. 1921 ve 1924 anayasalarında alınan kararlara göre ülke; iller, ilçeler, bucaklar ve köyler olarak yeni yönetim birimlerine ayrılmıştır. Bu yönetim birimlerinin başına getirilen, illerde valiler, ilçelerde kaymakamlar, bucaklarda bucak müdürlerinin ataması merkezden gerçekleştirilmiştir. Atanan bu yöneticilerin yaptıkları her iş hükümetin onayına bağlı idi. Yapılan bu atamalar sayesinde yapılan inkılaplar ülke geneline daha çabuk yayılmıştır.

Ülke genelinde vatandaşlara yapılan hizmetlerin ulaşması hızlandırılmıştır. Köy veya mahalle yönetiminde söz sahibi olan muhtarlar ise atama ile değil seçimle iş başına gelmektedirler.


Alıntı
 
---> Atatürk İlke Ve İnkılapları

şuan milliyetçilik ilkesi,ayaklar altına alınıyor maalesef...
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers
vozol puff
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst