Zekirdek ~
Kayıtlı Üye
[DM]x9gse8_assassin-s-creed-2_videogames#from=embed[/DM]
Splinter Cell, Prince of Persia ve Rainbow Six gibi serilerin mimarı olan ve Ubisoft’un en başarılı stüdyosu olarak gösterilen Ubisoft Montreal, 2008 yılında oyun dünyasına yepyeni bir şaheser kazandırmıştı. Assassin’s Creed, orijinal senaryosu ve oyun yapısıyla elit oyunlar arasına adını yazdırmış ve 8 milyondan fazla satmıştı. Ubisoft bu oyuna önem verdi ve üçleme yapacağını duyurdu. Çalışmalar başladı, serinin ikinci oyunu Xbox 360 ve PS3 için 2009’un sonlarında piyasaya çıktı. PC’ye geçtiğimiz haftalarda sürülen yapım, uzun bekleyişin karşılığı olarak parmaklarımızın arasında…
İlk oyunda Desmond Miles isimli karakterin atalarından olan Altair’i yönetiyorduk, Animus isimli makine sayesinde bilim adamları Miles’ı geçmişe götürüyor ve araştırmalarına cevaplar arıyorlardı. Oyunun sonunda birçok soru işareti olduğu gibi kalıyor, hatta yeni sorular ekleniyordu hikayeye, zaten finalden ikinci oyunun geleceğini anlamıştık hepimiz. Assassin’s Creed 2’ye 2008’de bıraktığımız odamızdan başlıyoruz, Desmond’ın yürüyüşü biraz değişmiş olsa da birçok şey aynı. Araştırma merkezi artık deneyleri yürütmek için güvenli değildir, Abstergo’da güvenebileceğimiz tek kişi olan Lucy, Desmond’ı daha güvenli bir yere kaçırır. Artık araştırmayı Dr. Warren yerine Lucy ve onun güvendiği arkadaşları yapacaktır. Desmond Miles’la bu sefer Ezio Auditore de Frenze isimli zat-ı muhteremin hikayesine dalış yapacağız.
Tarih ile Bilimkurgunun buluşması
Altair gibi karizmatik bir karakter yerine bu fırlama herif de nereden geldi yahu? Bu soruyu Ezio ile karşılaşanlar soracaktır benim gibi, varlıklı bir ailenin şımarık çocuğu Ezio, gayet umursamaz ve ‘lay lay lom’ kişiliğe sahiptir. Kavgalardan geri kalmaz, kızlarla da arası iyidir. ‘Neydik (Altair), ne olduk (Ezio)’ da diyebilirsiniz. Ancak unutmayın ki bunlar daha oyunun başları. Genç Ezio’yla şehrin altını üstüne getiriyoruz, hopluyoruz, zıplıyoruz, birkaç getir-götür işi yapıyoruz ve hem karakterimizi hem şehri tanıyoruz. Bununla birlikte hikaye de yavaş yavaş şekilleniyor tabi. Gün geliyor, Ezio’nun tozpembe dünyası bilmediği sırlarla yıkılıyor ve anlam veremediği olaylarla yeni bir yaşam önüne konuluyor. O şımarık genç gidiyor, yerine intikam için ant içmiş bir savaşçı geliyor. Burada hikayeden ‘spoiler’ tehlikesi nedeniyle fazla bahsetmeyeceğim.
Altair ile tırmanmadığımız duvar, çıkmadığımız çatı, zıplamadığımız platform kalmıyordu hatırlarsanız. Tıpkı Prens’teki gibi birçok akrobatik hareket yapabiliyorduk, Ezio ile aynı yetenekleri sergileyebileceğiz. Duvarlara tırmanıp, pencerelerden sarkacağız, çatılara çıkıp şehri seyredeceğiz. Ayrıca ilk oyuna göre çok daha seri hareket edebilecek, durmaksızın yolumuza devam edeceğiz, çatılarda koşarken veya bir yerlere tırmanırken.
Yeni dostumuz Ezio, Altair’e göre daha çok kombo uygulayabiliyor. Dövüş sistemi biraz daha geliştirilmiş, özellikle faklı bitirici vuruşlar sahip Ezio. Bazen rakibinin boğazını bıçağıyla kesiyor, bazen de kılıcı kafatasına saplayıveriyor. Oyunda kullanabileceğimiz silahların sayısında da artış var, meşhur bıçak mekanizmamız olduğu gibi duruyor. Avlarınızı en temiz şekilde öldürmenizi sağlıyor bu silah. Kalabalık düşmanlara karşı kılıç, rakiplerinize yaklaşmaktan zarar vermek için ise ufak bıçaklar bulunuyor. İlerleyen bölümlerde balta, hançer gibi daha etkili silahlar da edinebilirsiniz.
Bu kadar kesici aleti iki üç tane hedefi ortadan kaldırmak için taşımıyoruz elbette. Oyun boyunca sizi en çok zorlayacak kişiler olan şehir muhafızları, ensenizde boza pişirecek. Assassin’s Creed 2’de asker sayısında muazzam bir artış var, çatılarda, köşe başlarında, girişlerde bekleyenlerin yanında, sokaklarda devriye gezen askerler de bulunuyor. Ayrıca ilk oyundaki gibi rahat hareket edemeyeceksiniz, çünkü askerler sizi fark ettiği an peşinize düşüyor. Bir suç işleyip işlememeniz mühim değil, siz zaten aranan birisiniz.
Askerlerin üzerinde çıkan sarı işaret, kırmızıya dönüştüğü an bilin ki tabanları yağlama vakti gelmiş. Peşinizdeki askerlerin sizi takip edebilmeleri için, haritada ortaya çıkan ‘alarm çemberi’nde olmanız gerekiyor, çemberden kurtulduğunuz zaman askerler de peşinizi bırakıyor. Ayrıca ilk oyunda da sıkça uyguladığımız yöntemler var, samanların içine gizlenmek ve çatılarda barakalara saklanmak gibi.
Ezio’nun aranan biri olduğunu söylemiştim, bu durum şehirden şehre göre değişkenlik gösteriyor. Bazı şehirlerde aranan bir suçluyken, bazılarında hiç tanınmıyor olabilirsiniz. Mesela oyunun başlarında Floransa’da kötü bir şöhretiniz bulunuyor, askerler sizi tanıyor, etrafta aranma afişleri ve ölüm cezası ilanları bulunuyor. ‘Notoriety’ isimli bu sistem, etrafta nasıl hareket ediyor ve insanlara nasıl davranıyorsunuz, onu ölçüyor. Şehrin dört bir yanında bulunan aranma posterlerini yırttığınız zaman ‘notoriety’ seviyeniz düşüyor ve daha az tanınır hale geliyorsunuz.
1400’lerde Floransa
Rönesans’ın doruk noktasına yakınlaştığı dönemlerde İtalya’da bulunmamızı sağlıyor Assassin’s Creed 2. Hem de Leonardo da Vinci’nin memleketi Floransa’yı ayaklarımızın altına seriyor, Leonardo’yla oyunda dost olduğumuzu da belirteyim. Kendisi henüz genç, daha ‘Mona Lisa’yı da, ‘Son Akşam Yemeği’ni de çizmemiş. İlk oyunda da Aslan Yürekli Richard’la karşılaşmıştık, AC serisi tarihte önemli yer edinmiş kişileri ekranlara taşıyarak kalitesini arttırıyor.
Dediğim gibi bu sefer mekanımız İtalya, karışık Ortadoğu’dan sonra burası biraz daha dinlendirici gelebilir. Öncelikle mimari açıdan değerlendirmek lazım haritayı, kesinlikle muhteşem tasarlanmış şehirler. Evler, dükkanlar, kiliseler, kaleler ve diğer yapıtlar, dönemi başarıyla yansıtıyor. Ayrıca sokakların ve binaların tasarımları, şehirlere göre değişkenlik gösteriyor. Floransa’da daha zengin duruş sergileyen binalara karşın, Auditore ailesi tarafından kurulan Villa Auditore şehrinde daha mütevazi yapıtlar var ve şehir daha küçük.
Halkın giyim tarzı da değişkenlik gösteriyor, zengin şehirde parlak kıyafetler içinde insanlar görmeniz normal bir durumken, daha küçük olan şehirde fakir-fukara insanlara rastlıyorsunuz genellikle. Şehir halkı, GTA 4’teki kadar olmasa da oldukça başarılı monte edilmiş oyuna. İnsanlar sokaklarda sohbet ediyorlar, geziyorlar ya da işlerinin peşinde koşturuyorlar. Kimisi duvar boyuyor, kimisi onarım işleriyle uğraşıyor, kimisi mal taşıyor. Dükkanlarında satış yapmaya çalışan insanların yanında, çevrede dilencilere de rastlayabiliyorsunuz. Hatta şiir söyleyip sizden para koparmaya çalışan sokak sanatçıları da mevcut.
Etrafta sergilediğiniz davranışlara göre halktan tepki alıyorsunuz, kavga ettiğiniz zaman size tuhaf bir şekilde baktıklarını görebilirsiniz. Yüksek bir duvardan veya çatıdan yere atladığınız zaman da, bazıları hareketinizi beğeniyor, bazıları ise size dengesiz muamelesi yapıyor. Cesetlerin ceplerini araştırdığınız zaman, çevredeki insanlar iğrençliğinizi yüzünüze vuruyor. Tabi çok canınızı sıkarlarsa onları soyma imkanınız var, soyuldukları zaman bağırıp çağırıyorlar ‘Soyuldum!’ diye, çok dikkat çekmeden parayı alıp kaçmaya bakın. Evet, para dedim, oyunun bir diğer yeniliği de bu, birazdan bahsedeceğim.
Anlayacağınız halkla sürekli iç içesiniz, çok da kötü davranmayın, bazen askerlerden saklanmanızı sağlıyorlar. Kalabalık grupların arasına girdiğiniz zaman, Ezio’nun rengi soluklaşıyor, bu esnada askerler sizi fark edemiyorlar. İçinde bulunduğunuz grubunda rengi gri bir ton kazanıyor, gri alandan çıkmadığınız süre güvende sayılıyorsunuz.
Para icat oldu, mertlik bozuldu
Assassin’s Creed 2’de tek uğraşınız, hedefleri yok etmek olmayacak. Görevleri yerine getirirken para kazanacak, ayrıca görevler dışında da para elde etmeye çalışacaksınız. Haritanın çeşitli yerlerinde bulunan sandıklarda para gizli, bu sandıklar mini haritada elmas şeklinde görünüyor. Para kazanmanın başka kolay yolları da bulunuyor, öldürdüğünüz kişileri yağmalayabilirsiniz. Kulağa pek hoş gelmiyor ama adamı öldürmüşsün zaten, cebindeki parayı alsan ne almasan ne
Bazen Ezio’nun anası, amcası ve dostları harçlık koyuyor cebinize. Amcası özellikle harçlık verirken ‘Git üstüne başına bir şeyler al’ da diyor. Oyunun ilerleyen bölümlerinde ekonomik faaliyetleriniz de genişliyor. Dükkanlarınızı geliştiriyor, yeni yerler açabiliyorsunuz. Bu ekonomik hareketleri kontrol edebiliyor ve kendinize yeni bir gelir kapısı açıyorsunuz.
Peki bunca parayı ortaçağın ortasında ne yapacağız? Hemen söyleyeyim, alışveriş çılgınlığına kaptıracaksınız kendinizi. Özellikle silah dükkanları en çok uğrayacağınız yer, buradan yeni silahlar alabilir, elinizdekileri güçlendirebilir, yeni zırhlar alabilir veya zırhınızı onarabilirsiniz. Ayrıca kılık- kıyafet ve aksesuar da edinebiliyorsunuz elinizdeki parayla.
Harcamalarınız bazen de zaruri oluyor, yara aldığınız zaman çevrede bulunan doktorlar sayesinde iyileşebilir veya onlardan ilaç alabilirsiniz. Doktorların neden öyle tuhaf giyindiğini henüz çözemedim, o zamanların önlüğü gagalı ve maskeliymiş demek. Bunların dışında çatılarda bulunan hırsızları size çalışmaları için tutabilir, çevredeki paralı askerleri size yardım etmeleri ve birlikte savaşmaları için yanınıza alabilirsiniz.
Sonuç
Görsel anlamda Assassin’s Creed 2, ilk oyuna göre daha iyi olsa da çok fazla yenilik beklemeyin. Ezio dışında diğer karakterlerin modellemeleri hala çok iyi sayılmaz ve bazı grafiksel hatalar mevcut yapımda. Gece-gündüz döngüsünün eklenmesi çok iyi olmuş, şehir tasarımları yine çok kaliteli. Ve çizimler ilk oyuna göre biraz daha yumuşak ve göze hoş geliyor, ufak tefek detaylar dışında göze çarpan kusur yok denebilir. İşitsel anlamda da oyun istenileni veriyor, diyaloglar İngilizce-İtalyan karışık ve İtalyan aksanıyla İngilizce kulağa çok hoş geliyor. Müziklerin de oyunun kalitesiyle uyum sağladığını belirteyim.
İlk oyuna göre çok daha özgür bir oynanış hakim AC 2’de, ayrıca Ezio artık yüzebiliyor. Para sisteminin eklenmesi de seriye yeni bir hava katmış. Dövüş sistemindeki gelişmeler, oynanabilirlik konusundaki sıkıntıları gideriyor. Ancak en önemli değişim kesinlikle kurgu ve senaryoda, özellikle hazırlanan kaliteli ara videolar Ezio karakterini Altair’den daha iyi yansıtıyor. Ayrıca bu müthiş kurgu sayesinde senaryoyu daha iyi anlıyor oyuncu.
Kısacası Assassin’s Creed 2 yapay zekada ve grafiklerde rastlanan küçük kusurlar dışında oyunun kalitesini etkileyecek bir hata barındırmıyor. İlk oyunda kendini tekrar eden görevlerden tamamen uzaklaşmış, çok daha iyi bir sistem oturtmuş yapımcılar. Yine özgün ve gizemli bir senaryo var, oyuncuyu hemen sarıyor hikaye. Assassin’s Creed 2, Ubisoft Montreal’in takdir edilesi çalışmasıyla elit yapımlar arasına girdi. İnceleme biraz geç oldu, belki de çoktan oynayıp bitirdiniz oyunu. Ancak oynamadıysanız hala, mutlaka gidin,alın ve oynayın.