' Kontes..
Bayan Üye
Bir Nidaya Gizli Özgürlük
İçimde birşeyler yalpa yalpa
Bir o kadar da paramparça
Kırılmış sazın teli gibi savuluyor
Yönü belirsiz
Beklenen ne bilinmeden durdu herşey
Bir nidaya kilitli özgürlük
Ve yeniden çarpışlar
Kenara atılıp fırlatılmışlık duygusunda hüzün
Islak mendile gizli dünya
Tek tek akıtılıp kan damlası gibi
Tüm 'ne olur'lar saklanıyor ebediyen
İncinmişlik kokarken yastık
Açık gözlerden duvarlarıma çivilenir gölgeler
Gölge oluşları bile huzur unsuru
Gelişi belirsizliklere gebe sabahlar
Sabahlar kırk kırık kalp parçası
Bir yürek sesi olsa yapışacak yerli yerine
Uzandıkça el kesiklerle kanarken
Duyulmayan acıların görüntüsü sadece
En büyüğü gömülmüşken bakışların izine
O korsan sözlerin düşer perçem misali gözlerime
Herşey kaybolur silinir
Yanışlarımda ki ihtişam karşılar beni kapı arkalarında
Meleğimsi bebeklere dönüştüğüm anların muhteşemliği
Ellerindeki korkusuz güvenlerden her çıkışımdaki
Büyüyen ben
Bilir misin küçücüğüm şimdi
Bir huzursuzluk hakim güne
Havadaki
Kar ha yağdı yağacak soğuğu gibi üşümelerim
Sızlatıyor
Ağlamalara kuruluyor saat
Saniye başı vuruşlarıyla hatırlatıyor
Yaşanmışlıkların közleriyle
Acılardan sıyrılmanın kırdığı dalları
Bir bir mektupları yakmakta kullanmak kadar hırpalayacı
Sen bilmezsin duymazsın bu sözlerin yanışından çıkan duman grisini
O bir beni sarar büyü olup hüzünlerdeki dansıyla
Kalabalıklardan ustaca süzülüp mıh gibi oturur adına tahsis odalarıma
Ellerim yetersiz tutup yakasından
Sallaya sallaya çaldıklarını dökmek için
Hasretlerin dile gelişinden peydahlanırken pervasızlık
Bir dağ misali dikilir adımların önüne
Kaçış yönü saklanmış geçitlere
Aynı olmayan hislerle görülmeyen geçitler
Açıl sahibim açıl
Dedim de duymadı kırk harami yüreğin
Kayalar bile hoplarken yerinden
Sözüm geçmedi yumruğun kadarlık dünyana
Düştü bir kez daha kocamanlığını unutturduğun yürek süngüm
Işıltısıyla ben kamaşırken kör bakışlarında sürünürüm
Bıraktığım izler bile inim inim
Kim görse sana bulur suçu
Ya da bana
'Revamı bu denli yanmak sunduğun aşkla'
Diyerek ayıplarlar kuruyan dillerimi
Aldırır mıyım
'Hadi canım sende git istediğin yere'
Diyebilir mi sızlamalarla kanayan yaşlarım
Yaralamak uzak benden ama başardım mı ne
Pamuklara sarmaladığımı sandığım yüreğimi düşürdüm işte yerlere
Sokakların çıkmazlarından kaçan ayaklar fark etmeden ezdi
Acımadım
Sen de fark etmedin
Tek darbenle kanadım
Kan gölüyle yapıştım en kuytu köşeye
Sökemedim
Alıp da tekrar yerine yerleştiremedim
Hadi bu devrilişime bir omuz at
Kanamalar dursun kan kaybı bitsin
Beraber seslendirdiğimiz direnişlerin
Ayakta kalışı olsun benim kurtuluşum
Başarırım ama sen de istemelisin...
(01 01 2207)
İçimde birşeyler yalpa yalpa
Bir o kadar da paramparça
Kırılmış sazın teli gibi savuluyor
Yönü belirsiz
Beklenen ne bilinmeden durdu herşey
Bir nidaya kilitli özgürlük
Ve yeniden çarpışlar
Kenara atılıp fırlatılmışlık duygusunda hüzün
Islak mendile gizli dünya
Tek tek akıtılıp kan damlası gibi
Tüm 'ne olur'lar saklanıyor ebediyen
İncinmişlik kokarken yastık
Açık gözlerden duvarlarıma çivilenir gölgeler
Gölge oluşları bile huzur unsuru
Gelişi belirsizliklere gebe sabahlar
Sabahlar kırk kırık kalp parçası
Bir yürek sesi olsa yapışacak yerli yerine
Uzandıkça el kesiklerle kanarken
Duyulmayan acıların görüntüsü sadece
En büyüğü gömülmüşken bakışların izine
O korsan sözlerin düşer perçem misali gözlerime
Herşey kaybolur silinir
Yanışlarımda ki ihtişam karşılar beni kapı arkalarında
Meleğimsi bebeklere dönüştüğüm anların muhteşemliği
Ellerindeki korkusuz güvenlerden her çıkışımdaki
Büyüyen ben
Bilir misin küçücüğüm şimdi
Bir huzursuzluk hakim güne
Havadaki
Kar ha yağdı yağacak soğuğu gibi üşümelerim
Sızlatıyor
Ağlamalara kuruluyor saat
Saniye başı vuruşlarıyla hatırlatıyor
Yaşanmışlıkların közleriyle
Acılardan sıyrılmanın kırdığı dalları
Bir bir mektupları yakmakta kullanmak kadar hırpalayacı
Sen bilmezsin duymazsın bu sözlerin yanışından çıkan duman grisini
O bir beni sarar büyü olup hüzünlerdeki dansıyla
Kalabalıklardan ustaca süzülüp mıh gibi oturur adına tahsis odalarıma
Ellerim yetersiz tutup yakasından
Sallaya sallaya çaldıklarını dökmek için
Hasretlerin dile gelişinden peydahlanırken pervasızlık
Bir dağ misali dikilir adımların önüne
Kaçış yönü saklanmış geçitlere
Aynı olmayan hislerle görülmeyen geçitler
Açıl sahibim açıl
Dedim de duymadı kırk harami yüreğin
Kayalar bile hoplarken yerinden
Sözüm geçmedi yumruğun kadarlık dünyana
Düştü bir kez daha kocamanlığını unutturduğun yürek süngüm
Işıltısıyla ben kamaşırken kör bakışlarında sürünürüm
Bıraktığım izler bile inim inim
Kim görse sana bulur suçu
Ya da bana
'Revamı bu denli yanmak sunduğun aşkla'
Diyerek ayıplarlar kuruyan dillerimi
Aldırır mıyım
'Hadi canım sende git istediğin yere'
Diyebilir mi sızlamalarla kanayan yaşlarım
Yaralamak uzak benden ama başardım mı ne
Pamuklara sarmaladığımı sandığım yüreğimi düşürdüm işte yerlere
Sokakların çıkmazlarından kaçan ayaklar fark etmeden ezdi
Acımadım
Sen de fark etmedin
Tek darbenle kanadım
Kan gölüyle yapıştım en kuytu köşeye
Sökemedim
Alıp da tekrar yerine yerleştiremedim
Hadi bu devrilişime bir omuz at
Kanamalar dursun kan kaybı bitsin
Beraber seslendirdiğimiz direnişlerin
Ayakta kalışı olsun benim kurtuluşum
Başarırım ama sen de istemelisin...
(01 01 2207)
Aslı Demirel