' Kontes..
Bayan Üye
Bir Kadın; Geldi,Geçti Ve Gitti
Geceye tanyeri karışırken
Bir kadın belirdi sokağın ucunda
Başı önde
Omuzları yerle bir
Her adımında sokağa gölgesi çalınıyordu boylu boyunca
Uzadıkça uzuyordu
Kadın susmuş öylece gölgesini çiğniyordu
Belliydi aydınlığa dönüktü sırtı
Işık avuçlarken yandı diye miydi
Gölgesine olan bu aşkı
Geceye restini çeken gün
İlk kızıl adımlarını çatılara
İlk serinliklerini caddelere
İlk kokularını pencerelere
Bırakırken
Kadın kendinden saklıyordu ellerini
Kaç ölüm koşmuştu kim bilir
Derin kader çizgilerinde
Birbiri arasında sanki yıllar geçecekti
Yavaşlığıyla yaşanacakları
Yere mıhlamak ister gibiydi adımları
Gece hep ıssız
Günse tenhaydı
Ve kadınsa bir ona
Bir buna koşturan bir kalabalıktı
Yağmakla yağmamak arasındaki sıkışıklığıyla düğüm düğümdü
Gök gibi
Hayat gibi
Şehir gibiydi düğümlerin kangrenliği
Gökten fırtına düşmüştü şansına
Hayattan savaş
Şehirdense yalnızlıklar
İşte tam da burda
Şimşeklerin ışığıyla
Gölgesi düşüyordu savaşlarının üstüne
İçinin kalabalığına aldırmayan yalnızlığında
Az biraz ümitliydi
Sanıyordu ki
Kurşun seslerini ezebilecek parmak uçlarıyla
Sokağın tam ortasında durdu kadın
Çenesini kaldırdı
'Garson' dedi
'Doldur kadehimi'
Yetmemişti anlaşılan
İçtiği ihanetler
Savruluşlar
Terkedilip fırlatılışlar
Kadın aldırmadan güne
İnadına inadına zifiriydi hâlâ
Ve hâlâ sabah yerine hüzün
Gül yerine yanık
Bal yerine ihanet kokuyordu
Asır kadar da yorgundu
Her iki omuzuna
Birer dünya almış
Bir dünya yük bağlamış
Bir dünya dert sarmış
Yürüyordu
Her ne kadar salkım saçaksa yükleri
Bir o kadar düşürmeden yürüyordu
Artık
Sokağın sonundaydı kadın
Kayboluyordu
Her adımıyla yer titremişti
Gök inlemişti
Gözler anlamıştı da
Dudaklar sessizdi
Ve kadın adeta
Yeni saniyelere asır doldurmaya
Gidercesine döndü köşeyi
Tüm hikayesini yükleyip yüreklere
Gitti...
(12 05 2008)
Geceye tanyeri karışırken
Bir kadın belirdi sokağın ucunda
Başı önde
Omuzları yerle bir
Her adımında sokağa gölgesi çalınıyordu boylu boyunca
Uzadıkça uzuyordu
Kadın susmuş öylece gölgesini çiğniyordu
Belliydi aydınlığa dönüktü sırtı
Işık avuçlarken yandı diye miydi
Gölgesine olan bu aşkı
Geceye restini çeken gün
İlk kızıl adımlarını çatılara
İlk serinliklerini caddelere
İlk kokularını pencerelere
Bırakırken
Kadın kendinden saklıyordu ellerini
Kaç ölüm koşmuştu kim bilir
Derin kader çizgilerinde
Birbiri arasında sanki yıllar geçecekti
Yavaşlığıyla yaşanacakları
Yere mıhlamak ister gibiydi adımları
Gece hep ıssız
Günse tenhaydı
Ve kadınsa bir ona
Bir buna koşturan bir kalabalıktı
Yağmakla yağmamak arasındaki sıkışıklığıyla düğüm düğümdü
Gök gibi
Hayat gibi
Şehir gibiydi düğümlerin kangrenliği
Gökten fırtına düşmüştü şansına
Hayattan savaş
Şehirdense yalnızlıklar
İşte tam da burda
Şimşeklerin ışığıyla
Gölgesi düşüyordu savaşlarının üstüne
İçinin kalabalığına aldırmayan yalnızlığında
Az biraz ümitliydi
Sanıyordu ki
Kurşun seslerini ezebilecek parmak uçlarıyla
Sokağın tam ortasında durdu kadın
Çenesini kaldırdı
'Garson' dedi
'Doldur kadehimi'
Yetmemişti anlaşılan
İçtiği ihanetler
Savruluşlar
Terkedilip fırlatılışlar
Kadın aldırmadan güne
İnadına inadına zifiriydi hâlâ
Ve hâlâ sabah yerine hüzün
Gül yerine yanık
Bal yerine ihanet kokuyordu
Asır kadar da yorgundu
Her iki omuzuna
Birer dünya almış
Bir dünya yük bağlamış
Bir dünya dert sarmış
Yürüyordu
Her ne kadar salkım saçaksa yükleri
Bir o kadar düşürmeden yürüyordu
Artık
Sokağın sonundaydı kadın
Kayboluyordu
Her adımıyla yer titremişti
Gök inlemişti
Gözler anlamıştı da
Dudaklar sessizdi
Ve kadın adeta
Yeni saniyelere asır doldurmaya
Gidercesine döndü köşeyi
Tüm hikayesini yükleyip yüreklere
Gitti...
(12 05 2008)
Aslı Demirel