ashli
Bayan Üye
Tango mükemmel bir dil ve öğrenen herkese, sunduğu sonsuz seçeneklerle, eşsiz bir iletişim sağlıyor...
Kendiliğinden ve yapanın yarattığı bir danstır Tango…
Ve çoğu kez hayatın metaforik bir ifadesi… Çok doğal, bazen gerçekliğe bir karşı çıkış veya kendini yeniden gerçekleştirme biçimi..
Hüznü, bireyselliği, iktidarı, tutkuyu, aşkı, bir olmayı, neşeyi, paylaşmayı, hoşgörüyü, yani hayata dair çok şeyi barındırıyor içinde…
Farklılıklara, seçenekliliğe, olasılıklara yer bırakmayan büyük kent yaşamında tutsak olmuş, kendine, en temel, en yerleşik rolüne, cinsel kimliğine dahi yabancılaşmış günümüz insanının isyanı TANGO…
Tarihçesi
Tango, Buenos Aires, Arjantin ve Montevideo, Uruguay kökenli bir dans ve müzik türüdür. Dansla beraber gelişen müzik tarzı da aynı adla anılmaktadır.
Tango müziğinin temel çalgısı Alman yapımı olan fakat ismini Arjantin Tango'su ile duyuran bandoneon'dur.
Tango kelimesinin dilbiliminde kesin bir kökeni yoktur.
Afrika dillerinde kullanılan bir yer adından veya Latince'deki tangere (dokunmak) fiilinden türemiş olma olasılığı büyüktür.
Bununla beraber, tango kelimesinin kökeni ile ilgili en yaygın düşünce bu kelimenin batı Afrika dilinin bir kolu olan olan Nijer-Kongo dilinden orijinlendiğidir.
Nijer-Kongo dilinde tamgu dans etmek anlamındadır. Tango kelimesi aynı zamanda Latin Amerika'da çok geniş bir zenci topluluğu tarafından kullanılmaya başlandı. Önceleri pekçok dans çeşidinden biri olan tango, kısa sürede halk arasında çok popüler bir hale geldi.
Tiyatrolar ve laternalar sayesinde varoşlardan yüzbinlerce Avrupalı göçmenin yaşadığı fakir işçi sınıfı mahallelerine hızla yayıldı.
Tango, kapalı ve küçük çevrelerin ayıplanan ve hor görülen müziği idi...
Aile babaları bu müziğe kuşku ile bakmaktaydı ve bırakın dansetmeyi, sabah fabrikaya çalışmaya giden kız çocuklarının kulakları tango sözlerini ve bandeneo'nun baştan çıkarıcı ezgilerini duymamasi için pamukla tıkanmaktaydı.
İlk tangolar Arjantin aristokrasisinin "aşağı" bulduğu bir davranış idi.
Bunu nedeni şöyle açıklanabilir:
Tango, daha çok genelev dünyasında rağbet görmekteydi.
Muhabbet tellalları cafishio veya cafio'lar, çoğunlukla fakir Doğu Avrupa'dan gelen sermaye kadınlar ve kaçamak yapan maceraperestlerin bu yeni ve erotik dansı rahatlıkla yapabilecekleri yer ancak batakhanelerdi...
O günlerdeki tangoların adları bu gerçeği yansıtırdı.
Kısa sürede sokaklar, barlar ve üst tabakanın buluştuğu mekanlarda tango dansı görülmeye başlandı.
20. yüzyılın ilk yıllarında, Buenos Aires'ten dansçılar ve orkestralar Avrupaya yolculuklara başladılar.
Avrupanın ilk tango çılgınlığı Paris'te başladı ve bunu Londra, Berlin ve diğer başkentler takip etti.
1913'lerin sonlarına doğru, bu dans New York'u ve Finlandiya'yı da etkisi altına aldı.
Tangonun bu ithal versiyonları daha az vücut teması esasına dayalıydı (Ballroom Tango), ama bununla beraber pek çokları için hala şok edici idi.
İlk yılların tangosu "tango criollo" veya "basit tango" olarak bilinmekle beraber, günümüzde Amerikan ve uluslararasi tango stilleri, Fin tangosu, Çin tangosu gibi çeşitli türler gelişmiştir. Ancak orijinal tango, doğduğu toprakların adıyla, "Arjantin tangosu" olarak anılmaktadır. Tangonun dramatik duygusu, dans sırasında cok zengin doğaçlama fırsatları yaratması, dansın özünde aşk ve melankoli tutkusunun yatmasından ileri gelmektedir.
Dönemin tangocu tipini temsil eden guapo veya compadre'ler özel giysiler giyen, kıskanç, kavgacı, bıçak taşıyan, sık sık da hapse giren yarı köylü, yarı şehirli kabadayılardı.
Türkiye'nin tango ile tanışması Cumhuriyet'in kabulünden hemen sonraya rastlar.
Medeni hayatta batıya yönelik yenilemelerin arasında dans da gelmektedir.
Fakat Arjantin tango uzun yıllar Türk insanı tarafından benimsenmedi.
Bunun en önemli nedeni dans stilinin fazla müstehcen bulunmasıydı.
Avrupa'da değişime uğramış stili benimsenmeye başlandı ama yine de bay ve bayan hiçbirzaman gerektiği gibi yakın dansetmediler.
Tango ve Türkiye ile ilgili asıl inanılmaz olan, Türkiye'nin dünyada tangonun ulusal bir marş gibi söylendiği tek ülke olması.
Ama yine de Türkiye Avrupa Dans Federasyonuna üye olmayan tek Avrupa ülkesi.
Ulusal marş gibi söylenen şarkı , ' La Cumparsita ' Türkiye'de her düğünün açılış şarkısıdır.
Tango sadece bir dans değildir.
Tango bir yaşam stilidir.
Tango çoğu şairin şu kelimelerle belitmeye çalıştığı direkt, duyguların dışa vurumudur: " bir kavganın, kutlamaya dönüşebilme inancı..."