SuskunDervis
Kayıtlı Üye
Yazı için seçilen başlık,şiir yapısını çağrıştırsa da,kıyaslanmayacak kadar şiirin ötesidir.
Bu başlık,tarihin zulüm,yozlaşma,değer kaybı seyrini değiştirerek erdemler bağlamında insanlığa hizmet sunan insanlık öncüsü yüce insanların anısına naciz bir duygu ve inanç secdesidir.
Onlar ki;sapkın inanç,düşünce,eylem ve söylem karanlığının gönülleri bulandırdığı,akılları sulandırdığı ve gözleri dolandırdığı bir dönemde kulluk bilincini kuşandılar;özgürlük bahçı-vanı önderlerine perçinlediler düşüncelerini;
hidayet meşalesiyle aydınlattılar benliklerini;in-sanlığın kurtuluş gemisini yolcusuz ve kimsesiz koymadılar.
Onlar ki;varlıklarını benzersiz bir cevhere dönüştüren aşkları ile bir destan yazarak vefa beste-lerini ölümsüzleştirdiler.
Onlar ki;Kerbela kıyamının her perdesinde aşkı haykırdı ve vefayı oynadılar.
Onlar ki;İmam Hüseyin(as)in ayak izlerini gönül secdegahına dönüştürüp aşk ve vefayı yorumladılar;Kerbela çölünde laleleri kıskandıran vurulmuş başlarıyla,erdem fidanı olarak ke-silen kollarını suladıkları kanlarıyla.
Onlar ki;benlik bedindi aşıp,bütün bağımlılıklardan kurtuldu ve hakla bütünleştiler
Hangi şair,insanlığın gazeline dönüşen bu sınırsız canları dizelere dökebilir?
Hangi ozan,erdem bazında durak tanımayan bu nur gizemlerine uyak çizebilir?
Hangi edip,aşkı ve vefayı resmedebilir?
Diğer bütün olgular gibi aşkın ve vefanın da anlatılabilen yanları vardır;aşkın getirisi olan ba-zı özellikler,bedene yansıyan boyutu,ruh üzerindeki etkisi sözcüklerle anlatılabilir.
Büyük arif Mevlana şöyle buyurmaktadır:
Acılar sevgiyle şirin olur
Bakırlar sevgiyle altın olur
Bulanıklıklar sevgiyle durulur
Dertler sevgiyle şifa bulur
Ölüyü sevgi ile diriltirler
Padişahı sevgi ile köle ederler
Birde aşkın özü vardır ki anlatılamaz ve anlatılabilecek şeyler türünden değildir. Aşk yaşan-dıkça anlaşılabilir ancak.
Büyük arif Mevlana,bu hususta şöyle buyurmaktadır:
Aşk için her ne desem;şerhu beyan
Utanırım ondan,aşka geldiğim an
Onu şerheden akıl,çamura batmış eşek gibidir
Aşkı da,aşık olmayı da aşkın özü şerh etmelidir
Güneş geldi işte,güneşin delili
Delil gerekiyorsa sana,yüzünü ondan alma
Aşk,sevgiliye itaati sağlar;sevgili ile benzeşmeyi ve özdeşleştirmeyi gerektirir. İşte bu itaat ve benzeşme gayreti sonucunda da sevgilinin sevgi nazarına muhatap olunur.
Yüce hayat kitabımız Kuran-ı Kerim şöyle buyurmaktadır:
De ki:Allahı seviyorsanız bana uyun da Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı yarlıgasın.Allah yarlıgayıcı ve rahimdir.
Geçici dünyanın aldatıcı tezahürüne kanan ve sadece dünyanın dünyalıklarıyla yetinen kimse-ler ise,kandıkalrı dünyalıkları da tümüyle kaybedecekleri günü bekleye dursunlar.
Kuran-ı Kerim,hak ve değerler aşkından yoksun bu tür insanları şöyle tehdit etmektedir:
De ki:Babalarınız,oğullarınız,kardeşleriniz,karılarınız,aşiretiniz,elde ettiğiniz mallar,kesada uğramasından korktuğunuz alışveriş ve hoşuna giden evler,sizce Allahtan,Peygamberinden ve Allah yolunda cihat etmekten daha sevimli ise,bekleyin Allahın emri gelinceye dek ve Allah,buyruktan çıkan kötü topluluğu doğru yola sevketmez.
İmam Cafer Sadık(as) bir hadisinde,insanı sevdiği şey ile bütünleştirmiş/özdeşleştirmiş ve şöyle buyurmuştur:
İnsan sevdiği kimse iledir.
Bu buyruğun açılımı büyük arif Mevlananın şu dizeleridir:
Eğer cevher arıyorsan sen osun
Can peşinde isen sen canısın
Sözün özünü ifşa edeyim ben
Neyin peşinde isen sen osun
Bu giriş bölümünden almak istediğim sonuç şudur:İnsanlık tarihine ışık tutan Kerbela kıyamı-nın yaratıcıları,ilahi ve insani değerleri korumak için olanca aşk ile her şeylerini yüce Allaha ve Allahın insanlar üzerindeki kanıtı İmam Hüseyin(as)e sundular ve Hüseynileştiler.
Madde sınırlarını aşan ve gayb alemiyle direkt bağlantı kuran bu insanlar,en büyük acıların merkezinde bulunmalarına rağmen,olanca içtenlikle İmam Hüseyin(as)in kutsi huzuruna aşk nağmelerini sunmuşlardır.
Şimdi can kulaklarımızı,Allah yolu şehitlerinin vefa bestelerine vakfedecek ve aynı samimi-yetle Kerbela Şehidini selamlayacağız.
Ey insanlığın boynundaki esaret zincirlerini kırmak için ailesinin esaretine razı olan Hüseyin insanlık sana feda olsun!
Ey hakka susayan insanlığı sulamak için susuzluğun en dayanılmaz şekline seve seve göğüs geren Hüseyin,insanlık sana feda olsun!
İmam Hüseyin(as),Kerbelada Aşura gününe kadar defalarca yarenlerine hitaben konuşma yaparak şehit olacaklarını bildirmişti.Özgürlük ve özgürlükçüler önderi Hüseyin,ashabının kendi hür iradeleri ile seçim yapabilmeleri için onları serbest bırakmış ve böylece de her-hangi bir nedenle dönmek isteyenlerin ayrılabilmelerini sağlamıştı.
Vefa abidesi olan Hüseyin dostları ise,her defasında Hüseyin uğrunda her şeyden geçtiklerini ve bu yönde kesin kararlı olduklarını dile getirmişlerdi.
İmam Huseyin(as)in kardeşleri,oğulları,Abdullah ve Caferin oğulları şöyle dediler:
Neden seni yalnız bırakalım,senden sonra yaşamak için mi?Allah o günü bize asla göstermesin?
İmam Huseyin(as),Akilin oğullarına bakıp buyurdu:
Müslimîn şehit olması sizin için yeterlidir;ben size izin verdim,gidin!
İmam Hüseyin(as)in kardeşleri ve ehl-i beyti söze başlayıp dediler:
Ey Peygamber evladı,o zaman halk bize ne der ve cevabımız ne olur?Efendimizi,büyüğümü-zü ve Peygamberimizin evladını yalnız bıraktık;düşmana bir ok dahi atmadık;ele mzırak alıp savaşmadık ve bir kılıç dahi sallamadık mı diyelim?Hayır,andolsun Allaha,senden ayrılma-yacak,senin yolunda öldürülünceye kadar bu canlarımızla seni koruyacak ve senin gibi şehit olacağız.Allah senden sonra yaşamayı haram etsin bize!
Müslim bin Avsece kalkıp dedi:
Ey Peygamber evladı ,etrafını saran bunca düşman arasında seni bırakıp gidelim mi?Andol-sun Allaha bu mümkün değil.Senden sonra yaşamayı Allah bize nasip eylemesin!Ben sava-şacağım;mızrağımı düşmanın göğsünde kırıncaya ve elimdeki kılıcı onlara indirinceye kadar.Savaşmak için hiçbir silahım olmasa dahi taş alıp savaşacağım ve seninle birlikte ölmedikçe senden ayrılmayacağım!
Said b.Abdullah-i Hanefi konuşmaya başladı:
Ey Peygamber evladı,biz seni asla yalnız bırakmayız.Muhammed(saa) Peygamberin senin hakkındaki vasiyetine uyduğumuzu Allaha da göstermeliyiz. Eğer bilsem senin yolunda öldü-rülecek ve tekrar dirileceğim ve bu sefer de diri diri yakılacağım,yetmiş kere de bu tekrarlana-cak olsa,kendi ölümümü senden önce görmedikçe ayrılmam!Nasıl senin yolunda can vermem oysa ki ölüm birden fazla değildir ve ondan sonra ebedi izzet ve saadete kavuşmuş olacağım.
Ondan sonra Züheyr bin Kayn yerinden kalkıp dedi:
Ey Peygamber evladı,andolsun Allaha ki senin,kardeşlerinin,evlatlarının ve ehl-i beytinin sağ kalabilmesi için bin kez öldürülmeye razıyım.
Ondan sonra da Hüseyin(as)in ashabından bir grubu şöyle dedi:
Bizim canımız sana feda olsun,biz seni kendi el ve yüzlerimizle koruyacağız. Eğer bu yolda öldürülürsek,Allahın bize vermiş olduğu vazifeyi yerine getirmiş olacağız.
Aynı gece Muhammed b.Beşir-i Hazremiye oğlun Rey sınırında esir düşmüştür. Haberi verilince,onu Allaha bırakıyorum.Andolsun canıma,ben yaşadıkça esir düşmesine razı ol-mazdım dedi.
Hüseyin(as) onun bu sözünü duyunca,Allah seni bağışlasın.Senden biatimi kaldırdım ben,sen git oğlunu kurtarmaya çalış! buyurdu.
Muhammed b.Beşir şöyle dedi:
Yırtıcı hayvanlar diri diri yesin beni,eğer senden ayrılırsam!
Bir başka sahneydi ve İmam Hüseyin(as) yüksek sesle şöyle demekteydi:
Allah rızası için bize yardım edecek kimse yok mu?Allah Resülünün(saa) Ehlibeytini ve ailesini düşmanlardan koruyacak kimse yok mu?
Hürr b.Yezid-i Riyahi bunu duyduktan sonra Ömer b.Sadın yanına giderek sordu:
Gerçekten onunla savaşacak mısın?
Ömer b.Sad dedi:
Andolsun Allaha,hem de öyle bir savaşacağım ki,başlar uçacak ve kollar bedenden ayrılacaktır.
Hürr bunu duyunca ordudan ayrılıp bir köşeye çekildi.Bütün bedeni titriyordu.
Muhacir b.Avs Hürre yaklaşarak dedi:
Ey Hürr,senin bu durumun beni şüpheye düşürdü.Bana Kufedeki en yiğit adam kimdir diye sorulacak olsaydı,senin dışında birinin adını ağzıma almazdım.Niye titriyorsun?
Hürrün cevabı şöyle oldu:
Andolsun Allaha,kendimi cennet ile cehennem arasında görüyorum.Allaha yemin ederim ki,lime lime doğranıp yakılsam bile hiçbir şeyi cennete tercih etmeyeceğim.
Sonra da İmam Hüseyin(as)in huzuruna varmak için atını mahmuzladı.İki elini başının üzeri-ne koydu ve Allahım!Senin dergahına yöneldim;benim tevbemi kabul et!Çünkü ben senin dostlarını ve Peygamberinin kızının evlatlarını korkuttum diyerek İmam Hüseyin(as)e arz etti:
Canım sana feda olsun!Seni iciten ve Medineye dönmene engel olan adamım ben.İşi buraya vardıracaklarını bilmiyordum.Şimdi Allahın huzuruna dönüyorum.Tevbem kabul edilir mi?
İmam Hüseyin(as) buyurdu:
Evet,Allah tevbeni kabul buyuracaktır.İn atından!
Hürr dedi:
Senin yolunda at üzerinde savaşmam,piyade savaşmamdan daha iyi olur. Çünkü nasıl olsa attan düşürüleceğim.Senin yolunu kesen ilk kişi ben oldum;izin buyurursan,yolunda ilk ölen de ben olayım.Böylece kıyamet günü ceddin Resulullah(saa) ile ilk tokalaşanlardan olmak istiyorum.
Hak ile batılın savaşı başlamış ve Müslim b.Avsece savaşmak için meydana çıkmıştı.Büyük bir fedakarlıkla savaştı,zorluklara katlandı ve belalar karşısında sabretti ve sonuçta atından düşürüldü.Henüz ölmemişti.İmam Hüseyin(as) Habib b.Mezahir ile birlikte onun yanına geldi.
İmam Hüseyin(as),Müslim,Allah seni bağışlasın! dedi ve şu ayeti okudu:
İnananlardan öyle erler var ki Allaha verdikleri sözde sadakat gösterirler; onlardan kimisi adağını ödedi,kimisi de beklemede ve onlar sözlerini,özlerini hiçbir surette değiştirmediler.
Habib,Müslimin yanına sokulup Senin öldürülmen bana çok ağır gelir,bilesin. Ama gittiğin yer cennettir;müjdeler olsun! dedi.
Müslim zayıf bir sesle dedi:Allah seni hoşnut etsin ve hayırla müjdelesin!
Habib dedi:Eğer senden sonra öldürüleceğime emin olmasaydım,her vasiyetini bana etmeni isterdim.
Müslim,İmam Hüseyin(as)i işaretle dedi:
Ona yardım etmeni vasiyet ediyorum.Onun uğrunda ölünceye kadar savaş!
Habib,Senin vasiyetine uyacak ve gözlerini aydınlatacağım! dedi.
Şimdi Amr b.Kırta-i Ensari şehadet sırasını almak istiyordu. Amr, İmam Hüseyin(as)in huzuru-na vararak savaş izni istedi.Amr,mükafat arzusu çekenler gibi savaşarak Yezid(la) ordusundan bazıalarını öldürdü.Amr İmam Hüseyin(as)e atılan her oka kendini siper etti ve savrulan her kılıcı kendi bedenine aldı
Son nefesine kadar İmam(as)ın mukaddes bedenine bir zarar gelmesine engel oldu.Bilahare aldığı yaralarla zayıf düştü.İmam Hüseyin(as) e taraf dönüp dedi:Ey Resulullah(saa)ın evladı,ahdime vefa edebildim mi?
İmam Hüseyin(as) buyurdu:Evet,sen benden önce gidiyorsun.Ceddim Resullullah(saa)a selamımı ilet ve benimde birazdan geleceğimi söyle!
Evet,dünyadan ve dünyadakilerden daha hayırlı olana koş.Ezeli ve ebedi sultana git!
Öğle namazı vakti gelmişti.İmam Hüseyin(as)in emriyle Züheyr b.Kayn ve Said b.Abdullah kalan adamların yarısını alarak İmam Hüseyin(as)in önünde bir saf oluşturdular.İmam Hüseyin(as) diğer dostları ile birlikte namaz kıldı.
Tam bu sırada düşman tarafından İmam Hüseyin(as)e doğru bir ok fırlatıldı. Said b.Abdullah İmam Hüseyin(as)in önünde durarak gelen oklara kendini siper etti.Aldığı ok yaraları sonucu yere düşerken şunları diyordu:
Allahım!Bu topluluğa lanet et;Ad ve Semud kavmini azaplandırdığın gibi bunları da azap-landır.Selamımı Peygamberine ilet ve bedenime isabet eden yaralardan haberdar et.Senin Peygamberinin evladına yardım etmekle senin sevap ve mükafatını kazanmak istedim.
Kılıç ve mızrak yaraları hariç on üç ok isabet etmişti Saide
Bu vefa örneği insanlar,İmam Hüseyin(as) uğrunda her şeylerini feda ettiler ve ölümün en dayanılmazına gözü açık yürüdüler.Yüce Allahın sonsuz selamı bu yüce insanların üzerine olsun.
Tarih tekerrürden ibaretse ve ibret dersi çıkarılması gerekiyorsa tarihten, kendimize şu soruyu sormalıyız:
Peygamber Ehlibeytini ve İmam Hüseyin(as)i sevenler olarak,sahip olduklarımızı ve ya en azından sahip olduğumuz şeylerin bazısını,İmam Hüseyin(as) uğrunda feda etmeye hazır mıyız?
Bu başlık,tarihin zulüm,yozlaşma,değer kaybı seyrini değiştirerek erdemler bağlamında insanlığa hizmet sunan insanlık öncüsü yüce insanların anısına naciz bir duygu ve inanç secdesidir.
Onlar ki;sapkın inanç,düşünce,eylem ve söylem karanlığının gönülleri bulandırdığı,akılları sulandırdığı ve gözleri dolandırdığı bir dönemde kulluk bilincini kuşandılar;özgürlük bahçı-vanı önderlerine perçinlediler düşüncelerini;
hidayet meşalesiyle aydınlattılar benliklerini;in-sanlığın kurtuluş gemisini yolcusuz ve kimsesiz koymadılar.
Onlar ki;varlıklarını benzersiz bir cevhere dönüştüren aşkları ile bir destan yazarak vefa beste-lerini ölümsüzleştirdiler.
Onlar ki;Kerbela kıyamının her perdesinde aşkı haykırdı ve vefayı oynadılar.
Onlar ki;İmam Hüseyin(as)in ayak izlerini gönül secdegahına dönüştürüp aşk ve vefayı yorumladılar;Kerbela çölünde laleleri kıskandıran vurulmuş başlarıyla,erdem fidanı olarak ke-silen kollarını suladıkları kanlarıyla.
Onlar ki;benlik bedindi aşıp,bütün bağımlılıklardan kurtuldu ve hakla bütünleştiler
Hangi şair,insanlığın gazeline dönüşen bu sınırsız canları dizelere dökebilir?
Hangi ozan,erdem bazında durak tanımayan bu nur gizemlerine uyak çizebilir?
Hangi edip,aşkı ve vefayı resmedebilir?
Diğer bütün olgular gibi aşkın ve vefanın da anlatılabilen yanları vardır;aşkın getirisi olan ba-zı özellikler,bedene yansıyan boyutu,ruh üzerindeki etkisi sözcüklerle anlatılabilir.
Büyük arif Mevlana şöyle buyurmaktadır:
Acılar sevgiyle şirin olur
Bakırlar sevgiyle altın olur
Bulanıklıklar sevgiyle durulur
Dertler sevgiyle şifa bulur
Ölüyü sevgi ile diriltirler
Padişahı sevgi ile köle ederler
Birde aşkın özü vardır ki anlatılamaz ve anlatılabilecek şeyler türünden değildir. Aşk yaşan-dıkça anlaşılabilir ancak.
Büyük arif Mevlana,bu hususta şöyle buyurmaktadır:
Aşk için her ne desem;şerhu beyan
Utanırım ondan,aşka geldiğim an
Onu şerheden akıl,çamura batmış eşek gibidir
Aşkı da,aşık olmayı da aşkın özü şerh etmelidir
Güneş geldi işte,güneşin delili
Delil gerekiyorsa sana,yüzünü ondan alma
Aşk,sevgiliye itaati sağlar;sevgili ile benzeşmeyi ve özdeşleştirmeyi gerektirir. İşte bu itaat ve benzeşme gayreti sonucunda da sevgilinin sevgi nazarına muhatap olunur.
Yüce hayat kitabımız Kuran-ı Kerim şöyle buyurmaktadır:
De ki:Allahı seviyorsanız bana uyun da Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı yarlıgasın.Allah yarlıgayıcı ve rahimdir.
Geçici dünyanın aldatıcı tezahürüne kanan ve sadece dünyanın dünyalıklarıyla yetinen kimse-ler ise,kandıkalrı dünyalıkları da tümüyle kaybedecekleri günü bekleye dursunlar.
Kuran-ı Kerim,hak ve değerler aşkından yoksun bu tür insanları şöyle tehdit etmektedir:
De ki:Babalarınız,oğullarınız,kardeşleriniz,karılarınız,aşiretiniz,elde ettiğiniz mallar,kesada uğramasından korktuğunuz alışveriş ve hoşuna giden evler,sizce Allahtan,Peygamberinden ve Allah yolunda cihat etmekten daha sevimli ise,bekleyin Allahın emri gelinceye dek ve Allah,buyruktan çıkan kötü topluluğu doğru yola sevketmez.
İmam Cafer Sadık(as) bir hadisinde,insanı sevdiği şey ile bütünleştirmiş/özdeşleştirmiş ve şöyle buyurmuştur:
İnsan sevdiği kimse iledir.
Bu buyruğun açılımı büyük arif Mevlananın şu dizeleridir:
Eğer cevher arıyorsan sen osun
Can peşinde isen sen canısın
Sözün özünü ifşa edeyim ben
Neyin peşinde isen sen osun
Bu giriş bölümünden almak istediğim sonuç şudur:İnsanlık tarihine ışık tutan Kerbela kıyamı-nın yaratıcıları,ilahi ve insani değerleri korumak için olanca aşk ile her şeylerini yüce Allaha ve Allahın insanlar üzerindeki kanıtı İmam Hüseyin(as)e sundular ve Hüseynileştiler.
Madde sınırlarını aşan ve gayb alemiyle direkt bağlantı kuran bu insanlar,en büyük acıların merkezinde bulunmalarına rağmen,olanca içtenlikle İmam Hüseyin(as)in kutsi huzuruna aşk nağmelerini sunmuşlardır.
Şimdi can kulaklarımızı,Allah yolu şehitlerinin vefa bestelerine vakfedecek ve aynı samimi-yetle Kerbela Şehidini selamlayacağız.
Ey insanlığın boynundaki esaret zincirlerini kırmak için ailesinin esaretine razı olan Hüseyin insanlık sana feda olsun!
Ey hakka susayan insanlığı sulamak için susuzluğun en dayanılmaz şekline seve seve göğüs geren Hüseyin,insanlık sana feda olsun!
İmam Hüseyin(as),Kerbelada Aşura gününe kadar defalarca yarenlerine hitaben konuşma yaparak şehit olacaklarını bildirmişti.Özgürlük ve özgürlükçüler önderi Hüseyin,ashabının kendi hür iradeleri ile seçim yapabilmeleri için onları serbest bırakmış ve böylece de her-hangi bir nedenle dönmek isteyenlerin ayrılabilmelerini sağlamıştı.
Vefa abidesi olan Hüseyin dostları ise,her defasında Hüseyin uğrunda her şeyden geçtiklerini ve bu yönde kesin kararlı olduklarını dile getirmişlerdi.
İmam Huseyin(as)in kardeşleri,oğulları,Abdullah ve Caferin oğulları şöyle dediler:
Neden seni yalnız bırakalım,senden sonra yaşamak için mi?Allah o günü bize asla göstermesin?
İmam Huseyin(as),Akilin oğullarına bakıp buyurdu:
Müslimîn şehit olması sizin için yeterlidir;ben size izin verdim,gidin!
İmam Hüseyin(as)in kardeşleri ve ehl-i beyti söze başlayıp dediler:
Ey Peygamber evladı,o zaman halk bize ne der ve cevabımız ne olur?Efendimizi,büyüğümü-zü ve Peygamberimizin evladını yalnız bıraktık;düşmana bir ok dahi atmadık;ele mzırak alıp savaşmadık ve bir kılıç dahi sallamadık mı diyelim?Hayır,andolsun Allaha,senden ayrılma-yacak,senin yolunda öldürülünceye kadar bu canlarımızla seni koruyacak ve senin gibi şehit olacağız.Allah senden sonra yaşamayı haram etsin bize!
Müslim bin Avsece kalkıp dedi:
Ey Peygamber evladı ,etrafını saran bunca düşman arasında seni bırakıp gidelim mi?Andol-sun Allaha bu mümkün değil.Senden sonra yaşamayı Allah bize nasip eylemesin!Ben sava-şacağım;mızrağımı düşmanın göğsünde kırıncaya ve elimdeki kılıcı onlara indirinceye kadar.Savaşmak için hiçbir silahım olmasa dahi taş alıp savaşacağım ve seninle birlikte ölmedikçe senden ayrılmayacağım!
Said b.Abdullah-i Hanefi konuşmaya başladı:
Ey Peygamber evladı,biz seni asla yalnız bırakmayız.Muhammed(saa) Peygamberin senin hakkındaki vasiyetine uyduğumuzu Allaha da göstermeliyiz. Eğer bilsem senin yolunda öldü-rülecek ve tekrar dirileceğim ve bu sefer de diri diri yakılacağım,yetmiş kere de bu tekrarlana-cak olsa,kendi ölümümü senden önce görmedikçe ayrılmam!Nasıl senin yolunda can vermem oysa ki ölüm birden fazla değildir ve ondan sonra ebedi izzet ve saadete kavuşmuş olacağım.
Ondan sonra Züheyr bin Kayn yerinden kalkıp dedi:
Ey Peygamber evladı,andolsun Allaha ki senin,kardeşlerinin,evlatlarının ve ehl-i beytinin sağ kalabilmesi için bin kez öldürülmeye razıyım.
Ondan sonra da Hüseyin(as)in ashabından bir grubu şöyle dedi:
Bizim canımız sana feda olsun,biz seni kendi el ve yüzlerimizle koruyacağız. Eğer bu yolda öldürülürsek,Allahın bize vermiş olduğu vazifeyi yerine getirmiş olacağız.
Aynı gece Muhammed b.Beşir-i Hazremiye oğlun Rey sınırında esir düşmüştür. Haberi verilince,onu Allaha bırakıyorum.Andolsun canıma,ben yaşadıkça esir düşmesine razı ol-mazdım dedi.
Hüseyin(as) onun bu sözünü duyunca,Allah seni bağışlasın.Senden biatimi kaldırdım ben,sen git oğlunu kurtarmaya çalış! buyurdu.
Muhammed b.Beşir şöyle dedi:
Yırtıcı hayvanlar diri diri yesin beni,eğer senden ayrılırsam!
Bir başka sahneydi ve İmam Hüseyin(as) yüksek sesle şöyle demekteydi:
Allah rızası için bize yardım edecek kimse yok mu?Allah Resülünün(saa) Ehlibeytini ve ailesini düşmanlardan koruyacak kimse yok mu?
Hürr b.Yezid-i Riyahi bunu duyduktan sonra Ömer b.Sadın yanına giderek sordu:
Gerçekten onunla savaşacak mısın?
Ömer b.Sad dedi:
Andolsun Allaha,hem de öyle bir savaşacağım ki,başlar uçacak ve kollar bedenden ayrılacaktır.
Hürr bunu duyunca ordudan ayrılıp bir köşeye çekildi.Bütün bedeni titriyordu.
Muhacir b.Avs Hürre yaklaşarak dedi:
Ey Hürr,senin bu durumun beni şüpheye düşürdü.Bana Kufedeki en yiğit adam kimdir diye sorulacak olsaydı,senin dışında birinin adını ağzıma almazdım.Niye titriyorsun?
Hürrün cevabı şöyle oldu:
Andolsun Allaha,kendimi cennet ile cehennem arasında görüyorum.Allaha yemin ederim ki,lime lime doğranıp yakılsam bile hiçbir şeyi cennete tercih etmeyeceğim.
Sonra da İmam Hüseyin(as)in huzuruna varmak için atını mahmuzladı.İki elini başının üzeri-ne koydu ve Allahım!Senin dergahına yöneldim;benim tevbemi kabul et!Çünkü ben senin dostlarını ve Peygamberinin kızının evlatlarını korkuttum diyerek İmam Hüseyin(as)e arz etti:
Canım sana feda olsun!Seni iciten ve Medineye dönmene engel olan adamım ben.İşi buraya vardıracaklarını bilmiyordum.Şimdi Allahın huzuruna dönüyorum.Tevbem kabul edilir mi?
İmam Hüseyin(as) buyurdu:
Evet,Allah tevbeni kabul buyuracaktır.İn atından!
Hürr dedi:
Senin yolunda at üzerinde savaşmam,piyade savaşmamdan daha iyi olur. Çünkü nasıl olsa attan düşürüleceğim.Senin yolunu kesen ilk kişi ben oldum;izin buyurursan,yolunda ilk ölen de ben olayım.Böylece kıyamet günü ceddin Resulullah(saa) ile ilk tokalaşanlardan olmak istiyorum.
Hak ile batılın savaşı başlamış ve Müslim b.Avsece savaşmak için meydana çıkmıştı.Büyük bir fedakarlıkla savaştı,zorluklara katlandı ve belalar karşısında sabretti ve sonuçta atından düşürüldü.Henüz ölmemişti.İmam Hüseyin(as) Habib b.Mezahir ile birlikte onun yanına geldi.
İmam Hüseyin(as),Müslim,Allah seni bağışlasın! dedi ve şu ayeti okudu:
İnananlardan öyle erler var ki Allaha verdikleri sözde sadakat gösterirler; onlardan kimisi adağını ödedi,kimisi de beklemede ve onlar sözlerini,özlerini hiçbir surette değiştirmediler.
Habib,Müslimin yanına sokulup Senin öldürülmen bana çok ağır gelir,bilesin. Ama gittiğin yer cennettir;müjdeler olsun! dedi.
Müslim zayıf bir sesle dedi:Allah seni hoşnut etsin ve hayırla müjdelesin!
Habib dedi:Eğer senden sonra öldürüleceğime emin olmasaydım,her vasiyetini bana etmeni isterdim.
Müslim,İmam Hüseyin(as)i işaretle dedi:
Ona yardım etmeni vasiyet ediyorum.Onun uğrunda ölünceye kadar savaş!
Habib,Senin vasiyetine uyacak ve gözlerini aydınlatacağım! dedi.
Şimdi Amr b.Kırta-i Ensari şehadet sırasını almak istiyordu. Amr, İmam Hüseyin(as)in huzuru-na vararak savaş izni istedi.Amr,mükafat arzusu çekenler gibi savaşarak Yezid(la) ordusundan bazıalarını öldürdü.Amr İmam Hüseyin(as)e atılan her oka kendini siper etti ve savrulan her kılıcı kendi bedenine aldı
Son nefesine kadar İmam(as)ın mukaddes bedenine bir zarar gelmesine engel oldu.Bilahare aldığı yaralarla zayıf düştü.İmam Hüseyin(as) e taraf dönüp dedi:Ey Resulullah(saa)ın evladı,ahdime vefa edebildim mi?
İmam Hüseyin(as) buyurdu:Evet,sen benden önce gidiyorsun.Ceddim Resullullah(saa)a selamımı ilet ve benimde birazdan geleceğimi söyle!
Evet,dünyadan ve dünyadakilerden daha hayırlı olana koş.Ezeli ve ebedi sultana git!
Öğle namazı vakti gelmişti.İmam Hüseyin(as)in emriyle Züheyr b.Kayn ve Said b.Abdullah kalan adamların yarısını alarak İmam Hüseyin(as)in önünde bir saf oluşturdular.İmam Hüseyin(as) diğer dostları ile birlikte namaz kıldı.
Tam bu sırada düşman tarafından İmam Hüseyin(as)e doğru bir ok fırlatıldı. Said b.Abdullah İmam Hüseyin(as)in önünde durarak gelen oklara kendini siper etti.Aldığı ok yaraları sonucu yere düşerken şunları diyordu:
Allahım!Bu topluluğa lanet et;Ad ve Semud kavmini azaplandırdığın gibi bunları da azap-landır.Selamımı Peygamberine ilet ve bedenime isabet eden yaralardan haberdar et.Senin Peygamberinin evladına yardım etmekle senin sevap ve mükafatını kazanmak istedim.
Kılıç ve mızrak yaraları hariç on üç ok isabet etmişti Saide
Bu vefa örneği insanlar,İmam Hüseyin(as) uğrunda her şeylerini feda ettiler ve ölümün en dayanılmazına gözü açık yürüdüler.Yüce Allahın sonsuz selamı bu yüce insanların üzerine olsun.
Tarih tekerrürden ibaretse ve ibret dersi çıkarılması gerekiyorsa tarihten, kendimize şu soruyu sormalıyız:
Peygamber Ehlibeytini ve İmam Hüseyin(as)i sevenler olarak,sahip olduklarımızı ve ya en azından sahip olduğumuz şeylerin bazısını,İmam Hüseyin(as) uğrunda feda etmeye hazır mıyız?