veintiseis
Kayıtlı Üye
Aşk geçirmeyen kalpler takmış göğsüne insanlar.Nereye baktığını bilmeyen gözleri anlayabilmekmiş sanki işin şakası. Cabası bol, çabası boşa harcanmakla dolup taşarken sağ sağlim sabahların kendiyle olan kavgası, şehrin en güzel manzaralı yerinde oturan yoksulluğun içinde büyüyen çiçeklere değmemiş gönüller. İstediğimiz gibi esmek için sevmek kadarken, ne yağmur olabilmişiz ne de güneş.Lafa gelince çorbayı tuzlamadan da doyuyor karnımız ve ekmeği bölerek de yiyebiliyoruz. Sorsalar, bir çocuk elindeki taşı ne kadar uzağa atabiliyorsa o kadar yakınız pişmanlıklarımızı anlatmaya. Farkındaysak, kendi aydınlığında eriyen mumlar kadar sahipsiz olmaya başlamış karanlığımızın isimsiz yarınları. Görmezden gelmeyi dört dörtlük başarsak da, hatıralarla uslanan gönlümüzden, sustuklarıyla muhabbet eden dudaklarımıza kadar terketmişiz hayatı. . .