2002 tarihli İspanyol Pansiyonu’nda maceralarına ilk kez tanık olduğumuz Xavier, Martine ve Isabelle ile seyirci 2005′teki Rus Bebekler’de tekrar buluşmuştu. Yönetmen Cedric Klapisch aradan 8 sene sonra hikayesine Aşk Bulmacası ile devam ediyor. İlk filmde yazı geçirmek için gittiği Barcelona’da tanışan Xavier ve arkadaşları artık kırk yaşına merdiven dayamış, Xavier ve Wendy evlenip iki çocuk sahibi olmuştur. Isabelle, New York gezisi sırasında tanıştığını Çinli bir kıza aşık olup onunla dünyanın en görkemli şehrine yerleşmiş, Martine ise iki çocuğuyla sıkıcı hayatına devam etmektedir. İki haftalığına New York’a giden Wendy, eve döndüğünde Xavier’e başka bir erkekle tanıştığını ve ona aşık olduğunu söyler. Paris’ten kalkıp okyanusun öteki ucuna yerleşmeye karar veren kadın, iki çocuğunu da yanına aldığı için Xavier’i yeni bir macera beklemektedir. Çocuklarından uzak kalmamak için doğup büyüdüğü şehri terk eder ve New York’a gider. Klapisch, antidepresan görevi gören üçlemenin son filminde kararsız karakterlerini soluksuz bir ilişkiler çıkmazına sürüklerken seyircisine romantik ve eğlence dolu dakikalar vaat ediyor.
Xavier’in düzene girmekten pek uzak hayatı, iki çocuğunun peşinden gitme kararıyla daha da bozuk bir hale geliyor. Beş parasız gittiği Amerika’da hukuki yollara başvurabilmek adına illegal yollardan işe girip para kazanmaya çalışıyor. Çocukları üzerinde hak iddia edebilmek içinse Amerikan vatandaşı bir kadınla mutlu bir evlilik yaşaması gerekiyor. Xavier’in bu maceraları onu ve seyirciyi yormazken aksine sonu gelmeyen bir komedi tufanına sürüklüyor. Yakışıklı adam bir yandan bunlarla uğraşırken diğer yandan kadim dostlarının yaşantılarında da önemli değişiklikler yapıyor. Isabelle’in çocuk sahibi olabilmesi için spermlerini bağışlıyor, kendi çocukları yetmezmiş gibi bir de bu sorumluluğun altına giriyor. İş için kısa bir süreliğine New York’a gelen Martine ile duygusallıktan uzak, tatmine dayalı bir ilişkiye başlıyor. Vatandaşlık bürosunu ikna edebilmek adına mutlu bir evliliğin sırlarını yalandan da olsa eşelemeye başlıyor. Çözülmesi hayli güç duran bu yapboz, bir zaman sonra içinden çıkılmaz bir hale bürünse de arkadaşların mutluluğu ön planda kalacak şekilde çözüme ulaşıyor.
Klapisch’in filmi henüz çok fazla ses getirmiş olmasa da son zamanlarda karşımıza çıkan en iddialı romantik komedilerden biri. Fransız tuzu biberinin bolca serpildiği romantik yapımlara alışkın olsak da bağımsız Amerikan sinemasından esintiler taşıyan komedi yönü güçlü filmleri bu topraklarda sık sık göremiyoruz malumunuz. Aşk Bulmacası ise bu açlığımızı gidermek için harikulade bir araç. Yönetmen popüler kültürden beslenerek oluşturduğu mizah ögelerinde klasik sinemanın insanlar üzerindeki alaycı bakışından da çok uzaklaşmıyor. Fransız sinemasının tanınan oyuncuları Cécile De France, Romain Duris ve Audrey Tautou’nun abartıdan uzak performansları da filmin samimi yapısına eşlik ediyor. Aşk Bulmacası senenin ve festivalin en sıcak, en kahkahası bol, en içten yapımlarından. Ne yapıp edip tadını çıkarmakta fayda var.
- Burak Hazine -