meridyen2
Kayıtlı Üye
Araf Suresi; 42-43 (Her insan mutlaka kaldırabileceği şekilde imtihan olur, dünya cennet kursudur)
Adnan Oktarın 10 Aralık 2010 Kaçkar Tvdeki Sohbetinden
Şeytandan Allaha sığınıyorum. 42. ayet: İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki Biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- Her imtihan olan mutlaka, onu rahatça kaldırabilecek durumda oluyor. Bu bir mucizedir. Yani normalde insan çok aciz. Gücünün yetemeyeceği bir şeyle karşılaşması da beklenebilir değil mi? Allah böyle bir şey yok diyor. Her insan mutlaka kaldırabileceği şekilde imtihan oluyor. Onlar da Cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır. Sonsuzluk içgüdüsünün tatmini bu. Biz onların göğüslerinde kinden ne varsa çekip almışız. İnsanlar, Müslümanlar birbirine kin duyuyor, öfke duyabiliyorlar. Diyor ki; Cennette ben bu kinle nasıl arkadaş olacağım, kardeş olacağım? Cennete bir gidiyor, kin duymuyor, haberi bile yok. Allah almış, kin duygusu alınıyor ahirette. Rahatsız eden bir duygudur, iki tarafın arasını bozan bir duygudur, Allah onu alıyor.Altlarından ırmaklar akar. Derler ki: "Bizi buna ulaştıran Allah'a hamd olsun. Bak Cennette de Allaha hamd ediyorlar.Eğer Allah bize hidayet vermeseydi Allah bize Mehdisini göndermeseydi değil mi Peygamberimiz (s.a.v.)i veyahut Hz. İbrahim (a.s.)ı veyahut ahir zaman Mehdi (a.s.)ı, Kuranı ve Allahın vereceği hususi ibadeti, kalpleri açmasını, Allahın verdiği imanı vermeseydi, biz doğruya eremeyecektik. Andolsun, yemin ediyor, Rabbimiz'in elçileri hak ile geldiler." Mehdi (a.s.) da hak ile geliyor. Yani neyle? Kuranla. İsa (a.s.) neyle gelecek? Kuranla. Onlara: "İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız Cennettir" diye seslenilecek. Cennetin kapısından içeri girdiğinde, oh diyecek Elhamdülillah ne şahane. Bir daha ölüm de yok, hayret edilecek bir dünya, hayret edilecek bir yapı. Ama burada çok uzun bir imtihanla imtihan oluyoruz. Bu imtihan da olmazsa, Cennete girdiğinde adam, bu koltuklar neye yarıyor der, anlayamaz. Niye oturmamız gerekiyor der, anlayamaz. Cennet kadehlerini de anlayamaz. Yani niye içmemiz gerekiyor ki der, yani öyle bir his duymuyorum der. Meyve niye yememiz gerekiyor der. Hepsini burada öğreniriz. Dünya, Cennet kursudur, Cennet kursu. Cenneti nasıl kullanacağımızın, Cennette nasıl zevkler alacağımızın kursudur. Cennette her şey mesela arabadan zevk almayı biz burada öğreniyoruz. Cennet arabalarından da o yüzden zevk alacağız. Mesela uçmanın zevkini biz burada alıyoruz. Yoksa bilmeyiz, ihtiyaç da duymayız. Onun için bu kadar uzun ve detaylı eğitimden geçiyoruz. Bu kursu bitiren Cennette, bütün zevklerden çok detaylı zevk alacak hale geliyor. İnsan sevgisini burada öğreniyoruz, şefkati burada öğreniyoruz, muhabbeti burada öğreniyoruz, aşkı tutkuyu burada öğreniriz, hepsini burada öğreniriz. Birçok şeyi burada öğreniriz. Az şeyi Cennette öğreneceğiz. Birçok şeyi burada öğreniriz. Mesela süslü bir sofra, biz burada öğreniyoruz. Cennet sofralarından o yüzden zevk alacağız. Yoksa sofra, bakar, iyi, güzel. Ama kadeh mesela Cennet kadehlerinden bahsediliyor. Kadehi biz bu dünyada seviyoruz. Ben dışarı çıktığımda kadeh meraklısıyım ben, çok güzel bardaklar alıyorum kadehler, her çeşit kadeh böyle koleksiyon tarzında. Her seferinde değişik, çay içerken, meyve suyu içerken ayrı bir kadehle, ayrı bir bardakla içmeyi severim. Acayip güzel yapıyorlar, çok süslü. Ruhumda var kadeh sevgisi, bardaklara karşı olan sevgi. Çünkü Cennet kadehlerine olan eğilimden gelir bu. Mesela güzel sofrayı severim ben. Cennete olan eğilimdendir, Cennet ruhudur.
(röportaş harun yahya)
Adnan Oktarın 10 Aralık 2010 Kaçkar Tvdeki Sohbetinden
Şeytandan Allaha sığınıyorum. 42. ayet: İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki Biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- Her imtihan olan mutlaka, onu rahatça kaldırabilecek durumda oluyor. Bu bir mucizedir. Yani normalde insan çok aciz. Gücünün yetemeyeceği bir şeyle karşılaşması da beklenebilir değil mi? Allah böyle bir şey yok diyor. Her insan mutlaka kaldırabileceği şekilde imtihan oluyor. Onlar da Cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır. Sonsuzluk içgüdüsünün tatmini bu. Biz onların göğüslerinde kinden ne varsa çekip almışız. İnsanlar, Müslümanlar birbirine kin duyuyor, öfke duyabiliyorlar. Diyor ki; Cennette ben bu kinle nasıl arkadaş olacağım, kardeş olacağım? Cennete bir gidiyor, kin duymuyor, haberi bile yok. Allah almış, kin duygusu alınıyor ahirette. Rahatsız eden bir duygudur, iki tarafın arasını bozan bir duygudur, Allah onu alıyor.Altlarından ırmaklar akar. Derler ki: "Bizi buna ulaştıran Allah'a hamd olsun. Bak Cennette de Allaha hamd ediyorlar.Eğer Allah bize hidayet vermeseydi Allah bize Mehdisini göndermeseydi değil mi Peygamberimiz (s.a.v.)i veyahut Hz. İbrahim (a.s.)ı veyahut ahir zaman Mehdi (a.s.)ı, Kuranı ve Allahın vereceği hususi ibadeti, kalpleri açmasını, Allahın verdiği imanı vermeseydi, biz doğruya eremeyecektik. Andolsun, yemin ediyor, Rabbimiz'in elçileri hak ile geldiler." Mehdi (a.s.) da hak ile geliyor. Yani neyle? Kuranla. İsa (a.s.) neyle gelecek? Kuranla. Onlara: "İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız Cennettir" diye seslenilecek. Cennetin kapısından içeri girdiğinde, oh diyecek Elhamdülillah ne şahane. Bir daha ölüm de yok, hayret edilecek bir dünya, hayret edilecek bir yapı. Ama burada çok uzun bir imtihanla imtihan oluyoruz. Bu imtihan da olmazsa, Cennete girdiğinde adam, bu koltuklar neye yarıyor der, anlayamaz. Niye oturmamız gerekiyor der, anlayamaz. Cennet kadehlerini de anlayamaz. Yani niye içmemiz gerekiyor ki der, yani öyle bir his duymuyorum der. Meyve niye yememiz gerekiyor der. Hepsini burada öğreniriz. Dünya, Cennet kursudur, Cennet kursu. Cenneti nasıl kullanacağımızın, Cennette nasıl zevkler alacağımızın kursudur. Cennette her şey mesela arabadan zevk almayı biz burada öğreniyoruz. Cennet arabalarından da o yüzden zevk alacağız. Mesela uçmanın zevkini biz burada alıyoruz. Yoksa bilmeyiz, ihtiyaç da duymayız. Onun için bu kadar uzun ve detaylı eğitimden geçiyoruz. Bu kursu bitiren Cennette, bütün zevklerden çok detaylı zevk alacak hale geliyor. İnsan sevgisini burada öğreniyoruz, şefkati burada öğreniyoruz, muhabbeti burada öğreniyoruz, aşkı tutkuyu burada öğreniriz, hepsini burada öğreniriz. Birçok şeyi burada öğreniriz. Az şeyi Cennette öğreneceğiz. Birçok şeyi burada öğreniriz. Mesela süslü bir sofra, biz burada öğreniyoruz. Cennet sofralarından o yüzden zevk alacağız. Yoksa sofra, bakar, iyi, güzel. Ama kadeh mesela Cennet kadehlerinden bahsediliyor. Kadehi biz bu dünyada seviyoruz. Ben dışarı çıktığımda kadeh meraklısıyım ben, çok güzel bardaklar alıyorum kadehler, her çeşit kadeh böyle koleksiyon tarzında. Her seferinde değişik, çay içerken, meyve suyu içerken ayrı bir kadehle, ayrı bir bardakla içmeyi severim. Acayip güzel yapıyorlar, çok süslü. Ruhumda var kadeh sevgisi, bardaklara karşı olan sevgi. Çünkü Cennet kadehlerine olan eğilimden gelir bu. Mesela güzel sofrayı severim ben. Cennete olan eğilimdendir, Cennet ruhudur.
(röportaş harun yahya)