Salvo
Kayıtlı Üye
Arabistan'daki Hristiyanlar Ve Yahudiler
Hristiyanlık, 4. asırda Roma İmparatorluğu'nun resmi dini olduktan sonra, yavaş yavaş, fakat Arap putperestliğini tehdit eder bir şekilde, Arabistan'a girmeye başladı. Yine de, bundan sonraki asırlarda Ortodoks Bizans Kilisesi artık dini birliğini kaybetti ve acı bir şekilde farklı reenkarnasyon (yeniden doğma) konusundaki yorumları olan ve karşılıklı olarak düşmanca tavırlar gösteren gruplara bölündü. Nasturi Hristiyanlar zulüm gördüler ve 5. asrın sonunda toptan Roma İmparatorluğu'nun dışına sürüldüler. Bu Rum mülteciler İranlılar tarafından, en büyük düşman olarak gördükleri Bizanslıların kurbanları olarak, çok iyi bir şekilde karşılandılar. Nasturiler, Fırat boylarında ve İran körfezi'nin kuzey bölümünde büyük bir misyonerlik kampanyası başlattılar ve bu bölgedeki Arapların çoğunu Hristiyan yapmayı başardılar. Hatta Arap Lahmi Hanedanlığının Arabistan'ın kuzey doğudaki yarısına hükmeden kralı III. Numan (hük. yaklaşık 580-605), bile bir Nasturi Hristiyan olmuştu. Kuzey batıda, Suriye sınırlarında yaşayan bir kabile olan Gassan Arapları da 6. asrın ortalarında Hristiyan olmuşlardı fakat bunlar, Ortodoks Kilisesi tarafından, itikatlarına karşı oldukları öne sürülerek lanetlenen, Nasturilerin de düşmanca muhalefet ettikleri Monophysite Hristiyanlığa iman etmişlerdi.
Aslında, İran İmparatorluğu Lahmileri, Bizans İmparatorluğu da Gassanlıları olmak üzere, her iki imparatorluk da uyduları durumunda olan bu devletleri, Güney sınırlarını Bedevi Arapların saldırılarından korudukları için, destekliyorlardı. Lahmiler ve Gassaniler, bu imparatorluklar tarafından 300-500 yılları arasında, müntesipleri kabul ediliyorlardı. Bu iki rakip kabile, sadece hamilerinin vergi tahsildarlarına tamponluk yapmakla kalmadılar, aynı zamanda birbirlerine karşı yaptıkları yağmalarla, bitmek bilmeyen çöl savaşları yaptılar. Yemen ve Necran'da da Hristiyan topluluklar kuruldu. Arabistan'da, Hristiyanlar haricinde daha çok Yemen ve Hayber'de bulunan Yahudi kolonileri vardı ve bunlar Hristiyanlardan çok daha uzun bir zamandır oralarda idiler. Mekke'de Yahudiliğe mensup üç aile vardı. Böylece, yarımadadaki kabileler hala putperest olarak putlara taparken, Hristiyanlık ve Yahudilik, yarımadada kendilerine ayak basacak bir yer açmış ve özellikle çölün kıyılarında bulunan bazı topluluklara nüfuz etmeye başlamıştı.
Hristiyanlık, 4. asırda Roma İmparatorluğu'nun resmi dini olduktan sonra, yavaş yavaş, fakat Arap putperestliğini tehdit eder bir şekilde, Arabistan'a girmeye başladı. Yine de, bundan sonraki asırlarda Ortodoks Bizans Kilisesi artık dini birliğini kaybetti ve acı bir şekilde farklı reenkarnasyon (yeniden doğma) konusundaki yorumları olan ve karşılıklı olarak düşmanca tavırlar gösteren gruplara bölündü. Nasturi Hristiyanlar zulüm gördüler ve 5. asrın sonunda toptan Roma İmparatorluğu'nun dışına sürüldüler. Bu Rum mülteciler İranlılar tarafından, en büyük düşman olarak gördükleri Bizanslıların kurbanları olarak, çok iyi bir şekilde karşılandılar. Nasturiler, Fırat boylarında ve İran körfezi'nin kuzey bölümünde büyük bir misyonerlik kampanyası başlattılar ve bu bölgedeki Arapların çoğunu Hristiyan yapmayı başardılar. Hatta Arap Lahmi Hanedanlığının Arabistan'ın kuzey doğudaki yarısına hükmeden kralı III. Numan (hük. yaklaşık 580-605), bile bir Nasturi Hristiyan olmuştu. Kuzey batıda, Suriye sınırlarında yaşayan bir kabile olan Gassan Arapları da 6. asrın ortalarında Hristiyan olmuşlardı fakat bunlar, Ortodoks Kilisesi tarafından, itikatlarına karşı oldukları öne sürülerek lanetlenen, Nasturilerin de düşmanca muhalefet ettikleri Monophysite Hristiyanlığa iman etmişlerdi.
Aslında, İran İmparatorluğu Lahmileri, Bizans İmparatorluğu da Gassanlıları olmak üzere, her iki imparatorluk da uyduları durumunda olan bu devletleri, Güney sınırlarını Bedevi Arapların saldırılarından korudukları için, destekliyorlardı. Lahmiler ve Gassaniler, bu imparatorluklar tarafından 300-500 yılları arasında, müntesipleri kabul ediliyorlardı. Bu iki rakip kabile, sadece hamilerinin vergi tahsildarlarına tamponluk yapmakla kalmadılar, aynı zamanda birbirlerine karşı yaptıkları yağmalarla, bitmek bilmeyen çöl savaşları yaptılar. Yemen ve Necran'da da Hristiyan topluluklar kuruldu. Arabistan'da, Hristiyanlar haricinde daha çok Yemen ve Hayber'de bulunan Yahudi kolonileri vardı ve bunlar Hristiyanlardan çok daha uzun bir zamandır oralarda idiler. Mekke'de Yahudiliğe mensup üç aile vardı. Böylece, yarımadadaki kabileler hala putperest olarak putlara taparken, Hristiyanlık ve Yahudilik, yarımadada kendilerine ayak basacak bir yer açmış ve özellikle çölün kıyılarında bulunan bazı topluluklara nüfuz etmeye başlamıştı.