Anomi;
Anomi genel olarak sosyal bagin zayiflamasini ifade etmektedir. Ancak Parsons'in modern çagdas sosyal bilimin merkezi kavramlarindan biri saydigi anomi kavrami, sosyal bilimlerin tarihi boyunca farkli çagrisimlar ve anlamlarda kullanilmistir.
Etimolojik olarak anomos (yasasiz, yasasi olmayan) ve türevi anomia sözcüklerinden gelen anomi kavrami, sözcük anlamiyla normsuz, yasasiz olma durumunu ifade etmektedir.
Ancak sosyologlar, anominin kavramlastirilmasinda farkli bakis açilari sergilemektedir: Hangi yasa ve normlarin söz konusu oldugu, yasa ve normlarin salt yoklugunun mu yoksa sayginliginin azalmasinin ve karsi çikilmasinin mi söz konusu oldugu, tek bir anominin mi oldugu yoksa pek çok anomiden mi söz edilebilecegi gibi hususlarda farkliliklar gözlenmektedir.
Yine anomi çerçevesinde ele alinan olgularda da büyük bir çesitlilik görülmektedir. örnegin, kolektif siddet hareketlerinde, bireysel pasiflik ve ilgisizlikte, sinirsiz istek ve tutkularda, gelecege yönelik umutlarin kaybinda, farkli normlar arasi çatismalarda, toplumda ve kurumlarinda normatif sistemin yikilmasinda, eylem hedef ve amaçlarinin belirsizliginde anomiden söz edilmistir (Besnard, 1987).
Anomi konusuna egilen teorisyenlerden Durkheim'a göre anomi kavrami, genel bir deyisle bireylerin, belirli bir toplumda insan davranislarini düzenleyen ve idealleri yansitan sosyal degerlerle iliskisinin zayiflamasi veya kopmasini ifade etmektedir.
Merton gibi diger bazi sosyologlara göre ise toplumda entegrasyon aygitlari islemediginde, anomi belirir. Anomi durumu, sosyal normlardan sapma durumudur. Toplumun bireye önerdigi amaçlar ile bireyin bu amaçlara ulasma konusunda, genellikle sosyal statüsüne göre sahip oldugu mesru imkanlar birbiriyle uyusmadiginda, anomi egilimi güçlenir.
Anomi Kişilik;
Anomi olgularinin emprik düzeyde incelenmesi çerçevesinde Srole tarafindan gelistirilen bu ölçek, kisilerin sosyal entegrasyon düzeylerini belirlemeyi amaçlamaktadir.
1956 yilinda gelistirilen ve 1960'li yillarda yaygin olarak kullanilan, ancak daha sonraki yillarda kavramsal arkaplaninin zayifligi nedeniyle elestirilen Srol ölçegi, bireyin digerleriyle ve toplumla iliskilerini nasil gördügü üstünde odaklasan bes maddeli kisa bir ölçektir.
ölçegin, anomiyi bir olgu olmaktan çikarip kisilerin bireysel ruh haline iliskin bir degiskene dönüstürdügü ve anemiden ziyade, digerlerinden kuskuyu içeren genel umutsuzluk duygusunu ya da karamsarligi ölçtügü, üstelik soru yapisi itibariyle kisileri pozitif cevaplamaya ittigi ve bu nedenle de 'anomik' kisilerin oranini yapay olarak yükselttigi öne sürülmüstür (Mignot, 2002).
Anomi genel olarak sosyal bagin zayiflamasini ifade etmektedir. Ancak Parsons'in modern çagdas sosyal bilimin merkezi kavramlarindan biri saydigi anomi kavrami, sosyal bilimlerin tarihi boyunca farkli çagrisimlar ve anlamlarda kullanilmistir.
Etimolojik olarak anomos (yasasiz, yasasi olmayan) ve türevi anomia sözcüklerinden gelen anomi kavrami, sözcük anlamiyla normsuz, yasasiz olma durumunu ifade etmektedir.
Ancak sosyologlar, anominin kavramlastirilmasinda farkli bakis açilari sergilemektedir: Hangi yasa ve normlarin söz konusu oldugu, yasa ve normlarin salt yoklugunun mu yoksa sayginliginin azalmasinin ve karsi çikilmasinin mi söz konusu oldugu, tek bir anominin mi oldugu yoksa pek çok anomiden mi söz edilebilecegi gibi hususlarda farkliliklar gözlenmektedir.
Yine anomi çerçevesinde ele alinan olgularda da büyük bir çesitlilik görülmektedir. örnegin, kolektif siddet hareketlerinde, bireysel pasiflik ve ilgisizlikte, sinirsiz istek ve tutkularda, gelecege yönelik umutlarin kaybinda, farkli normlar arasi çatismalarda, toplumda ve kurumlarinda normatif sistemin yikilmasinda, eylem hedef ve amaçlarinin belirsizliginde anomiden söz edilmistir (Besnard, 1987).
Anomi konusuna egilen teorisyenlerden Durkheim'a göre anomi kavrami, genel bir deyisle bireylerin, belirli bir toplumda insan davranislarini düzenleyen ve idealleri yansitan sosyal degerlerle iliskisinin zayiflamasi veya kopmasini ifade etmektedir.
Merton gibi diger bazi sosyologlara göre ise toplumda entegrasyon aygitlari islemediginde, anomi belirir. Anomi durumu, sosyal normlardan sapma durumudur. Toplumun bireye önerdigi amaçlar ile bireyin bu amaçlara ulasma konusunda, genellikle sosyal statüsüne göre sahip oldugu mesru imkanlar birbiriyle uyusmadiginda, anomi egilimi güçlenir.
Anomi Kişilik;
Anomi olgularinin emprik düzeyde incelenmesi çerçevesinde Srole tarafindan gelistirilen bu ölçek, kisilerin sosyal entegrasyon düzeylerini belirlemeyi amaçlamaktadir.
1956 yilinda gelistirilen ve 1960'li yillarda yaygin olarak kullanilan, ancak daha sonraki yillarda kavramsal arkaplaninin zayifligi nedeniyle elestirilen Srol ölçegi, bireyin digerleriyle ve toplumla iliskilerini nasil gördügü üstünde odaklasan bes maddeli kisa bir ölçektir.
ölçegin, anomiyi bir olgu olmaktan çikarip kisilerin bireysel ruh haline iliskin bir degiskene dönüstürdügü ve anemiden ziyade, digerlerinden kuskuyu içeren genel umutsuzluk duygusunu ya da karamsarligi ölçtügü, üstelik soru yapisi itibariyle kisileri pozitif cevaplamaya ittigi ve bu nedenle de 'anomik' kisilerin oranini yapay olarak yükselttigi öne sürülmüstür (Mignot, 2002).