Anne.... Birgül

'Gülümse

:D
Prenses
SENİ ÇOK SEVİYORUM ..

Anne gökte bir ışık, anne parlak bir yıldız
Anne yoklukta bir düş, ayda bir yaldız
Anne tutunulan bir dal, dertlerin garip çizgisi
Anne gözümdeki yaşların bir virane dizgisi

Anne güllerin bezemesi, gülden deste
Anne sözümde tutuklu, tarifsiz beste
Anne yanar yürek, can bitkin kafeste
Anne hasret bağırda, anne içimde aheste

Anne ızdırabın adresi mahzun yüzün
Anne baharda mazlum, hazanda güzün
Anne çilemde dolmuş ağlar gözün
Anne bahtımda yazılı merhamet sözün

Anne ayağı altında cennet dizilmiş
Anne yavruya hasret ekilmiş
Anne gül gözlerin gene üzülmüş
Anne hasretine dağlar çözülmüş

Anne gene üzdüler mı seni boynun bükük
Anne dur gökler ağlayacak halin çökük
Anne ümidimde bahtım yırtık sökük
Anne halinde öyle bir naz ki nazlar dökük

Anne kıymeti bilinmeyen ey kutsal güzel
Anne ey kalbin attığı sevgide özel
Anne saçlarımı okşayan şefkatten bir el
Anne versem ömrümü sana olur mu bedel

Anne zahmetim karnında başladı sana
Anne çocukken neler yaptım anlatsana
Anne nasıl veririm hakkını beni anlasana
Anne susuzum özlemine kalbim nasıl kana

Anne kaç kere aç kaldın biz yiyelim diye
Anne kaç gününü sana zindan ettik
Anne uykunu aldık mı gözlerinden
Anne kaç gece sardın bizi sabahın ışığına

Anne biliyorum saysan bitmez zahmetin şefkatin
Anne gücüm yetmez satsam dünyayı olmaz bedelin
Anne değişmem seni dünyayı verseler elime
Anne hakkın ödenmez tek kelime

Anne vursam prangaları gökkuşağına
Anne dağlar devirsem kucağına
Anne güller diksem ocağına
Anne altınlar dizsem bucağına

Anne yetmez sana yetmez
Anne sen rahmetsin
Anne sen özlemsin
Anne sen en güzelsin
Anne gözümde pınar
Anne içimde damar
Anne acılar yamar

Anne sen var ya bitmeyen dizgi
Anne çatlattın ahengi
Anne sildin güzeli rengi
Anne taçsız sultanım
Anne derdim dermanım
Anne cennet fermanım

Anne lalezar, anne güldeste
Anne en güzel şiir, en güzel beste
Anne kalbimde uhde
Anne dudaklarımda buse
Anne kulak ver bu sese
Anne bak yanan nefese
Anne kuşun çırpınıyor, sığmaz kafese

Anne, anne, gül yüzlüm anne
Anne, anne, canım anne
Kıyamadığım rahmetim anne
Sevgisi bambaşka, benim şefkat denizim anne

Mustafa Çalışkan Manisa
 
---> Anne.... Birgül

Anne
Sevgin bir başkadır içimde anne
Her yerde anar yanarım anne
Sevgiyi sende buldum anne
Özlem,şefkat,merhamet sendedir anne

İçimde bir başkadır senin yerin anne
Kederde ve sevinçte yarensin anne
Hayat bir başka tatlıdır seninle anne
Kanat geren,aman diyen sensin anne
Kelimeler seni anlatmaya yetmiyor anne
Sevgin ancak hissedilerek anlaşılır anne
Senin kadar bizde yansak denizi ateş alır anne
Aman diyen,yavrum diyen sensin anne

Sen ancak bizim için yaşarsın anne
Karşılık beklemez,her şeyi verirsin anne
Keşke insan kıymet bilse anne
Umut veren,his veren sensin anne
 
---> Anne.... Birgül

Seni gördüm anne
Gözlerimi açtım seni gördüm anne
Seni gördüm seninle dünyayı gördüm
Sütünü içtim sütünle büyüdüm
Elimden tuttun yürüttün yürüttün anne

Yalandan dolandan uzak tuttun anne
İyiyi doğruyu öğrettin anne
Gönlüme sevgiyi sen ördün anne
Sevmeyi sen öğrettin anne

Canındım cananındım senin ben anne
Gözlerinin gülüşü hayat verir anne
Gözlerinde kendimi görürüm
Gönlünde kimseye yer yok anne,

Kokun cennetten mi geliyor anne
Merhametin Rabbimin armağanımı
Yavrum diyen dillerin pek tatlı anne
Yavrunun da yavrusu oldu bak anne

Yavrunun yavrusu olunca annem
Senin kıymetin bir başka anne
Mazi gözlerimden gitmiyor annem
Senden öğrendiklerim bana yol annem..
 
---> Anne.... Birgül

Kimselerin olmadığı saatleri seviyorum.. Daha az ama öz insan olan. Daha az konuşup daha çok dinleyen, gecenin ilerleyen, sabahın ilk saatlerini.Kimse yoksa Allahımla konusuyorum "O" beni dinler diyorum.. En doğru yolu "O" gösterir. Sadece "O"na güveniyorum gerisi boş.
 
---> Anne.... Birgül

Anneme Açık mektup...- can dundar
Sevgili anneciğim,
Ne garip; yeni yeni farkediyorum ki, ço*cukları anne olunca çocuklaşıyor anneler... Ve insan, zamanın nasıl insafsız bir öğütücü olduğunu bu rol değişiminde anlıyor.
Eminim karnındaki ilk tekmemden, hatta dok*torların "Bundan sonra ağır kaldırmak yok" müj*desinden beridir iki kişilik yaşıyorsun yaşamı... Doğum odasında bir küçük el saçlarına tutununca değişti herşey ve o el, o saçtan hiç eksik olmasın is*tedin.
Kimbilir kaç geceyi karyola başuçlarında derin iç çekişler dinleyip hüzünlenerek uykusuz ge*çirdin, kaç emzirme sean*sında bitkin uyuyakaldın. O gün bugündür hayatı, bir toprakla çiçeği kadar ortak üretiyor, tüketiyo*ruz. Yol boyu, kusurlarını hiç görmedik birbirimizin, yeteneklerimizi abarttık,
karşılıklı toz kondurmadık üzerimize, kol kanat gerdik...
Ben dünyanın en iyi ev*ladıydım, sense tarihin en iyi annesi...
Her çığlıkta başucum*da biteceğini bilmenin güveniyle büyüdüm. Her derdimde benden çok dertleneceğini bilmenin o bencil alışkanlığıyla ayakta kaldım.
Sevginle donandım...

* * *

Ama sonra birden o korkunç çark devreye girdi ve yaşamın acımasız kuralı işledi:
Büyüdüm...
Senin kollarında "sen"den habersiz, bambaşka bir "ben" çıktı ortaya. Bazen o eski "ben"e hiç benzemeyen bir "ben"...
Çünkü farkettim ki anlattığın masalların yaşam*da karşılığı yokmuş. Kızlar bir prens umuduyla kurbağaları öpedursun, ben her yalanda burnumu yokladım. Şaşırdım.
Bostandaki danaların, ısırılmış lahanaların ve benzeri pastoral ninnilerin modasının geçtiğini gördüm sokakta... Söyleyemedim sana...
"Yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin artık eskisi kadar geçerli olmadığını" anlatan kitapları sa*lonun ortasında açık bıraktım, açıp okuyasın di*ye...
Her kuşağın o vazgeçilmez ikilemi depreşti yeni*den: "Devir de amma değişti" diye yakınırken sen, ben ilginle boğulduğumdan dertlendim.
Bir yeri yaralandığında "Anam görürse ne kadar üzülür" diye gizlemeye çalışmak küçük bir çocuk için nasıl ağır bir yüktür bilir misin?
Acından çok, O'nda yaratacağı acı, acıtır canı*nı...
Oysa ne çok acılar paylaştık seninle.. Ve ne çok sevinçler yaşadık beraber... Nasıl dar günlerde yar*dıma koşup, kaç şenliğine ortak olduk birbirimi*zin..?

***

Lakin artık kafesten uçma vaktiydi. "Danaların girdiği bostan"da ayakta kalabilmenin yolu, tek başına kanat çırpmayı öğrenmekten geçiyordu.
Yargıladık birbirimizi bir dönem... Sorguladık...
Sen bana eş dost çocuklarını örnek gösterdikçe, ben seni eş dost ebeveynleriyle kıyaslar oldum.
Sen her sohbete "Bizim çocukluğumuzda..." di*ye başladıkça ben, değişen takvim yapraklarını koydum önüne...
Nasıl da zalim bir çark bu değil mi?
Doğuyor, doğuruyor ve günün birinde yuvadan uçacağını bile bile koca bir ömrü karşılıksız veri*yorsun...
... Ve hayat birden ıssız bir adaya dönüşüveriyor.
Sonrası kah bir kapı zili beklentisi, kah bir mek*tup, kah bir telefon sesi... Gizliden gizliye özlenen bir torun müjdesi...
Fotoğraflar sarardıkça solan bir yaşam ve uzak*laştıkça yakınlaştığımız bir mazinin geri dönmez anıları...
Yazılarla konuştuk öyle zamanlarda... Bakışlar*la anlaştık. Ağlaştık birbirimizden gizleyerek acı*larımızı... Bir mimikle özleştik, bir gülüşle kavuş*tuk.
Ben büyürken... seni de büyüttüm.

* * *

Şimdi çok daha iyi anlıyoruz birbirimizi...
Çünkü küçücük bir el saçlarımı kavrıyor gecele*ri... Karyola başlarında uykusuz geceler geçiriyo*rum. Pastoral ninnilerle büyütüyoruz oğlumu; ya*lancı çocukların burunları uzuyor masallarda, öpülen kurbağalar prens oluyor.
...Ve yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin geçersizleştiğini anlatan kitapları kaldırıyoruz salondan gizli gizli...
O korkunç çark, acımasız bir hızla dönmeye de*vam ediyor. Zaman, öğütüyor kuşakları...
İnsan ancak mahrum kalınca anlıyor sevginin değerini... Bense sevginden mahrum kalmaya faz*la dayanamayacağımı biliyorum.
O yüzden sana upuzun bir ömür diliyorum.
Hem biliyor musun?
"Seni çok seviyorum."
 
---> Anne.... Birgül

Anneme Açık mektup...- can dundar
Sevgili anneciğim,
Ne garip; yeni yeni farkediyorum ki, ço*cukları anne olunca çocuklaşıyor anneler... Ve insan, zamanın nasıl insafsız bir öğütücü olduğunu bu rol değişiminde anlıyor.
Eminim karnındaki ilk tekmemden, hatta dok*torların "Bundan sonra ağır kaldırmak yok" müj*desinden beridir iki kişilik yaşıyorsun yaşamı... Doğum odasında bir küçük el saçlarına tutununca değişti herşey ve o el, o saçtan hiç eksik olmasın is*tedin.
Kimbilir kaç geceyi karyola başuçlarında derin iç çekişler dinleyip hüzünlenerek uykusuz ge*çirdin, kaç emzirme sean*sında bitkin uyuyakaldın. O gün bugündür hayatı, bir toprakla çiçeği kadar ortak üretiyor, tüketiyo*ruz. Yol boyu, kusurlarını hiç görmedik birbirimizin, yeteneklerimizi abarttık,
karşılıklı toz kondurmadık üzerimize, kol kanat gerdik...
Ben dünyanın en iyi ev*ladıydım, sense tarihin en iyi annesi...
Her çığlıkta başucum*da biteceğini bilmenin güveniyle büyüdüm. Her derdimde benden çok dertleneceğini bilmenin o bencil alışkanlığıyla ayakta kaldım.
Sevginle donandım...

* * *

Ama sonra birden o korkunç çark devreye girdi ve yaşamın acımasız kuralı işledi:
Büyüdüm...
Senin kollarında "sen"den habersiz, bambaşka bir "ben" çıktı ortaya. Bazen o eski "ben"e hiç benzemeyen bir "ben"...
Çünkü farkettim ki anlattığın masalların yaşam*da karşılığı yokmuş. Kızlar bir prens umuduyla kurbağaları öpedursun, ben her yalanda burnumu yokladım. Şaşırdım.
Bostandaki danaların, ısırılmış lahanaların ve benzeri pastoral ninnilerin modasının geçtiğini gördüm sokakta... Söyleyemedim sana...
"Yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin artık eskisi kadar geçerli olmadığını" anlatan kitapları sa*lonun ortasında açık bıraktım, açıp okuyasın di*ye...
Her kuşağın o vazgeçilmez ikilemi depreşti yeni*den: "Devir de amma değişti" diye yakınırken sen, ben ilginle boğulduğumdan dertlendim.
Bir yeri yaralandığında "Anam görürse ne kadar üzülür" diye gizlemeye çalışmak küçük bir çocuk için nasıl ağır bir yüktür bilir misin?
Acından çok, O'nda yaratacağı acı, acıtır canı*nı...
Oysa ne çok acılar paylaştık seninle.. Ve ne çok sevinçler yaşadık beraber... Nasıl dar günlerde yar*dıma koşup, kaç şenliğine ortak olduk birbirimi*zin..?

***

Lakin artık kafesten uçma vaktiydi. "Danaların girdiği bostan"da ayakta kalabilmenin yolu, tek başına kanat çırpmayı öğrenmekten geçiyordu.
Yargıladık birbirimizi bir dönem... Sorguladık...
Sen bana eş dost çocuklarını örnek gösterdikçe, ben seni eş dost ebeveynleriyle kıyaslar oldum.
Sen her sohbete "Bizim çocukluğumuzda..." di*ye başladıkça ben, değişen takvim yapraklarını koydum önüne...
Nasıl da zalim bir çark bu değil mi?
Doğuyor, doğuruyor ve günün birinde yuvadan uçacağını bile bile koca bir ömrü karşılıksız veri*yorsun...
... Ve hayat birden ıssız bir adaya dönüşüveriyor.
Sonrası kah bir kapı zili beklentisi, kah bir mek*tup, kah bir telefon sesi... Gizliden gizliye özlenen bir torun müjdesi...
Fotoğraflar sarardıkça solan bir yaşam ve uzak*laştıkça yakınlaştığımız bir mazinin geri dönmez anıları...
Yazılarla konuştuk öyle zamanlarda... Bakışlar*la anlaştık. Ağlaştık birbirimizden gizleyerek acı*larımızı... Bir mimikle özleştik, bir gülüşle kavuş*tuk.
Ben büyürken... seni de büyüttüm.

* * *

Şimdi çok daha iyi anlıyoruz birbirimizi...
Çünkü küçücük bir el saçlarımı kavrıyor gecele*ri... Karyola başlarında uykusuz geceler geçiriyo*rum. Pastoral ninnilerle büyütüyoruz oğlumu; ya*lancı çocukların burunları uzuyor masallarda, öpülen kurbağalar prens oluyor.
...Ve yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin geçersizleştiğini anlatan kitapları kaldırıyoruz salondan gizli gizli...
O korkunç çark, acımasız bir hızla dönmeye de*vam ediyor. Zaman, öğütüyor kuşakları...
İnsan ancak mahrum kalınca anlıyor sevginin değerini... Bense sevginden mahrum kalmaya faz*la dayanamayacağımı biliyorum.
O yüzden sana upuzun bir ömür diliyorum.
Hem biliyor musun?
"Seni çok seviyorum."
 
---> Anne.... Birgül

Dizine baş koysam bir bulut gibi
Hıçkıra hıçkıra ağlasam anne
Saysam dertlerimi dizinde saysam
Bir volkan gibi patlasam anne

Gezinse pamuktan elin saçımda
Kucağında doyasıya ağlasam anne
Yüzümden anlasan derdi, yüzümden
Derdimle dertlenip ağlasan anne

Issız köşelerde ağlarım sensiz
Ne olur sarılsan sarılsan anne
Usandım yalnızlıktan bıktım hayattan
Şefkatin bağrında güldürsen anne

Geçemez yerine kimse geçemez
Anladım, geç oldu anladım anne
Ayakta görüp de yaşar sanılsın
ÖLDÜĞÜN GÜN SENİNLE ÖLDÜM YA ANNEM..!
 
---> Anne.... Birgül

yarın çok zor olucak benim için.
sen yokken ben çok mutsuzum annem.
gözlerim şişti,yanağım acıyo, başım ağrıyo.
ben seni çok özledim annem.
tarifi zor...
ruh gibiyim farkındayım.
içimden hiçbişey yapmak gelmez oldu.
ben seni düşünmekten bi an bile vazgeçmedim ki...
olsun geçer diyolar , acım sadece hafifler ama asla geçmez.
farkındayım........
 
---> Anne.... Birgül

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar
bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir,
büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer...
 
---> Anne.... Birgül

Küçükken nelere üzülürdüm bir
bilseniz.
İstediğim oyuncak alınmayınca
ortalığı yıkardım. Hele istediğim kıyafet giydirilmesin görmeyin beni.
Yanaklarım kızarır saatlerce ağlardım. Ağlamalarım meşhurdu o zaman.


Televizyonumuz henüz yeni alınmıştı:
ben beşinci sınıfa gidiyordum yaşım on bir.
Zaten o zamanlarda siyah beyaz televizyonlar vardı. Renkli
televizyon bizim için lükstü “vay be t.v. niz renkli mi?"diye diye imrenirdik
renkli televizyon alanlara. Hatta televizyona giden anten siyahsa televizyon
siyah beyaz eğer kablonun rengi maviyse televizyon renkliydi.

Çocukluk bu ya o zamanlar gece on'da filimler olurdu.
Hani şimdi burun kıvırdığımız türk filimleri. Doksan'dan önce çok meşhur ve de
güzeldi. Saatlerce beklerdim ve tam filim başlayacak babam cellat gibi görünür
televizyonu kapatırdı. "yeter artık çok izledin" dedimi hiç bir kuvvet
televizyonu yeniden açamazdı .

Oysa o
saate kadar hiç bir şey izlememiş türk filmini beklemiş olurdum ama nafile.
Saatlerce ağlardım. Aman ne ağlamak hıçkıra hıçkıra tabir caizse tepine tepine.
Sonra uyur kalırdım oracıkta.

Derken
zaman ilerledi ve artık ağlamak bile lüks gelmeye başladı.
Ağlamayı bile unuttum.

Küçükken çok mu ağladım bilmiyorum? Ama uzun zamandır
gözyaşlarım tükendi. Öyle olur olmaz her şeye ağlamıyorum. Canım sıkıldı mı
pencerenin kenarına oturup gelene gidene bakıyorum. Kendimi avutuyorum ve neden
hüyümek için bu kadar acele ettim diyede söylenmiyor değilim.

Annem derki "büyüdükçe derdiniz arttı. Meğer siz küçükken en güzel çağımı yaşamışım" Şimdilerde
bakıyorum yaşamada sanırım hepimiz küçükken en güzel çağlarımızı yaşamışız hiç
haberimiz olmadan. Ve onları baharda yağan yağmurlar gibi gözyaşlarımızla
sulamışız. Büyüdükçe yaz gelmiş her yer yanmış kavrulmuş. Haliyle kuraklık olup hiç gözyaşı akmamış ve yağmurlar
kesilmiş.
Bu yüzden olsa gerek uzun
zamandır burnuma çiçek kokusu gelmiyor.

Annem haklı mı ne?
 
---> Anne.... Birgül

Annem yok artık.Beni düşünen kalbi yok.Bitti. Umutsuz olmak istemiyorum. Umutsuzlugun bir çıkar yol olmadıgını biliyorum. Annem yok artıkyeryüzü çok gördü onu Kalabalığın arasında kuş gibi çırpınan varlığını Çok gördü Dalgın yüregini çok gördü Bizim için çarpankaygılarla dolu yüreğini. Annem yok artık.Bu kesin.Gelinecek bir yere gitmedi. İşte geldim çocuklar demeyecek Nasılsın yavrum demeyecek Sobanın yanında oturup uzatmayacak yorgun ayaklarını Sabah kahvaltılarının masası olmayacak artık Yine gel demeyecek Çıkarken ben kapıdançıkıp karanlığa karışırken Yeni bir dönemi başladı ömrümün Annemin olmadığı dönemi Onu yüregimin üstüne nasıl bastırmak İstediğimi bilemeyecek artık. Gençlik dönemleri birşey anlatmıyor bana Aklımda hep son dönemlerinin annemi Hayatım sürüp gidecekannem olmadanÇocuklarım oldugunda onlara annemi anlatabileceğim Sadece. Fotoğraflarına bakacaklar Ufarakbiraz mahsunca bir kadın Küçücük tozlu pabuçlarıyla merdivenleri tırmanıp Kapımı açıp girmeyecek Yüreği dopdolutrafikten insanlardan şaşkın Kocasına sıgınan biraz bütün fotograflarında Hayatım rüzgar gibi akıp geçiyor Ugultulu bir rüzgar gibi akıp geçiyor hayatım ...


Ellerime baktım...

Hala yumuşak ve kar beyazı...

Ne değişmişti ?

Annem ellerime dokunup derdi

—ellerine dokununca yüreğini görüyorum yumuşacık bir kalp her sabah kendini yenileyen beyaz yağmurlarda yıkanan bir masumluk...

Söylesene annem ne değişti ?

Sen diyordun yüreği güzel olanlar mutlu yaşarlar diye...

Ne değişti hayatımda ?

Mutlu değilim be annem!!!

Her gece yıldızları yorgan gibi üstüme örtüp gecenin soğuk sularında boğuluyorum...

Haberin var mı senin ?

Alfabemi değiştirdim ben bütün tabularımı yıkarak...

Artık sesli harflerim yok benim...

Anlamsız nedensiz öksüz kendi kendine küsmüş harflerim var...

Birde hastalıklı noktalama işaretlerim . . .

Duydun mu annem beni ?

Notasız umutsuz müzikler dinliyorum...

Ruhum rahatsız olmuş dünyanın satılık müziklerinden...

Yasakladı notalı umutlu anlamlı müzikleri...

Birde ağıtları dinler oldum...

Annem yüreğim yanıyor be!!!

Mevsimlerimi yakıyorum her gece ruhumun ağlayışına...

Ne kış var hayatımda nede yaz...

Öyle soğuk öyle boğuk...

Gülüşlerimi anlamlı cümlelerimle yolcu ettim...

Sevinçlerim arkalarından ağıt yaktılar...

Ağlama ne olur annem yakma canımı...

Gözyaşlarımı yalnızlığıma bağışladım...

Annem bir avuç sevgiye ihtiyacım var...

Yarım kalmış öykülerden geldim...

Kapısı kapalı masallarda yaşadım...

Bu gece ellerini saçlarımda gezdirir misin ?

Bu gece bu gece kollarında uyuyabilir miyim ?

Annem bu gece yüreğine sığına bilir miyim?

Çok yara aldım.
 
---> Anne.... Birgül

Bu gece beni çok sev anne..Senelerdir sevemediğin gibi..
Gözlerimi kapattım gel..Tut sana muhtaç olan ellerimi..
Okşa saçlarımı,omzunda uyut beni..
Dalayım senle o sımsıcak anılara..
Götür beni en çok seninle olmak istediğim yarınlara..
Bu gece beni çok sev anne..
Yıllar önce bu gün yanımdaydın,sıcağındaydım..
Şimdiyse ben sıcak yatağımın soğuk hislerinde,
Sen bilemediğim düşler ülkesinde..
Kalbim acıyor anne,ne yaptığını bilmez bir halde..
Sev beni anne..Çok sev..Sevki kapatayım bu gönlümdeki açığı..
Kucağına düşürdüm kalbimin sıcağını..
Bitanendim ya senin,hani ikinci baharın,
Şimdi ben sonbaharda kup kuru bir dalım..
Okşamaya doyamadığın saçlarım,ellerine muhtacım..
Çimen renkte gözlerim,en çok sana benzeyenim...
Büyüdüm artık anne..
Zaman alıp götürsede seninle geçirdiğim günlerim en kıymetlim..
Sana laik olmaya çalıştım,bilmiyorum bunu ne kadar başardım..
Ama görmeni isterdim..Bıraktığında küçücüktüm,şimdi kocamanım...
Dualar ediyorum annem..Açıp ellerimi gökyüzüne rahat uymanı diliyorum..
Direniyorum anne..İstediğin gibimiyim bilmiyorum..
Çok ağlıyorum bazen kızarıyor gözlerimde ateşim çıkıyor..
Çoğu kez susup içime döküyorum senden kalanları..
Kızma anne gizliyorum gözyaşlarımı..
Ağlarsam biliyorum sende ağlarsın benimle..
Söz veriyorum..Ama tutamıyorum..Ağlıyorum annne..
İçimdeki boşluğu dolduramıyorum..
Gelsen bu gece gelsen..Doldurabilirmiyim boşluğunu..?
Sarılıp omzunda ağlayabilirmiyim..?
Ben büyüdüm anne artık gelmeyeceğini anladım..
Hep küçük kalsaydım da bir gün çıkıp geleceğini sansaydım..
Susturuyorum basıyor içimi seller..
Gözlerimde yaş yok..!Yüreğim ağlıyor annem...



(alıntıdır)
 
---> Anne.... Birgül

Sımsıcak yüreğinle hala benimlesin annem...
"Ardımdan ağlamayın sakın yoksa huzur bulamam" derdin ya
Söz vermiştim sana biliyorum..
Ama henüz hazır değilmişim
Söz geçmiyor işte gözyaşlarına...


Senin de her zaman dediğin gibi ; Çocuğum ben daha büyümemişim ki
Dokunsalar ağlayacağım...


Sana söyleyecek daha ne çok sözüm varmış meğer..
Dualarına hala o kadar muhtaçmışım ki ...
Bakışındaki sevgiye..
Her umutsuzluğumda başımı göğsüne yaslamaya..
Ellerin saçlarımı şefkatle okşarken " ben yanındayım korkma" demene...


Ya şimdi..!
Ben henüz sensizliğe hazır değilmişim annem..


Yaşamımda hiç "keşke" ler bırakmak istemedim geride
Ama keşke seni sevdiğimi daha çok söyleyebilseydim...
Daha çok bilseydin...


Mutsuzluk rüzgârlarım biliyorum senin yüreğinde fırtınalar estirdi...
İstemeyerek dahi olsa içinini acıttığım için
N'olur Affet Beni...


" Yolun hep sevgiden geçsin " diyen dualarına
Bu kez için rahat olsun ki ;
Mutlu olmak için elimden geleni yapacağım...



Söz annem..Vedaları hiç sevmezdin/sevmem
O yüzden sana veda etmiyorum..
Yanımdasın içimde aklımda
Sonsuza dek kalbimde..
Melekler getirecek seni düşlerime
Bir yerlerden yine bana sesleneceksin biliyorum...

Yüreğin yüreğimde kalsa da yokluğun alev olacak içimde...
Sen herşeymişsin
Seni Seviyorum... Çok seviyorum



Canım Annem..

alıntı
 
---> Anne.... Birgül

Günaydın anne,
Bu saatte burda ne işin var diyeceksin.
Napıyım uyku tutmadı, anne.
Sana sarılmayı, öpmeyi, koklamayı ne kadar çok isterdim.
Sende, istiyorsundur beni öpmeyi, koklamayı,
...En önemlisi oğlum demeyi.
İkimizde biliyoruzki isteklerimiz gerçekleşemeyecek,
Her sabah beni öpücükle kaldırışını,
Elimden tutup okula götürüşünü
Ve bana 'oğlum' deyişini özlüyorum anne.
Sen, benden ayrıldığından beri,
Ne, beni güzel bir öpücükle kaldıran,
Ne de, bana içten 'oğlum' diyen biri var artık.
Ayrıldığımızdan beri, kalbimi acıtan,
Anne hasreti ile yaşıyorum.
Mezarına gül getirmek isterdim,
Gülün ömrü az olduğu için getirmedim.
Ömrü az olan herşey beni üzüyor, anne.
Benden bu kadar erken ayrılman beni nasıl üzüyorsa...

Okula giderken bir annenin çocuğunu okula götürdüğünü görsem,
Boğazıma birşey düğümleniyor,
Tutamıyorum kendimi, ağlıyorum anne.
Meğer sensizlik, annesizlik ne kadar zormuş.
Senden sonra çok duygusallaştım,
Birisi dokunsa, ağlıyorum artık.
Yaşıyor olsan biliyorum istemezdin ağlamamı,
Elime diken batsa, benden çok canın yanardı.
Ama artık yoksun ki yanımda,
Napiyim sen yanımda olmayınca gülmeyi, oynamayı.
Bana her akşam masal anlatan da yok artık, anne
Böyle olunca senin hayalini kurarak uyumaya çalışıyordum,
Bazende uykularımda görüyorum, seni.
Rüya bile olsa seni görmek, hissedebilmek yetiyor bana,
Artık istemiyorum anne rüyaların, uyumakla sonlanmasını,
Rüyalar hiç bitmesin, anne.
Rüyalar da yetmiyor artık, sana olan özlemi azaltmaya.
Bu Dünya'da uzun uzun beraber olamadıysakda,
Cennet'te inşallah ebedi mutlu ve beraber oluruz, anneciğim.
Unutmadan babamda seni çok özledi.
Babam, üzüntüsünü belli etmemeye çalışsada,
Ben anlıyorum üzülkdüğünü ve seni çok sevdiğini.

Orada üşümüyorsun değil mi, anne?
Sımsıkı sarılayım toprağına,
Senin üşümene dayanamam, anneciğim,
Hele acı çekmene tahammül bile edemem.
Özür dilerim anne,
Gözyaşlarıma engel olamıyorum bir türlü.
Ne kadar ağlamıyacağım desem de,
Bir türlü akan gözyaşlarıma hakim olamıyorum.
Sana gözyaşlarımı gönderiyorum, anne.
Bu kara toprak, bir tek buna engel olamaz, çünkü
Bir de sana kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum.
Anneler Günü'n kutlu olsun, anneciğim.
Şimdi yanımda olsan da, o ellerini öpebilsem.
Neyse anne, seni fazla üzmeden gidiyim ben.
Birkez daha toprağına sarılayım anne,
Ana kokunu biraz daha hissedeyim içimde hiç olmazsa.
Görüşmek üzere anne,
SENİ ÇOOOK SEVİYORUM..
 
---> Anne.... Birgül

Hani vurmayı değil sevmeği öğretmiştin ya bana
Bak işte bir kuş daha kondu mezarına
Haydi kalk birlikte sevelim yalan söylüyorum anne sapanım da yok yanımda Alışamadım yokluğuna ne olur uyan sensiz sanmaki yaşıyorum Anne.
 
---> Anne.... Birgül

ANLADIM...

Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..
Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir,ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..
Fakat,hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..
''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ''git'' dediğimde anladım..
Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman
olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiş,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş...

CAN YÜCEL
 
---> Anne.... Birgül

Her zaman senin gibi olmak istedim, kimsenin hiçbişeyine karışmayan kendi halinde, kötülükler bizden uzak olsun dedim annem sanırım çok şey istemişim hayattan şimdi onu farkediyorum.
ne güzeldin bana bakarken, bana bakmalarını özledim gözlerinin içinin gülümsemesini.
Herkes hayrandı gözlerine babam gözlerine aşık oldum derdi hep.
ve haklıydı o kadar güzellerdi ki pırıl pırıl sevgi dolu sıcacık
dün ayazla kulaklarını baya çınlattık hissettin mi
saçımı kestirmek istediğinizde kestirmicem diye evden kaçmıştım ayazla birlikte saat kulesine kaçıp saklanmıştık , saat kaç hatırlamıyorum bütün mahalle bizi aramaya çıkmıştı dönüşümüz kabustu zaten onca insanın nerdesiniz siz demesi kadar kötü bişey yoktu sanırım o kadar çok korkmuştun ki sımsıkı sarılmıştın bana bi daha yapma sensiz dayanamam demiştin hatırladın mı ben o günden sonra seni hiç üzmedim seni hiç yanlız bırakmadım annem . peki ben sana demiştim sende beni hiç ama hiç yanlız bırakma annem diye sanırım hatırladın mı? bunlar bizim elimizde değilmiş be annem bak sende istemedin ama ayrıldık..
o olaydan sonra babam evden çıkmama cezası vermişti ama biz dururmuyuz hemen plan yapıp evden gene kaçmıştım fatma ablayı atlatmıştık.
fatma ablam dedimde az kahrımızı çekmedi cadı bu kız diyip dolaşırdı hep evin içinde sürekli elbise değiştirmeme kızardı tabi ben yıkamıyorum ya istediğim gibi pisletiyomuşum ama bana kıyamazdı uyurken gelip öperdi ben uyumazdım ki dinlerdim o kadar çok şey söylerdiki annenin kıymetini bil derdi en başta üzme onu derdi hep hepsini hatırlıyorum unutamam asla mekanı cennet olsun orda görürsen kocaman öp benim için tamam mı sevmicem seni demiştim ona aslında ben onu çok seviyodm şaka yaptığımı söyle tamam mı
bana söz vermiştin italyaya yerleşcektik amcam hep yanımda istiyorm sizi derdi sanırım sensiz görücem oraları ama içim hep buruk olucak annem seninle gezip eğlenmeyi o kadar çok isterim ki hayatta belkide en büyük isteğim o günde gelicek bekliyorum ve inan hiç korkmuyorum eliff sultan
babamla aram çok iyi pazar günü görücem ..seni kimseye bırakmıcam artık dedi elifimin hediyesi dedi bana o kadar çok mutlu oldum bunuda bil tamm mı annem babam hala seni çok seviyo bizden kaçması hep bu yüzdenmiş elifim derken sesi titriyo gözleri doluyo herkes sizi ve aşkınızı biliyo o yüzden senin adın babamın yanına en çok yakışandır anne bunu ben çok iyi anladım sende anla tamam mı. kızıyorum ona bunları daaha önceden diyebilirdi halam hep anlatırdı ama ben inanmazdım koruma onu derdim şimdi çok daha iyi anlıyorum herşeyi. bana hep ters davrandı senden sonra gerçeklerden uzaklaşmak içinmiş ben onu sevmiyim diyeymiş seni hatırlamamak içinmiş hepsini yonca abla anlattı bana başta sevmedim onu evet ama iyi birisi gelirse onada iyi davrancam surat yapmıcam sana söz annem yanımda olsan sende bunu isterdin biliyorum ben sana layık bir evlat olmaya devam edicem hep verdiğin öğütleri hiç unutmucam.
cumartesi yanındayım annelerin en güzeli elifimm sana papatya ve güller alıcam en çok sevdiklerinden hemde akşama kadar gitmicem yanından eniştem söz verdi istediğim kadar kalabilirmişim ve her gün yanına gelebilecm artık uzun uzun konuşcaz herşeyi anlatcam içimi dökcem sana ablamla dertleşicez seninle eskiden olduğu gibi bir an önce o gün gelsin o zaman
sana bir sır daha vereyim ufak rüyada geliyo torunların iki olcaklar sen göremedim hiçbirini ama..
öptümm ellerinden, heryerinden annem seni dünyalar kadar seviyorum. gönlümdeki ilk sıra senin gül güzeli, gül kokulu annem
 
---> Anne.... Birgül

Kim bozuyor toprağını, çiçeklerini kim koparıyor!
izin verme Anne, ne olur toprağına el sürdürme!
Eve gidince aklıma geliyor, bide bunun için ağlıyorum Anne.
Bak kavanoz yanımda, toprağından bir avuç daha alayım.
Biliyor musun Anne, her gelişimde aldığım topraklarını,
Şu kavanozda biriktirdim,
üzerine de resmini yapıştırıp baş ucuma koydum.
Her sabah onu öpüyor, kokluyorum.
Kimseye söyleme ama Anne, bazen de konuşuyorum onunla.
Ne yapayım seni çok özlüyorum Anne.
 
---> Anne.... Birgül

Ne ben onsuz şen kahkahalar atabilirim
Ne o bensiz
Ne ben acılarımı paylaşacak bir kucak bulabilirim
Ne o teselli edecek bir evlat..
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst