Anne adaylarına suda doğum

İnci

1907
Prenses
Bütün kadınların hayali çocuk sahibi olmaktır. Doğumun ne kadar acı verdiği hatta kimilerine göre cehennem azaplarından biri olduğu söylense de bütün kadınlar bunu hayal eder. Fakat artık kadınların hayalini doğumdan çok doğum yöntemleri de süslüyor. Daha çok Rusya’da uygulanan ilaçsız ve ağrısız suda doğum yöntemi artık devlet hastanelerinde.

Elif Şahin, yaklaşık 10 yıl önce İstanbul’da katıldığı bir seminer sonrasında karar verir suda doğum yapmaya. O zamanlar evli değildir; ama bir gün evlenip hamile kalırsa çocuğunu suda dünyaya getirmeyi hayal eder o tarihten itibaren. Ankara Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olur, evlenir ve Ankara’ya yerleşir Elif Hanım. 4,5 aylık hamileyken televizyonda suda doğum yönteminin Ankara’da, Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı ve Eğitim Araştırma Hastanesi’nde de yapıldığını öğrenir. Vakit geçirmeden yolunu tutar hastanenin…


Sadece Elif Şahin değil, birçok anne adayı da bu yöntemle doğum yapmak istiyor son zamanlarda. Şimdiye kadar yalnızca Kocaeli Özel Anadolu Sağlık Merkezi’nde uygulanan yöntem, artık bir devlet hastanesinde de uygulanıyor. Özel hastaneyi tercih eden anne adayları 4 bin 792 YTL öderken, devlet hastanesinde 700 YTL’ye suda doğum yapmak mümkün. Emekli Sandığı, Bağkur ve SSK’lılar da bu yöntemden yararlanabiliyor.


İlk bebek ‘İpeksu’


Suda doğuma toplum olarak çok da yabancı değiliz aslında. Anadolu’da birçok ebenin anne adayını suya oturtarak doğum yaptırdığı biliniyor. Zekai Tahir Burak Hastanesi’nde hayata geçirilenin daha bilimsel ve teknik bir uygulama olduğunu söylemek mümkün. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın teşviki ve manevi desteğiyle geçtiğimiz kasım ayında hizmete giren suda doğum ünitesinde şimdiye kadar 5 bebek suda dünyaya geldi.


Suda doğum yapan ilk kişi Hatice Tuna. İlk çocuğunu normal yollardan, ikinci çocuğunu suda doğuran Hatice Hanım üçüncüsünü de suda dünyaya getirmeyi düşünüyor. Suda doğum yöntemini ilk olarak Kadın Doğum Uzmanı Dr. Özlem Moraloğlu’ndan duyduğunu, sağlığı açısından uygun olduğunu öğrenince kuşku duymadan kabul ettiğini söylüyor. Tuna’nın ilk doğumu 12-13 saat sürmesine karşın, suda doğumu 2-3 saat gibi kısa bir zamanda gerçekleşmiş. Hem de ağrısız ve sancısız. Sezaryenle doğum yapanların iyileşmesi birkaç ayı alırken Hatice Hanım ikinci gününde ayağa kalkmış.


Hastanenin suda dünyaya gelen ilk bebeğinin adı ise İpeksu. Minik bebek İpek ismini annesinden, Su ismini ise suda doğan ilk bebek olduğu için hastane başhekiminden almış. 2,5 aylık İpeksu’nun yıkanmayı hiç sevmemesi, banyoya girdiği anda ağlamaya başlaması evde esprilere dahi konu olmuş. “Kızım sen suda doğdun. Doğuştan yüzme bilmen lâzım. Niye ağlıyorsun?” diye söylense de Hatice Hanım, İpeksu’ya şimdilik suyu sevdirememiş.


Anne adaylarına suda doğum yapmak için özel olarak hazırlanmış mayo kumaşından kıyafet giydiriliyor. Doğum, uzman doktorlar eşliğinde 36-37 derecelik ısıdaki suyla dolu bir havuz veya küvette yapılıyor. Doğum büyük ölçüde anne tarafından gerçekleştirilirken herhangi bir ilaç veya ağrı kesici verilmediği gibi suni sancı da uygulanmıyor. Doğum başladıktan sonra bebeğin kalp atışları ve annenin tansiyon ölçümleri yapılıyor. İstenirse anne adayının başında eşi, annesi gibi aile fertleri de bulunabiliyor.


Amaç sezaryeni en aza indirmek

Doğum sırasında sıcak suyun gevşetici etkisinden faydalanılıyor. Böylece hem adaleler gevşiyor hem de doğumun süresi kısalıyor. Yani sıcak su doğal sancılanma sürecini başlatıyor. Böylece ağrısız bir doğum gerçekleşiyor. Her doğumdan sonra anne ve bebek sağlığını kontrol etmek amacıyla küvetin bütün kısımlarından kültür alınıp tahliller yapılıyor. Tahlillerin amacı su yoluyla ortaya çıkabilecek mikrobik faktörleri ortadan kaldırmak.

Peki, suda doğumu kimler tercih ediyor?
Bu yöntemi normal doğum yapmak, damardan veya belden ağrı kesici ilaç almadan doğum süresini kısaltmak isteyen ya da bu konuda önceden bilgilendirilmiş anne adayları tercih ediyor. İlk kez anne olacaklarla riskli gruptakilere suda doğumu önermediklerini kaydeden Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı ve Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Leyla Mollamahmutoğlu, “İlk doğumlarda yırtıkların düzgün açılması için kontrollü keseler açılır. Bunun su içindeyken yapılması mümkün olmadığından suda doğum ikinci veya üçüncü doğumlarda tavsiye edilir.” diyor. Sinema ve tiyatro oyuncusu Nurgül Yeşilçay gibi birçok ünlü ismin de tercih ettiği suda doğumun amacı sezaryenle doğumu en aza indirmek. İstatistikler doğumlarda sezaryenin ne kadar bilinçsizce tercih edildiğini de ortaya koyuyor. Anne adaylarının neredeyse yarısı normal doğumu, yarısı da risklerini gözardı ederek sezaryeni tercih ediyor. Amerika’da sezaryenle doğum oranı yüzde 25 iken Türkiye’de üst düzey gelir gruplarına hizmet veren hastanelerde bu oran yüzde 90’ı buluyor. Sezaryenle en yüksek doğum oranı yüzde 85 ile özel hastanelerde ortaya çıkarken, bunu yüzde 66 ile üniversite hastaneleri, yüzde 50 ile SSK hastaneleri ve yüzde 41 ile doğumevleri izliyor.

Hastaların kendilerinden kaynaklanan korkuları nedeniyle sezaryenle doğumu tercih ettiklerini belirten Mollamahmutoğlu, “Bunlara set çekmek istiyoruz.” diyor. Eğitimsizlik ve ağrı korkusu nedeniyle annelerin buna yöneldiğini hatırlatan Mollamahmutoğlu, sezaryenin hiçbir zaman normal doğum gibi algılanmamasını, zorunlu olmadıkça bu yöntemin tercih edilmemesi gerektiğini herkesin bilmesini istiyor.


Bebek boğulur mu?


Üstelik uzmanlara göre, sezaryen diğer doğumlara göre daha riskli. Bu tip doğumlarda bebeğin kazayla yaralanma olasılığı ve solunum sıkıntısı çekme riski normal doğuma göre 10 kat daha fazla. Peki suda doğumun riskleri yok mu? Elbette suda doğumda da bazı riskler söz konusu. Ancak bu oran çok düşük. “Doğum fizyolojik ama kadının ölüme teğet geçtiği bir olaydır. İyi kontrol edilmezse pek çok olumsuzlukla karşılaşılabilir, hattâ anne hayatını kaybedebilir.” diyen Leyla Mollamahmutoğlu, bütün doğumların müdahale edilmediği için risk taşıdığını, bu anlamda riskin her zaman olduğunu söylüyor.


Fakat anne adaylarının merak ettiğinin aksine çocuğun suyun içinde kafasına küvete çarpması veya boğazına su kaçması gibi bir durum söz konusu değil. Çünkü bebek zaten anne karnında da suyun içinde yaşıyor. Bir su ort******* diğer bir su ortamına geçiyor. Anneyle olan bağlantısı da kordon vasıtasıyla olduğu için solunumu suyun içinde söz konusu değil. Ne zaman kordon kesilirse çocuk o zaman nefes almaya başlıyor. Hem anne hem de bebek sağlığı açısından uygun olan suda doğum şimdilerde bütün kadınların hayali. Tek istedikleri ise acı çekmeden bebeklerinin suyun içinde dünyaya gelişini seyretmek.


SUDA DOĞUMUN AVANTAJLARI


* 36-37 derecedeki ılık su, vücudu rahatlatan endorfin hormonunun salgılanmasını kolaylaştırarak doğumun gerilimini azaltıyor.


* Ilık su anneye daha rahat hareket etme imkânı sağlıyor.


* Anne karnında da bebek suda olduğu için bir su ort******* başka bir su ortamına geçiyor. Bu sayede bebek şoka uğramıyor. Böylece ameliyathanelerin ve doğum hanelerin gürültülü, kalabalık ve ışıklı ortamının olumsuz etkileri en aza indirgenmiş oluyor.


* Anne için kolaylaşan doğum bebek için de kolaylaşıyor. Çünkü annenin salgıladığı hormonları bebek doğrudan alıyor.


* Annenin artmış kan dolaşımına bağlı olarak bebeğe daha fazla oksijen gitmesi, yeni doğan döneminde emzirmeyle ilgili daha az problem yaşanıyor.


* Doğum ağrılarının anne tarafından daha az hissedilmesi nedeniyle ağrı kesici ilaç kullanmaya gerek kalmıyor.


SUDA DOĞUMU KİMLER YAPAMAZ?


* HIV ve Hepatit virüsü taşıyanlar ve aktif genital enfeksiyonu olanlar


* Bebeğin başıyla gelmediği durumda


* Çoğul gebelikte


* Daha önce sezaryen ile doğum yapılmamışsa


* Bebek çok iriyse


* Erken doğum söz konusu ise


* Annenin astım, kalp, şeker, yüksek tansiyon gibi hastalıkları varsa


* Su kesesinde sorun ya da bebeğin eşinde problem varsa


* Annede aşırı kanama varsa


* Anne çok kilolu ise
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst