Anlayamaz Kimse Bu Aşkı!

Asi Ruh

Kayıtlı Üye
Ne güzel demiş şair; “Anlayamaz kimse bu aşkı, Beşiktaşlıyız Beşiktaşlı… “

Son zamanların modası da aslında herkesin içten içe kıskandığı Beşiktaş seyircisini eleştirmek oldu sanırım. Yok efendim hakemi, rakip takımı baskı altına alamıyorlarmış, yok efendim öyle şarkı, türkü söylemek ile bu işler olmazmış, Avrupa’da öyle miymiş, yok şuymuş, yok buymuş. Gerçekten acıyorum ve gülüp geçiyorum bunları söyleyenlere ama bir iki cümle söylemeden de rahatlayamayacağım sanırım.
Aslında durup düşününce size kızamıyorum, çünkü biliyorum ki, takım tutmak ile Beşiktaşlı olmak arasındaki farkı bilemediğiniz için bunları söylüyorsunuz. Beşiktaşlı olmak demek sadece Beşiktaş’ı tutmak demek değildir, bir ruhu vardır, bir felsefesi vardır. Bir gün herkes Beşiktaşlı olmasın, o ayrıcalık bize kalsın derken Beşiktaşlılar, elbet bir bildikleri vardı. Herkes kendi akrabalarını ya da yakın çevresindeki çocukları kendi tuttuğu takımı tutsun diye ya bir forma alır ya da o takımın renklerinden bir futbol topu, ama Beşiktaşlı bir genci Beşiktaş’a kazandırmak için önce o ruhu, o felsefeyi anlatır. Beşiktaş’ta salt başarı değildir her şey, kişiliğinden, tarihinden ödün vereceğine, metal parçası bir kupadan ödün verir her Beşiktaşlı. Elle, kolla atılan goller ile gelen başarıyı sahiplenmez, sahtekar futbolcu kendi takımında da olsa hemen dışlar, bir kenara iter onu. Çok gol atanı değil ama kutsal formasına yakışanı benimser, formasını günlük başarı için kirletmeyen futbolcusunu sever, bağrına basar. Beşiktaş’tan gitse de, futbolu bıraksa da, onları asla unutmaz. Çok iyi futbolcu olması da gerekmez, yeter ki o ruhu anlasın, yeter ki Beşiktaş’ı utandırmasın. Kocaeli maçında son senelerde futbol sahalarındaki en yetersiz futbolculardan biri olan Baki Mercimek diye bağırmaları bundandır, ama anlayamaz işte kimse bu aşkı.
Beşiktaşlı; rakibini iterek gol atanı anlayamaz, el ile gol atıp hakemi kandıranı anlayamaz, üzerinden yıllar geçse de Arif’in kendini yere bırakıp kazandığı penaltıları düşününce tüyleri diken diken olur, boş yere yapılan itirazları, rakibini sakatlamak için giren topçuları adamdan saymaz. Formasını satıp gidenlere; “Beşiktaş seyircisi sadece erkek adama küfür eder” diyerek yerin bin kat dibine sokar. Üç kuruşluk çıkar için gördüğünü çalmayan hakemi siler, rakibi aleyhine bile olsa hatalı karar veren hakeme “Eyyamcı Hakem” diye bağırır. Bilir ki, bu şekilde gelecek başarı o formaya ve Beşiktaş’ına yakışmaz. Bu sahte başarıyı ne kendine anlatabilir ne de Beşiktaş’ı anlatmaya çalıştığı çocuğuna. Salt hakemi etki altına almak adına taç kararına bile itiraz eden tribünlere gülüp geçer. Rakibin iyi oyuncusu eğer adam gibi topunu oynarsa onu alkışlar ama sahtekar oyuncuları sahadan cımbızla çeker ve cevabını verir. Zaman geçiren oyunculara rakipleri gibi küfür edip, sahaya yabancı madde atmak yerine; “Ayağa kalkın, erkek gibi oynayın” diye seslenir. Büyük maçların zaman geçirme ustası Ömer Çatkıç’a diğerleri gibi ana avrat küfür edeceğine, “Keloğlan” diye kızdırmayı tercih eder. Betonarme bir tribün değildir o kapalı, canlıdır, bir ruhu vardır, üretir ve her şeyi takımıyla beraber yaşar.
Beşiktaşlı Ertuğrul Hocası kopartılınca takımdan, yerine gelen teknik adamı çok sevse de ona tezahürat yapamaz. Kral öldü, yaşasın yeni kral demeyi kendine yediremez. Allah’tan yeni hocası da Beşiktaşlıdır da çok iyi anlar onları. Göz göze geldiklerinde o enerjiyi alır, seyircinin coşkusundan kendi payına düşeni almasını bilir. Beklemesini bilir, bilir ki onun da zamanı gelecektir ama daha eski hocasını kırkı çıkmadan sesini çıkarmaz. Saygı duyar gidene. Bazıları gibi bizim geleneklerimizde sezon içi teknik adam kovmak yoktur diyip, yardımcılarını kovan takımları anlayamaz. Hele hele yardımcıları kovulan hocanın hala o takımın başında olmasını hiç anlayamaz.
Yalan yazanı hiç sevmez, reyting uğruna şaklabanlık yapanları tanımaz. Kolpa basından nefret eder. Beşiktaşlı olmak sadece takımını desteklemek değildir der, tüm sosyal konulara dikkat çeker. Yaşadığı toplum için savaşır. Yeri gelir Etoo’ya destek olur, yeri gelir bazılarının korumaya çalıştığı Hüseyin Üzmez’e hak ettiği sıfatı verir. Dedik ya, salt başarı değildir istedikleri, iyiden ve doğrudan yanadır onlar.
Eğer siz hala anlayamıyorsanız, Beşiktaş seyircinin neden her taça, her faule itiraz etmediklerini, hala diyorsanız ki hakem böyle etki altına alınmaz, varın siz öyle düşünün. Düşünün ama lütfen Beşiktaş’tan ve Beşiktaşlılardan uzak durun. Şu simsiyah dünyada bembeyaz kalabilen Beşiktaş’a dokunmayın.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst