Anlamsız Konuşmalar ve Mutlu Olmak Üzerine

ashli

Bayan Üye
Anlamsız konuşmalarımız hep vardır. Mesela kasaba gidersiniz “Taze et, yumurta bulunur” yazısını genelde görürüz. Kasabın yada esnafın bayat madde satmaya yetkisi varmıdır?

Telefonla konuşan birine “Ne yapıyorsun?” diye sorsan, o da görmüyormusun der gibi “Telefonla konuşuyorum.”dese, siz de “ayy sizin telefon insanlarla mı konuşuyor” deseniz, karşınızdakini kızdırırsınız eminim.

Haberlerde sık sık duyarız, cinayetten sonra yakalanan adam için “kiralık katil” derler, katil malmıdır ki, para verilip kiralanabilinsin?

Uzun zamandır görmediğimiz birisi ile karşılaştığımız zaman, bu iş hoşumuza gitse de gitmese de “seni gördüğüme sevindim.” deriz. Çoğu insan bunun yalan olduğunu bilir. Yada bize nasılsın diye soran birine kendimizi kötü hissetsek bile genelde “iyiyim” deriz. Kötüyüz dersek karşımızdaki şaşırır, çünkü bu beklediği bir cevap değildir.

Her zaman iyi olamayız. Dünyada herkesin kendine göre bir derdi, sıkıntısı, mutluluğu, mutsuzluğu kısaca kendine göre bir dünyası vardır. Bir gerçek var ki, mutlu olmayı bilemiyoruz. Ne yapmak gerekiyor? Mutlu olmak için, hayatımızdaki anlamasızlıklardan sıyrılmak için, kendimize zaman ayırmamız gerekiyor. Her zaman başkası için yaşayamayız. Kendimize ayırdığımız zaman da herkesin yapacağı farklı bir şey vardır. Bu bazılarımız için sıcak su dolu küvette uzanmak, bazılarımız için kitap okumak, bazılarımız içinde uzun zamandan beri seyretmeyi düşündüğü, yada dinlemeyi düşündüğü CD’yi dinlemek, sevdiği biri ile daha önce gitmediği yere gitmekdir. Bunun bizi rahatlattığını, mutlu ettiğini göreceğiz. Uygulamak zor değil.

Mutsuzsunuz, bir derdiniz var, doktora gittiğinizi düşünün, size ilaç başlayacak, size tavsiyelerde bulunacak, büyük oranda yani bildiğiniz şeyleri söyleyecek. Mesela “kafana takma, her zaman gül” diyecek. İnsan zorla gülebilir mi? Bir şeyi yapmak için insanın içinde istek olması lazım değil mi? Ne zorla sevebilirsiniz, ne de zorla gülebilirsiniz. Tavsiyelerle hiç mi hiç gülemezsiniz. Canınızın sıkkın olduğunu bir zamanda Cem Yılmaz’a gidin, sanatçı ne yaparsa yapsın, donuk donuk bakarsınız, gülemezsiniz. Bir de iyi zamanınız da yanınızda sevdiğiniz biri ile gidin o zaman çok gülersiniz. Yap denilince her zaman her şey yapılmıyor. Herkese “sigara, alkol içmeyin” diyen doktorların, en çok sigara alkol tüketen meslek grubu olduğunu biliyormusunuz?

Tavsiyeleri sürdüreyim. Bir iş yapıyorsunuz, sıkılıyorsunuz, sıkıldığınız noktada, biraz ara verin, elinizden geliyorsa bazı değişiklikler yapın, dinlenin sonra devam edin. Ama işi bitirin, asla yarım bırakmayın. Hayatımızda da böyledir durum. Yapacağımız ufak bir değişiklik, bize hayata farklı bakmamızı sağlar, bize enerji verir. Mesela bu değişiklik, saç stilini değiştirmek, yada giymediğimiz bir elbiseyi giymek olabilir. Her gün gittiğimiz yolu, sabahları müzikle uyanıyorsanız onu, oda ve büronuzun düzenini, izlediğiniz televizyonun yerini, çocuklarınızla yemek yediğiniz masadaki yerinizi arada bir değiştirirsek mutlu olabiliriz.

Bir de mutlu olmak için hep yarınları düşünsek de bugünü, anı iyi yaşamamız gerekiyor. Çünkü bugün, bu an geçip gidiyor, bir daha geri gelmiyor. Ne kadar iyi yaşarsak o bize kar olarak kalıyor. Epiktetos yirmi asır önce demiş ki: "Kader eninde sonunda şöyle veya böyle günahlarımızın bedelini önümüze koyar. Görünen ya da görünmeyen zaman içinde herkes günahlarının bedelini öder. Ektiğini biçer. Bunu bilen insan kimseye kızmaz, gücenmez, kimseyi aşağılamaz, kimseyi itham etmez, kimseden nefret etmez, kimseye kin tutmaz. Bunu bilen insan karşılaştığı aksiliklere şaşmaz. Önüne çikan maddi-manevi engellerin kendi günahlarından başka bir şey olmadığını bilir."

Yaşama, olaylara, kişilere, fikirlere de çoğu zaman tek taraflı bakıyoruz, Sezen Aksu’nun şarkısında dediği gibi her şeyi kategorize ediyoruz. Çünkü yaşayamıyoruz, korkuyoruz, sevmekden korktuğumuz gibi. Cesaretimiz yok. Zoru seçip her olayı tarafsız, hislerimizle, aklımızı birlikte kullanarak değerlendiremiyoruz. Korkularımız nelerdir? Belki de yalnız kalma, belki sıkıntıya düşme, belki yanlış karar vermedir. Hataya düşmeden, hata yaptığımızı anlayamayız. Bilmeliyiz ki, evimizin camını temizlemeden dışarıyı temiz göremeyiz.
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst