Ankara da Kar Ve Sen
Beyazlıyor gecenin saçları
Saçakları titreten kar mıdır,boran mıdır,tipi mi?
Şu giden sensin kazıyarak kaldırımlara izini
Ankara’da bir akşam kalabalığında...
Ve kar yağıyor gecenin saçlarına..
Ben üşüyorum, kimsesiz kuşlar üşüyor tenhalarda
Ne yorgundur köşe başlarında titreyen keşler
Ne de sabaha kalacak, gönülsüz kabullenilmiş düşler
Bağlıyor ayaklarımı ölümler
Ama aşk yine sancılı,aşk yine bıçak yarası
Yine de kaçmıyorum saklanmıyorum aşktan
Hakkını vererek yaşıyorum..
Ankara’yı koynuna alan kar taneleri gibi
Bir gün benim de hükmüm biter de bu yerlerde
Geçip giderim işte salkım saçak, dolu fırtına
Geçip giderim yokluğun bir bıçak yarası gibi sırtımda..
Ve kar yağıyor gecenin saçlarına!
Dışarıda, uzaklarda bir yerlerde
Rüzgarlar saçlarını dağıtıyor biliyorum
Benim kadar üşüyorsun sen de..Benim kadar uykusuz..
Belki benim kadar s e n d e...! ! !
Bir ağıt yalıyor duvarları geceleri
Terkedilmiş çocuklar tekmeliyor karşı pencereden yalnızlığımı
Bir kadın pencerelere yaslanıyor her gece
Yasını tazeliyor belli ki
Yarınlarından habersiz, geçmişinden dağılarak...
Bir kadın şairliğini yansıtıyor kaldırımlara
Çünkü şairleri yalnız kaldırımlar anlayacak...
İçimden bir ses öyle diyor;
-“Galiba kadınlar yalnız kaldıkça (!) şair kalacaklar”
Ve kar yağıyor gecenin saçlarına..
Uzaklardan kopup gelmiş bir hayal içimi ezip geçiyor
Sen özlenildiğini biliyor musun yine?
Yine çağırır gibi duruyorsun san ki beni şehrin öbür yüzünden
“Gel! ” diyorsun yaşantılarımı ikiye bölerek
Her yarımla çoğalıyorum ve çoğalıyorsun benimle..
Geceler uzuyor uykularım daralıyor
Korkuyorum, sensizlikten belki de
“ben hep sensiz mi kalacağım böyle”
Kar yağmaya devam edecek
Saçaklar buz tutmaya, şakaklarsa terlemeye..
San ki gri kentin uzayıp giden sokaklarında
Kaybolup gideceksin sen de
Sanki hep kar yağacak
Sanki hiç dönmeyeceksin..
Farkında mısın?
Ankara, kar ve sen
Yine m u h t e ş e m s i n i z! ...
19.02.2001
Melek Zeynep Bulut
Beyazlıyor gecenin saçları
Saçakları titreten kar mıdır,boran mıdır,tipi mi?
Şu giden sensin kazıyarak kaldırımlara izini
Ankara’da bir akşam kalabalığında...
Ve kar yağıyor gecenin saçlarına..
Ben üşüyorum, kimsesiz kuşlar üşüyor tenhalarda
Ne yorgundur köşe başlarında titreyen keşler
Ne de sabaha kalacak, gönülsüz kabullenilmiş düşler
Bağlıyor ayaklarımı ölümler
Ama aşk yine sancılı,aşk yine bıçak yarası
Yine de kaçmıyorum saklanmıyorum aşktan
Hakkını vererek yaşıyorum..
Ankara’yı koynuna alan kar taneleri gibi
Bir gün benim de hükmüm biter de bu yerlerde
Geçip giderim işte salkım saçak, dolu fırtına
Geçip giderim yokluğun bir bıçak yarası gibi sırtımda..
Ve kar yağıyor gecenin saçlarına!
Dışarıda, uzaklarda bir yerlerde
Rüzgarlar saçlarını dağıtıyor biliyorum
Benim kadar üşüyorsun sen de..Benim kadar uykusuz..
Belki benim kadar s e n d e...! ! !
Bir ağıt yalıyor duvarları geceleri
Terkedilmiş çocuklar tekmeliyor karşı pencereden yalnızlığımı
Bir kadın pencerelere yaslanıyor her gece
Yasını tazeliyor belli ki
Yarınlarından habersiz, geçmişinden dağılarak...
Bir kadın şairliğini yansıtıyor kaldırımlara
Çünkü şairleri yalnız kaldırımlar anlayacak...
İçimden bir ses öyle diyor;
-“Galiba kadınlar yalnız kaldıkça (!) şair kalacaklar”
Ve kar yağıyor gecenin saçlarına..
Uzaklardan kopup gelmiş bir hayal içimi ezip geçiyor
Sen özlenildiğini biliyor musun yine?
Yine çağırır gibi duruyorsun san ki beni şehrin öbür yüzünden
“Gel! ” diyorsun yaşantılarımı ikiye bölerek
Her yarımla çoğalıyorum ve çoğalıyorsun benimle..
Geceler uzuyor uykularım daralıyor
Korkuyorum, sensizlikten belki de
“ben hep sensiz mi kalacağım böyle”
Kar yağmaya devam edecek
Saçaklar buz tutmaya, şakaklarsa terlemeye..
San ki gri kentin uzayıp giden sokaklarında
Kaybolup gideceksin sen de
Sanki hep kar yağacak
Sanki hiç dönmeyeceksin..
Farkında mısın?
Ankara, kar ve sen
Yine m u h t e ş e m s i n i z! ...
19.02.2001
Melek Zeynep Bulut