~AnıL~
Kayıtlı Üye
İslâmiyetle müşerref olan Selçuklular, dini tebliğ vazifesini üstlenmişler aynı zamanda Nizamiye Medreseleri başta olmak üzere Anadoluda açılan diğer medreselerle de Ehl-i Sünnetin müdafiiliğini yapmışlardır. İslâmın karşılaştığı tehlikelerden Babaî isyanına ve onun bozuk itikadını savunanlara karşı mücadele etmişlerdir. Anadolunun maddî ve manevî çehresi, sağlam itikat ve ilimle şekillenmiştir
Selçuklular, Müslüman olma şerefiyle şereflendikten sonra İslâmiyetin tebliği hususunda büyük gayret sarf ettiler. Hükümdarlar, vezirler ve emirler yeni Müslüman olmuş halkın dinini muhafazasına ehemmiyet gösterdiler. Aynı zamanda Sünnî İslâm dünyası adına ciddi tehlike olan Râfızî-Bâtınî düşünceyle siyasî ve askerî sahada olduğu gibi ilmî sahada da mücadele etmek ve devletin ihtiyaç duyduğu itikadı düzgün kadı, muhtesib, müftü, hatip, vaiz, kâtip vb. görevlileri yetiştirmek maksadıyla medreseler kurdular.
Ehl-i Sünnetin Kalesi Nizamiye Medreseleri
Büyük Selçuklu veziri Nizamülmülk tarafından kurulmuş olan Nizâmiye Medreseleri, günümüz müesseselerine numune teşkil edecek mahiyettedir. Şöyle ki kendilerinden önce kurulmuş olanlardan farklı olarak Selçuklu medreseleri için vakıflar kuruldu. Bu sayede devamlı bir gelir kaynağına sahip olan medreseler, eğitime tahsis edilmiş müstakil binaları ve medresenin emrinde yardımcı bir müessese olan kütüphanesiyle ilmî sahada olduğu gibi malî muhtariyete de sahip bulunuyordu. Müderrisler emeklerinin karşılığı aldıkları parayla geçim kaygısından kurtularak vakitlerini ilme tahsis etmiş oluyorlardı. Aynı şekilde talebeler de aldıkları yardımın yanında medreselerde kaldıkları için vakitlerinin tamamını ilim tahsiline veriyorlardı. Malazgirt Savaşının akabinde Sultan Alp Arslanın emriyle Selçuklu kumandanları zapt ettikleri yerlerde beyliklerini kurdular. Türk ve Müslüman olan bu beylikler, tıpkı Büyük Selçuklular gibi bir taraftan bölgelerinde fetihler gerçekleştirirken diğer taraftan da âlimleri himaye ederek hem Türklere hem de diğer milletlere İslâmiyeti tebliğ ettiler. Büyük Selçuklulardan sonra medreselerin en gelişmiş numuneleri Anadoluda görüldü. Danişmendliler devrinde 1157 yılında Tokat Niksarda inşa edilen Yağıbasan Medresesi, Artuklular devrinde Mardinde Hatuniye Medresesi, Diyarbekirde Zinciriye (1198) ve Mesudiye (1223) Medreseleri ilk sırada yer alanlardandır.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 127. sayısından (Mart 2019) okuyabilirsiniz.
Selçuklular, Müslüman olma şerefiyle şereflendikten sonra İslâmiyetin tebliği hususunda büyük gayret sarf ettiler. Hükümdarlar, vezirler ve emirler yeni Müslüman olmuş halkın dinini muhafazasına ehemmiyet gösterdiler. Aynı zamanda Sünnî İslâm dünyası adına ciddi tehlike olan Râfızî-Bâtınî düşünceyle siyasî ve askerî sahada olduğu gibi ilmî sahada da mücadele etmek ve devletin ihtiyaç duyduğu itikadı düzgün kadı, muhtesib, müftü, hatip, vaiz, kâtip vb. görevlileri yetiştirmek maksadıyla medreseler kurdular.
Ehl-i Sünnetin Kalesi Nizamiye Medreseleri
Büyük Selçuklu veziri Nizamülmülk tarafından kurulmuş olan Nizâmiye Medreseleri, günümüz müesseselerine numune teşkil edecek mahiyettedir. Şöyle ki kendilerinden önce kurulmuş olanlardan farklı olarak Selçuklu medreseleri için vakıflar kuruldu. Bu sayede devamlı bir gelir kaynağına sahip olan medreseler, eğitime tahsis edilmiş müstakil binaları ve medresenin emrinde yardımcı bir müessese olan kütüphanesiyle ilmî sahada olduğu gibi malî muhtariyete de sahip bulunuyordu. Müderrisler emeklerinin karşılığı aldıkları parayla geçim kaygısından kurtularak vakitlerini ilme tahsis etmiş oluyorlardı. Aynı şekilde talebeler de aldıkları yardımın yanında medreselerde kaldıkları için vakitlerinin tamamını ilim tahsiline veriyorlardı. Malazgirt Savaşının akabinde Sultan Alp Arslanın emriyle Selçuklu kumandanları zapt ettikleri yerlerde beyliklerini kurdular. Türk ve Müslüman olan bu beylikler, tıpkı Büyük Selçuklular gibi bir taraftan bölgelerinde fetihler gerçekleştirirken diğer taraftan da âlimleri himaye ederek hem Türklere hem de diğer milletlere İslâmiyeti tebliğ ettiler. Büyük Selçuklulardan sonra medreselerin en gelişmiş numuneleri Anadoluda görüldü. Danişmendliler devrinde 1157 yılında Tokat Niksarda inşa edilen Yağıbasan Medresesi, Artuklular devrinde Mardinde Hatuniye Medresesi, Diyarbekirde Zinciriye (1198) ve Mesudiye (1223) Medreseleri ilk sırada yer alanlardandır.
Yazının tamamını Yedikıta Dergisi 127. sayısından (Mart 2019) okuyabilirsiniz.