karagümrük
Kayıtlı Üye
ALTINÖRS İDMANYURDU (MKE ANKARAGÜCÜ) KURULUŞ
Futbol oyunu Padişah Abdülhamit'in yasak kararına rağmen Dersaadet'in uzak bölgelerinde Zeytinburnu, Makriköy (Bakırköy) ve civarında Türkler tarafından da etrafa gözcüler konularak oynanıyor ve maçlar kıran kırana geçiyordu. Padişah Abdülhamit'in fermanına uymayarak aralarında alenen ve kıran kırana top oynayanlar ise, Zeytinburnu İmalat-ı Harbiye Tamir Atölyesi mensupları idi.
İmalat-ı Harbiye mensupları 1904 yılında yasak kararının kaldırılması üzerine formaları ile Zeytinburnu ve civarındaki sahaları doldurmaya başladılar. 1904 - 1910 tarihleri arasında Zeytinburnundaki İmalat-ı Harbiye Tamir atölyesindeki her ünite ve tezgah mensupları değişik kulüpler kurmuşlardı. Bunlardan bazıları ise Rehberi Sanayi Gücü, Besalet Spor, Topa Gençlik Gücü, Gayret Gençlik tir.
İmalat-ı Harbiye usta mektebi talebeleri ile top dökümhanesi mensuplarının da yer aldığı bu gayri federe kulüplerin aralarından yaptıkları maçlar zaman zaman sürtüşme ve tartışmalara neden oluyordu. Bu arada İstanbul ligi kurulmuş ve maçlar başlamıştı. Kendileri de bir çatı altında toplanarak bir kulüp kurabilirler ve böylece liglere katılır, adlarını daha iyi duyurabilirlerdi... Bu maksat ile 1910 Haziranın 14'ünde İmalat-ı Harbiye Mektebi işçilerinin de katıldığı bir toplantı yapıldı ve bir sonuç alınamadan dağıldı. Aynı yıl ve ayın 19. günü yapılan toplantıda da bir sonuç alınamadı ama mektebin son sınıf öğrencileri kararlı idi. Aynı sınıfın iki güzide öğrencisi AGAH ORHAN ve ŞÜKRÜ ABBAS'ın yıldızları bir türlü barışmıyor ve anlaşma sağlanamıyordu.
İki taraf ayrı ayrı ve harıl harıl hazırlıklarını sürdürüyorlardı. Ve nihayet, Agah ORHAN'ın başını çektiği gurup hazırlıklarını tamamlamış "ALTINÖRS İDMANYURDU"nun evraklarını Mutasarrıflığa vermişti... Tarih 31.08.1910 idi. Bunu haber alan , Şükrü ABBAS'ın başını çektiği gurup, son hazırlıklarını bir kere daha gözden geçirdikten sonra onlarda evraklarını Mutasarrıflığa teslim ettiler. Böylece "TURAN SANATKARANGÜCÜ"de kuruluşunu tamamladı. Tarih aynı tarih, yani 31.08.1910.
Tarafların ilk kongredeki idare heyetleri şöyle olmuştu.
ALTINÖRS İDMANYURDU
Reis : Kazım (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Azası ve Fişek Fabrikası'nda Torna ustabaşı) Katip : Osman AHMET (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Azası ve Fişek Fabrikası'nda Tornacı) Kaptan : Kerim (Fil) (Silah Fabrikasında usta)
Muhasip: Boşnak HASAN (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Azası ve Fişek Fabrikası'nda Tornacı)
Görüldüğü gibi başta Agah ORHAN olmak üzere, İmalat-ı Harbiye mektebinin toplantılarına katılan hareketli ve sporcu talebelerinden, değerli basın mensubu rahmetli Emin KARAKUŞ ile Kurtuluş Savaşı şehitlerinden Ahmet ŞEFİK, Muharrem ALİ, Süleyman HÜSMAN ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde Milli takım kalesinde yer almış olan Rahmi, Kurtuluş Savaşı sonrası döndüğü memleketi Mısır'da Milli takımda yer alan Ömer MAHMUT ve Arap CEMAL, daha çok futbol oynamayı tercih ettiklerinden idare heyetinde görev almamışlardır.
ALTINÖRS İDMANYURDU'nun forma renkleri yeşil - sarı olarak belirlenmişti. Forma biçimi ise büyük boy yeşil-sarı parçalı idi.
Amblemleri ise sol tarafta kalan yeşilin üzerinde ve göğüs hizasında altın sarısı bir örs ve örse doğru yine altın sarısı çekiç tutan bir el olarak belirlenmişti
TURAN SANATKARANGÜCÜ
Reis :Hasan MUSLİHİTTİN Bey (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Reisi ve Fişek Fabrikasında Usta Başı)
Katip :Lütfi Bey (İmalt-ı Harbiye Usta Mektebi son sınıf talebesi)
Muhasip :Numan Usta (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Azası ve İmalat-ı Harbiye Atölyesi kontrol memuru)
TURAN SANATKARANGÜCÜ'nün renkleri yeşil - kırmızı idi. Arması ise sol göğüste ağzında çekiç bulunan bir kumpastı. Kulüp binası Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Merkezinde bir odaydı
ALTINÖRS İDMANYURDU ANKARA'DA TEKRAR KURULUYOR
Mustafa Kemal'in çağrısı üzerine Ankara'ya geçmiş bulunan ALTINÖRS İDMANYURDU kulübü mensupları, bir taraftan cepheye cephane yetiştirmek için geceli gündüzlü çalışırlarken, spor tutkularını da yenemiyorlardı. Aralarında yaptıkları görüşmede, ALTINÖRSİDMANYURDU'nun Ankara da bu defa "ANADOLU SANATKARANGÜCÜ" adı altında tekrar faaliyete geçirmeye karar verdiler.
Kulübün ilk yönetim kurulu şöyle oluştu.
Reis :Yarbay Mehmet Nuri ALTINOK(Tamirhane Müdürü)
Aza :İbrahim Bey (ÖZİKİZ) (Fen ve Sanat Şubesinde Muayene Memeuru)
Aza :Ali TUNALI (Silah Fabrikası Montaj Şefi, T.B.M.M. de eski işçi milletvekillerinden)
Aza :Şükrü RECEP
Kaptan :Nuri TAHSİN
Kulübün renkleri: ALTINÖRS İDMANYURDU'nun renkleri olan yeşil - sarı
Amblemi: Altın sarısı bir örs ve çekiç tutan bir el.
TURAN SANATKARANGÜCÜ'nün TEKRAR KURULUŞU
İmalat-ı Harbiye Esliha tamirhanesinde çalışan eski ALTINÖRS İDMANYURDU Kulübü mensuplarının kulüplerini Ankara da ANADOLU SANATKARANGÜCÜ adı ile tekrar kurmaları üzerine ANKARA'ya geçmiş olup, İmalat-ı Harbiye tamirhanesinde çalışan demir usta ve işçileri de kulüplerini tekrar canlandırmak istediler ve süratli yapılan hazırlıklar sonunda TURAN SANATKARANGÜCÜ'nü yeniden kurarak faaliyete geçirdiler.
Kulübün ilk yönetim kurulu şöyle olmuştu :
Reis :Yarbay Mehmet Nuri ALTINOK(Tamirhane Müdürü)
Aza :İhsan ALİ (Tekvar)
Aza :Hasan Rahim GÖKIRMAK (Fişek fabrikasında Baş Ressam)
Kaptan :Abdulkadir (Tamirhane demir bölümünde usta başı)
Kulübün renkleri: Lacivert - Beyaz
Amblemi: Kumpasın ağzında çekiç
İKİ KARDEŞ KULÜP BİRLEŞİYOR
Aynı kurum bünyesinde faaliyette bulunan ANADOLU SANATKARAN GÜCÜ ile TURAN SANATKARANGÜCÜ kulüplerinin faaliyeti 1923 yılına kadar sürdü. Her iki kulübün başkanı olan tamirhane müdürü Mehmet NURİ iki kulübü birleştirerek tek çatı altında toplama kararı verdi. 31.08.1923 Cuma günü Ankara Belediye Salonunda yapılan ortak kongrede ANADOLU - TURAN SANATKARANGÜCÜ adı altında birleşim kararı alındı. Başkan Mehmet NURİ'nin teklifi üzerine Kırmızı - Beyaz renklerde anlaşma sağlandı. Amblem olarakta ucunda yıldız bulunan bir pergel ile çatılmış iki tüfek şekli uygun görüldü.
ANADOLU - TURAN SANATKARAN GÜCÜ 1923 - 1924 sezonu lig maçlarını şampiyon olarak tamamladı. 1924 - 1925 sezonunda MUHAFIZGÜCÜ ile oynadığımız lig maçında meydana gelen olaylar nedeniyle kulübümüzün ligden ihraç oldu ve TİCİ (Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı) tarafından kaydı silindi
İMALAT-I HARBİYE DÖNEMİ BAŞLIYOR.
Verilen ihraç kararı üzerine durumu gözden geçiren kulübümüz yönetim kurulu, Genel Başkanımız İmalat-ı Harbiye Genel Müdürü Osman Zati Paşa'nın uygun görüşünü alarak 03.08.1926 günü yaptığı toplantı da İMALT-I HARBİYE Spor kulübü adı ile tescilini yaptırarak tekrar liglere katılma hakkını elde etti.
Büyük kurtarıcımız MUSTAFA KEMAL'in Kurtuluş Savaşı sonrasında İMALAT-I HARBİYE Genel Müdürlüğünü ve Kulübümüzü ziyaretleri sırasında yaptıkları sohbetten esinlenerek renklerimiz SARI - LACİVERT olarak benimsenmiş ve kabul görmüştü
RENKLERİMİZ ATATÜRK'ün ANISIDIR.
Ziyaretleri sırasında fabrika Müdür ve yetkililerinden bilgi alan Büyük Önder MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'e istirahatleri sırasında mevsim meyvelerinden iri taneli Ankara'nın ünlü misket üzümü ile kavun ikram edilmişti. Büyük Önder bu ikramdan çok hoşnut kalmıştı. Kendisinin yaptığı tanımlamada "Üzüm Glikoz bakımından en zengin meyve türüdür. Kişiye güç ve kuvvet verir ve değişik türleri vardır. En önemlisi Ankara da bolca yetişen iri taneli lacivert renkli misket üzümüdür. Misketin lacivert rengi güç ve kuvvet simgesidir. Kavun kabakgiller familyasındandır. Güzel kokulu, tatlı ve sıvı bir meyve türüdür. Sarı, yeşil ve pembeye kaçan renkli çeşidi vardır. Sarı renk, hırs ve başarının simgesidir. Kişi başarı sonrası bundan büyük gurur duyar.)
TİCİ'nin boykot kararı sonrası yapılan toplantıda İbrahim SOMÇELİK te bulunuyordu. Renk arayışı sırasında birden bu olay aklına gelmiş ve SARI - LACİVERT renkleri ortaya atmıştı. Bu renkler toplantıda oybirliği ile kabul edildi.
SARI : KAZANMA HIRSI ve BAŞARI.
LACİVERT : KUVVET ve GÜÇ
BİZ ANKARAGÜÇLÜYÜZ
Bu slogan bizim simgemiz olmuştu. Sarı - Lacivert renkler aynı zamanda MKE Kurumu'nunda simgesidir.
Devrin İmalat-ı Harbiye yöneticileri TİCİ'nin kulübümüze karşı takındığı tavrı bir onur meselesi yaparak yeni adımız ve yeni renklerimizle büyük bir kampanya seferberliğine girdiler. Lacivert ceket ve sarı sırmalı elbiselerden oluşan Bando takımımız akşamları saat 17:00 - 18:00 arası Ulus ve Kızılay semtlerinde genelde misket ve hüdayda zeybek havalarını çalarak halka konser veriyor, sporcularımız sarı - lacivert arabalarla onları izliyorlardı.
Kulübümüzün bu faaliyetlerinden duygulanmış olan o yılların İsmet Paşa semtinde Kardeşler İdmanyurdu adı altında faaliyette bulunan gayri federe bir teşekkül tüm üyeleri ile birlikte 1929 yılında kulübümüze katıldı. Kardeşler kulübünün sporcuları arasında sonraları Milli takımımızda yer almış olan Güllü Selim (Selim Baykurt) ile Niyazi Öztunç (Bombacı Niyazi) ve ağabeyi İhsan Öztunç, Cevdet Uzun gibi yetenekli gençlerde bulunuyordu. Böylece kulübümüzde bir kadro fazlası oluştu.
Ankara Sultani Müdürü Münif Fehmi Ak, öğrencilerin kulüp takımlarında futbol oynamalarına izin vermiyordu. Oysaki Sultani (5.Lise) takımı, günümüzün Gençlerbirliği kulübü sahaya takım çıkaramaz duruma düşmüştü. Liglerden çekilmeyi düşünüyorlardı. Bizden ödünç futbolcu talebinde bulundular. O dönemlerde kulüpler liglere, lig heyetine verdikleri isim listelerine göre katılıyorlardı. Lisans çıkartma ve sair kurallar henüz gelişmemişti. Gençlerbirliği kulübü yöneticilerinin talebi üzerine kardeş kulübünden gelen ihtiyaç fazlası 6 genç futbolcuyu Gençlerbirliği'ne ödünç vererek liglere katılımlarını sağladık. Sezon sonunda bu futbolculardan Güllü Selim (Selim Baykurt) ve Niyazi Öztunç kulübümüze geri dönmediler, Gençlerbirliği'nin malı oldular.
YİNE CEZA, YİNE EZA... AMA, DENEYİMLİYİZ ARTIK...
Kulübümüz 1931 - 1932 sezonunda Muvaffak Menemencioğlu Başkanlığında Mümtaz Tarhan, Samih Nafiz, Muzaffer Bey, Emin Bey'den kurulu Merkez Mıntıka Heyeti ile yine Muvaffak Menemencioğlu Bey'in Başkanlığındaki Orhan Şeref Apak, Selahattin Birol (Kolera Selahattin) ve Munuif Bey'den oluşan futbol heyeti ile anlaşmazlığa düşerek o yılın son üç maçına çıkmadı.
Merkez Mıntıka ve Futbol Heyetinin kulübümüz ile sürtüşmesi devam ediyordu. İhraç kararı üzerine adımızı değiştirerek liglere tekrar katılmamızdan dolayı her iki heyet bizi 1932 - 1933 yılı lig maçlarına almak istemiyordu. Başta genel Başkan ve Askeri Fabrikalar Genel Müdürü Osman Zati Paşa olmak üzere Genel Sekreter Şükrü Pasinler ve Yönetim Kurulumuz karara karşı şiddetle direniyorlardı. Bu direniş sırasında Muvaffak Menemencioğlu her iki heyetin başkanlığında istifa etmiş, Mıntıka Başkanlığına Halit Bayrak, Futbol heyeti başkanlığına da heyet üyelerinden Selahattin Birol getirilmişti. Merkez Mıntıka heyeti Başkanı Halit Bayrak bizi haklı görmesine karşın
Merkez Mıntıka Heyeti'nin diğer üyeleri ile Futbol Heyeti Başkan ve üyeleri bizleri haklı görmüyorlar ve kararlarında dayatıyorlardı. Öyleyse bizde adımızı değiştirerek, yeni bir teşekkül olarak lig maçlarına katılabilirdik... Bu yolda deneyimimizde vardı.
Osman Zati Paşa üyeleri acele kongreye çağırdı. 31.08.1933 günü kulüp lokalimizde yapılan kongre oldukça hareketli geçti. Kulübümüz 1932 - 1933 sezonu lig maçlarına katılacaktı. Bunun başka bir alternatifi düşünülemezdi. 31.08.1933 kongresi öyle bir kongre oldu ki, spor tarihimiz bugüne dek böyle bir kongre daha yazmamıştır. Kongremize İstanbul ve diğer birçok Anadolu illerinden de gelenler oldu. Çok hareketli konuşmaların yapıldığı bu tarihi ve büyük kongrede, kulübümüzün sarı - lacivert olan renkleri aynı kalmak şartı ile "ANKARAGÜCÜ GENÇLİK ve SPOR KULÜBÜ" adı ile faaliyetini sürdürmesine karar verildi. Kulübümüz "İmalat-ı Harbiye" 1932 - 1933 yılı lig maçlarına bu defa "ANKARAGÜCÜ GENÇLİK ve SPOR KULÜBÜ" adı ile yer aldı.
ANKARAGÜCÜ ADI NEREDEN GELİYOR?
Kulübümüzün bu tarihi kongresinde isim babaları çoğalmıştı. Milli takımımızın eski kaptanlarından Alaaddin BAYDAR ve kardeşi futbol federasyonu kurucu üyelerinden Nasuhi Esat BAYDAR başta olmak üzere Marangoz Fabrikası Müdürü Hüseyin Yakup ÇEKE, Rüştü PASİNLER, Mühendis Cevdet AROYMAK ve İstanbul’daki ilk kurucu üyelerimizden Kerim FİL’den oluşan bir isim komisyonu kuruldu.
İsim konusunda gelen teklifler “Mustafa Kemal, Kuvay-i Milliye ve Kurtuluş Savaşı” fikir sempozyumunu taşıyordu.
Çankaya Güneşi,
Dikmen Yıldızı,
Zafer,
Kurtuluş,
İmalat-ı Harbiye Gücü.
Ağırlık kazanan teklifler arasında yer alıyordu.
Çankaya Güneşi, Mustafa Kemal’di.
Dikmen Yıldızı, devrin ünlü yazarlarından Aka Gündüz’ün Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı’nı anlatan o devrin çok okunan bir esertan o devrin çok okunan bir Zafer ve Kurtuluş isimleri Kurtuluş savaşı ve büyük zafer ile ilgili idi.
Ahmet BAYDAR, Kerim Fil’e dönerek “Biliyorsun, İmalat-ı Harbiye adını kullanmamız Mıntıka tarafından yasaklandı. Peki bu İmalat-ı Harbiye’nin gücünü, Kurtuluş Savaşının karargahı olan Ankara’nın gücü ile birleştiremez miyiz? Ne dersiniz?” diye sordu. Komisyon üyeleri ayağa kalkmış, ANKARAGÜCÜ adına alkış tutuyorlardı.
Bütün bunlar bir saat içinde olup bitmişti. Heyet kongre salonuna dönerek, üç kelimeden ibaret olan raporu okudu.
“YENİ ADIMIZ ANKAR’NIN GÜCÜ’DÜR”. Kongre üyeleri heyetin kararında küçük bir değişiklik yaptılar ve yeni adımız “ANKARAGÜCÜ”’dür.
AS-FA GÜCÜ ADINI ALIYORUZ
1938 yılında yürürlüğe giren 3512 sayılı "Cemiyetler Mıntakavi isim kullanamazlar" hükmü nedeni ile adımızı tekrar değiştirmek gerekmişti. 31.08.1939 günü yapılan kongrede yasaya uyulmak maksadıyla adımız bu defa "AS-FA GÜCÜ" oldu.
Spor teşkilatı, 1942 yılında yayınladığı bir genelgede Cemiyetler kanunun "Mıntakavi İsim" bölümünün yanlış anlamlara yol açtığını belirtti. Kulüpler mıntakavi isimler alabilirlerdi. Bu genelgeye dayalı olarak 31.08.1942 günü yapılan kongremizde kulübümüzün renkleri aynı kalmakla birlikte "AS-FA ANKARAGÜCÜ GENÇLİK ve SPOR KULÜBÜ" adını aldık.
YİNE LİG'TEN İHRAÇ EDİLİYORUZ
1942 yılında asker futbolcuların askeri güçlerde oynaması kararına sivil kulüp yöneticileri "dengeyi" bozuyor gerekçesi ile itirazda bulunuyorlardı. Sonuçta 1942 - 1943 sezonu maçlarının Asker - Sivil iki grup halinde oynanmasına karar verildi.
Askeri ligde AS-FA Ankaragücü, Sivil ligde ise Gençlerbirliği şampiyon olmuşlardı. Ankara şampiyonluğu için iki takımın karşılaşması gerekiyordu. İki kulüp arasındaki rekabet bir de asker sivil ayrılığı karışınca bu maçı yönetecek hakem bulmada güçlük çekildi. Sonunda, futbol federasyonu eski başkanlarından Halim Çorbalı'nın teklifi üzerine Gazi Eğitim Enstitüsünde öğretmen olarak görev yapan İngiltere Federasyonuna mensup Mr. Prior üzerinde anlaşma sağlandı.
İngiliz hakem, maça iyi bir başlangıç yapmıştı. Hatta lehimize bir de penaltı vermiş bunu Fikret BİLAL gole çevirmişti. Penaltı golünü Halim ÇORBALI'nın attığı beraberlik golü izledi. Takımımız Saksağan Mehmet'in (Yavuz) attığı gol ile 2 - 1 öne geçmiş ancak Halim ÇORBALI'nın golüne mani olamamıştık(2 - 2). Attığımız bir golü hakem saymamış futbolcularımızın yaptığı itiraz sonucunda takımımızdan Kenan ÇOLAK, Fikret BİLAL, Mehmet ve Salim KANDEMİR'i oyundan atmış, takımımız sahada 7 kişi kalmıştı. Sonuçta Gençlerbirliği'ne 4 - 2 yenilerek şampiyonluğu kaybetmiştik.
Yöneticilerimiz kural hatası yapıldığı gerekçesi ile maçın tekrarını istemiş, fakat Nevzat TANDOĞAN'ın bölge başkanı, Kerim BÜKEY'in bölge müdürü ve İhsan BAYRI'nın futbol ajanı olduğu dönemin yöneticiler, maçın tekrarı yerine kulübümüze bir yıl müsabakalardan men (ligden ihraç) kararı vermişlerdi.
Karar tarihinde Fikret KARABUDAK Askeri Fabrikalar Umum Müdürü ve kulübümüzün hami başkanı idi. Karabudak paşanın etkin girişimleri sonucu ihraç kararı geri alındı ve kulübümüz 1947 yılından itibaren tekrar maçlara katılmaya başladı.
LİGDEN BU DEFA BİZ ÇEKİLİYORUZ
1947 yılında Ankara'da lig maçlarına katılan kulüp sayısı 32'ye yükseltilmişti. Lig heyeti bu yüzden 32 kulübü 8'er takımlık 4 guruba ayırdı. Guruplarında ilk 3 sırayı alacak 12 takım Ankara şampiyonunu belirlemek için aralarında tek devreli maçlar yapacaklardı. Bu maçlar sonucunda 1 - 8 arasında dereceye girecek kulüpler, ertesi yılın amatör birinci kümesini oluşturacaklardı.
Lig heyeti askeri takımları Sarı grupta toplamıştı, takımımız bu gurupta Harbolu'nun arkasından bir puan eksiği ile ikinci olmuş ve play-off müsabakalarına katılma hakkını elde etmişti. Play - off müsabakalarının ortasına gelindiğinde Genel Kurmay Başkanlığı askeri güçlerin sivil kulüpler ile maç yapmasını yasaklamış, kulübümüz bu karar gereği lig maçlarından çekilmek zorunda kalmıştı.
HÜVİYET DEĞİŞTİREREK LİGE DEVAM EDİYORUZ
Bu karar üzerine kulübümüz genel başkanı Tüm General Fikret KARABUDAK kongreyi toplantıya davet etti. 02.07.1948 günü yapılan kongrede "Cemiyetler Yasasına göre sivil kulüpler arasında faaliyet gösterebileceğimiz yeni bir tüzük hazırlanması" kararı alındı.Komisyon çalışmalarını çok kısa bir sürede tamamlayarak kulüpler arasında maç yapabileceğimiz yeni bir tüzük taslağı hazırladı.
Taslak 31.07.1948 günü yapılan kongremizde kabul edilerek "ANKARAGÜCÜ GENÇLİK SPOR KULÜBÜ" adı ile liglere katılmamız sağlandı.
O yılın lig maçlarında iki hükmen yenilgi dışında yenilgi almamış ve ligi 4.sırada bitirmiştik.
Futbol oyunu Padişah Abdülhamit'in yasak kararına rağmen Dersaadet'in uzak bölgelerinde Zeytinburnu, Makriköy (Bakırköy) ve civarında Türkler tarafından da etrafa gözcüler konularak oynanıyor ve maçlar kıran kırana geçiyordu. Padişah Abdülhamit'in fermanına uymayarak aralarında alenen ve kıran kırana top oynayanlar ise, Zeytinburnu İmalat-ı Harbiye Tamir Atölyesi mensupları idi.
İmalat-ı Harbiye mensupları 1904 yılında yasak kararının kaldırılması üzerine formaları ile Zeytinburnu ve civarındaki sahaları doldurmaya başladılar. 1904 - 1910 tarihleri arasında Zeytinburnundaki İmalat-ı Harbiye Tamir atölyesindeki her ünite ve tezgah mensupları değişik kulüpler kurmuşlardı. Bunlardan bazıları ise Rehberi Sanayi Gücü, Besalet Spor, Topa Gençlik Gücü, Gayret Gençlik tir.
İmalat-ı Harbiye usta mektebi talebeleri ile top dökümhanesi mensuplarının da yer aldığı bu gayri federe kulüplerin aralarından yaptıkları maçlar zaman zaman sürtüşme ve tartışmalara neden oluyordu. Bu arada İstanbul ligi kurulmuş ve maçlar başlamıştı. Kendileri de bir çatı altında toplanarak bir kulüp kurabilirler ve böylece liglere katılır, adlarını daha iyi duyurabilirlerdi... Bu maksat ile 1910 Haziranın 14'ünde İmalat-ı Harbiye Mektebi işçilerinin de katıldığı bir toplantı yapıldı ve bir sonuç alınamadan dağıldı. Aynı yıl ve ayın 19. günü yapılan toplantıda da bir sonuç alınamadı ama mektebin son sınıf öğrencileri kararlı idi. Aynı sınıfın iki güzide öğrencisi AGAH ORHAN ve ŞÜKRÜ ABBAS'ın yıldızları bir türlü barışmıyor ve anlaşma sağlanamıyordu.
İki taraf ayrı ayrı ve harıl harıl hazırlıklarını sürdürüyorlardı. Ve nihayet, Agah ORHAN'ın başını çektiği gurup hazırlıklarını tamamlamış "ALTINÖRS İDMANYURDU"nun evraklarını Mutasarrıflığa vermişti... Tarih 31.08.1910 idi. Bunu haber alan , Şükrü ABBAS'ın başını çektiği gurup, son hazırlıklarını bir kere daha gözden geçirdikten sonra onlarda evraklarını Mutasarrıflığa teslim ettiler. Böylece "TURAN SANATKARANGÜCÜ"de kuruluşunu tamamladı. Tarih aynı tarih, yani 31.08.1910.
Tarafların ilk kongredeki idare heyetleri şöyle olmuştu.
ALTINÖRS İDMANYURDU
Reis : Kazım (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Azası ve Fişek Fabrikası'nda Torna ustabaşı) Katip : Osman AHMET (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Azası ve Fişek Fabrikası'nda Tornacı) Kaptan : Kerim (Fil) (Silah Fabrikasında usta)
Muhasip: Boşnak HASAN (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Azası ve Fişek Fabrikası'nda Tornacı)
Görüldüğü gibi başta Agah ORHAN olmak üzere, İmalat-ı Harbiye mektebinin toplantılarına katılan hareketli ve sporcu talebelerinden, değerli basın mensubu rahmetli Emin KARAKUŞ ile Kurtuluş Savaşı şehitlerinden Ahmet ŞEFİK, Muharrem ALİ, Süleyman HÜSMAN ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde Milli takım kalesinde yer almış olan Rahmi, Kurtuluş Savaşı sonrası döndüğü memleketi Mısır'da Milli takımda yer alan Ömer MAHMUT ve Arap CEMAL, daha çok futbol oynamayı tercih ettiklerinden idare heyetinde görev almamışlardır.
ALTINÖRS İDMANYURDU'nun forma renkleri yeşil - sarı olarak belirlenmişti. Forma biçimi ise büyük boy yeşil-sarı parçalı idi.
Amblemleri ise sol tarafta kalan yeşilin üzerinde ve göğüs hizasında altın sarısı bir örs ve örse doğru yine altın sarısı çekiç tutan bir el olarak belirlenmişti
TURAN SANATKARANGÜCÜ
Reis :Hasan MUSLİHİTTİN Bey (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Reisi ve Fişek Fabrikasında Usta Başı)
Katip :Lütfi Bey (İmalt-ı Harbiye Usta Mektebi son sınıf talebesi)
Muhasip :Numan Usta (Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Azası ve İmalat-ı Harbiye Atölyesi kontrol memuru)
TURAN SANATKARANGÜCÜ'nün renkleri yeşil - kırmızı idi. Arması ise sol göğüste ağzında çekiç bulunan bir kumpastı. Kulüp binası Osmanlı Sanatkaran Cemiyeti Merkezinde bir odaydı
ALTINÖRS İDMANYURDU ANKARA'DA TEKRAR KURULUYOR
Mustafa Kemal'in çağrısı üzerine Ankara'ya geçmiş bulunan ALTINÖRS İDMANYURDU kulübü mensupları, bir taraftan cepheye cephane yetiştirmek için geceli gündüzlü çalışırlarken, spor tutkularını da yenemiyorlardı. Aralarında yaptıkları görüşmede, ALTINÖRSİDMANYURDU'nun Ankara da bu defa "ANADOLU SANATKARANGÜCÜ" adı altında tekrar faaliyete geçirmeye karar verdiler.
Kulübün ilk yönetim kurulu şöyle oluştu.
Reis :Yarbay Mehmet Nuri ALTINOK(Tamirhane Müdürü)
Aza :İbrahim Bey (ÖZİKİZ) (Fen ve Sanat Şubesinde Muayene Memeuru)
Aza :Ali TUNALI (Silah Fabrikası Montaj Şefi, T.B.M.M. de eski işçi milletvekillerinden)
Aza :Şükrü RECEP
Kaptan :Nuri TAHSİN
Kulübün renkleri: ALTINÖRS İDMANYURDU'nun renkleri olan yeşil - sarı
Amblemi: Altın sarısı bir örs ve çekiç tutan bir el.
TURAN SANATKARANGÜCÜ'nün TEKRAR KURULUŞU
İmalat-ı Harbiye Esliha tamirhanesinde çalışan eski ALTINÖRS İDMANYURDU Kulübü mensuplarının kulüplerini Ankara da ANADOLU SANATKARANGÜCÜ adı ile tekrar kurmaları üzerine ANKARA'ya geçmiş olup, İmalat-ı Harbiye tamirhanesinde çalışan demir usta ve işçileri de kulüplerini tekrar canlandırmak istediler ve süratli yapılan hazırlıklar sonunda TURAN SANATKARANGÜCÜ'nü yeniden kurarak faaliyete geçirdiler.
Kulübün ilk yönetim kurulu şöyle olmuştu :
Reis :Yarbay Mehmet Nuri ALTINOK(Tamirhane Müdürü)
Aza :İhsan ALİ (Tekvar)
Aza :Hasan Rahim GÖKIRMAK (Fişek fabrikasında Baş Ressam)
Kaptan :Abdulkadir (Tamirhane demir bölümünde usta başı)
Kulübün renkleri: Lacivert - Beyaz
Amblemi: Kumpasın ağzında çekiç
İKİ KARDEŞ KULÜP BİRLEŞİYOR
Aynı kurum bünyesinde faaliyette bulunan ANADOLU SANATKARAN GÜCÜ ile TURAN SANATKARANGÜCÜ kulüplerinin faaliyeti 1923 yılına kadar sürdü. Her iki kulübün başkanı olan tamirhane müdürü Mehmet NURİ iki kulübü birleştirerek tek çatı altında toplama kararı verdi. 31.08.1923 Cuma günü Ankara Belediye Salonunda yapılan ortak kongrede ANADOLU - TURAN SANATKARANGÜCÜ adı altında birleşim kararı alındı. Başkan Mehmet NURİ'nin teklifi üzerine Kırmızı - Beyaz renklerde anlaşma sağlandı. Amblem olarakta ucunda yıldız bulunan bir pergel ile çatılmış iki tüfek şekli uygun görüldü.
ANADOLU - TURAN SANATKARAN GÜCÜ 1923 - 1924 sezonu lig maçlarını şampiyon olarak tamamladı. 1924 - 1925 sezonunda MUHAFIZGÜCÜ ile oynadığımız lig maçında meydana gelen olaylar nedeniyle kulübümüzün ligden ihraç oldu ve TİCİ (Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı) tarafından kaydı silindi
İMALAT-I HARBİYE DÖNEMİ BAŞLIYOR.
Verilen ihraç kararı üzerine durumu gözden geçiren kulübümüz yönetim kurulu, Genel Başkanımız İmalat-ı Harbiye Genel Müdürü Osman Zati Paşa'nın uygun görüşünü alarak 03.08.1926 günü yaptığı toplantı da İMALT-I HARBİYE Spor kulübü adı ile tescilini yaptırarak tekrar liglere katılma hakkını elde etti.
Büyük kurtarıcımız MUSTAFA KEMAL'in Kurtuluş Savaşı sonrasında İMALAT-I HARBİYE Genel Müdürlüğünü ve Kulübümüzü ziyaretleri sırasında yaptıkları sohbetten esinlenerek renklerimiz SARI - LACİVERT olarak benimsenmiş ve kabul görmüştü
RENKLERİMİZ ATATÜRK'ün ANISIDIR.
Ziyaretleri sırasında fabrika Müdür ve yetkililerinden bilgi alan Büyük Önder MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'e istirahatleri sırasında mevsim meyvelerinden iri taneli Ankara'nın ünlü misket üzümü ile kavun ikram edilmişti. Büyük Önder bu ikramdan çok hoşnut kalmıştı. Kendisinin yaptığı tanımlamada "Üzüm Glikoz bakımından en zengin meyve türüdür. Kişiye güç ve kuvvet verir ve değişik türleri vardır. En önemlisi Ankara da bolca yetişen iri taneli lacivert renkli misket üzümüdür. Misketin lacivert rengi güç ve kuvvet simgesidir. Kavun kabakgiller familyasındandır. Güzel kokulu, tatlı ve sıvı bir meyve türüdür. Sarı, yeşil ve pembeye kaçan renkli çeşidi vardır. Sarı renk, hırs ve başarının simgesidir. Kişi başarı sonrası bundan büyük gurur duyar.)
TİCİ'nin boykot kararı sonrası yapılan toplantıda İbrahim SOMÇELİK te bulunuyordu. Renk arayışı sırasında birden bu olay aklına gelmiş ve SARI - LACİVERT renkleri ortaya atmıştı. Bu renkler toplantıda oybirliği ile kabul edildi.
SARI : KAZANMA HIRSI ve BAŞARI.
LACİVERT : KUVVET ve GÜÇ
BİZ ANKARAGÜÇLÜYÜZ
Bu slogan bizim simgemiz olmuştu. Sarı - Lacivert renkler aynı zamanda MKE Kurumu'nunda simgesidir.
Devrin İmalat-ı Harbiye yöneticileri TİCİ'nin kulübümüze karşı takındığı tavrı bir onur meselesi yaparak yeni adımız ve yeni renklerimizle büyük bir kampanya seferberliğine girdiler. Lacivert ceket ve sarı sırmalı elbiselerden oluşan Bando takımımız akşamları saat 17:00 - 18:00 arası Ulus ve Kızılay semtlerinde genelde misket ve hüdayda zeybek havalarını çalarak halka konser veriyor, sporcularımız sarı - lacivert arabalarla onları izliyorlardı.
Kulübümüzün bu faaliyetlerinden duygulanmış olan o yılların İsmet Paşa semtinde Kardeşler İdmanyurdu adı altında faaliyette bulunan gayri federe bir teşekkül tüm üyeleri ile birlikte 1929 yılında kulübümüze katıldı. Kardeşler kulübünün sporcuları arasında sonraları Milli takımımızda yer almış olan Güllü Selim (Selim Baykurt) ile Niyazi Öztunç (Bombacı Niyazi) ve ağabeyi İhsan Öztunç, Cevdet Uzun gibi yetenekli gençlerde bulunuyordu. Böylece kulübümüzde bir kadro fazlası oluştu.
Ankara Sultani Müdürü Münif Fehmi Ak, öğrencilerin kulüp takımlarında futbol oynamalarına izin vermiyordu. Oysaki Sultani (5.Lise) takımı, günümüzün Gençlerbirliği kulübü sahaya takım çıkaramaz duruma düşmüştü. Liglerden çekilmeyi düşünüyorlardı. Bizden ödünç futbolcu talebinde bulundular. O dönemlerde kulüpler liglere, lig heyetine verdikleri isim listelerine göre katılıyorlardı. Lisans çıkartma ve sair kurallar henüz gelişmemişti. Gençlerbirliği kulübü yöneticilerinin talebi üzerine kardeş kulübünden gelen ihtiyaç fazlası 6 genç futbolcuyu Gençlerbirliği'ne ödünç vererek liglere katılımlarını sağladık. Sezon sonunda bu futbolculardan Güllü Selim (Selim Baykurt) ve Niyazi Öztunç kulübümüze geri dönmediler, Gençlerbirliği'nin malı oldular.
YİNE CEZA, YİNE EZA... AMA, DENEYİMLİYİZ ARTIK...
Kulübümüz 1931 - 1932 sezonunda Muvaffak Menemencioğlu Başkanlığında Mümtaz Tarhan, Samih Nafiz, Muzaffer Bey, Emin Bey'den kurulu Merkez Mıntıka Heyeti ile yine Muvaffak Menemencioğlu Bey'in Başkanlığındaki Orhan Şeref Apak, Selahattin Birol (Kolera Selahattin) ve Munuif Bey'den oluşan futbol heyeti ile anlaşmazlığa düşerek o yılın son üç maçına çıkmadı.
Merkez Mıntıka ve Futbol Heyetinin kulübümüz ile sürtüşmesi devam ediyordu. İhraç kararı üzerine adımızı değiştirerek liglere tekrar katılmamızdan dolayı her iki heyet bizi 1932 - 1933 yılı lig maçlarına almak istemiyordu. Başta genel Başkan ve Askeri Fabrikalar Genel Müdürü Osman Zati Paşa olmak üzere Genel Sekreter Şükrü Pasinler ve Yönetim Kurulumuz karara karşı şiddetle direniyorlardı. Bu direniş sırasında Muvaffak Menemencioğlu her iki heyetin başkanlığında istifa etmiş, Mıntıka Başkanlığına Halit Bayrak, Futbol heyeti başkanlığına da heyet üyelerinden Selahattin Birol getirilmişti. Merkez Mıntıka heyeti Başkanı Halit Bayrak bizi haklı görmesine karşın
Merkez Mıntıka Heyeti'nin diğer üyeleri ile Futbol Heyeti Başkan ve üyeleri bizleri haklı görmüyorlar ve kararlarında dayatıyorlardı. Öyleyse bizde adımızı değiştirerek, yeni bir teşekkül olarak lig maçlarına katılabilirdik... Bu yolda deneyimimizde vardı.
Osman Zati Paşa üyeleri acele kongreye çağırdı. 31.08.1933 günü kulüp lokalimizde yapılan kongre oldukça hareketli geçti. Kulübümüz 1932 - 1933 sezonu lig maçlarına katılacaktı. Bunun başka bir alternatifi düşünülemezdi. 31.08.1933 kongresi öyle bir kongre oldu ki, spor tarihimiz bugüne dek böyle bir kongre daha yazmamıştır. Kongremize İstanbul ve diğer birçok Anadolu illerinden de gelenler oldu. Çok hareketli konuşmaların yapıldığı bu tarihi ve büyük kongrede, kulübümüzün sarı - lacivert olan renkleri aynı kalmak şartı ile "ANKARAGÜCÜ GENÇLİK ve SPOR KULÜBÜ" adı ile faaliyetini sürdürmesine karar verildi. Kulübümüz "İmalat-ı Harbiye" 1932 - 1933 yılı lig maçlarına bu defa "ANKARAGÜCÜ GENÇLİK ve SPOR KULÜBÜ" adı ile yer aldı.
ANKARAGÜCÜ ADI NEREDEN GELİYOR?
Kulübümüzün bu tarihi kongresinde isim babaları çoğalmıştı. Milli takımımızın eski kaptanlarından Alaaddin BAYDAR ve kardeşi futbol federasyonu kurucu üyelerinden Nasuhi Esat BAYDAR başta olmak üzere Marangoz Fabrikası Müdürü Hüseyin Yakup ÇEKE, Rüştü PASİNLER, Mühendis Cevdet AROYMAK ve İstanbul’daki ilk kurucu üyelerimizden Kerim FİL’den oluşan bir isim komisyonu kuruldu.
İsim konusunda gelen teklifler “Mustafa Kemal, Kuvay-i Milliye ve Kurtuluş Savaşı” fikir sempozyumunu taşıyordu.
Çankaya Güneşi,
Dikmen Yıldızı,
Zafer,
Kurtuluş,
İmalat-ı Harbiye Gücü.
Ağırlık kazanan teklifler arasında yer alıyordu.
Çankaya Güneşi, Mustafa Kemal’di.
Dikmen Yıldızı, devrin ünlü yazarlarından Aka Gündüz’ün Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı’nı anlatan o devrin çok okunan bir esertan o devrin çok okunan bir Zafer ve Kurtuluş isimleri Kurtuluş savaşı ve büyük zafer ile ilgili idi.
Ahmet BAYDAR, Kerim Fil’e dönerek “Biliyorsun, İmalat-ı Harbiye adını kullanmamız Mıntıka tarafından yasaklandı. Peki bu İmalat-ı Harbiye’nin gücünü, Kurtuluş Savaşının karargahı olan Ankara’nın gücü ile birleştiremez miyiz? Ne dersiniz?” diye sordu. Komisyon üyeleri ayağa kalkmış, ANKARAGÜCÜ adına alkış tutuyorlardı.
Bütün bunlar bir saat içinde olup bitmişti. Heyet kongre salonuna dönerek, üç kelimeden ibaret olan raporu okudu.
“YENİ ADIMIZ ANKAR’NIN GÜCÜ’DÜR”. Kongre üyeleri heyetin kararında küçük bir değişiklik yaptılar ve yeni adımız “ANKARAGÜCÜ”’dür.
AS-FA GÜCÜ ADINI ALIYORUZ
1938 yılında yürürlüğe giren 3512 sayılı "Cemiyetler Mıntakavi isim kullanamazlar" hükmü nedeni ile adımızı tekrar değiştirmek gerekmişti. 31.08.1939 günü yapılan kongrede yasaya uyulmak maksadıyla adımız bu defa "AS-FA GÜCÜ" oldu.
Spor teşkilatı, 1942 yılında yayınladığı bir genelgede Cemiyetler kanunun "Mıntakavi İsim" bölümünün yanlış anlamlara yol açtığını belirtti. Kulüpler mıntakavi isimler alabilirlerdi. Bu genelgeye dayalı olarak 31.08.1942 günü yapılan kongremizde kulübümüzün renkleri aynı kalmakla birlikte "AS-FA ANKARAGÜCÜ GENÇLİK ve SPOR KULÜBÜ" adını aldık.
YİNE LİG'TEN İHRAÇ EDİLİYORUZ
1942 yılında asker futbolcuların askeri güçlerde oynaması kararına sivil kulüp yöneticileri "dengeyi" bozuyor gerekçesi ile itirazda bulunuyorlardı. Sonuçta 1942 - 1943 sezonu maçlarının Asker - Sivil iki grup halinde oynanmasına karar verildi.
Askeri ligde AS-FA Ankaragücü, Sivil ligde ise Gençlerbirliği şampiyon olmuşlardı. Ankara şampiyonluğu için iki takımın karşılaşması gerekiyordu. İki kulüp arasındaki rekabet bir de asker sivil ayrılığı karışınca bu maçı yönetecek hakem bulmada güçlük çekildi. Sonunda, futbol federasyonu eski başkanlarından Halim Çorbalı'nın teklifi üzerine Gazi Eğitim Enstitüsünde öğretmen olarak görev yapan İngiltere Federasyonuna mensup Mr. Prior üzerinde anlaşma sağlandı.
İngiliz hakem, maça iyi bir başlangıç yapmıştı. Hatta lehimize bir de penaltı vermiş bunu Fikret BİLAL gole çevirmişti. Penaltı golünü Halim ÇORBALI'nın attığı beraberlik golü izledi. Takımımız Saksağan Mehmet'in (Yavuz) attığı gol ile 2 - 1 öne geçmiş ancak Halim ÇORBALI'nın golüne mani olamamıştık(2 - 2). Attığımız bir golü hakem saymamış futbolcularımızın yaptığı itiraz sonucunda takımımızdan Kenan ÇOLAK, Fikret BİLAL, Mehmet ve Salim KANDEMİR'i oyundan atmış, takımımız sahada 7 kişi kalmıştı. Sonuçta Gençlerbirliği'ne 4 - 2 yenilerek şampiyonluğu kaybetmiştik.
Yöneticilerimiz kural hatası yapıldığı gerekçesi ile maçın tekrarını istemiş, fakat Nevzat TANDOĞAN'ın bölge başkanı, Kerim BÜKEY'in bölge müdürü ve İhsan BAYRI'nın futbol ajanı olduğu dönemin yöneticiler, maçın tekrarı yerine kulübümüze bir yıl müsabakalardan men (ligden ihraç) kararı vermişlerdi.
Karar tarihinde Fikret KARABUDAK Askeri Fabrikalar Umum Müdürü ve kulübümüzün hami başkanı idi. Karabudak paşanın etkin girişimleri sonucu ihraç kararı geri alındı ve kulübümüz 1947 yılından itibaren tekrar maçlara katılmaya başladı.
LİGDEN BU DEFA BİZ ÇEKİLİYORUZ
1947 yılında Ankara'da lig maçlarına katılan kulüp sayısı 32'ye yükseltilmişti. Lig heyeti bu yüzden 32 kulübü 8'er takımlık 4 guruba ayırdı. Guruplarında ilk 3 sırayı alacak 12 takım Ankara şampiyonunu belirlemek için aralarında tek devreli maçlar yapacaklardı. Bu maçlar sonucunda 1 - 8 arasında dereceye girecek kulüpler, ertesi yılın amatör birinci kümesini oluşturacaklardı.
Lig heyeti askeri takımları Sarı grupta toplamıştı, takımımız bu gurupta Harbolu'nun arkasından bir puan eksiği ile ikinci olmuş ve play-off müsabakalarına katılma hakkını elde etmişti. Play - off müsabakalarının ortasına gelindiğinde Genel Kurmay Başkanlığı askeri güçlerin sivil kulüpler ile maç yapmasını yasaklamış, kulübümüz bu karar gereği lig maçlarından çekilmek zorunda kalmıştı.
HÜVİYET DEĞİŞTİREREK LİGE DEVAM EDİYORUZ
Bu karar üzerine kulübümüz genel başkanı Tüm General Fikret KARABUDAK kongreyi toplantıya davet etti. 02.07.1948 günü yapılan kongrede "Cemiyetler Yasasına göre sivil kulüpler arasında faaliyet gösterebileceğimiz yeni bir tüzük hazırlanması" kararı alındı.Komisyon çalışmalarını çok kısa bir sürede tamamlayarak kulüpler arasında maç yapabileceğimiz yeni bir tüzük taslağı hazırladı.
Taslak 31.07.1948 günü yapılan kongremizde kabul edilerek "ANKARAGÜCÜ GENÇLİK SPOR KULÜBÜ" adı ile liglere katılmamız sağlandı.
O yılın lig maçlarında iki hükmen yenilgi dışında yenilgi almamış ve ligi 4.sırada bitirmiştik.